37- NEBİZ İLE ABDEST
ALMAK BABI
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْن أَبِي
شَيْبَةَ،
وعلي بْن
مَحَمَّد.
قَالاَ:
حَدَّثنَا
وَكِيْع، عَن
أَبِيْهِ. ح
وَحَدَّثَنَا
مَحَمَّد بْن
يَحْيَى.
حَدَّثنَا
عَبْد الرزاق،
عَن
سُفْيَان،
عَن أَبِي
فزارة
العبسيِّ، عَن
أَبِي زَيْد،
مولى عمرو بْن
حريث، عَن عَبْد
اللَّه بْن
مَسْعُود؛
-
أَن
رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ وَسَلَمْ
قَالَ لَهُ،
ليلة الجن
((عندك طهور؟)) قَالَ:
لاَ. إِلاَّ
شيء مِنْ نبيذ
فِيْ إداوة. قَالَ
((تمرة طيبة
وماء طهور))
فتوضأ.
-
هَذَا حديث
وَكِيْع.
مدار الحديث
عَلَى "أَبِي
زَيْد"
وَهُوَ مجهول
عند أهل
الحديث،
كَمَا ذكره
الترمذيّ وغيره.
Abdullah İbni
Me'sud r.a.’den rivayet edildiğine göre,
Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem cinler gecesi ona:
-
''Senin yanında abdeste elverişli su var mı?'' diye sordu. Abdullah:
-
Hayır! (su yoktur.) Ancak bir su kabında biraz nebiz (=hurma şırası) vardır,
diye cevap verdi. Resul-i Ekrem :
- '' (O),
tertemiz hurma ve temizleyici sudur. '' buyurdu. Sonra (Onunla) abdest aldı.
Vekiin hadisi
budur.
Not: Bunun
senedinin sıhhat durumu ravi Ebu Zeyd'in durumuna bağlıdır.
Bu ravi ise,
Tirmizi ve başkasının dediği gibi hadisçilerce mechul bir kimsedir.
Diğer tahric: Ahmed,
Beyhaki, Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Ebi Şeybe, Darekutni ve Tahavi de hadisi
müteaddit yollarla rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA:
Ebu Davud,
kısmen değişik bir senedIe Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e ait metni aynen ve İbn-i
Mes'ud'a ait sözü de manayı etkilemeyen az bir değişiklikle rivayet etmiştir.
Taharet Kitabının 42'nci babını bu konuya tahsis eden Ebu Davud'un Sünen şerhi
EI-Menhel'de hadisin metni ile ilgili olarak şu bilgiyi verir:
Hadisin '...
Cinler gecesi' tabiri ile İslam dinini öğrenmek için Nusaybin cinlerinin
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in, yanında toplandıkları gece kasdedilmiştir. Çünkü
Ka'bu'l-Ahbar (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Batn-ı Nahle'den dönen ve
aralarında El-Ahkab'ın da bulunduğu dokuz kişilik cin hey'eti kavmini
uyardıktan sonra Peygamberle görüşmek üzere Üçyüz kişilik bir cemaat halinde
Mekke'nin Cehun adlı dağına geri geldiler. Cinlerden' El-Ahkab Resul-i Ekrem'in
huzuruna çıkarak selam verdikten sonra cemaatin mülakat isteğini arzederek
görüşmek için zaman ve yer göstermesini istedi. Peygamber (s.a.v.) de Cehun
dağında buluşmak üzere gecenin bir saatini tensip buyurdu. Ka'bu'l-Ahbar'dan
nakledilen bu haberi Ebu Naim ve El-Vakıdi rivayet etmişlerdir.
Beyhaki'nin
'Delailü'n-Nubuvve'sinde İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet ettiğine göre Nebi
s.a.v. Mekke'de iken Ashabına:
''Bu gece
cinlerle yapılacak görüşme işinde bulunmak isteyemleriniz gelebilir.'' buyurdu.
Benden başka kimse bulunmak istemedi. Resül-i Ekrem ve ben Mekke'nin üstündeki
dağa çıktık. Orada Peygamber (s.a.v.) ayağı ile bir daire çizdikten sonra
içinde oturmamı emretti. Sonra biraz ileri gidip durdu. Kur'an okumaya
başlayınca aramıza çok sayıda karaltı girdi. ..
Ahmed'in
rivayetinde, İbn-i Mes'ud bu olayı anlatırken; fecir vakti olunca Peygamber;
durduğum yere gelerek, beraberimde abdest için suyun bulunup bulunmadığını
sordu. Ben tulumda su bulunduğu kanaati ile evet, dedim. Tulumu açınca bir de
baktım ki su değil, Nebizdir. Bunun üzerine; ben: Su olduğunu sanıyordum. Fakat
nebizdir, dedim. Peygamber (s.a.v.) :
'Tertemiz hurma
ve temizleyici sudur.' buyurarak ondan abdest aldı. Sonra namaza durmak istedi.
Cinlerden iki kişi O'na yetişince, arkasında onları saf yapıp bize namaz
kıldırdı. Daha sonra ben:
Ya Resulallah!
bunlar kimdir? diye sordum. ResuluIlah s.a.v. : «Nusaybin cinleridir;' buyurdu.
Hadisin
'Tertemiz hurma ve temizleyici sudur .' fıkrasının anlamı şudur: Nebiz dediğin
şey hurma ve temizleyici olan sudan ibarettir. Suya hurmanın atılmış olması
abdest almaya mani teşkil etmez .
İbn-i Maceh ve
Tirmizi'nin rivayetinde bu fıkradan sonra İbn-i Mes'ud'un şu sözü bulunur:
«Sonra Peygamber nebiz'den abdest aldı.
Ahmed'in
müsnedinde ise bu söz ..... = Sonra Peygamber nebİz'den abdest aldı ve namaz
kıldı. şeklindedir
İmam Ebu Hanife
ve İmam Sevri bu hadise dayanarak: Su bulamayan bir kimse, abdest uzuvları
üzerinde akıcı, tatlı ve çiğ olup sarhoşluk vermiyen hurma nebizi (şırası) ile
abdest alacak, teyemmüm edemez, demişlerdir. imam Muhammed'e göre bu kimse hem
anılan vasıfları haiz nebizle abdest alacak hemıde teyemmüm edecektir, imam Ebu
Yusuf'a göre ise bu kimse nebizle abdest alamaz, teyemmüm eder. Ebu Hanife de
bu kavle dönmüştür. Diğer mezheb imamlarının ve cumhur'un kavli de budur,
Tahavi de bu kavli tercih ederek: İbn-i Mes'ud'un (mezkür) hadisine dayanarak
Ebu Hanife'nin ilkin: söylediği sözün dayandığı bir asıl yoktur, demiştir.
İmamın dönüştüğÜ son görüş mezhebin asıl görüşüdür. Çünkü, Et-Tevzih'ten naklen
EI-Bahr'de beyan edildiği gibi bir müctehidin terkettiği fetvasını tutmak caiz
değildir. Tirmizi de: Nebiz ile abdest
alınmaz» diyenlerin sözü kitap'a uygun olanıdır. Çünkü Allah Teala şöyle
buyurmuştur:
''... Sonra su
bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm ediniz ...•• (Maide Süresi, 6. ayet)
Yukarda verilen
malümattan anlaşıldığı gibi ihtilaf noktası çiğ, tatlı, ince ve abdest uzuvları
üzerinde akıcı olup sarhoşluk vermeyen hurma nebizi hakkındadır. Çünkü içine
hurma taneleri atılmış olmakla beraber henüz tatlılığı belirmemiş olan su iie
abdest alınması ittifakla caizdir. İnceliğini kaybeden ve sarhoşluk veren nebiz
ile abdest alınamıyacağı hususunda alimler ittifak halindedir ...
(Hanefi fıkıh
kitabıarından olan) EI-Bahr'ü-Raik'de de şöyle deniliyor; 'Hulasa, bizim
yanımızda sağlam, seçkin ve güvenilir mezhebimiz, anılan vasıfları taşıyan
nebizle abdest alınamamasıdır. Diğer üç mezheb imamlarının fetvasına
katılıyoruz. Bu sebeple, nebizle abdest alınabildiğine delalet eden İbn-i
Mes'ud'un hadisi ile meşgul olmaya ihtiyaç yoktur. Zira bazı alimler bu hadisin
zayıf olduğunu söylemiştir. Hadis sahih olarak kabul edildiği takdirde bilel
(yukarda mealı verilen) teyemmüm ayeti ile, mensuhtur. Çünkü ayet Medine'de
inmiştir. (İbn-i Mes'ud'un hadisinde anlatılan olay ise Mekke'de ve daha önce
vuku bulmuştur,) Müteahhirin alimlerden bir cemaat hadis'in teyemmüm ayeti ile
mensuh olduğu yolunu seçmiştir.'
EI-Menhel
yazarı, Bahr-i Raık'ten bu nakli aldıktan sonra şöyle der: Faraza hadis mensuh
olmamış olsa bile söz konusu nebiz, içinde biraz hurma atılmış olmakla beraber
vasıfları değişmemiş su idi. Zira tatlı olmayan içme suyunun acılığını gidersin
diye içine biraz hurma atmak arapların adti idi.
El-Münziri
şöyle demiştir: Ebu Zur'a, hadisin sahih olmadığını söylemiş, Ebu Ahmed
El-Kerabisi de. bu babta anılan rivayetten bir hadis sabit olmamış, bilakis,
Abdullah İbn-i Mes'ud'dan rivayet edilen sahih hadisler bunun aksini (nebizle
abdest alınamıyacağını) ifade etmektedirler.
Hadis alimleri
bu hadisi 3 sebepten zayıf saymışlardır:
Birınci sebep:
Senedindeki ravilerden Ebu Zeyd hadisçilerce mechul bir kimsedir. Tirmizi ve
başka zatlar bu nedeni zikretmişlerdir. Ancak, Ebu Zeyd'den başka 14 kişi,
hadisi İbn-i Mes'ud'dan rivayet etmiştir. Buhari'nin üzerindeki EI-Bedrü'I-Ayni
şerhinde 14 kişinin rivayetlerinin kimler tarafından tahriç edildiği
belirtilmiştir.
İkinci sebep:
Yine ravilerden Ebu Feraze'nin Raşid bin Keysan adlı zat mı, başkası mı diye
tereddüt hasıl olmuştur. Fakat İbn-i Adiy, Darekutni ve İbn-i Abdilber, bu
zat'ın Raşid bin Keysan olduğunu belirtmişlerdir.
Üçüncü sebep:
Cinler gecesinde İbn-i Mes'ud'un Peygamber'in beraberinde olmadığı hususudur.
Çünkü Müslim. Tirmizi, Ebu Davud. Beyhaki ve Darekutni'nin rivayet ettikleri
sahih ve Hasen bir hadis'te Alkame şöyle demiştir:
'Ben Abdullah
İbn-i Mes'üd'a: Cinler gecesi Resülullah (s.a.v.)'in beraberinde sizlerden kim
bulundu? diye sordum. Abdullah: Bizden hiç kimse O'nun yanında yoktu, diye
cevap verdi.'
Bu üçüncü
sebebe cevaben: Abdullah ibn-i Mes'ud'un cinler gecesi Nebi s.a.v.'e refakat
ettiği yedi yolla rivayet edilen hadiste belirtiliyor, demiştir. (EI-Menhel'de
yolların hepsi sırayla anlatılmıştır.)
EI-Menhel
yazarı daha sonra ibn-i Mes'ud'un refakatta bulunduğuna dair hadis ile
refakatta bulunmadığına dair hadislerin arasında görülen ihtilafın zahiri
oİduğunu şöyle belirtmiştir:
ibn-i Mes'ud
r.a. cinler gecesi Peygamber s.a.v.'e refakat etmiştir. Fakat Peygamber'in
cinlerle olan görüşmelerine katılmayarak uzakça bir yerde Peygamber'i
beklemiştir.
Bazı alimler de
şöyle yorum yapmışlardır: Cinlerle görüşme iki defa vuku buldu. ilk görüşmeye
gidildiğindene ibn-i Mes'ud ne de başkası Peygamber'e refakat etmedi. Nahle
denilen semtte yapılan görüşme Ninova. cinlerine ait idi. ikinci defa . Cehun
dağında Nusaybin cinleri ile yapılan görüşmede ise ibn-i Mes'ud bulunmuştur.
Eş-Şibii
'Akamu'I-Mercan adlı eserinde, Resul-i Ekrem s.a.v.'in 6 defa cinlerle göruşmüş
olduğu, hadislerin zahirinden anlaşılıyor, demiştir. EI-Menhel bunları saymış
ise de burada anlatmaya lüzum görmüyoruz.
HADİSTEN
ÇIKARILAN FIKIH HÜKÜMLERİ :
1.
Peygamber'imiz s.a.v. cinlere de gönderilmiştir. Bunun için cinler O'na
gelmişler ve O da onlara islam dinini öğretmiştir.
2. Kişi,
ileride ihtiyaç duyacağını umduğu şeyleri önceden hazırlamalıdır. Hele ibadeti
için gerekeni önceden temin etmelidir.
3.Küçüğün
büyüğe hizmet etmesi meşrudur.
4. Nimeti övmek
meşrudur.