SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 885 >>

DEVAM: 19- SECDE BABI

 

حَدَّثَنَا يعقوب بْن حميد بْن كاسب. حَدَّثَنَا عَبْدُ العزيز بْن أبي حازم، عَن يزيد بْن الهاد، عَن مُحَمَّد بْن إبراهيم التيمي، عَن عامر بْن سعد، عَن العباس بْن عَبْدُ المطلب؛  - أنه سمع النَّبِي صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ يقول ((إذا سجد العبد سجد معه سبعة آراب: وجهه وكفاه وركبتاه وقدماه.)).

 

Abbas bin Abdulmuttalib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre kendisi; Resulullah (Salluilahıı Aleyhi ve Sellem)'den şunu buyururken işitmiştir :

 

«Kul, secde ettiği zaman onunla beraber yedi uzuv secde eder: (etmelidir.) Yüzü, el avuçları, diz kapakları ve ayakları.»

 

Bu Hadis'i: Ahmed ve Buhari hariç, Kütüb•i Sitte sahibIeri rivayet etmişlerdir.     _

 

AÇIKLAMA: Bu hadiste geçen 'A'rab' kelimesi 'İrb'in çoğuludur. 'İrb' uzuv demektir. Hadiste secde uzuvları sayılırken geçen yüzden maksad, alın ve burundur. Çünkü diğer bazı rivayetlerde bu durum belirtilmiştir. Alın ve burundan başka, yüzün her hangi bir tarafı üzerinde secde etmek usulü bilinmemektedir. Ta'zim için yapılan secde, alın ve burun üzerinde yapılanıdır.

 

Hadisteki ayaklardan maksad da. ayakların parmak uçlarıdır. Nitekim Müslim'in İbn-i Abbas (r.a.)'dan olan rivayetinde bu durum belirtilmiştir.

 

Hadisler. anılan yedi uzuv üzerinde secde etmenin vacibliğine delalet ederler. EI-Menhel yazarı, alimlerin bu husustaki görüşlerini şöyle anlatır:

 

1- Şafii'nin kuvvetli kavline göre ve Hanbeliler'e göre yedi uzuv üzerinde secde etmek vacibtir. Bu uzuvların birer parçasını yere koymak kafidir.

 

2- Ebu Hanife, bir kavline göre Şafii, Malikiler ve fıkıhçıların ekserisine göre alın üzerinde secde etmek vacibtir. Diğer uzuvları yere koymak sünnettir.

 

Hadisleri'n zahirine göre. secde edilirken. bu uzuvların çıplak olmaları vacib değildir. Çünkü açık olsun örtülü olsun bu uzuvları yere koymak ile secde hası! olur.

 

Diz kapaklarının çıplak olmasının vacib olmaması hususunda ihtilaf yoktur. Zaten avret yerinin örtülmesi sebebiyle diz kapaklarının açık tutulması sakıncalıdır.

 

Ayaklar'ın çıplak olmasının şart olmaması hakkında da ihtilaf yoktur. Çünkü mestler üzerinde meshedilerek. mestlerle beraber namaz kılmak meşru kılınmıştır. Eğer ayakların secde halinde çıplak olması şart olsaydı. namazda mestleri çıkarmak gerekecekti. Mestler çıkarılınca abdest de bozulmuş olurdu.

 

Ellerin çıplak tutulması mes'elesine gelince; Bu hususta ihtilaf vardır:

 

1- Cumhura göre ellerin çıplak olması vacip değildir.

 

2- Şafii. bir kavlinde ellerin çıplak olmasını vacib görmüştür. Hanbeliler de elleri örtmenin mekruhluğuna hükmetmişlerdir.

 

Zahiri olan görüş, cumhurun mezhebidir. Alnın çıplak olması meselesine gelince:

 

1- Davud-i Zahiri. Şafiiler ve bir rivayetinde Ahmed bin Hanbel, alnın çıplak olmasını vacib görmüşlerdir. Onlara göre başa konan sarık, takke, bere, sargı ve benzeri her hangi bir şey, çıplak alnın yere değmesine mani olursa, secde caiz değildir.

 

Ali bin Ebi Talib, İbn-i Ömer, Ubade bin es-Samit, İbrahim en-Nehai, İbn-i Sirin, Ömer bin Abdülaziz (r.a.) ve başka bazı alimlerin kavli budur.

 

Bunların bir delili, Ebu Davud'un Salih bin Hayvan es-Sebbai (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:

 

'Nebi (s.a.v.) alnı üzerinde sarık sarınarak yanı başında secde eden bir adam görmüş ve sarığını yukarı çekerek alnını açmıştır.' Diğer bir delilleri de İbn-i Ebi Şeybe'nin iyaz bin Abdillah (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:

 

'Nebi (s.a.v.), sarığının bir parçası üzerinde secde eden bir adamı görmüş de. mübarek eliyle işaret ederek. sarığını yukarı kaldırmasını istemiştir.'

 

2- Said bin el-Müseyyeb, el-Hasan, Bekir el-Müzeni, Mekhul ve Zühri: Alnı açmak vacib değildir, demişlerdir. Malik, Hanefi alimleri, Evzai, İshak ve bir rivayete göre Ahmed bin Hanbel ile alimlerin ekserisinin kavli budur. Bunlara göre secde ederken alnı örtmek mekruhtur.

 

Bu görüşteki alimlerin delili, Ebu Naim'in el-Hilye'de İbn-i Abbas (r.a.)'den; Taberani'nin İbn-i Evfa (r.a.)'den ye İbn-i Ali Cabir (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir;

 

'Nebi (s.a.v.), sarığının bir katı üzerinde secde ederdi.' Fakat bu hadisin rivayet edildiği bütün tarikler zayıftır. Hatta Ebu Hatim: Bu hadis batıldır. demiştir. Beyhaki de; Bu hadisin rivayetlerinden hiç bir şey subut bulmamıştır, der. Hadis, sabit olduğu takdirde bu hadis ile alnın açık tutulmasının gerekliliğine delalet eden hadisleri uzlaştırmak için şöyle bir yorum yapılabilir: Alnın açık tutulmasını gerekli gören hadisler, ma'zeret olmaması haline aittir, diğeri de özür haline aittir.

 

İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinde: ''....Saç ve elbiseyi toplamamakla emrolundum.» buyurulmuştur. Yani namaza durulduğunda saç ve elbiseyi, yere değdirmesin diye toplamak yasaklanmış. bunları kendi hallerine bırakmak ve onların sahibiyle beraber secde etmelerine imkan vermek istenilmiştir..

 

Fıkradaki nehiy, cumhura göre tenzihen kerahet içindir. Kişi ister namaza duracak diye saçını ve elbisesini toplasın, ister daha önce ve başka maksadla toplamış olsun ve namaza durduğunda bu hal tesadüfen devam etsin. netice değişmez.

 

Nevevi, Müslim'in şerhinde: 'Alimler, şu durumlarda namaz kılmaktan nehiy hususunda ittifak etmişlerdir.

 

Adam elbisesini yukarı çekmişken; yenIerini katlamışken; kollarını sıvamışken; saçlarını örüp bağlamışken; saçlarını sargının altında toplamışken ve benzeri haller. Bütün bunlar, alimlerin ittifakıyla yasaktır, tenzihen mekruhtur. Eğer böyle yaparak namaza durursa isae (kötü) etmiş olur. Bununla beraber namazı sahihtir. Davudi'ye göre namaz için böyle yapmak mekruhtur. Daha önce böyle yapmışsa ve tesadüfen bu halde namaza durursa mekruh değildir. İbnü'l-Münzir'in anlattığına göre Hasan-i Basri: Bu halde kılınan namazın iade edilmesi vacibtir, demiştir. Sahih ve muhtar kavil, cumhürun kavIidir. Sahabilerden ve başkalarından nakledilen zahiri de budur.' demiştir.

 

Namazda saçları ve elbiseyi toplamanın yasaklanmasının hikmeti şudur: Kişi, yere değmesin diye saçını ve elbisesini toplayınca, kibirli adama benzer. Bir de saçı toplamanın yasaklığı hikmeti hakkında Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadise göre şeytan namaz esnasında toplanan saç içinde oturur. Bu rivayete göre; Ebu Rafi' (r.a.), Hz. Ali (r.a.)'in oğlu Hasan (r.a.)'ı namaz kılarken görmüş, saçlarını başı üstünde örmüş durumdaymış. Ebu Rafi' (r.a.), Onun örgüsünü çözünce Hasan (r.a.) öfkeyle dönüp Ona bakmıştır. Ebu Rafi' (r.a.) de Ona: Sen namazına yönel ve öfkelenme. Çünkü ben, Resulullah (s.a.v.)'den işittim. Buyurdu ki: ''...Şu örgü, şeytan oturağıdır.''