SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

TAHARE

<< 384 >>

37- NEBİZ İLE ABDEST ALMAK BABI

 

حَدَّثنَا أَبُو بَكْرِ بْن أَبِي شَيْبَةَ، وعلي بْن مَحَمَّد. قَالاَ: حَدَّثنَا وَكِيْع، عَن أَبِيْهِ. ح وَحَدَّثَنَا مَحَمَّد بْن يَحْيَى. حَدَّثنَا عَبْد الرزاق، عَن سُفْيَان، عَن أَبِي فزارة العبسيِّ، عَن أَبِي زَيْد، مولى عمرو بْن حريث، عَن عَبْد اللَّه بْن مَسْعُود؛

-   أَن رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَمْ قَالَ لَهُ، ليلة الجن ((عندك طهور؟)) قَالَ: لاَ. إِلاَّ شيء مِنْ نبيذ فِيْ إداوة. قَالَ ((تمرة طيبة وماء طهور)) فتوضأ.

-         

هَذَا حديث وَكِيْع.

 

مدار الحديث عَلَى "أَبِي زَيْد" وَهُوَ مجهول عند أهل الحديث، كَمَا ذكره الترمذيّ وغيره.

 

Abdullah İbni Me'sud r.a.’den rivayet edildiğine göre,

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem cinler gecesi ona:

 

- ''Senin yanında abdeste elverişli su var mı?'' diye sordu. Abdullah:

 

- Hayır! (su yoktur.) Ancak bir su kabında biraz nebiz (=hurma şırası) vardır, diye cevap verdi. Resul-i Ekrem :

 

- '' (O), tertemiz hurma ve temizleyici sudur. '' buyurdu. Sonra (Onunla) abdest aldı.

 

Vekiin hadisi budur.

 

Not: Bunun senedinin sıhhat durumu ravi Ebu Zeyd'in durumuna bağlıdır.

Bu ravi ise, Tirmizi ve başkasının dediği gibi hadisçilerce mechul bir kimsedir.

 

Diğer tahric: Ahmed, Beyhaki, Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Ebi Şeybe, Darekutni ve Tahavi de hadisi müteaddit yollarla rivayet etmişlerdir.

 

 

AÇIKLAMA:

 

Ebu Davud, kısmen değişik bir senedIe Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e ait metni aynen ve İbn-i Mes'ud'a ait sözü de manayı etkilemeyen az bir değişiklikle rivayet etmiştir. Taharet Kitabının 42'nci babını bu konuya tahsis eden Ebu Davud'un Sünen şerhi EI-Menhel'de hadisin metni ile ilgili olarak şu bilgiyi verir:

 

Hadisin '... Cinler gecesi' tabiri ile İslam dinini öğrenmek için Nusaybin cinlerinin Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in, yanında toplandıkları gece kasdedilmiştir. Çünkü Ka'bu'l-Ahbar (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Batn-ı Nahle'den dönen ve aralarında El-Ahkab'ın da bulunduğu dokuz kişilik cin hey'eti kavmini uyardıktan sonra Peygamberle görüşmek üzere Üçyüz kişilik bir cemaat halinde Mekke'nin Cehun adlı dağına geri geldiler. Cinlerden' El-Ahkab Resul-i Ekrem'in huzuruna çıkarak selam verdikten sonra cemaatin mülakat isteğini arzederek görüşmek için zaman ve yer göstermesini istedi. Peygamber (s.a.v.) de Cehun dağında buluşmak üzere gecenin bir saatini tensip buyurdu. Ka'bu'l-Ahbar'dan nakledilen bu haberi Ebu Naim ve El-Vakıdi rivayet etmişlerdir.

 

Beyhaki'nin 'Delailü'n-Nubuvve'sinde İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet ettiğine göre Nebi s.a.v. Mekke'de iken Ashabına:

 

''Bu gece cinlerle yapılacak görüşme işinde bulunmak isteyemleriniz gelebilir.'' buyurdu. Benden başka kimse bulunmak istemedi. Resül-i Ekrem ve ben Mekke'nin üstündeki dağa çıktık. Orada Peygamber (s.a.v.) ayağı ile bir daire çizdikten sonra içinde oturmamı emretti. Sonra biraz ileri gidip durdu. Kur'an okumaya başlayınca aramıza çok sayıda karaltı girdi. ..

 

Ahmed'in rivayetinde, İbn-i Mes'ud bu olayı anlatırken; fecir vakti olunca Peygamber; durduğum yere gelerek, beraberimde abdest için suyun bulunup bulunmadığını sordu. Ben tulumda su bulunduğu kanaati ile evet, dedim. Tulumu açınca bir de baktım ki su değil, Nebizdir. Bunun üzerine; ben: Su olduğunu sanıyordum. Fakat nebizdir, dedim. Peygamber (s.a.v.) :

 

'Tertemiz hurma ve temizleyici sudur.' buyurarak ondan abdest aldı. Sonra namaza durmak istedi. Cinlerden iki kişi O'na yetişince, arkasında onları saf yapıp bize namaz kıldırdı. Daha sonra ben:

 

Ya Resulallah! bunlar kimdir? diye sordum. ResuluIlah s.a.v. : «Nusaybin cinleridir;' buyurdu.

 

Hadisin 'Tertemiz hurma ve temizleyici sudur .' fıkrasının anlamı şudur: Nebiz dediğin şey hurma ve temizleyici olan sudan ibarettir. Suya hurmanın atılmış olması abdest almaya mani teşkil etmez .

 

İbn-i Maceh ve Tirmizi'nin rivayetinde bu fıkradan sonra İbn-i Mes'ud'un şu sözü bulunur: «Sonra Peygamber nebiz'den abdest aldı.

 

Ahmed'in müsnedinde ise bu söz ..... = Sonra Peygamber nebİz'den abdest aldı ve namaz kıldı. şeklindedir

 

İmam Ebu Hanife ve İmam Sevri bu hadise dayanarak: Su bulamayan bir kimse, abdest uzuvları üzerinde akıcı, tatlı ve çiğ olup sarhoşluk vermiyen hurma nebizi (şırası) ile abdest alacak, teyemmüm edemez, demişlerdir. imam Muhammed'e göre bu kimse hem anılan vasıfları haiz nebizle abdest alacak hemıde teyemmüm edecektir, imam Ebu Yusuf'a göre ise bu kimse nebizle abdest alamaz, teyemmüm eder. Ebu Hanife de bu kavle dönmüştür. Diğer mezheb imamlarının ve cumhur'un kavli de budur, Tahavi de bu kavli tercih ederek: İbn-i Mes'ud'un (mezkür) hadisine dayanarak Ebu Hanife'nin ilkin: söylediği sözün dayandığı bir asıl yoktur, demiştir. İmamın dönüştüğÜ son görüş mezhebin asıl görüşüdür. Çünkü, Et-Tevzih'ten naklen EI-Bahr'de beyan edildiği gibi bir müctehidin terkettiği fetvasını tutmak caiz değildir.  Tirmizi de: Nebiz ile abdest alınmaz» diyenlerin sözü kitap'a uygun olanıdır. Çünkü Allah Teala şöyle buyurmuştur:

 

''... Sonra su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm ediniz ...•• (Maide Süresi, 6. ayet)

Yukarda verilen malümattan anlaşıldığı gibi ihtilaf noktası çiğ, tatlı, ince ve abdest uzuvları üzerinde akıcı olup sarhoşluk vermeyen hurma nebizi hakkındadır. Çünkü içine hurma taneleri atılmış olmakla beraber henüz tatlılığı belirmemiş olan su iie abdest alınması ittifakla caizdir. İnceliğini kaybeden ve sarhoşluk veren nebiz ile abdest alınamıyacağı hususunda alimler ittifak halindedir ...

 

(Hanefi fıkıh kitabıarından olan) EI-Bahr'ü-Raik'de de şöyle deniliyor; 'Hulasa, bizim yanımızda sağlam, seçkin ve güvenilir mezhebimiz, anılan vasıfları taşıyan nebizle abdest alınamamasıdır. Diğer üç mezheb imamlarının fetvasına katılıyoruz. Bu sebeple, nebizle abdest alınabildiğine delalet eden İbn-i Mes'ud'un hadisi ile meşgul olmaya ihtiyaç yoktur. Zira bazı alimler bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Hadis sahih olarak kabul edildiği takdirde bilel (yukarda mealı verilen) teyemmüm ayeti ile, mensuhtur. Çünkü ayet Medine'de inmiştir. (İbn-i Mes'ud'un hadisinde anlatılan olay ise Mekke'de ve daha önce vuku bulmuştur,) Müteahhirin alimlerden bir cemaat hadis'in teyemmüm ayeti ile mensuh olduğu yolunu seçmiştir.'

 

EI-Menhel yazarı, Bahr-i Raık'ten bu nakli aldıktan sonra şöyle der: Faraza hadis mensuh olmamış olsa bile söz konusu nebiz, içinde biraz hurma atılmış olmakla beraber vasıfları değişmemiş su idi. Zira tatlı olmayan içme suyunun acılığını gidersin diye içine biraz hurma atmak arapların adti idi.

 

El-Münziri şöyle demiştir: Ebu Zur'a, hadisin sahih olmadığını söylemiş, Ebu Ahmed El-Kerabisi de. bu babta anılan rivayetten bir hadis sabit olmamış, bilakis, Abdullah İbn-i Mes'ud'dan rivayet edilen sahih hadisler bunun aksini (nebizle abdest alınamıyacağını) ifade etmektedirler.

 

Hadis alimleri bu hadisi 3 sebepten zayıf saymışlardır:

 

Birınci sebep: Senedindeki ravilerden Ebu Zeyd hadisçilerce mechul bir kimsedir. Tirmizi ve başka zatlar bu nedeni zikretmişlerdir. Ancak, Ebu Zeyd'den başka 14 kişi, hadisi İbn-i Mes'ud'dan rivayet etmiştir. Buhari'nin üzerindeki EI-Bedrü'I-Ayni şerhinde 14 kişinin rivayetlerinin kimler tarafından tahriç edildiği belirtilmiştir.

 

İkinci sebep: Yine ravilerden Ebu Feraze'nin Raşid bin Keysan adlı zat mı, başkası mı diye tereddüt hasıl olmuştur. Fakat İbn-i Adiy, Darekutni ve İbn-i Abdilber, bu zat'ın Raşid bin Keysan olduğunu belirtmişlerdir.

 

Üçüncü sebep: Cinler gecesinde İbn-i Mes'ud'un Peygamber'in beraberinde olmadığı hususudur. Çünkü Müslim. Tirmizi, Ebu Davud. Beyhaki ve Darekutni'nin rivayet ettikleri sahih ve Hasen bir hadis'te Alkame şöyle demiştir:

 

'Ben Abdullah İbn-i Mes'üd'a: Cinler gecesi Resülullah (s.a.v.)'in beraberinde sizlerden kim bulundu? diye sordum. Abdullah: Bizden hiç kimse O'nun yanında yoktu, diye cevap verdi.'

 

Bu üçüncü sebebe cevaben: Abdullah ibn-i Mes'ud'un cinler gecesi Nebi s.a.v.'e refakat ettiği yedi yolla rivayet edilen hadiste belirtiliyor, demiştir. (EI-Menhel'de yolların hepsi sırayla anlatılmıştır.)

 

EI-Menhel yazarı daha sonra ibn-i Mes'ud'un refakatta bulunduğuna dair hadis ile refakatta bulunmadığına dair hadislerin arasında görülen ihtilafın zahiri oİduğunu şöyle belirtmiştir:

 

ibn-i Mes'ud r.a. cinler gecesi Peygamber s.a.v.'e refakat etmiştir. Fakat Peygamber'in cinlerle olan görüşmelerine katılmayarak uzakça bir yerde Peygamber'i beklemiştir.

 

Bazı alimler de şöyle yorum yapmışlardır: Cinlerle görüşme iki defa vuku buldu. ilk görüşmeye gidildiğindene ibn-i Mes'ud ne de başkası Peygamber'e refakat etmedi. Nahle denilen semtte yapılan görüşme Ninova. cinlerine ait idi. ikinci defa . Cehun dağında Nusaybin cinleri ile yapılan görüşmede ise ibn-i Mes'ud bulunmuştur.

 

Eş-Şibii 'Akamu'I-Mercan adlı eserinde, Resul-i Ekrem s.a.v.'in 6 defa cinlerle göruşmüş olduğu, hadislerin zahirinden anlaşılıyor, demiştir. EI-Menhel bunları saymış ise de burada anlatmaya lüzum görmüyoruz.

 

 

HADİSTEN ÇIKARILAN FIKIH HÜKÜMLERİ :

 

1. Peygamber'imiz s.a.v. cinlere de gönderilmiştir. Bunun için cinler O'na gelmişler ve O da onlara islam dinini öğretmiştir.

2. Kişi, ileride ihtiyaç duyacağını umduğu şeyleri önceden hazırlamalıdır. Hele ibadeti için gerekeni önceden temin etmelidir.

3.Küçüğün büyüğe hizmet etmesi meşrudur.

4. Nimeti övmek meşrudur.