114- ABDESTİ DAR OLANıN
NAMAZ KILMASINDAN NEHİY HAKKINDA GELEN (HADISLER)
BABI
حَدَّثنَا
مُحَمَّد بْن
الصباح.
أَنْبَأَنَا
سفيان بْن
عيينة، عَنْ
هشام بْن
عروة، عَنْ
أَبِيِهِ،
عَنْ عَبْد
اللَّه بْن
أرقم؛ قَالَ:
-
قَالَ رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلمْ:
((إِذَا أراد
أحدكم
الغائط، وأقيمت
الصلاة،
فليبدأ بِهِ)).
Abdullah bin
Erkam (r.a.)'den: şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
buyurdu ki:
«Biriniz abdest
bozmak istediği ve namaz kılmak vakti de geldiği zaman, önce abdestini bozsun.»
AÇIKLAMA :
El-Hakim,
hadisi rivayet ederek Buhari ve Müslim'in şartı üzerine sahih olduğunu
söylemiştir. Malik ve Nesai de mealen şöyle rivayet etmişlerdir:
''Abdullah bin
Erkam arkadaşlarına namaz kıldırırdı. Birgün namaza durma zamanı oldu da
kendisi abdest bozmaya gitti. Sonra döndü ve: Ben Resulullah (s.a.v.)'den
işittim. Buyurdu ki:
''Biriniz
dışarı çıkma ihtiyacı duyduğu zaman namazdan önce onu yapsın.,,"
Ahmed, Şafii,
İbn-i Huzeyme, İbn-i Hibban ve Ebu Davud da hadisi rivayet etmişlerdir. Ebu
Davud'un rivayetinde beyan edildiğine göre: 'AbdulIah bin Erkam Hac veya Umre
yapmak üzere yola çıkmış ve beraberindekilere namaz kıldırıyormuş. Bir gün
sabah namazına ikamet getirdikten sonra arkadaşlarına hitaben: Biriniz öne
geçsin, diyerek kendisi helaya gitti. Sonra Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in buyurduğu
hadisi rivayet etti.'
Bu bab'ın
başlığında ve 617 ile 618. hadislerde geçen ''Hakin" kelimesi küçük
abdestini tutan ve sıkışana denir. Büyük abdestini tutana ''Hakıb'' denir.
Burada kullanılan hakin kelimesi, büyük abdestini tutan adama ve küçük
abdestini tutan adamı kapsar.
.
Küçük veya
büyük abdestini tutarak sıkışan adamın bu haliyle kıldığı namaz hususunda
fıkıhçılar arasında değişik görüşler beyan edilmiştir. Hadis-i şeriflere göre
böyle bir kişi, önce abdestini bozup, rahata kavuşmalı, kendisini meşgul eden
gaileden kurtulduktan sonra kalb huzuru ile namaza durmalıdır. Çünkü sıkışık
vaziyette namaza başlarsa kalbi meşguliyetinden ve huşü eksikliğinden dolayı
ferağatIa ibadete yönelemez.
Hanefi, Şafii
ve Hanbeli alimlerine göre; bu adam, namazın farzlarından bir şey eksik
yapmazsa namaz sahihtir. İadesi gerekmez. Ancak kerahet işlemiş olur.
imam Tahavi:
'Namaza duran adamın kalbi dünyaya ait her hangi bir şey ile meşgul olsaydı,
kıldığı namazı iade etmesi müstahab olmazdı. Abdestin sıkışması da dünyevi
meşguliyete benzer. Ebu Ömer demiş ki: Bu bab'ta en güzel şey, Abdullah bin
Erkam (r.a.)'ın bu hadisi ile Aişe (r.anha)'dan rivayet olunan şu mealdeki Nebi
(s.a.v.)'in hadisidir:
''Her hangi
biriniz yemek hazır iken veya küçük, büyük abdest kendisini sıkıştırmışken
namaza durmasın." Alimler, yemek hazır iken kişi namazını tam kıldığı
takdirde sahih olduğuna icma' etmişlerdir. Abdesti sıkışan kişi de böyledir.
Ama bu haliyle namaza durması mekruhtur. Namazını eksiksiz kılsa bile iyi bir
şey yapmış olmaz.'' demiştir.
Şafii mezhebine
ait EI-Minhac kitabında Nevevi, Hakin ve Hakib'ın namazının mekruh olduğunu
bildirmiştir. Hanbeli mezhebine ait EI-Kina' kitabında da aynı şey
bildiriliyor.
Maliki
mezhebine göre; küçük veya büyük abdesti dar olan kişinin, kıldığı namazı iade
etmesi gerekir. Bu mes'ele hakkında tafsilat var. El-Baci, EI-Muvatta'ın
şerhinde bu tafsilatla ilgili olarak şöyle der: ''Abdesti dar olan kişi,
sıkıştığından dolayı namazı bir an önce bitirmek için acele eder ve fikren
bununla meşgul olduğu halde namazdan çıkmayıp, devam ederse, kıldığı o namazı
iade etmesi gerekir. Malik: Vakit içinde olsun, vakit çıktıktan sonra olsun, o
şekilde kılınan namazın iade edilmesi arzulanır, demiştir. Bizim de!ilimiz
mezkur hadistir. Çünkü hadis, önce abdest bozmayı emreder. Bu emir namazı öne
almayı yasaklar. Yasaklama, yasaklanmış olan şeyin yapıldığında, bozulmasını
gerektirir. Sıkışıl< halde kılınan namaz yasaklanmış olduğuna göre, kılınsa
bile geçerli değildir. Mana yönüne gelince, namaza duran kişinin, devamlı
sürette abdestini tutması, amel-i kesir (çok hareket) sayılır. Namazın devamına
mani teşkil eder. Diğer amel-i kesirler, namazı bozduğu gibi bunun da bozması
gerekir. Şöyle ki: Namaz içinde ağır bir şeyi taşıyan kimse, nasıl kendisini
zorluyorsa abdesti sıkışan adam da bacaklarını bitiştirir ve devamlı
sıkıştırır. Bizim arkadaşlarımız, abdest daralmasını üç kısma ayırmışlardır :
1- Hafif
daralma. Bu halde namaza durulur. Namaz içinde belirirse, bundan dolayı namaz
kesilmez.
2- Orta
derecede duyulan tutma ihtiyacı nedeniyle kişi bacaklarını birbirine
yapıştırır. Bu halde namaza durulmamalıdır. Durulduktan sonra görülürse, namaz
kesilmelidir. Eğer bu halde namaza devam edilirse namaz sahihtir. Henüz vakit
çıkmadan iade edilmesi müstahabtır.
3- Abdest
daralması, kişiyi meşgul ederek bir an önce namazı bitirmek için acele
ettirirse namaz kesilmelidir. Kesmeyip devam ederse, vakit içinde iade etmesi
gerekir. Zamanında iade etmese bile vakit çıktıktan sonra iade etmesi
gerekir.'' Tabii bu kerahet hükmü, namaz vaktinin geniş olması haline aittir.
Namaz vakti dar ise abdest tazeIemeden ve yemek yemeden namaz kılmak vacibdir.