DEVAM: 40- UYKUDAN
UYANAN ADAM, ELİNİ YIKAMADAN ÖNCE KABA SOKABİLİR Mİ? BABI
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْن أَبِي
شَيْبَةَ.
حَدَّثنَا
أَبُو بكر بْن
عياش، عَن
أَبِي إسحاق،
عَن الحارث،
قَالَ:
-
دعا عَلِيّ
يديه بماء.
فغسل يديه قبل
أَن يدخلهما الإناء.
ثُمَّ قَالَ:
هَكَذَا
رَأَيْت
رَسُول اللَّه
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ صنع.
El-Haris
(Radiyallahu anh)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur :
Ali (Radiyallahu
anh) su istedi, (su getirilince) ellerini, kaba sokmadan önce yıkadı. Sonra
dedi ki:
«Ben
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in böyle yaptığını gördüm.»
Hadisi rivayet
edenler: Az bir lafız değişikliği ile aynı manayı ifade eden hadis Buhari,
Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Darekutni, İbn-i Huzeyme, İbn-i Hibban ve Beyhaki
tarafından müteaddit senedlerle rivayet edilmiştir ..
AÇIKLAMA : (393, 394, 395 ve 396)
İlk üç hadis, uykudan
uyanan kimsenin önce ellerini yıkamasını ve ondan sonra su kabına sokmasını
hükme bağlıyor. Bunlardan birinci hadiste «Gece uykusu» tabiri var ise de
diğerlerinde uyku mutlak geçiyor. Yani gece veya gündüz kaydı bulunmuyor. Ebu
Davud'un Ebu Hureyre (r.a.)'den naklettiği rivayetin birisinde gece uykusu
kaydı var iken diğerinde gece kaydı yoktur. El-Menhel yazarı gece kaydı bulunan
rivayetle ilgili olarak diyor ki:
«Uyku genellikle
geceleyin vuku bulduğundan dolayı gece tabiri kullanılmıştır. Hüküm bakımından
gece uykusu ile gündüz uykusu arasında bir fark yoktur. Nitekim diğer rivayette
böyle bir kayıt bulunmuyor.» .
Hadislerdeki;
........... = « ••• Elini sokmasm ...•• cümlesi yerine Ebu Davud'un bir
rivayetinde; ...... ve Bezzar'ın rivayetinde; ...... ifadesi kullanılmıştır.
Bu ifade, kasdedilen
manayı daha açık belirtir. Çünkü maksad, eli yıkamadan kabın içindeki abdest
suyuna sokmamaktır. Ebu Davud ile Bezzar'ın rivayetindeki mezkur cümlenin
manası: "Sakm elini batırmasın" demektir.
Su'ya batırılmadan ve
dokunulmadan el'in kab'a sokulmasında bir sakınca yoktur. Bu itibarla burada
kullanılan; ..... cümlesinden maksad «Elini kabtaki suya sokmamaktır.''
İlk iki hadiste geçen
''kab'' tan maksad abdest suyu kabıdır. Nitekim üçüncü hadiste ''abdest su
kabı'' diye belirtilmiştir. Buhari ve Müslim'in rivayetinde de üçüncü hadiste
olduğu gibi ''abdest su kabı'' tabiri bulunur. El-Bezzar'ın rivayeti de
böyledir.
EI-Menhel yazarı bu
hususta şöyle der: eEI-Fetih'de beyan edildigine göre; hadislerde geçen kab'dan
maksad abdest su kabıdır. Ğusül kabı da abdest su kabı hükmündedir. Çünkü ğusül
de bir nevi abdesttir. Diğer kablar ise; abdest su kabına kıyaslanır. Fakat
bunlara el batırmak mekruhtur, denemez. Çünkü bu hususta bir yasaklama yoktur.
Bu sebeple el yıkamak müstahabdır, denilir. Kab tabiri ile, havuz ve göl gibi
büyük sular hükmün dışında tutulmuş oluyor. Dolayısıyla uykudan uyanan kimse
elini yıkamadan havuz ve benzeri büyük suya batırabilir."
Elin kaç defa
yıkanması hususuna gelince birinci hadiste. İki veya üç defa,. tabiri vardır.
İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet edilen ikinci hadis ve Cabir (r.a.)'den rivayet
olunan üçüncü hadiste yıkama sayısı belirtilmemiştir. Müslim'in Cabir
(r.a.)'den olan rivayetinde ise üç defa yıkama hükmü bulunur. Ebu Davud'un Ebu
Hureyre (r.a.)'den aldığı iki rivayette de üç defa yıkama emri yer almış, diğer
bir rivayet ise; buradaki ilk hadiste olduğu gibi İki veya üç defa,. tabiri
bulunur. Hadisin: ''İki veya üç" tabiri hakkında El-Menhel yazarı şunu
söyler:
Bu tabir Resul-i Ekrem
(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in mübarek sözünden olabilir. Bu takdirde, elin
iki veya üç defa yıkanması hususunda mükellef, serbest bırakılmış olur. Şayet
bu tabir ravilerden birisine ait ise yıkama sayısındaki tereddüdünü belirtir.
Kuvvetli ihtimal ise bu sözün raviye ait olmasıdır. Çünkü diğer rivayetlerde
kesin olarak üç defa,. tabiri kullanılmıştır. Bu duruma göre üç defa yıkama
yükümlülüğü konmuştur.
İlk ve üçüncü hadisin
son fıkralarında ise uykudan uyanan kişinin kaptaki abdest suyuna elini
batırmadan önce yıkama sebebine işaret edilerek şöyle buyuruluyor:
''Çünkü kişi, uyku
halinde elinin nereye dokunduğunu ve neyin üzerine bıraktığını bilemez."
İbn-i Huzeyme ve
Darekutni, Ebu Hureyre'den olan rivayetlerinin sonunda:........ = ''Yani
cesedinden ... " kelimelerini eklemişler.
Fıkranın manası şudur:
Kişi, uyku halinde iken, cesedinin temiz veya necis olan yerlerinden nerelere
elinin dokunduğunu bilemez. İnsan vücudunda çiban ve yara olabilir. Avret
mahaIlini taşla temizleyip su ile yıkamamış olabilir. Uyku uyurken terleme ve
benzeri nedenlerle avret mahalli ıslanmış iken kalıntı gibi sebeplerle eli,
avret yerine dokunmuş veya sivilce, çiban ve yara yerine sürülmüş olabilir. Bu
şüpheler karşısında elini yıkaması öngörülmüştür.
EI-Menhel yazarı şöyle
der: El-Hafız: Bu fıkraya göre uyanıklık halinde iken elinin pis bir şeye
dokunduğundan şüphe eden kişi de aynı hükme tabidir. Keza mesela eline iyice
bir bez sardıktan sonra uyuyan ve uyandığı zaman sargısının aynen durduğunu
görmek suretiyle pis bir yere dokunmadığını anlayan bir kimsenin elini
yıkamadan kabtaki suya batırması mekruh değildir. Ancak böyle kimsenin elini
yıkaması müstahabtır. Nasıl ki; uyumamış olan kimsenin elini suya batırmadan
önce yıkaması müstahabdır.
Yasaklamanın sebebine
gelince; bu hususta değişik görüşler vardır.
İbnü'l-Kayylm demiştir
ki : Bazı alimler, yasaklama hikmeti taabbüdidir. Yani biz bunun hikmetini
bilemeyiz. Şari-i Hakim emretmiştir. Biz de O'nun emrine itaat ederiz.
Bu görüş tutarsız
sayılmıştır. Çünkü hadis'in sonunda yasaklamanın illeti beyan edilerek:
Çünkü kişi, uyku
halinde iken elinin nereye dokunduğunu bilemez buyurulmuştur.
Bazıları, yasaklamanın
hikmeti elin pis bir yere dokunması ihtimalidir, demiştir. Bu görüş de
zayıftır. Çünkü yasaklama umumidir. Taşla istinca etmiş olsun, su ile
taharetlenmiş olsun, vücudunda sivilce, çiban, yara ve benzeri rahatsızlık
bulunsun bulunmasın netice değişmez. Halbuki eğer hikmet elin pislenmiş olması
ihtimali olsaydı, yasaklamanın yalnız taş ile istinca edene ve vücudunda çiban
ve benzeri şeyler bulunanlara tahsis edilmesi gerekirdi. Oysa kimse böyle bir
tahsis yoluna gitmemiştir.
Sahih olan görüşe göre
yasaklamanın hikmeti elin şeytan üzerinde veya şeytanın el üzerinde gecelemiş
olmasıdır. Bu hikmet, uykudan kalkan kimsenin burnuna su çekmesi hikmetine
benzer. Şöyle ki Şari-i Hakim (s.a.v.) sahih olan bir hadiste buyuruyor ki :
«Biriniz uykudan
uyandığı zaman burnuna su çeKsin. Çünkü şeytan onun genizi üzerinde geceler.»
Buhari ve Müslim bu hadiste ittifak etmişlerdir. Şari-i Hakim (s.a.v.) burada
da "Çünkü hiç biriniz elinin nerede geeelediğini bilemez.» buyurmakla
yıkama sebebinin elin nerede gecelediğinin bilinmemesi olarak gösteriliyor. Bu
durum ise; şeytanın geniz üzerinde gecelemesi ile alakalıdır. Şeytanın geniz
üzerinde gecelemesi ve el ile ilişkisinin sırrını ancak ruhların hükümlerini
bilenler çözerler. Şeytan pis olduğu için pis yerlerden hoşlanır. Ve böyle
yerlerde yuvalanmak ister. Kul uyuduğu zaman cesedinin dış kısmında genizden
daha kirli yer göremeyen şeytan orada geceler. Şeytanın el ile ilişkisine
gelince insanoğlu bir çok günahı eli ile işler. El, günahların pisliği ile çok
kirlendiği için şeytan ondan da çok hoşlanır.»
El-Baci, uykudan
kalkan kişinin elini yıkaması hikmeti hakkında çeşitli görüşleri beyan ederek
bunların hiç birisini uygun görmediğini ifade ettikten sonra şöyle der:
«En kuvvetli ve açık
hikmet, bizim Maliki alimlerimizden olan Irak'lı üstadlarımızın ve başkalarının
da katıldığı şu sebeptir: Uyuyan kimse cesedini, bedenindeki çiban yerini,
koltuk altını, terleyen yerlerini ve avret mahallini kaşımaktan boş kalmaz.
Uyanınca temizlik bakımından elini abdest suyuna batırmadan önce yıkaması
müstahab görülmüştür. Şayet elini yıkamadan suya batırırsa günah işlemiş
sayılmaz.»
Nevevi de şöyle
söyler: «Şafii ve başka alimler demişler ki: Hicaz halkı taş ile istinca
ederlerdi. İklimIeri de çok sıcak idi. Bu nedenle birisi uyuduğu zaman
terlerdi. Dolayısıyla elinin, necis olan avret yerine veya bir sivilce veyahut
kirli ve benzeri yerlere dokunmasından emin olamazdı.»
Hadisler, uykudan
uyanıldığı zaman elin yıkanmadan önce abdest suyuna sokulmasını yasaklıyorlar.
Alimler bu yasağın değeri hususunda muhtelif görüşler beyan etmişlerdir.
EI-Menhel'de bu görüşlerle ilgili olarak şu bilgi veriliyor:
Mutekaddimin (ilk
nesil) ve Mutaahhirin (sonradan gelen) alimlerin cumhuruna (çoğunluğuna) göre;
bu yasak tenzihen kerahet içindir. Buna göre kişi yasağa aykırı hareket ederek
elini yıkamadan abdest suyuna batırırsa suyun temizliğine bir halel gelmez ve
kişi de günah işlemiş sayılmaz.
Muhakkik (araştırmacı)
alimlere göre kerahet hükmü uykudan kalkmaya münhasır (özel) değildir. Hükmün
dönüm noktası elin pislenmesinden şüphe duymaktır. İster gece uykusundan veya
gündüz uykusundan kalkmış olsun, ister hiç uyumamış olsun elinin necis olduğu
şüphesine düşen kimsenin elini yıkamadan abdest suyuna sokması mekruhtur.
cumhurun görüşü budur.
Ahmed bin Hanbel ve
Davud-i Zahiri'ye göre gece uykusundan kalkan için -tahrimen mekruh olup gündüz
uykusundan kalkan için tenzihen mekruhtur.
Şafii de şöyle
demiştir: «Gece veya gündüz uykusundan uyanan herkesin elini yıkamadan abdest
suyuna sokmamasını arzu ederim. Eğer elini yıkamadan suya sokarsa eli necis
olmadığı takdirde bu hareketi mekruhtur. Suyun temizliğine bir zarar gelmez.» Kişi elinin temiz olduğunu kesinlikle bildiği
takdirde cumhur'a göre elini yıkamadan abdest suyuna sokmasında bir kerahet
yoktur.
HULASA
Hanbeli mezhebine
göre, uykudan kalkan kişinin elini abdest suyuna sokmadan önce yıkaması
vaciptir (farzdır). Hanefi, Şafii ve Maliki mezhebIerine göre ise sünnettir.
Hattabi demiştir ki:
«Hadisteki emir vucup için değildir. Çünkü bu emir, elin pis olması şüphesine
bağlanmıştır. Şüpheye bağlı bir emir vucubu gerektirmez. Diğer taraftan suyun
ve insan bedeninin aslı taharettir. Bir şeyin temizliği kesin olarak sabit
olduktan sonra şüpheli nedenlerle o temizlik giderilemez.»
HADİSTEN ÇIKARILAN
FlKHİ HÜKÜMLER :
1. Uykudan uyanan
kimse elini, yıkamadan önce abdest ve ğusül suyuna sokamaz.
2. Necis olan yer, üç
defa yıkanmalıdır. Çünkü pis olması muhtemel olan elin üç defa yıkanması
istenirken pis olduğu kesin bilinen bir uzuv, elbise ve benzeri şeylerin en az
üç defa yıkanması gereği açıkça anlaşılır.
3. İbadetlerde
vesveseye düşmemek kaydı ile daima ihtiyatlı davranılmalıdır.
Bu babtaki son hadiste
ise uyku durumu söz konusu edilmeden elin abdest alınacak su kabına sokulmadan
önce yıkanması isteniyor ve el yıkandıktan sonra abdest alınacak su kabına
sokulabileceği belirtiliyor.