DEVAM: 39- ABDESTİ İÇİN
YARDIM İSTEYİP KENDİSİNE SU DÖKÜLEN ADAM'IN BEYANI BABI
حَدَّثنَا
مَحَمَّد بْن
يَحْيَى.
حَدَّثنَا
الهيثم بْن
جميل.
حَدَّثنَا
شريك، عَن
عَبْد اللَّه
بْن مَحَمَّد
بْن عقيل، عَن
الربيع بِنْت
معوذ؛ قالت:
-
أتيت
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
بميضأة.
فَقَالَ
((اسكبي)). فسكببت.
فغسل وجهه
وذراعيه. وأخذ
ماءا جديدا.
فمسح بِهِ
رأسه. مقدمه
ومؤخرة. وغسل
قدميه ثلاثا
ثلاثا.
Er-Rubeyyi binti
Muavviz r.a.’den: Şöyle söylemiştir:
Ben Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e bir ıbrık su ile vardım. Kendisi :
'' (Su) dök.''
buyurdu. Ben de (suyunu) dökmeye başladım. Yüzünü ve kollarını yıkadı. Yeni bir
su alarak başının ön ve arkasını (tamamını) meshetti ve ayaklarını üçer defa
yıkadı.
AÇIKLAMA :
Hadisin ravisi
Er-Rubeyyi' r.anha Resul-i Ekrerrt (s.a.v.)'e biat ederek savaşlara katılan
Ensar-ı Kiram'ın bahtiyar kadınlarındandır. Buhari ve Nesai'nin tahric
ettikleri bir hadiste Er-Rubeyyi' :
Biz Resulullah
(s.a.v.) ile beraber savaşır, askere su verir, onlara hizmet eder, şehitleri ve
yaralıları Medine-i Münevvere'ye götürürdük, demiştir. 21 hadisi var: Buhari ve
Müslim 1 hadisini müttefiken ve yalnız, Buhari 2 hadisini rivayet etmişlerdir.
Ebu Davud. Tirmizi, Nesai ve İbn-i Maceh de o'nun hadislerini nakletmişlerdir.
Ravileri ise
Nafi', Mevla, İbn-i Ömer, Ebu Seleme, SüI'eyman bin Yesar, Abdullah bin
Muhammed, Halid bin Zekvan ve başkalarıdır.
Er-Rubeyyi'in
burada rivayet edilen hadisi, Tirmizi, Ahmed ve Beyhaki tarafından da rivayet
edilmiştir. Ebu Davud da kısa ve uzun metinler halinde muhtelif yollarla
rivayette bulunmuştur.
El-Hafız,
Telhis'te: Rubeyyi'in hadisi için bulunan yolların ve lafızların dönüm noktası
ravi Abdullah İbn-i AkiI'dir ki o'nun zayıflığı söz konusu edilmiştir, der.
Müellif'in
rivayetinde Peygamber'in mübarek yüz ve kollarını kaçar defa yıkadığı
beilrtilmemiş ve yüz yıkamadan önce el yıkamaya, ağız ile buruna su almaya,
keza kulakları meshetmeye temas edilmemiştir. Fakat Ebu Davud'un
rivayetlerinden birisinde Resul-i Ekrem'in (mübarek) ellerini (bileklere kadar)
ve yüzünü üçer defa yıkadığını, bir defa (mübarek) ağzına ve burnuna su
aldığını, kollarını üçer defa yıkadığını, başının arkasını ve önünü iki defa
meshettiğini, kulağının her tarafını meshettiğini ve ayaklarını üçer defa
yıkadığını belirtiyor.
Abdest
uzuvlarının kaçar defa yıkandığı hususu, İbn-i Maceh'in Süneninde Taharet
Kitabı'nın 45 ila 53'üncü bablarında rivayet edilen hadislerin tercemesi
yapılırken anlatılacak inşaallah.
Abdest almada
başkasının yardımcı olması hususuna gelince, bu bab ta geçen hadisler abdest
almak için başkasından yardım istemenin caiz oıduğuna delalet eder. Müslim'in
"Mestler üzerine meshetmek» babında rivayet olunan Muğire'nin hadisini
açıklayan Nevevi özetle şöyle söyler:
Abdestte yardım
istemenin caiz olduğuna bu hadis delalet eder.
Ayrıca Usame
bin Zeyd (r.a.)'in hadisinde Resul-i Ekrem'in Arefe'den dönüşünde abdest
alırken, suyunun Usame tarafından döküldüğü sabittir. Sabit olmayan bazı
hadislerde, abdest için yardım istemek yasaklanmıştır.
Arkadaşlarımız,
söz konusu yardım isternek üç kısımdır. demişlerdir :
1. Abdest
suyunun hazırlanması için başkasından yardım isternek. Bunda ne kerahet var ne
de noksanlık.
2. Abdest
uzuvlarını yıkamak için başkasından yardım isternek ve o'na yıkatmaktır. Bunda
kerahet var. Ancak bir zaruret ve ihtiyaç duyulursa kerahet yoktur.
3. Abdest
suyunu başkasına döktürmektir. En iyisi bunu yapmamaktır. Ama, buna mekruh
denilir mi? Bu hususta iki türlü fetva vardır. Bazılarına göre mekruhtur.
Abdest alanın
eline su döken kişi, abdest alan adamın solunda durmalıdır.
Hanefi fıkıh
alimlerinden İbn-i Abidin, abdestin müstahabları bahsinde, abdestte başkasından
yardım isternek hususunda müteaddit kitablardan nakiller yaptıktan sonra şöyle
söyler; 'EI-Hilye'de Buhari, Müslim ve diğer hadis kitabIarından naklen
zikredilen bir çok hadiste Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in istemesi üzerine ve
istemeden, abdest suyunun başkası tarafından döküldüğü açıkça belirtilmiştir.
El-Hilye yazarı bu hadisleri kaydettikten sonra şunları söyler: Resul-i
Ekrem'in mekruh'olan bir şeyi yapmadığı kesindir. Şu halde, başkasına su
döktürmesi işi kerahetsiz cevazla yorumlanır. Bir şeyin mekruh olduğuna dair
delil bulunduğu halde Resul-i Ekrem tarafından yapılmış ise o işin ümmeti için
mekruh olmakla beraber cevazını bildirmek için yapmıştır, denilir. Burada
Keraheti ifade eden bir delil yoktur. Hz.. Ömer (r.a.)'in: Abdest hususunda
kimsenin bana yardım etmesini sevmem, mealindeki hadis zayıttır. Keza, Resul-i
Ekrem abdest işini kimseye bırakmazdı, şeklindeki hadis de zayıttır. Bunlar
sabit olmuş olsaydı bile yukarıda (EI-Hilye)'de geçen sahih hadislere karşı
güçsüzdür. Kaldı ki, anılan iki hadisten maksad, abdest uzuvlarını başka şahsa
yıkattırmak hususu olabilir. El-İhtiyar'ın: 'Acizlik hali olmadan abdest işinde
başkasından yardım istemek mekruhtur...' sözünden maksadının da bu olduğu
umulur."
İbn-i Abidin,
yukarıya özetini aldığım EI-Hilye'nin sözünden sonra diyor ki :
Hulasa: Abdest
için istenen yardım su hazırlatmak veya su döktürrnek tarzında olursa bunda
kat'iyyen kerahet yoktur. Şayet yardım, yıkama ve mesh işini başkasına özürsüz
yaptırmak şeklinde ise mekruhtur. Bunun için Tatarhimiye'de: Abdestin adabından
birisi de kişinin abdest işini bizzat görmesidir. Eğer başkasından yardım
isterse yıkayıcı kendisi olduktan sonra kerahet yoktur. denilmiştir."
Şafii fıkıh
kitapIarından Nihayetu'l-Muhtaç yazarı abdest babında şunları beyan eder:
«Özür
olmaksızın abdest suyunun başka şahıs tarafından dökülmesini istememek
sünnettir. İstemek ise mekruh değil ama uygun da sayılmaz. Abdest suyunu
hazırlatmak şeklindeki yardım talebi ise mübahtır. Özürsüz halde abdest
uzuvlarını başkasına yıkatmak şeklindeki yardım isternek mekruhtur. Özür
dolayısıyla abdest almaya gücü yetmeyen kimse ise maddi durumu ücret ödemeye
müsait olduğu takdirde ücretle bile olsa başkasına abdestini aldırması
zorunludur. Maddi durumun müsaitliği ölçüsü fitre ödemek hususundaki ölçüdür ..
(Aile efradının ve kendisinin bir günlük nafakasından fazla olarak ödeyeceği
ücrete sahıp olması ölçüsüdür.)''