DEVAM: 2- MESCİDLERİ
TEŞYİD (YÜKSELTMEK) BABI
حَدَّثَنَا
جبارة بْن
المغلس
حَدَّثَنَا عبد
الكريم بْن
عبد الرحمن
البجليّ، عن
ليث، عن
عكرمة، عن ابن
عباس؛ قال:
-
قال رسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
((أراكم
ستشرفون
مساجدكم بعدي
كما شرفت اليهود
كنائسها،
وكما شرفت
النصارى
بيعها)).
في الزوائد
إسناده ضعيف.
فيه جبارة بن
المغلس وهو
كذاب. وقد
أخرجه أبو
داود بسنده عن
ابن عباس
مرفوعاً بغير
هذا السياق.
İbn-i Abbas (r.a.)'dan
rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve 5ellem) şöyie
buyurmuştur :
«Yahudiler
havralarını yükselttikleri ve hristiyanlar kiliselerini yükselttikleri gibi
sizlerin de benden sonra mescidlerinizi yükselteceğinizi biliyorum.»
Not: Zevaid'de:
İsnadı zayıftır. Çünkü senedde Cubare bin El-Muğalis bulunuyor ki o çok
yalancıdır. Ebu Davud da bu hadisi başka bir ifade ile ve kendi senediyle İbn-i
Abbas (r.a.)'den merfu' olarak rivayet etmiştir, denilmiştir.
AÇIKLAMA :
Notta
belirtildiği gibi Ebu Davud da bu hadisi ibn-i Abbas (r.a.)'den şu lafızla
rivayet etmiştir:
"Ben
mescidlerin teşyidi ile emrolunmadım. İbn-i Abbas dedi ki: Yahudiler ve
hristiyanlar (mabedlerinil yaldızla süs!edikleri gibi sizler de muhakkak
süsleyeceksiniz.''
Teşyid: Müellif
bu bab'ın başlığında ve Ebu Davud da ibn-i Abbas (r.a.)'in hadisinde bu
kelimeyi kulIanmışlardır EI-Menhel yazarının el-Bağavi'den naklen beyan
ettiğine göre, mescidlerin teşyidin'den maksad, onları yüksek yapmaktır
Teşyid'in sözlük manası, binayı yükseltmek, sağlam yapmak, inşaatında alçı ve
kireç gibi malzemeleri kullanmak demektir.
Ebu Davud'un
rivayet ettiği İbn-i Abbas (r.a.)'in hadisinde: "Yahudiler ve hristiyanlar
... '' parçası mevkuf yani İbn-i Abbas'ın sözü olarak geçmektedir. İbn-i
Hibban'ın rivayeti de böyledir. Bununla beraber merfu' hükmündedir. Çünkü bu
gibi sözler, re'ye dayalı olamaz.
Zuhrufe: Ebu
Davud'un rivayetinde geçen fiilin masdarı olan bu kelimenin asıl manası
süslemektir.
Zuhruf: Kelimesi
ise aslında altın demektir Bilahere altınla yapılan her türlü süslemeye
denilmiştir. Nihaye'nin heyanına göre Zuhruf', altınla yapılan nakışlar ve
resimlerdir. EI-Menhel yazarı, hadis'in açıklaması ile ilgili olarak aşağıdaki
ma'lumatı vermiştir:
Yahudiler ve
hristiyanlar, kutsal kitabIarını tahrif ederek, bunlarla amel etmeyi bırakınca,
mabedlerini altınla süslemeye girişmişlerdir. Hadis ile sanki şöyle uyarı
yapılıyor: 'Sizler, amelde ihlası bıraktığınız ve mescidleri yüksek ve süslü
yapmakla öğünerek birbirinize karşı iftihar ettiğiniz zaman, sizin haliniz
yahudi ve hristiyanların haline dönecektir.'
Mescidleri, ilk
olarak sahabe devrinin sonlarında el-Velid bin Abdulmelik bin Mervan süslemiş
ve ilim ehlinin çoğu, fitne korkusuyla, bunun karşısında susmuştur.
el-Ayni: 'İbn-i
Abbas (r.a.)'in hadisini delil gösteren arkadaşlarımız; Mescidleri süslemek
mekruhtur. Hele vakıf malından masraf yaparak süslemek, caiz değildir. Bu
masraf, harcama yapan mütevelli veya başkasından tanzim edilir, demişlerdir.
Kişi, kendi malından süslemeyi yapınca niçin kerahet var? diye bir soru akla
gelebilir. Bunun sebebi, ya namaz kılan kişinin süslemeye bakarak meşgul
olmasıdır ya da parayı yersiz harcamasıdır,' demiştir.
İbn-i Reslan:
Bu hadis, açık bir mu'cizedir. Zira Nebi s.a.v., kendisinden sonra meydana
gelecek olan durumu haber vermiştir Mescidleri süslemek ve bunu iftihar
vesilesi yapmak, bugün Mısır, Şam ve Kudüs'te devlet adamları arasında yaygın
bir hal almıştır. Buradaki devlet adamları, halkın malını cebren alarak
mescidleri ve okulları modern bir şekilde yapmaktadırlar Allah'tan selamet ve
afiyet dileriz, demiştir.
Eş-Şevkani:
Hadis, mescidlerin yüksek ve süslü yapılmasının bid'at olduğuna delalet eder
Ebu Hanife'nin buna ruhsat verdiği rivayet olunmuştur, demiştir.
el- Bedr bin
el-Münir: Halkın evlerini yüksek ve süslü yapınca mescidleri de böyle yapmaları
münasiptir. Ta ki mescidler hakir görünmekten korunsun, demiştir
Mescidleri
yüksek ve süslü yapmayı caiz görenlerin dayanağı, Selef'in böyle yapanlar
karşısında susmasıdır. Bunlara göre bid'at-ı hasene sayılır, mescidlere rağbet
edilmesini sağlar. Süslemenin, Nebi (s.a.v.)'in emrinden olmadığına, kıyametin
alametlerinden sayıldığına ve yasaklanan iffihar çeşidinden olduğuna delalet
eden hadisler müvacehesinde anılan dayanağın tutarsızlığı aşikardır
Selef'in
susması, kabul alameti sayılamaz. Çünkü yukarıda anlatıldığı gibi bu iş, devlet
adamlarından başlamıştır. Selef, bir fitne çıkmasın diye susmayı tercih
etmiştir.
el- Hafız,
el-Fetih'de şöyle demiştir: 'Bazı alimler, mescidleri yüksek ve süslü yapmaya
ruhsat vermişlerdir" Ebu Hanife de: Bu iş, mescidlere ta'zim maksadıyla ve
hazineden harcama yapmamak şartıyla caizdir, demiştir. Burada bir kaç önemli
nokta vardır:
1. Mescidleri
süslemek, namaz kılanların kalbini meşgul edecek durumda ise bunun mekruhluğuna
alimler ittifak etmişlerdir.
2. Süslemek;
övünmek, iftihar etmek, riyakarlık ve gösteriş için ise yine mekruhtur. Hatta
değil süslemek, mescidleri böyle bozuk niyetlerle inşa etmek de mekruhtur.
3. Sağlam olsun
diye mescid inşaatında alçı, kireç ve benzeri malzemeleri kullanmak mekruh
değildir. Bunun delili Osman (r.a.)'ın halife iken Medine'deki Mescid-i
Nebevi'yi yıktınp taş ve kireçle inşa etmiş olmasıdır.
İbn-i Abbas (r.a.)'ın:
" ... Mescidleri süsleyeceksiniz.'' sözü, süslemenin yasaklığına delil
değildir, çünkü mevkuftur. Hükmen merfu' olduğu kabul edilse şöyle yorumlanır:
Bundan maksad, namaz kılan kişiyi meşgul eden süslemedir. Veya riya ve gösteriş
için yapılan süslemedir.
4. Halktan
zorla para alıp mescid yapmak haramdır.
5. Mütevelli ve
benzeri kişilerin vakıf malından harcama yaparak, mescidi süslemeleridir. Bu da
haramdır. Hiç bir alim, buna ruhsat vermemiştir.
Abdullah bin
Zübeyr (r.a.), Ka'be'yi yeniden yaparken eskisinden daha fazla yükselterek
muhkem yapmıştır. Kendisine muhalefet edenlerin elinde hiç bir delil yoktur.
Bütün itirazları Ka'be'nin eskisinden fazla yükseltilmesinden ibaretti. Nitekim
İbn-i Zübeyr (r.a.) Kabe'yi yıkarak duvarlarını yenilemek istediği zaman İbn-i
Abbas (r.a.) Ka'be duvarlarından eğilmiş olan yerleri tamir etmekle yetinilerek
duvarlara bir ilave yapılmamasına taraftar olduğuna işaret ederek İbn-i Zübeyr
(r.a.)'e: Senden sonra gelen bir emir'in senin yaptığını değiştirmiyeceğinden
emin değilim, demiştir.
Halife Harun
er-Reşid'in veya el-Mehdi'nin yahut da el-Mansur'un Kabe'yi yıktırarak İbn-i
Zübeyr (r.a.)'in yaptırdığı şekilde yenilemesini istedikleri ve İmam Malik'in
onları uyararak: Kabe'nin meliklerin oyuncağı haline dönüşmesinden korkarım,
demesi üzerine bu işten vaz geçtikleri rivayet olunmuştur.
Yukarıdan beri
verilen izahtan anlaşıldığı gibi Şevkani'nin ve başkasının bir ayırım yapmadan:
mescidIeri yükseltmek ve süslemek yasaktır, sözleri yerinde değildir.
HADİSİN FIKlH
YÖNÜ :
1. Mescidleri
yüksek yapmak meşru değildir. Bundaki tafsilat yukarıda görüldü.
2. Altın, gümüş
ve benzeri şeylerle mescidleri süslemek caiz değildir. Bu iş yahudilerin ve
hristiyanların işidir. Bu sebeple, bundan uzak durmak gerekir.