SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

TAHARE

<< 396 >>

DEVAM: 40- UYKUDAN UYANAN ADAM, ELİNİ YIKAMADAN ÖNCE KABA SOKABİLİR Mİ? BABI

 

حَدَّثنَا أَبُو بَكْرِ بْن أَبِي شَيْبَةَ. حَدَّثنَا أَبُو بكر بْن عياش، عَن أَبِي إسحاق، عَن الحارث، قَالَ:

 - دعا عَلِيّ يديه بماء. فغسل يديه قبل أَن يدخلهما الإناء. ثُمَّ قَالَ: هَكَذَا رَأَيْت رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَمْ صنع.

 

El-Haris (Radiyallahu anh)'den şöyle dediği rivayet olunmuştur :

 

Ali (Radiyallahu anh) su istedi, (su getirilince) ellerini, kaba sokmadan önce yıkadı. Sonra dedi ki:

 

«Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in böyle yaptığını gördüm.»

 

Hadisi rivayet edenler: Az bir lafız değişikliği ile aynı manayı ifade eden hadis Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Darekutni, İbn-i Huzeyme, İbn-i Hibban ve Beyhaki tarafından müteaddit senedlerle rivayet edilmiştir ..

 

 

AÇIKLAMA : (393, 394, 395 ve 396)

 

İlk üç hadis, uykudan uyanan kimsenin önce ellerini yıkamasını ve ondan sonra su kabına sokmasını hükme bağlıyor. Bunlardan birinci hadiste «Gece uykusu» tabiri var ise de diğerlerinde uyku mutlak geçiyor. Yani gece veya gündüz kaydı bulunmuyor. Ebu Davud'un Ebu Hureyre (r.a.)'den naklettiği rivayetin birisinde gece uykusu kaydı var iken diğerinde gece kaydı yoktur. El-Menhel yazarı gece kaydı bulunan rivayetle ilgili olarak diyor ki:

 

«Uyku genellikle geceleyin vuku bulduğundan dolayı gece tabiri kullanılmıştır. Hüküm bakımından gece uykusu ile gündüz uykusu arasında bir fark yoktur. Nitekim diğer rivayette böyle bir kayıt bulunmuyor.»                        .

 

Hadislerdeki; ........... = « ••• Elini sokmasm ...•• cümlesi yerine Ebu Davud'un bir rivayetinde; ...... ve Bezzar'ın rivayetinde; ...... ifadesi kullanılmıştır.

 

Bu ifade, kasdedilen manayı daha açık belirtir. Çünkü maksad, eli yıkamadan kabın içindeki abdest suyuna sokmamaktır. Ebu Davud ile Bezzar'ın rivayetindeki mezkur cümlenin manası: "Sakm elini batırmasın" demektir.

 

Su'ya batırılmadan ve dokunulmadan el'in kab'a sokulmasında bir sakınca yoktur. Bu itibarla burada kullanılan; ..... cümlesinden maksad «Elini kabtaki suya sokmamaktır.''

 

İlk iki hadiste geçen ''kab'' tan maksad abdest suyu kabıdır. Nitekim üçüncü hadiste ''abdest su kabı'' diye belirtilmiştir. Buhari ve Müslim'in rivayetinde de üçüncü hadiste olduğu gibi ''abdest su kabı'' tabiri bulunur. El-Bezzar'ın rivayeti de böyledir.

 

EI-Menhel yazarı bu hususta şöyle der: eEI-Fetih'de beyan edildigine göre; hadislerde geçen kab'dan maksad abdest su kabıdır. Ğusül kabı da abdest su kabı hükmündedir. Çünkü ğusül de bir nevi abdesttir. Diğer kablar ise; abdest su kabına kıyaslanır. Fakat bunlara el batırmak mekruhtur, denemez. Çünkü bu hususta bir yasaklama yoktur. Bu sebeple el yıkamak müstahabdır, denilir. Kab tabiri ile, havuz ve göl gibi büyük sular hükmün dışında tutulmuş oluyor. Dolayısıyla uykudan uyanan kimse elini yıkamadan havuz ve benzeri büyük suya batırabilir."

 

Elin kaç defa yıkanması hususuna gelince birinci hadiste. İki veya üç defa,. tabiri vardır. İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet edilen ikinci hadis ve Cabir (r.a.)'den rivayet olunan üçüncü hadiste yıkama sayısı belirtilmemiştir. Müslim'in Cabir (r.a.)'den olan rivayetinde ise üç defa yıkama hükmü bulunur. Ebu Davud'un Ebu Hureyre (r.a.)'den aldığı iki rivayette de üç defa yıkama emri yer almış, diğer bir rivayet ise; buradaki ilk hadiste olduğu gibi İki veya üç defa,. tabiri bulunur. Hadisin: ''İki veya üç" tabiri hakkında El-Menhel yazarı şunu söyler:

 

Bu tabir Resul-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in mübarek sözünden olabilir. Bu takdirde, elin iki veya üç defa yıkanması hususunda mükellef, serbest bırakılmış olur. Şayet bu tabir ravilerden birisine ait ise yıkama sayısındaki tereddüdünü belirtir. Kuvvetli ihtimal ise bu sözün raviye ait olmasıdır. Çünkü diğer rivayetlerde kesin olarak üç defa,. tabiri kullanılmıştır. Bu duruma göre üç defa yıkama yükümlülüğü konmuştur.

 

İlk ve üçüncü hadisin son fıkralarında ise uykudan uyanan kişinin kaptaki abdest suyuna elini batırmadan önce yıkama sebebine işaret edilerek şöyle buyuruluyor:

 

''Çünkü kişi, uyku halinde elinin nereye dokunduğunu ve neyin üzerine bıraktığını bilemez."

İbn-i Huzeyme ve Darekutni, Ebu Hureyre'den olan rivayetlerinin sonunda:........ = ''Yani cesedinden ... " kelimelerini eklemişler.

 

Fıkranın manası şudur: Kişi, uyku halinde iken, cesedinin temiz veya necis olan yerlerinden nerelere elinin dokunduğunu bilemez. İnsan vücudunda çiban ve yara olabilir. Avret mahaIlini taşla temizleyip su ile yıkamamış olabilir. Uyku uyurken terleme ve benzeri nedenlerle avret mahalli ıslanmış iken kalıntı gibi sebeplerle eli, avret yerine dokunmuş veya sivilce, çiban ve yara yerine sürülmüş olabilir. Bu şüpheler karşısında elini yıkaması öngörülmüştür.

 

EI-Menhel yazarı şöyle der: El-Hafız: Bu fıkraya göre uyanıklık halinde iken elinin pis bir şeye dokunduğundan şüphe eden kişi de aynı hükme tabidir. Keza mesela eline iyice bir bez sardıktan sonra uyuyan ve uyandığı zaman sargısının aynen durduğunu görmek suretiyle pis bir yere dokunmadığını anlayan bir kimsenin elini yıkamadan kabtaki suya batırması mekruh değildir. Ancak böyle kimsenin elini yıkaması müstahabtır. Nasıl ki; uyumamış olan kimsenin elini suya batırmadan önce yıkaması müstahabdır.

 

Yasaklamanın sebebine gelince; bu hususta değişik görüşler vardır.

 

İbnü'l-Kayylm demiştir ki : Bazı alimler, yasaklama hikmeti taabbüdidir. Yani biz bunun hikmetini bilemeyiz. Şari-i Hakim emretmiştir. Biz de O'nun emrine itaat ederiz.

 

Bu görüş tutarsız sayılmıştır. Çünkü hadis'in sonunda yasaklamanın illeti beyan edilerek:

Çünkü kişi, uyku halinde iken elinin nereye dokunduğunu bilemez buyurulmuştur.

Bazıları, yasaklamanın hikmeti elin pis bir yere dokunması ihtimalidir, demiştir. Bu görüş de zayıftır. Çünkü yasaklama umumidir. Taşla istinca etmiş olsun, su ile taharetlenmiş olsun, vücudunda sivilce, çiban, yara ve benzeri rahatsızlık bulunsun bulunmasın netice değişmez. Halbuki eğer hikmet elin pislenmiş olması ihtimali olsaydı, yasaklamanın yalnız taş ile istinca edene ve vücudunda çiban ve benzeri şeyler bulunanlara tahsis edilmesi gerekirdi. Oysa kimse böyle bir tahsis yoluna gitmemiştir.

 

Sahih olan görüşe göre yasaklamanın hikmeti elin şeytan üzerinde veya şeytanın el üzerinde gecelemiş olmasıdır. Bu hikmet, uykudan kalkan kimsenin burnuna su çekmesi hikmetine benzer. Şöyle ki Şari-i Hakim (s.a.v.) sahih olan bir hadiste buyuruyor ki :

 

«Biriniz uykudan uyandığı zaman burnuna su çeKsin. Çünkü şeytan onun genizi üzerinde geceler.» Buhari ve Müslim bu hadiste ittifak etmişlerdir. Şari-i Hakim (s.a.v.) burada da "Çünkü hiç biriniz elinin nerede geeelediğini bilemez.» buyurmakla yıkama sebebinin elin nerede gecelediğinin bilinmemesi olarak gösteriliyor. Bu durum ise; şeytanın geniz üzerinde gecelemesi ile alakalıdır. Şeytanın geniz üzerinde gecelemesi ve el ile ilişkisinin sırrını ancak ruhların hükümlerini bilenler çözerler. Şeytan pis olduğu için pis yerlerden hoşlanır. Ve böyle yerlerde yuvalanmak ister. Kul uyuduğu zaman cesedinin dış kısmında genizden daha kirli yer göremeyen şeytan orada geceler. Şeytanın el ile ilişkisine gelince insanoğlu bir çok günahı eli ile işler. El, günahların pisliği ile çok kirlendiği için şeytan ondan da çok hoşlanır.»

 

El-Baci, uykudan kalkan kişinin elini yıkaması hikmeti hakkında çeşitli görüşleri beyan ederek bunların hiç birisini uygun görmediğini ifade ettikten sonra şöyle der:

 

«En kuvvetli ve açık hikmet, bizim Maliki alimlerimizden olan Irak'lı üstadlarımızın ve başkalarının da katıldığı şu sebeptir: Uyuyan kimse cesedini, bedenindeki çiban yerini, koltuk altını, terleyen yerlerini ve avret mahallini kaşımaktan boş kalmaz. Uyanınca temizlik bakımından elini abdest suyuna batırmadan önce yıkaması müstahab görülmüştür. Şayet elini yıkamadan suya batırırsa günah işlemiş sayılmaz.»

 

Nevevi de şöyle söyler: «Şafii ve başka alimler demişler ki: Hicaz halkı taş ile istinca ederlerdi. İklimIeri de çok sıcak idi. Bu nedenle birisi uyuduğu zaman terlerdi. Dolayısıyla elinin, necis olan avret yerine veya bir sivilce veyahut kirli ve benzeri yerlere dokunmasından emin olamazdı.»

 

Hadisler, uykudan uyanıldığı zaman elin yıkanmadan önce abdest suyuna sokulmasını yasaklıyorlar. Alimler bu yasağın değeri hususunda muhtelif görüşler beyan etmişlerdir. EI-Menhel'de bu görüşlerle ilgili olarak şu bilgi veriliyor:

 

Mutekaddimin (ilk nesil) ve Mutaahhirin (sonradan gelen) alimlerin cumhuruna (çoğunluğuna) göre; bu yasak tenzihen kerahet içindir. Buna göre kişi yasağa aykırı hareket ederek elini yıkamadan abdest suyuna batırırsa suyun temizliğine bir halel gelmez ve kişi de günah işlemiş sayılmaz.

 

Muhakkik (araştırmacı) alimlere göre kerahet hükmü uykudan kalkmaya münhasır (özel) değildir. Hükmün dönüm noktası elin pislenmesinden şüphe duymaktır. İster gece uykusundan veya gündüz uykusundan kalkmış olsun, ister hiç uyumamış olsun elinin necis olduğu şüphesine düşen kimsenin elini yıkamadan abdest suyuna sokması mekruhtur. cumhurun görüşü budur.

 

Ahmed bin Hanbel ve Davud-i Zahiri'ye göre gece uykusundan kalkan için -tahrimen mekruh olup gündüz uykusundan kalkan için tenzihen mekruhtur.

 

Şafii de şöyle demiştir: «Gece veya gündüz uykusundan uyanan herkesin elini yıkamadan abdest suyuna sokmamasını arzu ederim. Eğer elini yıkamadan suya sokarsa eli necis olmadığı takdirde bu hareketi mekruhtur. Suyun temizliğine bir zarar gelmez.»  Kişi elinin temiz olduğunu kesinlikle bildiği takdirde cumhur'a göre elini yıkamadan abdest suyuna sokmasında bir kerahet yoktur.

 

HULASA

 

Hanbeli mezhebine göre, uykudan kalkan kişinin elini abdest suyuna sokmadan önce yıkaması vaciptir (farzdır). Hanefi, Şafii ve Maliki mezhebIerine göre ise sünnettir.

 

Hattabi demiştir ki: «Hadisteki emir vucup için değildir. Çünkü bu emir, elin pis olması şüphesine bağlanmıştır. Şüpheye bağlı bir emir vucubu gerektirmez. Diğer taraftan suyun ve insan bedeninin aslı taharettir. Bir şeyin temizliği kesin olarak sabit olduktan sonra şüpheli nedenlerle o temizlik giderilemez.»

 

 

HADİSTEN ÇIKARILAN FlKHİ HÜKÜMLER :

 

1. Uykudan uyanan kimse elini, yıkamadan önce abdest ve ğusül suyuna sokamaz.

 

2. Necis olan yer, üç defa yıkanmalıdır. Çünkü pis olması muhtemel olan elin üç defa yıkanması istenirken pis olduğu kesin bilinen bir uzuv, elbise ve benzeri şeylerin en az üç defa yıkanması gereği açıkça anlaşılır.

 

3. İbadetlerde vesveseye düşmemek kaydı ile daima ihtiyatlı davranılmalıdır.

 

 

Bu babtaki son hadiste ise uyku durumu söz konusu edilmeden elin abdest alınacak su kabına sokulmadan önce yıkanması isteniyor ve el yıkandıktan sonra abdest alınacak su kabına sokulabileceği belirtiliyor.