SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1070 >>

DEVAM: 74- YOLCULUKTAİKİ FARZ NAMAZI BERABER KILMAK BABI

 

حَدَّثَنَا علي بْن مُحَمَّد. حَدَّثَنَا وَكِيع، عَن سُفْيَان، عَن أبي الزبير، عَن ابن الطفيل، عَن معاذ بْن جبل؛

 - أن النَّبِي صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ جمع بين الظهر والعصر والمغرب والعشاء في غزوة تبوك، في السفر.

 

Muaz bin Cebel (r.a. )'den; şöyle demiştir: Tebuk savaşı yolculuğunda Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) öğle ile ikindi farzlarını keza akşam ile yatsı farzlarını beraber kılmıştır.

 

 

AÇIKLAMA: İbn-i Abbas (r.a.)'ın Müslim'deki rivayetlerinin birisi, Muaz bin Cebel (r.a.)'ın hadisinin benzeridir. Bazı rivayetlerinde: "Korku ve yolculuk hali olmaksızın ... " kaydı mevcuttur. Bu rivayetler Nesai, Tahavi ve Malik'in Muvatta'ında mevcuttur. Bunların izahı ve alimlerin yorumları. çok geniş olup babımızın konusu dışında kaldığı için bu konuya değinmiyeceğim.

 

Muaz bin Cebel (r.a.)'ın hadisini Müslim, Ebu Davud, Nesai, Ahmed, Beyhaki ve Malik de rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetler uzundur. Ebu Davud'un bir rivayati mealen şöyledir:

 

"Muaz bin Cebel (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) Tebuk savaşı yolculuğunda konakladığı bir yerde iken öğle vakti olunca öğle ve ikindi farzını beraber kıldıktan sonra yola devam ederdi. Henüz öğle vakti girmemiş iken, konakladığı yerden yola çıktığı zaman öğle farzmı ikindi namazı vaktine kadar geciktirirdi. İkindi vakti olunca namaz için mola vererek ikisini beraber kılardı. Akşam farzında da şöyle idi:

 

Konak yerinden hareket etmeden önce güneş batarsa önce akşam ve yatsı farzlarını beraber kılar, sonra yola çıkardı. Güneş batmadan yola çıkarsa yatsı farzmı kılmak üzere mola verinceye kadar akşam farzını tehir ederek ikisini beraber kılardı."

 

SEFERDE CEM-İ SALAT HAKKINDA ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ :

 

1- Selef (ilk dönem) ve halef (son dönem alimler) in cumhuru "Cem-i Salat"ın caizliğine hükmederek: Bu hususta Arafat ve Müzdelife ile başka yerler arasında bir fark yoktur. Yolculuk halinde öğle ile ikindi namazları birleştirilebilir. Keza akşam ile yatsı farzları da birleştirilebilir. Bunda takdim ve tehirin farkı yoktur.

 

Sa'd bin Ebi Vakkas, İbn-i Ömer, İbn-i Abbas, Ebu Musa el-Eş'ari, Usame bin Zeyd, Ömer, Osman. Malik, Şafii, Ahmed ve Ebu Sevr (r.anhum) böyle hükmedenlerdendirler. Bunların delilleri Muaz bin Cebel (r.a.)'ın 1070 nolu hadisi ile Beyhaki ve İsmaili'nin sahih senedIe Enes (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir:

 

"Resulullah (s.a.v.) yolculukta olduğu zaman öğle vakti olunca öğle ve ikindi farzlarını beraber kılar, sonra yola devam ederdi."

 

El-Menhel yazarı başka deliileri de zikretmişse de ben bu kadarla yetiniyorum. EI-Menhel yazarı daha sonra şöyle der: " Nevevi: Cem-i Salat Sahabiler ve Tabiiler arasında meşhur olan ve uygulanan şeylerdendir, demiştir.

 

2- Hasan-i Basri, İbrahim en-Nehai, Sirin. Mekhul, Ebu Hanife ve arkadaşları demişler ki: 'Cem'i Salat caiz değildir. Yalnız arafe günü ikindi namazını öne alarak öğle namazı ile birlikte kılmak caizdir. Bir de Müzdelife'de akşam farzını yatsı vaktine tehir etmek caizdir. Arafe ve Müzdelife'deki cem-i salat, seferi olan ve olmayan herkese caizdir,' Şafiiler'den El-Müzeni'nin de böyle dediği rivayet olunmuştur,

 

Bu gruptaki alimlerin delillerinden birisi. Buhari'/e Müslim'in İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: "Kendisinden başka ilah olmayana yemin ederim ki. Resulullah (s.a.v.) hiç bir farz namazı vaktinin dışında kılmamıştır, Yalnız Arefe'de öğle ile ikindiyi ve Müzdelife'de akşam ile yatsıyı cem' etmiştir:'

 

İkinci delilleri Müslim'in Ebu Katade (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir: "Resulullah (s.a.v.) buyurmuş ki: «Uyku halinde (vakti çıkıncaya kadar namazı geciktirmektel taksirat yoktur, Taksirat, başka namazın vakti girinceye kadar bir namazı uyanıkken geciktirmekle olur,,," Bu alimler, bir de namaz vakitlerinin tayinine ait hadisleri delil göstermişlerdir.

 

Arefe ve Müzdelife dışında cem-i salat'a ait varid olan hadisleri de şöyle yorumlamışlardır: Bu hadislerden kasdedilen mana şudur: Nebi (s.a.v.), birinci namazı vaktinin sonunda, ikinci namazı da vaktinin başında kılmıştır, Dolayısıyla bu iki namaz, görünüşte birleştirilmiştir. Hakiki birleştirme yoktur. Müslim'in İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadis bu yorumun delilidir.' Düşman korkusu ve yolculuk yokken Nebi (s.a.v.) öğle ile ikindi farzlarını ve akşam ile yatsı farzlarını beraber kılmıştır.' Hazerde yağmur yokken iki namazı gerçek manada cem etmenin caizliğini hiç kimse söylememiştir. Şu halde hadislerdeki cem-i salat'tan maksat hakiki değil görünüştedir.

 

Ancak Arafat ve Müzdelife'nin dışında bile olsa, mutlak surette iki vakti birleştirerek namazları toptan kılmanın caiz olduğu görüşünde olan ulemâ, kendilerinin dayandıkları hadislerin seferde iki vakti birleştirerek kılmanın caiz olduğunu isbatlayan müsbet hadisler olduğunu, İbn Mes'ud hadisinin ise, menfi olduğunu, müsbet hadislerin ise kaide icabı menfî hadislere tercih edileceğini söyleyerek kendi görüşlerinin daha isabetli olduğunu iddia ederler. Yine bu alimlere göre muarızlarının dayandıkları diğer hadis-i şerifler hazara ve sefere şâmil manası umumî olan hadislerdir. Kendilerinin dayandıkları hadisler ise sadece seferle ilgilidir. Aynı görüşü paylaşan ilim adamlarından Hattâbî de bu mevzuda, şunları söylüyor: Bu hadis-i şeriflerdeki seferde iki namazı birleştirerek kılmanın caiz olduğuna delâlet eden kelimeleri te'vil ederek; "buradaki birleştirmeden maksat, hakiki birleştirmek değil, şeklen birleştirmektir" demek, doğru değildir. Çünkü namazları birleştirerek kılmak, ümmet için kolaylık getiren bir ruhsattır. Namazları şeklî olarak birleştirmek de ise, zorluk vardır. Çünkü namazların son vakti ile ilk vaktini tespit etmek herkes için her zaman kolay bir iş değildir." İnsanların pek çoğu bundan acizdir.