DEVAM: 19- SECDE BABI
حَدَّثَنَا
يعقوب بْن
حميد بْن
كاسب. حَدَّثَنَا
عَبْدُ
العزيز بْن
أبي حازم، عَن
يزيد بْن
الهاد، عَن
مُحَمَّد بْن
إبراهيم
التيمي، عَن
عامر بْن سعد،
عَن العباس
بْن عَبْدُ المطلب؛ - أنه
سمع النَّبِي
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
يقول ((إذا سجد
العبد سجد معه
سبعة آراب:
وجهه وكفاه
وركبتاه
وقدماه.)).
Abbas bin
Abdulmuttalib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre kendisi; Resulullah
(Salluilahıı Aleyhi ve Sellem)'den şunu buyururken işitmiştir :
«Kul, secde
ettiği zaman onunla beraber yedi uzuv secde eder: (etmelidir.) Yüzü, el
avuçları, diz kapakları ve ayakları.»
Bu Hadis'i:
Ahmed ve Buhari hariç, Kütüb•i Sitte sahibIeri rivayet etmişlerdir. _
AÇIKLAMA: Bu hadiste geçen 'A'rab' kelimesi 'İrb'in
çoğuludur. 'İrb' uzuv demektir. Hadiste secde uzuvları sayılırken geçen yüzden
maksad, alın ve burundur. Çünkü diğer bazı rivayetlerde bu durum
belirtilmiştir. Alın ve burundan başka, yüzün her hangi bir tarafı üzerinde
secde etmek usulü bilinmemektedir. Ta'zim için yapılan secde, alın ve burun
üzerinde yapılanıdır.
Hadisteki
ayaklardan maksad da. ayakların parmak uçlarıdır. Nitekim Müslim'in İbn-i Abbas
(r.a.)'dan olan rivayetinde bu durum belirtilmiştir.
Hadisler.
anılan yedi uzuv üzerinde secde etmenin vacibliğine delalet ederler. EI-Menhel
yazarı, alimlerin bu husustaki görüşlerini şöyle anlatır:
1- Şafii'nin
kuvvetli kavline göre ve Hanbeliler'e göre yedi uzuv üzerinde secde etmek
vacibtir. Bu uzuvların birer parçasını yere koymak kafidir.
2- Ebu Hanife,
bir kavline göre Şafii, Malikiler ve fıkıhçıların ekserisine göre alın üzerinde
secde etmek vacibtir. Diğer uzuvları yere koymak sünnettir.
Hadisleri'n
zahirine göre. secde edilirken. bu uzuvların çıplak olmaları vacib değildir.
Çünkü açık olsun örtülü olsun bu uzuvları yere koymak ile secde hası! olur.
Diz
kapaklarının çıplak olmasının vacib olmaması hususunda ihtilaf yoktur. Zaten
avret yerinin örtülmesi sebebiyle diz kapaklarının açık tutulması sakıncalıdır.
Ayaklar'ın
çıplak olmasının şart olmaması hakkında da ihtilaf yoktur. Çünkü mestler
üzerinde meshedilerek. mestlerle beraber namaz kılmak meşru kılınmıştır. Eğer
ayakların secde halinde çıplak olması şart olsaydı. namazda mestleri çıkarmak
gerekecekti. Mestler çıkarılınca abdest de bozulmuş olurdu.
Ellerin çıplak
tutulması mes'elesine gelince; Bu hususta ihtilaf vardır:
1- Cumhura göre
ellerin çıplak olması vacip değildir.
2- Şafii. bir
kavlinde ellerin çıplak olmasını vacib görmüştür. Hanbeliler de elleri örtmenin
mekruhluğuna hükmetmişlerdir.
Zahiri olan
görüş, cumhurun mezhebidir. Alnın çıplak olması meselesine gelince:
1- Davud-i
Zahiri. Şafiiler ve bir rivayetinde Ahmed bin Hanbel, alnın çıplak olmasını
vacib görmüşlerdir. Onlara göre başa konan sarık, takke, bere, sargı ve benzeri
her hangi bir şey, çıplak alnın yere değmesine mani olursa, secde caiz
değildir.
Ali bin Ebi
Talib, İbn-i Ömer, Ubade bin es-Samit, İbrahim en-Nehai, İbn-i Sirin, Ömer bin
Abdülaziz (r.a.) ve başka bazı alimlerin kavli budur.
Bunların bir
delili, Ebu Davud'un Salih bin Hayvan es-Sebbai (r.a.)'den rivayet ettiği şu
mealdeki hadistir:
'Nebi (s.a.v.)
alnı üzerinde sarık sarınarak yanı başında secde eden bir adam görmüş ve
sarığını yukarı çekerek alnını açmıştır.' Diğer bir delilleri de İbn-i Ebi
Şeybe'nin iyaz bin Abdillah (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:
'Nebi (s.a.v.),
sarığının bir parçası üzerinde secde eden bir adamı görmüş de. mübarek eliyle
işaret ederek. sarığını yukarı kaldırmasını istemiştir.'
2- Said bin
el-Müseyyeb, el-Hasan, Bekir el-Müzeni, Mekhul ve Zühri: Alnı açmak vacib
değildir, demişlerdir. Malik, Hanefi alimleri, Evzai, İshak ve bir rivayete
göre Ahmed bin Hanbel ile alimlerin ekserisinin kavli budur. Bunlara göre secde
ederken alnı örtmek mekruhtur.
Bu görüşteki
alimlerin delili, Ebu Naim'in el-Hilye'de İbn-i Abbas (r.a.)'den; Taberani'nin
İbn-i Evfa (r.a.)'den ye İbn-i Ali Cabir (r.a.)'den rivayet ettikleri şu
mealdeki hadistir;
'Nebi (s.a.v.),
sarığının bir katı üzerinde secde ederdi.' Fakat bu hadisin rivayet edildiği
bütün tarikler zayıftır. Hatta Ebu Hatim: Bu hadis batıldır. demiştir. Beyhaki
de; Bu hadisin rivayetlerinden hiç bir şey subut bulmamıştır, der. Hadis, sabit
olduğu takdirde bu hadis ile alnın açık tutulmasının gerekliliğine delalet eden
hadisleri uzlaştırmak için şöyle bir yorum yapılabilir: Alnın açık tutulmasını
gerekli gören hadisler, ma'zeret olmaması haline aittir, diğeri de özür haline
aittir.
İbn-i Abbas
(r.a.)'ın hadisinde: ''....Saç ve elbiseyi toplamamakla emrolundum.»
buyurulmuştur. Yani namaza durulduğunda saç ve elbiseyi, yere değdirmesin diye
toplamak yasaklanmış. bunları kendi hallerine bırakmak ve onların sahibiyle
beraber secde etmelerine imkan vermek istenilmiştir..
Fıkradaki
nehiy, cumhura göre tenzihen kerahet içindir. Kişi ister namaza duracak diye
saçını ve elbisesini toplasın, ister daha önce ve başka maksadla toplamış olsun
ve namaza durduğunda bu hal tesadüfen devam etsin. netice değişmez.
Nevevi,
Müslim'in şerhinde: 'Alimler, şu durumlarda namaz kılmaktan nehiy hususunda
ittifak etmişlerdir.
Adam elbisesini
yukarı çekmişken; yenIerini katlamışken; kollarını sıvamışken; saçlarını örüp
bağlamışken; saçlarını sargının altında toplamışken ve benzeri haller. Bütün
bunlar, alimlerin ittifakıyla yasaktır, tenzihen mekruhtur. Eğer böyle yaparak
namaza durursa isae (kötü) etmiş olur. Bununla beraber namazı sahihtir.
Davudi'ye göre namaz için böyle yapmak mekruhtur. Daha önce böyle yapmışsa ve
tesadüfen bu halde namaza durursa mekruh değildir. İbnü'l-Münzir'in anlattığına
göre Hasan-i Basri: Bu halde kılınan namazın iade edilmesi vacibtir, demiştir.
Sahih ve muhtar kavil, cumhürun kavIidir. Sahabilerden ve başkalarından
nakledilen zahiri de budur.' demiştir.
Namazda saçları
ve elbiseyi toplamanın yasaklanmasının hikmeti şudur: Kişi, yere değmesin diye
saçını ve elbisesini toplayınca, kibirli adama benzer. Bir de saçı toplamanın
yasaklığı hikmeti hakkında Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadise göre şeytan
namaz esnasında toplanan saç içinde oturur. Bu rivayete göre; Ebu Rafi' (r.a.),
Hz. Ali (r.a.)'in oğlu Hasan (r.a.)'ı namaz kılarken görmüş, saçlarını başı
üstünde örmüş durumdaymış. Ebu Rafi' (r.a.), Onun örgüsünü çözünce Hasan (r.a.)
öfkeyle dönüp Ona bakmıştır. Ebu Rafi' (r.a.) de Ona: Sen namazına yönel ve
öfkelenme. Çünkü ben, Resulullah (s.a.v.)'den işittim. Buyurdu ki: ''...Şu
örgü, şeytan oturağıdır.''