DEVAM: 35- YAĞIŞLI
GECEDE CEMAAT(A GİTMEMEK) BABI
حَدَّثَنَا
أحمد بْن
عبدة.
حَدَّثَنَا
عباد بْن عباد
المهلبي.
حَدَّثَنَا
عاصم الأحول، عَن
عَبْد اللّه
ابن الحارث
بْن نوفل؛ - أن ابن
عباس أمر المؤذن
أن يؤذن يوم
الجمعة. وذلك
يوم مطير.
فقال: اللَّه
أكبر، اللَّه
أكبر، أشهد أن
لا إله إلا اللَّه،
أشهد أن
مُحَمَّداً
رسول اللَّه.
ثم قال: ناد في
الناس
فليصلوا في
بيوتهم. فقال
له الناس: ما
هذا الذي
صنعت؟ قَالَ:
قد فعل هذا من هو
خير مني.
تأمرني أن
أخرج الناس من
بيوتهم
فيأتوني
يدسون الطين
إلى ركبهم.
(Abdullah) bin
Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre :
Kendisi, yağışlı
bir Cum'a günü müezzine ezan okumasını emretti. Müezzin de Allahu ekber, Allahu
ekber, eşhedü en la ilahe illallah, eşhedü enne Muhammede'r-Resulullah...,
diyerek ezan okumaya başladı. Müezzin Eşhedü enne Muhammede'r-Resulullah
dedikten sonra İbn-i Abbas (r.a.), müezzine:
(Hayye
ale's-Salah yerine) halka çağrıda bulun. Evlerinde namaz kılsınlar, dedi. Bunun
üzerine halk İbn-i Abbas (r.a.)'e: Nedir şu senin yaptığın?, dediler. Kendisi:
"Benden
(çok) hayırlı olan bir zat şüphesiz bunu yaptı. -Bununla Nebi Efendimizi
kasdetmiştir.-
Sen halkı
evlerinden çıkartıp dizlerine kadar çamura batmış olarak yanıma gelmelerini
bana emrediyorsun" dedi.
TAHRİC ve
AÇIKLAMA: Bu Hadis'i
Buhari ve Ebu Davud da az lafız farkıyla rivayet etmişlerdir.
Buhari'nin
rivayeti mealen şöyledir; " İbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet edildiğine
göre: Kendisi, çamurlu bir günde halka (Cuma) hutbe (sini) okuyacağı sırada müezzin,
Hayye ales-Salah'a gelince: ''Namaz evlerde (kılınacaktır) diye çağrıda
bulunmasını müezzine emretmiş bunun üzerine halk (bu sözden) hoşlanmamış gibi
birbirlerine bakmışlar. İbn-i Abbas (r.a.) demiş ki:
''Galiba siz
bunu tasvib etmediniz. Şüphesiz bunu benden (çok) hayırlı olan bir zat
yapmıştır. - Bununla Nebi Efendimizi kasdetmiştir' - Şüphesiz Cuma namazı farz
olan bir şeydir. Ben ise sizleri (yerlerinizden) çıkarmak istemedim.''
Ebu Davud'un
rivayetine göre İbn-i Abbas (r.a.), müezzine 'Hayye ale's-Salah' cümlesini
okumamasını ve onun yerine 'Evlerinizde namaz kılınız' manasını ifade eden; صَلُّوا
فِي
بُيُوتِكُمْ
cümlesini okumasını emretmiştir.
Sünenimizde bu
hususta bir sarahat yoktur.
Buhari'nin İbn-i
Ömer (r.a.)'den olan rivayetinde Nebi (s.a.v.)'in ezan bittikten sonra:
''Bulunduğunuz
yerlerde namaz kılınız'' çağrısında bulunmayı müezzine emrettiği açıklanmıştır.
Sindi,
Sünenimizdeki İbn-i Abbas (r.a.)'ın rivayetini Ebu Davud'daki rivayeti gibi
yorumlamıştır. Yani 'Hayye ale's-Salah' cümlesi yerine mezkur cümlenin okunması
emredilmiştir, diye yorumlamıştır.
El-Menhel
yazarı şöyle der:
''Her ezanda
'Hayye ale's-Salah ve Hayye ale'l-Felah' cümlelerinin bulunduğu hususunda
alimler müttefiktirler. Buhari ve Ebu Davud'un İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet
ettikleri hadiste ezandan bu cümlenin okunmasının Nebi (s.a.v.) tarafından
emredildiği açıkça bildirilmiştir. Kuvvetli olanı da budur. Şu halde İbn-i
Abbas (r.a.)'ın 'Hayye ale's-Salah' yerine mezkur cümleyi okutması onun bir
ictihadı olsa gerektir. Kendisinin:
"Benden
(çok) hayırlı olan bir zat bunu yapmıştır...'' derken 'Hayye ale's-SalAh'
cümlesi yerine mezkur cümleyi okuma hususunu kasdetmemiş, yağışlı günde halkın
Cuma namazına gitmemeleri ve evlerinde namaz kılmaları için çağrıda bulunmayı
kasdetmiştir.
Nevevi:
'Evlerinizde namaz kılınız: cümlesi, namazın içinde söylenir. İbn-i Ömer
(r.a.)'in hadisine göre namazdan sonra söylenir. Şafii'nin açıkÇa belirttiği
gibi iki şekil de caizdir. LAkin ezan düzeninin korunması bakımından bu
cümlenin ezandan sonra okunması daha güzeldir, demiştir.'
El-Ayni. Buhari
üzerindeki şerhinde Nevevi'nin sözünü naklettikten sonra: 'Ben derim ki: İbn-i
Abbas (r.a.)'ın hadisi ezan yoluyla değildir. Görüldügü gibi İbn-i Abbas
müezzine: Hayye ale's-Salah deme; ''Evlerinizde namaz kılınız" söyle,
demiştir. İbn-i Abbas (r.a.)'ın maksadı yağış mazereti sebebiyle kolaylık
sağlandığının halka bildirilmesidir. Çünkü İbn-i Ömer (r.a.)'in Buhari'deki
rivayeti ve Ebu Hureyre'nin İbn-i Adiyy el-Kamil'inde tahric ettiği
hadislerinde müezzinin 'Sallu el-buyutikum" veya 'Sallu el rihalikum'
sözünün ezan bittikten sonra söyleneceği belirtilmiştir,' demiştir.
Bu babta
rivayet edilen hadisler soğuk rüzgar ve yağışın Cuma na,mazına ve vakit
namazının cemaatına gitmemek için meşru mazeret olduklarına delalet ederler. Bu
hususta alimler arasında ihtilaf (görüş farklılığı) vardır, şöyle ki:
1- Hanefi
mezhebine göre çok yağmur, fazla çamur ve şiddetli soğuk Cuma ve cemaata
gitmemek için meşru mazeretlerdir. Şiddetli karanlık da böyledir. Fakat rüzgar
mazeret değildir Ancak şiddetli rüzgar geceleyin mazeret sayılır.
2- Şafiiler'e
göre şiddetli yağmur veya şiddetli soğuk gece olsun, gündüz olsun cemaata
gitmemek için meşru mazerettir. Sahih kavle göre çamur da böyledir. Elbiseyi
ıslatacak durumdaki kar da mazerettir. Şiddetli sıcaklık da böyledir. Rüzgar
mazeret değildir. Ancak geceleyin esen soğuk rüzgar da mazeret sayılır. Cemaata
gitmemek için mazeret sayılan şeyler Cuma namazı için de mazeret sayılır.
3- Malikiler'e
göre şiddetli yağmur ve fazla çamur Cuma ve cemaata gitmemek için mazerettir.
4- Hanbeliler'e
göre karanlık gecede esen soğuk rüzgar şiddetli olmasa bile cemaata gitmemek
için mazerettir. Keza yağmur veya çamur kişiye eziyet veriyorsa Cuma ve cemaata
gitmemek için mazeret sayılır.''