DEVAM: 17- CEMAATTAN
(ÖZÜRSÜZ) GERİ KALMAK HAKKINDi\Kİ TEŞDİD BABI
حَدَّثَنَا
عثمان بْن
إسماعيل
الهذلي الدمشقي.
حَدَّثَنَا
الوليد بْن
مسلم، عَن ابن
أبي ذئب، عَن
الزبرقان بْن
عمرو الضمري،
عَن أسامة بْن
زيد؛ قَالَ:
-
قَالَ رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
((لينتهين
رجال عَن ترك
الجماعة، أو
لأحرقن
بيوتهم)).
فِي
الزَوائِد: في
إسناده
الوليد بْن
مسلم الدمشقي
مدلس. وعثمان
لا يعرف حاله.
والمعنى ثابت
في الصحيحين
وغيرهما.
Usame bin Zeyri
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir:
«Vallahi bazı
adamlar cemaatı terketmekten vaz geçecekler. Yahut şüphesiz Een, onların
evlerini yakacağım.-"
Not: Zevaid'de:
Bu hadisin isnadında tedlisçi olan el•Velid bin Müslim ed-Dimışki bulunur. Ravi
Osman'ın hali bilinmiyor. Hadis metninin manası Buhari, Müslim ve haşka
kitaplarda mevcuttur. deniliyor.
ALİMLERİN,
NAMAZLARI CEMAATLA KILMAK HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
1- Vakıt
namazlarını cemaatla kılmak farz-ı ayn'dır. Ata', Evzai, İshak, Hanbeli'ler,
Ebu Sevr, İbn-i Huzeyme, İbnü'l-Münzir, İbn-i Hibban ve Zahiriyye mezhebi
mensupları bu görüştedirler. Onların delilleri 791 nolu Ebu Hureyre (r.a.)'in
hadisi ve benzeri hadislerdir. Namazın sıhhati için cemaat şart mıdır? deği!
midir? diye bu gruptaki alimler arasında da ihtilaf vardır:
Zahiriye
mezhebi İmam-ı Davud ve kendisine tabi olanlar cemaatla kılmayı, namazın
sıhhatının şartlarından saymışlardır,
İbn-i Hazm:
Ezan sesini işitebilen erkeklerin, namazlarını mescidde cemaatla kılmaları
farzdıf. Özürsüz olarak ve bile bile bunu terkedenin namazı sahih degildir.
Ezan sesini işitmeyecek durumdaysa, en az bir kişiyle cemeaat kurup namaz
kılması farzdır. Böyle yapmasa, kendi başına kılacagı namaz sahih degildir
Şayet cemaat olacak hiç kimseyi bulamazsa münferiden namaz kılabilir. Şer'i
mazereti olanın kendi başına namaz kılması sahihtir, demiştir.
Bu gruptaki
diger alimlere göre cemaat farz-ı ayn olmakla beraber kendi başına kılınan
namaz sahihtir.
2 - Cemaat
farz-ı kifayedir. Bazı Şafii alimleriyle Malikiler, bu görüşü benimsemişlerdir.
Hanefi alimlerinden Tahavi ve Kerhi de bunu seçmişlerdir.
Bunlar da
birinci grubun delillerine dayanmışlardır. Ancak bu hükmü farz-ı ayn'dan farz-ı
kifaye'ye çevirici karineler bulunduğu için: Farz-ı ayn'dır, dememişlerdir.
Gösterdikleri karine:
''Cemaatla
kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmibeş derece efdaldır.''
mealindeki hadistir. Çünkü bu hadis, tek başına kılınan namazın slhhatini ifade
eder. Şu halde delillerden çıkarılan vücub, kifaye içindır.
3 - Cemaat
sünnet-i meıekkededir. Hanefi, Şafii ve Maliki mezhebIerinin meşhur görüşleri
budur Bunların delilleri, cemaatla kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan
yirmibeş derece üstün olduğunu ifade eden İbn-i Ömer (r.a.)'ın (789 nolu)
hadisi, Ebu. Said-i Hudri (r.a.)'in 788 nolu hadisi ve Ebu Hureyre (r.a.)'in
(786 ve 787 nolu) hadisleridir. Bu alimler: Cemaat namazının münferid
namazından efdal oluşu, münferid namazında da faziletinin bulunduğuna delildir.
demişlerdir.
Cemaata
gelmeyenlerin evlerinin Nebi (s.a.v.) tarafından yakılması arzusuna ait 791
nolu hadise gelince; buna birden fazla ceyap verilmiştir.
El-Menhel
yazarı cevapların bir kısmını şöyle sıralamıştır:
1- Evlerin
yakılmasıyla ilgili hadis, özürsüz olarak cemaattan geri kalan ve tek başlarına
namaz kılan münafıklar hakkındadır. Nitekim İbn-i Mes'ud (777 nolu) hadiste:
''Ben bilirim
ki besbelli münafıklardan başka hiç birimiz cemaattan geri kalmazdı,''
demiştir.
2- Nebi
(s.a.v.): "Cemaat'tan geri kalanların evlerini yakmak arzusu içinden
gelir.'' buyurmuş ama bunu gerçekleştirmemiştir. Eğer gerçekleşmesi vacib
olsaydı terketmezdi.
3- Kadı iyad:
Namazı cemaatla kılmak ilk zamanlarda farz-ı ayn kılınmış. Ta ki münafıkların
cemaattan geri durmaları önlensin. Sonra bu vucub neshedilmiştir, demiştir.
El-Fetih
yazarı: Cemaat fazileti hakkında varid olan hadisler, neshe delalet eder. Çünkü
efdaliyet tek başına kılınan namazda fazlletin aslının bulunmasını gerektirir.
Faziletin aslının oluşu, tek başına kılınan namazın cevazına delalet eder,
demiştir.
Cemaatın sünnet
olduğuna hükmeden cumhur'un görüşü, açık olan görüştür. Çünkü bu takdirde bütün
delillerin arası bulunur. Hiç birisi ihmal edilmemiş olur.