DEVAM: 80- CUMA GÜNÜ
ĞUSLÜ HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI
حَدَّثَنَا
سهل بْن أبي
سهل.
حَدَّثَنَا
سُفْيَان بْن
عيينة، عَن
صفوان بْن
سليم، عَن عطاء
بْن يسار، عَن
أبي سعيد
الخدري؛
-
أن رَسُول اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ قال
((غسل يوم
الجمعة واجب
على كل محتلم)).
Ebu Said-i Hudri
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur :
«İhtilam olma
çağına gelmiş olan herkese Cum'a günü ğuslü vacibtir.»
Bu Hadis’i
Tirmizi hariç Kütüb-i sitte sahipleri ve Beyhaki tahric etti.
AÇIKLAMA: 1088 nolu hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi ve Malik
ile başkaları Ömer (r.a.)'den rivayet etmişlerdir. Ayrıca benzerini Müslim, Ebu
Davud ve Beyhaki, Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet etmişlerdir. Bunların rivayeti
mealen şöyledir:
"Ebu
Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğ'ine göre Ömer (r.a.), bir gün Cuma hutbesini
okurken bir adam (Müslim'in rivayetinde gelen zat'ın Osman bin Affan olduğu
bildirilmiştir) camiye girdi. Ömer (r.a.) (adamı kasdederek) Cuma namazına
erken gelmekten men mi oluyorsunuz? diye tenkit etti. Adam: Ben ezan sesini
işitir işitmez hemen abdest almakla meşgul oldum (gecikmem bundan oldu) dedi.
Ömer (r.a.) (geç kalmak kusuru yanında) bir de (gusül etmemek ve) abdestIe
yetinmek var? Siz Resulullah (s.a.v.)'den: ''Biriniz Cuma namazına geleceği
zaman gusletsin.'' buyururken işitmediniz mi? dedi."
Hattabi: Bu
hadis Cuma ğuslünün vacip olmadığına delildir. Eğer vacip olmuş olsaydı Ömer
(r.a.), Osman (r.a.)'ın geri dönüp gusletmesini emredecekti. Ömer (r.a.) ve
orada hazır olan sahabilerin susması, Nebi (s.a.v.)'in gusletmekle ilgili
verdiği emrin vaeiblik için değil, müstehablık için olduğuna delalet eder. Ömer
(r.a.), Osman (r.a.) ve orada. bulunan muhacirler ile Ensar'ın bir vacibin
terki üzerinde topIanmaları düşünülemez, demiştir.
EI-Fetih'te
Şafii'den naklen şöyle söylenmiştir:
'Osman (r.a.),
gusül etmediği için Cuma namazını terketmedigine ve gusül için camiden
çıkmasını Ömer (r.a.) emretmediğine göre ikisi de Cuma guslüne ait emrin
müstehablık için olduğunu biliyorlarmış.'
Hafız İbn-i
Hacer : ''İbn-i Huzeyme, Taberi, Tahavi, İbn-i Hibban, İbn-i Abdi'l-Berr ve
diğer müelliflerin çoğu mesele hakkında aynı sonuca varmışlardır. Hatta
alimlerin bir kısmı: (Camide bulunan sahabilerin Ömer (r.a.) ile ,0sman
(r.a.)'a bu meselede muvafakat etmeleri, Cuma namazının sıhhati için guslün
şart olmadığı hususunda icma' mahiyetini teşkil eder, demişlerdir. Zaten
Hattabi ve başkaları: Ğusül etmeksizin Cuma namazının sıhhati hakkında icma'
vardır, demişlerdir.
Taberi bazı
alimlerin Cuma guslünün vacibliğine hükmettiklerini, ancak Cuma namazının
sıhhatı için şart olmadığını söylediklerini nakletmiş,' demiştir.
Hulasa Ebu
Hureyre, Ammar bin Yasir, Hasan-i Basri ve Zahiriye mezhebine mensup alimler, Cuma
guslünün vücubuna hükmetmişlerse de alimlerin selef ve halef cumhuru, sünnet
olduğuna hükmetmişlerdir.Cumhurun delillerinden birisi, Ebu Hureyre (r.a.)'ın
yukarıya mealini aldığımız Ömer (r.a.) ve Osman (r.a.) ile ilgili hadisidir.
İkinci delil, 1091 nolu Enes bin Malik (r.a.)'ın rivayet ettiği ve Tirmizi, Ebu
Davud ve Nesai ile başkalarının Semure bin Cündüb (r.a.)'den rivayet ettikleri
hadisdir.
Diğer bir delil
Müslim'in de rivayet ettiği 1090 nolu hadisdir. EI-Menhel yazarı, cumhurun
başka delillerini de zikrettikten sonra şöyle der: "Cuma guslünün
yapılmasını emreden hadislere karşı cumhurun cevabı şudur:
'Cuma guslünün
vacib olmadığını ifade eden hadisler ile Cuma guslünü emreden hadislerin
arasını bulmak için, verilen emrin müstahablık için olduğuna hükmetmek gerekir.
Guslün vacipliğini ifade eden hadislerdeki 'vücub' sözünü kuvvetli sünnet
anlamıyla yorumlamak icab eder. Bu vücubtan maksat, yapılmaması halinde
cezalanmayı gerektiren vücub değildir.
Yorumladığımız
anlamda vücub kelimesi Arap dilinde kullanılır. Mesela kişi arkadaşına: Senin
hakkın bana vacibtir. Seni ziyaret etmek bana vacib oldu, derken dediğimiz
manayı kasdeder."
1089 nolu Ebu
Said-i Hudri (r.a.)'ın hadisini Tirmizi hariç Kütüb-i Sitte sahipleri ve
Beyhaki rivayet etmiştir. Bu hadiste Cuma guslünün vacib olduğu bildirilmiştir.
Yukarda anlattığım gibi cumhura göre vaciblikten maksat, kuvvetli sünnet olup
terk edilmemesinin gerekliliğini ifade etmektir. Gusletmeyenin günaha girdiği
anlamında değildir.
El-Ayni: Bazı
arkadaşlarımız, Cuma guslünün vacibliğine zahiren delalet eden hadislerin,
(1091 nolu) hadis ve benzerleriyle mensuh olduğunu söylemişlerdir, demiştir.
Cumhura göre Cuma guslünün müstahablığı, Cuma namazına gidenlere mahsustur. Ebu
Hureyre (r.a.)'ın (1090 nolu) hadisi cumhur için bir delildir. '
Cuma namazına
gitmeyen kadınlar ve Cumaya gitmesi farz olmayan yolcu, hasta ve benzeri
kimselerin de: Cuma guslünü yapmalarının müstehaplığını söyleyen alimlerin
(1089 nolu) hadisi delil gösterdiklerini el-Fetih sahibi el-Hafız beyan
etmiştir. Fakat cumhüra göre bu hadis delil gösterilemez. Çünkü hadisteki:
''İhtilam olma çağına gelen ... '' ifadesi, bu hadisin hükmünün erkeklere
münhasır olduğuna delildir. Çünkü ihtilam, genellikle erkeklerin erginlik
çağına varmalarının belirtisidir. Kadınların belirtisi ise umumiyetle aybaşı
adetidir.