DEVAM: 3- EZANDAKİ
SÜNNET BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
المثنى.
حَدَّثَنَا
أبو داود.
حَدَّثَنَا
شريك، عن سماك
بن حرب، عن
جابر بن سمرة؛
قَالَ:
-
كان بلال لا
يؤخر الأذان
عن الوقت. وربما
أخر الإقامة
شيئاً.
Cabir bin Semure
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Bilal (r.a.),
ezanı vakitten hiç geciktirmezdi. İkameti bazen biraz geciktirirdi."
Tahric: Cabir
bin Semure (r.a.)'in hadisini Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, El-Hakim ve Beyhaki
de rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA :
"'Ebu
Davud'un rivayeti şöyledir: ''Bilal
(r.a.) (namaz vakti girince) ezan okurdu, sonra mühlet verirdi. Nebi
(s.a.v.)'in (hücreden) çıktığını görünce kamet ederdi.
Tirmizi, de Ebu
Davud'un rivayetine benzer bir lafızIa rivayette bulunduktan sonra, Cabir
r.a.'in hadisinin hasen olduğunu söylemiştir.
El-Menhel
yazarı 'Müezzin imamı bekler babı'nda rivayet olunan Cabir (r.a.)'in hadisini
açıklarken şöyle der:
"Hadis,
ezan ile kamet arasında bir süre beklenmesinin meşruluğuna delalet eder. Çünkü,
ara verilmemesi halinde cemaatla namaz kılmak isteyenlerin çoğu cemaatı
kaçırır. Bilhassa kaldığı yer camiye uzak olan kimseler, cemaate yetişemez. Bu
nedenle kameti tehir etmek, hayır ve takva yolunda bir nevi yardımlaşmadır.
Verilecek ara miktarı Tirmizi ve Hakiın'in Cabir (r.a.)'den rivayet ettikleri
şu mealdeki hadiste tesbit edilmiştir.
'Nebi (s.a.v.),
Bilal (r.a.)'e: "Ezanın ile kametin arasında yemek yiyenin, yemeğini
yiyebileceği; su içenin suyunu içebileceği; abdesti sıkışık olanın kaza-i hacet
edebileceği bir süre miktarınca ara ver.'' buyurmuştur.'
El-Hafız,
el-Fetih'te: 'Bu hadisin isnadı zayıf olmakla beraber, Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisinden
ve Selman (r.a.)'ın hadisinden şahidi vardır. Bu iki hadisi Ebu'ş-Şeyh tahric
etmiştir. Ubeyy bin Ka'b'ın bir hadisi de şahit durumundadır. Fakat hepsi
zayıftır. İbn-i Battal: Ezan ile kamet arasındaki bekleme süresinin her hangi
bir sınırı yoktur. Bekleme süresi, vaktin girişinin temkini ve cemaatın
toplanması kadardır, demiştir' der.
EI-Fıkh
Ale'l-Mezahib'de ezan ile kamet arasındaki bekleme hakkında şu bilgi
verilmektedir:
Hanefi ve Şafii
alimlerine göre ezan okunduktan sonra, daimi cemaat toplanıncaya kadar müezzin
oturmalıdır. Vaktin faziletini korumakla beraber cemaat toplanınca kamet
etmelidir. Akşam namazı, bundan müstesnadır. Çünkü akşam ezanı ile kamet
arasında kısa bir ara vermelidir.
Maliki
mezhebine göre ilk vaktin faziletini korumak esastır. Ezan okunduktan sonra
farzdan önce kılınması emrolunan sünneL kılındıktan sonra, gelecek cemaat
beklenmeden namaz kılınmalıdır. Yalnız öğle namazında istİva gölgesinden başka
kişinin gölgesi, kendisinin boyunun dörtte biri kadar uzanınca kamet
edilmelidir. Şiddetli sıcakta. bu sürenin vaktin yarısı kadar uzatılması
menduptur. Tek başına namaz kılan ile mevcut cemaattan başka kimsenin gelmesi
beklenmediğinde, farz'dan önceki sünnet kılınır kılınmaz derhal kamet
edilmelidir.
Hanbeli
mezhebine göre ezandan sonra sıkışık olanın, abdestini bozacak; abdest almak
isteyenin, abdestini tamamlayacak ve bunların, iki rek'at namaz kılacak süre
kadar beklenip kamet edilmesi menduptur. Akşam namazında ezan ile kamet
arasında. kısa bir ara verilmesi menduptur.'
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- Namaz
vaktinin girdiği anlaşılınca, ezan derhal okunmalıdır.
2- Kameti bir
miktar tehir etmelidir. Tehir süresi hususundaki tafsilat yukarıda geçti.