SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

MUKADDİME

<< 177 >>

13. CEHMİYYE'NİN İNKAR ETTİĞİ ŞEYLERİN BEYANI BABI

 

حَدَّثنَا مُحَمَّد بْنُ عَبْد اللَّه بْنُ نُمَيْرٍ. حَدَّثنَا أَبِي، وَوَكِيْع. ح وحَدَّثَنَا عَلِيّ بْنُ مُحَمَّد. حَدَّثنَا خَالِي يَعْلىَ، وَوَكِيْع، وَأَبُو مُعَاوَِيةَ. قَالُوا: حَدَّثنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبِي خَالِدٍ، عَنْ قَيْسِ بْنُ أَبِي حَازِمٍ، عَنْ جَرِيرِ بْنُ عَبْد اللَّه؛

 - قَالَ: كُنَّا جُلُوساً عِنْدَ رَسُولِ اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ. فَنَظَرَ إِلَى القَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ. قَالَ ((أَنكُمْ سَتَرَوْنَ رَبَّكُمْ كَمَا تَرَوْنَ هَذَا القَمَرَ. لاَ َتضَامُّونَ فِي رُؤْيِتِهِ. فَأَن اسْتَطَعْتُمْ أَن لاَ تُغْلَبُوا عَلَى صلاةٍ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِها فَافْعَلُوا)). ثُمَّ قَرَأَ {وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ}.

 

Cerir bin Abdillah (el-Beceli) r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

 

Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yanında oturuyorduk.Kendisi ay'ın on dördüncü gecesi ay’a bakıp :

 

«Şu ay’ı nasıl hepiniz izdihamsız olarak ve sıkışıp üst üste yığılmanıza ihtiyaç kalmadan görüyorsanız şüphesiz Rabbiniz de (kıyamet günü) öylece göreceksiniz.Artık güneşin doğuşundan ve batışından önceki namazların bir birisinden alıkonmamaya gücünüz yeterse (onu) işleyiniz.» buyurdu.Sonra şu (mealdeki) ayeti okudu:

 

«… Ve güneşin doğuşundan önce de gurubundan önce de Rabbine hamd ile tesbih et.»  (Kaf, 39)

 

 

AÇIKLAMA:

 

Hadisin metnindeki َتضَامُّونَ fiili damm = sıkışma, yığılma, yapışma,.dan alınmadır. لاَ َتضَامُّونَ «La tadammune ... " cümlesinin manası da:

 

Dolun ay'ı görebilmek ve birbirinize gösterebilmek için üst üste yığılmamza birbirinize yapışmamza ve izdihama ihtiyaç duymazsınız .

 

Dolun-Ay karanlıkta kendisinden daha dikkat çekici bir şey olmadan sadece bakmanın yeteceği kadar kolay bir şeydir. Sıraya girmeye yada herhangibir cihaz'a ihtiyaç yoktur. 

 

Ahiret günü mu'minler böyle bir rahatlık içinde Allah'ın zatını ve cemalini görmek şerefine mazhar olacaklar, hiç bir mu'min O'nu görmekten mahrum kalmıyacaktır.

 

Hadiste Allah Teala'nın görülmesi, dolunayın görülmesine rahatlık ve apaçıklık bakımından benzetilmektedir.  H A Ş A  Allah'ın zatının dolunaya benzetilmesi durumu bahis konusu değildir.

 

Ehl-i Sünnet müslümanların (sünnilerin) cumhuru (çoğunluk), ahirette mu'minlerin Allah Teala'nın cemalini ve zatını göreceklerinde ittifak etmişlerdir.

 

Ehli bid'a olan Muteziie, Hariciler ve Cehmiyye ise bunu kabul etmemişlerdir. Allah'ın görüleceğine dair hadislerin ravileri arasında: Ebu Bekir, Ali, Muaz bin CebeI, İbn-i Mes'ud, Ebu Musa el-Eş'ari, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Huzeyfe, Ebu Ümame, Cabir bin AbdiIlah, Enes, Ammar, Zeyd bin Sabit ve Ubade bin es-Samit r.a. gibi Muhacir ve Ensar'ın büyükleri bulunan 20'yi aşan sahabi vardır. Bu nedenle konuya ilişkin hadisler ma'nen mütevatirdir.

 

Ayrıca aşağıda yazılı ayetler de konuyu te'yid eder mahiyettedir.

 

1)  «Nice yüzler vardır ki; o gün güzelliği ile parıldar. (O yüzler) Rablerine bakarlar.» [Kıyame, 22, 23]

 

2)  «Hayır, (onlar iman etmezler.) Muhakkak ki onlar. o kıyamet günü Rablerin (i görmek) den menedilmişlerdir.» [Mutaffirin, 15]

 

3)  «İman edip güzel amel işleyenlere Cennet ve bir de Allah'ın cemalini görmek var ... » ]Yunus, 26]

 

Hazin» tefsiri yazan, Kıyame suresinin 22, 23. ayetlerinin tefsirinde der ki :

 

Ehl-i Sünnet alimleri Allah Teala'yı görmek aklen mümkündür demişler ve mu'minlerin ahirette Allah'ı göreceklerine, fakat kafirlerin görmiyeceklerine icma' (görüş birliği) etmişler ve yukarıdaki ayetleri de delil göstermişlerdir. Mutezile, Hariciler ve Mürcie'nin bir kısmı ile

Cehmiyyeler hiç kimsenin Allah'ı göremiyeceğini ve O'nu görmenin aklen muhal (imkansız) olduğunu sanmışlardır. Onların bu zannı açık bir hata ve çirkin bir cehalettir. Çünkü Kitab, Sünnet ve Sahabilerle onlardan sonra gelenlerin icma'ı kıyamette mu'minlerin Allah'ı göreceğini ısbatlamıştır. Yirmi kadar sahabi bu konunun ısbatı hakkındaki hadisleri Resulullah s.a.v.'den rivayet etmişlerdir. Buna ait ayetler de malumdur. Bid'at ehlinin konuya ilişkin itirazları ve içine düştükleri şüpheler Ell-i Sünnet alimleri tarafından bertaraf edilmiştir. Yapılan itirazlar, ileri sürülen şüpheler ve bunların reddine ait cevablar uzun yer istediği için buraya almayı uygun görmüyorum. Arzu edenler Kelam kitaplalarına müracaat etsinler.

 

Hadisin «Güneşin doğuşundan ve batışmdan önceki namazları ... » fıkrası ile Sabah ve İkindi namazına özen gösterilmesi, bu namazları bırakmak veya geciktirmek yolunda şeytana yenilmemeye dikkat edilmesi isteniyor. Ne sabah uykusu ne de gündüz işleri gibi mu'minlerin gücünün yettiği engellerin namazdan alıkoymaması gereğine dikkatler çekiliyor. Kul gücünün dahilindeki işlerden sorumludur. Gücünün dışında kalan şeylerle mükellef değildir. Mesela:

 

Bayılma, unutma, uykudan uyanmama gibi irade dışı mazeretler gücün dışında kalan şeyler olduğu için kul bu gibi hallerde namaz kılmakla mükellef değildir. Bu hallerin geçmesinden sonra sorumluluk tekrar başlar.

 

Hadiste itina edilmesi emredilen namazların sabah ve ikindi namazları olduğu, Müslim'in rivayetinde açıkca belirtilmiştir. Esasen faz olan 5 vakit namazları arasında önem ve fazilet bakımından bir fark yoktur. Bununla beraber her birinin kendine has bir meziyeti ile diğer namazıardan mümtaz olmasında da bir sakınca yoktur. Sabah ve ikindi namazına özgü meziyet, gece ve gündüz meleklerinin bu iki namaz vaktinde buluşmaları, mu'minlerin amellerinin bu iki vakitte Allah'ın huzuruna arzedilmesidir.

 

Hadisin baş kısmında Allah'ın görüleceği belirtildikten sonra, artık sabah ve ikindi namazına dikkat edilsin, şeklinde bir münasebet kurulduğuna göre bu iki namazı muntazaman vaktinde eda eden mu'min'in Allah Teala'nın cemalini görmeye liyakatlı olduğuna hadiste işaret ediliyor.

 

Şu da unutulmamalı ki: Sabah namazı uykudan uyanma gibi bir zorluğu, ikindi namazı da dünya işlerinin en şiddetli olduğu vakitte dünyayı terk etme gibi bir zorluğu içerir. Bu iki zor vakitte namaz'a özen emredilince, bu iki namaz'dan nisbeten daha kolay vakitleri olan Öğle, Akşam ve Yatsı namazlarına devam haliyle beklenir.

 

Bir vakit namaz'ı bilerek kılmayan kişi kendine müslüman derken o namazı niye terk ettiğini hiç düşünmüyor mu?