DEVAM: 5- SABAH
NAMAZINDAKi KIRAAT BABI
حَدَّثَنَا
هشام بْن
عمار.
حَدَّثَنَا
سفيان بْن
عيينة، عَن
ابن جريج، عَن
ابن أبي مليكة،
عَن عَبْد
اللّه بْن
السائب؛
قَالَ: - قرأ
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ في
صلاة الصبح
بـ{المؤمنون}.
فلما أتى على
ذكر عيسى،
أصابته شرقة،
فركع. يعني
سعلة.
Abdullah bin
es-Saib (r.a.)'dan: şöyle söylemiştir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sabah namazında Mu'minun suresini okudu. İsa
(A.S.)'ın zikredildiği yere gelince onu bir şarka tuttu. Bunun üzerine hemen
rüku 'etti. Yani öksürük (tuttu.)"
AÇIKLAMA (816, 817, 818, 819 ve 820):
Kutbe (r.a.)'in
hadisini Müslim ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Tirmizi'nin rivayetinde
hadisteki ayetin bulunduğu sure'nin sabah namazının ilk rek'atınde okunduğu
bildirilmiştir. Tirmizi, Kutbe (r.a.)'in hadisinin hasen - sahih olduğunu da
söylemiştir. Müslim'in bir rivayeti Tirmizi'nin rivayeti gibidir. Diğer bir
rivayetinde; Nebi (s.a.v.)'inKaf suresini okuduğu tasrih edilmiştir. Bu hadise
göre Nebi (s.a.v.) sabah namazının ilk rek'atinde 'Kaf suresini okumuştur.
Amr bin Hureys
(r.a.)'in hadisini Müslim, Ebu Davud ve Nesai de az lafız farkıyla rivayet
etmişlerdir. Bütün rivayetlerden çıkarılan netice, Peygamber (s.a.v.)'in sabah
namazında Tekvir suresini okumuş olmasıdır.
Ebu Berze
(r.a.)'in hadisini Buhari, Müslim ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu
rivayetlere göre Peygamber (s.a.v.)'in sabah namazında okuduğu ayetlerin
sayısı, altmış ile yüz arasında dolaşırdı.
Ebu Katade
(r.a.)'in hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir.
Bazı rivayetlerin metni daha uzuncadır.
Bu hadise göre
Peygamber (s.a.v.), öğle, ikindi ve sabah namazlarının ilk rek'atlerinde
kıraatı uzatır. İkinci rek'atlerinde, birinci rek'ate nisbeten kıraatı
kısaltırdı.
Buhari'nin Ebu
Katade (s.a.v.)'den olan rivayetinde Peygamber (s.a.v.)'in öğle ve ikindi
farzının ilk iki rek'atinin her birinde Fatiha suresini ve başka bir sureyi
okuduğu belirtilmiştir. Ebu Davud'un rivayeti de, Buhari'nin rivayetine benzer.
El-Menhel
yazarı 'Öğle namazındaki kıraat babı'nda rivayet olunan bu hadisi açıklarken ez
cümle şöyle der:
Fatiha'dan
sonra kısa dahi olsa bir surenin tamamını okumanın, başka bir surenin bundan daha
uzun bir parçasını okumaktan daha efdal olduğu, Buhari ve Ebu Davud'un
rivayetinden anlaşılıyor. Yine bu rivayetlerden anlaşılıyor ki sure okumak,
namazın ilk iki rek'atına mahsustur. Dört rek'atli farz'ın son iki rek'atında
Fatiha'ya sure eklenmez. cumhurun kavli de budur. Şafii alimlerinin ekserisi
böyle fetva vermişlerdir.
Nebi
(s.a.v.)'in, ilk rek'atı ikinci rek'at'ten fazla uzatmasının sebebi,
gecikenlerin ilk rek'ata yetişmelerine yardım etmektir. Çünkü ibn-i Huzeyme ve
Abdürrezzak'ın rivayetlerinde Ma'mer: Nebi (s.a.v.)'in ilk rek'atı uzatmasından
maksadının, halk'ın ilk rek'ate yetişmeleri olduğunu zannediyoruz, demiştir.
Ata' dan
rivayet edildiğine göre, kendisi: Gerçekten ben imamı, her namazın ilk
rek'atını uzatmasını istiyorum. Taki cemaat çoğalsın, demiştir.
İlk rek'atı
uzatmanın hikmeti, ondaki neş'enin çokluğu ve dolayısıyla huşu ve huzurun
çokluğudur, diyenler de vardır.
Birinci rek'atı
uzatmak, ya çok ayetleri okumakla, yada okunan ayetleri yavaş yavaş ve tecvid
kaidelerine fazlasıyla riayet etmekle olur.
İLK REK'AT'I
İKİNCİ REK'AT'TAN FAZLA UZATMAK HAKKINDA ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ :
1- Sevri,
Malikiler, Muhammed bin el-Hasan ve Şafiilerin çoğu; Bütün namazlarda ilk
rek'atı ikinci rek'at'tan daha fazla uzatmak müstahabtır, demişlerdir. Onların
delili Ebu Katade (r.a.)'in mezkür hadisidİr. Bir de Müslim'in Ebu Said-i Hudri
(r.a.)'den rivayet ettiği (İbn-i Mace'nin 825 noda rivayet ettiği) hadistir.
Nevevi: Birinci
rek'atta kıraati uzatmakla hükmetmek, hadislerin zahirine uygun olan, muhtar ve
yegane sahih olan kavİldİr.
2- Alimlerden
bir cemaat; İlk iki rek'at'ın kıraat bakımından eşit olması müstahabtır,
demişlerdir. Bunların delilleri. Müslim ve Ahmed'in Ebu Said-i Hudri (r.a.)'den
rivayet ettikleri:
'Nebi (s.a.v.)
öğle farzının ilk rek'atının her birisinde otuz ayet kadar okurdu.' mealindeki
hadistir. Diğer bir delilleri de buna benzeyen Sa'd bin Ebi Vakka s (r.a.)'in
hadisidir. Ebu Hanife ve Ebu Yusuf, bu görüşte olan alimlerdendirler. Şu farkla
ki : Bu iki imam, sabah vakti ğaflet ve uyku zamanı olduğu için, halk'ın
cemaata yetişmesine yardımcı olmak üzere sabah namazında birinci rek'atin
ikinciden daha fazla uzatılmasına hükmetmişlerdir.
Bu görüşteki
alimlere göre Nebi (s.a.v.)'in, birinci rek'atı ikinci rek'at'ten fazla
uzatmasının sebebi, ilk rek'atta iftitah duası ve istiazenin bulunmasıdır.
Beyhaki, ilk
rek'atı uzatmaya ait hadisler ile, bu rek'atın ikinci rek'ata eşit olduğuna
dair hadislerin arasını şöyle bulmuştur: İmam gelecek bir kimseyi bekliyorsa,
ilk rek'atı uzatır, kimsenin geleceğini ummuyorsa birinci rek'ati ikinci
rek'ate eşit kılar.
İbn-i Hibban da
arasını şöyle bulmuştur: ilk iki rek'atte okunan miktar eşit olmakla beraber
ilk rek'atteki kıraatı, imam çok ağır okuduğu için o rek'at uzatılmış olur.
Abdullah bin
es-Saib (r.a.)'in hadisini Buhari ta'lik'en rivayet etmiş, Müslim, Ebu Davud ve
Nesai de rivayet etmişlerdir.
Müslim ve Ebu
Davud'un rivayeti mealen şöyledir: 'Abdullah bin es-Saib (r.a.)'den rivayet edildiğine
göre şöyle söylemiştir: ''Nebi (s.a.v.) Mekke'de bize sabah namazını kıldırdı
ve (Fatiha'dan sonral Mu'miniin suresini okumaya başladı. Musa ile Harun'un
yahut İsa'nın zikri geçen yere varınca (burada ravi tereddüt etmiştir. Nebi
(s.a.v.)'i öksürük tuttu. Bunun üzerine hemen rükua gitti. Abdullah bin
es-Sllib (r.a.) de bu namazda hazır bulunuyordu.'
Hadiste
anlatılan namaz kıldırılışı, Nesai'nin rivayetinde belirtildiği gibi Mekke'nin
fethi yılında olmuştur.
Nebi (s.a.v.),
sabah namazında Fatiha'dan sonra Mu'minun suresini başından itibaren okumuştur.
Musa (a.s.)'ın ve Harun (a.s.)'ın zikredildigi: ...... ayetine varınca veya İsa
(a.s.)'ın zikredildiği; ........ ayetine varınca Onu öksürük tutmuş ve bunun
üzerine kıraatı keserek rükuya varmıştır.
Müslim'in ve
Ebu Davud'un rivayetinde; ......... kelimesi yerine;....... kelimesi geçer.
'Sa'le' ve 'Su'le' diye okunabilen bu kelime, öksürük demektir. Müellifin
rivayetinde, yukarıda da anlatıldıgı gibi 'Sa'le' kelimesi yerine 'Şarka'
kelimesi geçer, Bu da bogaz tıkanıklığı demektir. EI-Menhel'in bildirdiğine
göre Peygamber (s.a.v.), okuduğu ayetlerdeki kıssayı düşününce ağlayacak hale
gelmiş ve bu nedenle boğazı tıkanmış ve Onu öksürük tutmuştur, Artık sureyi
tamamlayamadan kıraati keserek rüku'ya varmıştır.
BU HADiSLERİN
FIKIH YÖNÜ :
1- Sabah
namazında kıraatı uzatmak müstahabtır.
2- Fatiha'dan
sonra sure okunurken doğacak bir ma'zeret dolayısıyla kıraatı kesip.rüku'a
gitmek caizdir.
3- İhtiyaç
olduğu zaman bir sure'nin bir kısımnı okumak, alimlerin ittifakıyla kerahatla
birlikte caizdir. İhtiyaç olmadığı zaman sure'nin bir parçasını okumak, cumhura
göre evlaya muhaliftir.
4- Sabah öğle
ve ikindi namazlarının ilk rek'atlerındaki kıraatı, ikinci rek'atlerındaki
kıraattan daha fazla uzatmak meşrudur