DEVAM: 139- HASTA'NIN
NAMAZI HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الحميد بْن
بيان الواسطي.
حَدَّثَنَا
إِسْحَاق
الأزرق، عَن
سُفْيَان،
عَن جابر، عَن
أبي حريز، عَن
وائل بْن حجر؛
قَالَ:
-
رأيت
النَّبِي
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَ
سَلَّمْ صلى
جالساً على
يمينه وهو
وجع.
فِي
الزَوائِد: في
إسناده جابر
الجعفي، وهو متهم.
Vail bin Hucr
(r.a.)'den, şöyle demiştir:
Ben Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i
hastalığında oturduğu yerde sağ yana eğilmiş vaziyette namaz kılarken
gördüm.
Not: Bunun
senedindeki ravi Cabir el-Ca'fi'nin itham edilmiş bir kimse olduğu Zevaid'de
belirtilmiştir.
AÇIKLAMA: Bu Hadis, Zevaid türündendir. İmran (r.a.)'ın
hadisinde geçen "Nasur" kelimesi, iki üç çeşit hastalığın ismidir.
Burada ناسور diye geçmiştir. Bu kelime ile ناصور yani S
harfi ince olan kelime eş anlamlıdır. Kamus tercemesinde şöyle deniliyar:
Nasur, şişen ve içi iltihapla dolup devamlı akıntı yapan damara denir. Bir de
göz pınarlarında beliren bir hastalıktır ki gözler devamlı sulanır. Mak'ad
çevresinde ve diş etlerinde çıkan ve devamlı kanayan apseye de nasur denilir.
Mak'ad çevresinde görüldüğünde deşilen bir yara halini alır ondan devamlı
cerahat akar. Bazen yarada bir kaç delik açılır. Bu yara bazen mesane
çevresinde de görülebilir.
Burada
kasdedilen mana, mak'ad çevresinde görülen hastalıktır. Buhari'de bu kelime
yerine "Basur" ve bir rivayetinde "Bevasir" kelimeleri
geçer. Bevasir, basur'un çoğuludur.
Basür veya
nasur hastalığı nedeniyle rahat namaz kılamayan İmran (r.a.), nasıl namaz
kılacağını Nebi (s.a.v.)'e sormuş, O da tercemede geçen şekilde cevap
buyurmuştur.
Hadisin
zahirine göre ayakta durmaya gücü yeten kimse, oturarak namaz kılamaz. Ayakta
zorluk dahi çekse gücü yettikçe oturamaz. Kadi iyaz'ın anlattığına göre Şafii
böyle hükmetmiştir. Fakat dört mezhep alimleri, hadisteki "İstitaa (güç
yetmesi) " kelimesini daha geniş anlamda yorumlayarak şöyle demişlerdir.
Ayakta durduğunda çetin zorluk çeken veya hastalığı artacak olan yahut geç iyileşecek
olan veyahut yeni bir hastalığa tutulacak olan kimse, güçsüz sayılır. Yani
namazını oturarak kılabilir. Gemi ve benzerinde ayakta durduğunda başı dönecek
olan kimse de güçsüz sayılır. Oturarak namaz kılabilir.
Nevevi:
'Gaziler mevzilerde ayakta namaz kıldıkları takdirde düşman tarafından
görülecek ve bir sakınca arzedecek şekilde ise, oturarak namaz kılarlar.
Bilahare o namazı tekrar kılacaklar. Çünkü bu durumlar ender görülür,'
demiştir.
Batma tehlikesi
de güçsüzlük olarak kabul edilir. Nitekim Darekutni' nin rivayetine göre İbn-i
Ömer (r.a.) Nebi (s.a.v.l 'e: Gemide ben
nasıl namaz kılayım? diye sormuş. Nebi (s.a.v.): «Boğulmadan korkmadıkça ayakta
namaz kıl" buyurmuştur.
Ayakta durması
yukarıda anlatıldığı gibi sakıncalı olan ve şer'an güçsüz sayılan kişi,
oturarak namaz kılarken nasıl oturursa olur. Ebu Hanife, Züfer ve el-Müzeni
iftiraş şeklinde oturmayı efdal görmüşlerdir.
İftiraş; sağ
ayağı kıbleye doğru dikmek ve sol ayağı yere yatırıp üzerine oturmaktır.
Malik, Ahmed,
Ebu Yusuf, Muhammed, Sevri ve İshak ile Şafii'den bir rivayete göre bağdaş
kurarak oturmak daha efdaldır. Oturmaya şer'an gücü yetmeyen kişi yan yatarak
kılar. Darekutni'nin rivayetinde: «Sağ yan üzerinde ... » buyurulmuştur. Bu
duruma göre sağ yan üzerinde veya. sol yan üzerinde yatmak caizdir.
EI-Menhel
yazarı, yatarak namaz kılmak hususunda alimlerin görüşlerini şöyle
nakletmiştir:
Hanefi
alimlerine göre oturarak kılamayan kişi, sırt üstü veya yan yatarak namaz
kılar. Sırt üstü yatmak daha efdaldır. Sırt üstü yatıldığında ayaklar kıbleye
gelecek durumda olur. Kişinin namazda yapacağı işaretler, Ka'be ile gök
arasındaki istikamete doğru olmuş olur. Fakat kıbleye doğru yan yatan kişinin
işaretleri, ayaklarının istikametine yöneliktir. Yatarak namaz kılan kişi,
rüku' ile secdeye veya. bunlardan birisine gücü yeterse, gücü nisbetinde
bunları yapar. Gücü yetmezse eğilmekle ve işaretle kılar. Secde için yapacağı
işaret, rüku'a nisbeten daha fazla olmalıdır.
Şafiiler,
Malikiler ve Hanbeliler: Oturarak namaz kılamayan kişi, sağ yana ve kıbleye
doğru yatarak kılar. Sağ yana yatması mümkün iken sol yana yatması caizdir.
Eğer yan yatamazsa ayakları kıbleye gelecek şekilde sırtüstü yatarak kılar,
demişlerdir .Şafiiler'e göre yan yatabilen kimsenin, sırtüstü yatarak kılacağı
namaz sahih değildir. Fakat Malikiler'le Hanbeliler'e göre mekruhtur.