SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1224 >>

DEVAM: 139- HASTA'NIN NAMAZI HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ الحميد بْن بيان الواسطي. حَدَّثَنَا إِسْحَاق الأزرق، عَن سُفْيَان، عَن جابر، عَن أبي حريز، عَن وائل بْن حجر؛ قَالَ:

 - رأيت النَّبِي صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ صلى جالساً على يمينه وهو وجع.

 

فِي الزَوائِد: في إسناده جابر الجعفي، وهو متهم.

 

Vail bin Hucr (r.a.)'den, şöyle demiştir:

 

Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i  hastalığında oturduğu yerde sağ yana eğilmiş vaziyette namaz kılarken gördüm.

 

Not: Bunun senedindeki ravi Cabir el-Ca'fi'nin itham edilmiş bir kimse olduğu Zevaid'de belirtilmiştir.

 

AÇIKLAMA: Bu Hadis, Zevaid türündendir. İmran (r.a.)'ın hadisinde geçen "Nasur" kelimesi, iki üç çeşit hastalığın ismidir. Burada ناسور  diye geçmiştir. Bu kelime ile ناصور yani S harfi ince olan kelime eş anlamlıdır. Kamus tercemesinde şöyle deniliyar: Nasur, şişen ve içi iltihapla dolup devamlı akıntı yapan damara denir. Bir de göz pınarlarında beliren bir hastalıktır ki gözler devamlı sulanır. Mak'ad çevresinde ve diş etlerinde çıkan ve devamlı kanayan apseye de nasur denilir. Mak'ad çevresinde görüldüğünde deşilen bir yara halini alır ondan devamlı cerahat akar. Bazen yarada bir kaç delik açılır. Bu yara bazen mesane çevresinde de görülebilir.

 

Burada kasdedilen mana, mak'ad çevresinde görülen hastalıktır. Buhari'de bu kelime yerine "Basur" ve bir rivayetinde "Bevasir" kelimeleri geçer. Bevasir, basur'un çoğuludur.

Basür veya nasur hastalığı nedeniyle rahat namaz kılamayan İmran (r.a.), nasıl namaz kılacağını Nebi (s.a.v.)'e sormuş, O da tercemede geçen şekilde cevap buyurmuştur.

 

Hadisin zahirine göre ayakta durmaya gücü yeten kimse, oturarak namaz kılamaz. Ayakta zorluk dahi çekse gücü yettikçe oturamaz. Kadi iyaz'ın anlattığına göre Şafii böyle hükmetmiştir. Fakat dört mezhep alimleri, hadisteki "İstitaa (güç yetmesi) " kelimesini daha geniş anlamda yorumlayarak şöyle demişlerdir. Ayakta durduğunda çetin zorluk çeken veya hastalığı artacak olan yahut geç iyileşecek olan veyahut yeni bir hastalığa tutulacak olan kimse, güçsüz sayılır. Yani namazını oturarak kılabilir. Gemi ve benzerinde ayakta durduğunda başı dönecek olan kimse de güçsüz sayılır. Oturarak namaz kılabilir.

 

Nevevi: 'Gaziler mevzilerde ayakta namaz kıldıkları takdirde düşman tarafından görülecek ve bir sakınca arzedecek şekilde ise, oturarak namaz kılarlar. Bilahare o namazı tekrar kılacaklar. Çünkü bu durumlar ender görülür,' demiştir.

 

Batma tehlikesi de güçsüzlük olarak kabul edilir. Nitekim Darekutni' nin rivayetine göre İbn-i Ömer (r.a.) Nebi (s.a.v.l 'e:  Gemide ben nasıl namaz kılayım? diye sormuş. Nebi (s.a.v.): «Boğulmadan korkmadıkça ayakta namaz kıl" buyurmuştur.

 

Ayakta durması yukarıda anlatıldığı gibi sakıncalı olan ve şer'an güçsüz sayılan kişi, oturarak namaz kılarken nasıl oturursa olur. Ebu Hanife, Züfer ve el-Müzeni iftiraş şeklinde oturmayı efdal görmüşlerdir.

 

İftiraş; sağ ayağı kıbleye doğru dikmek ve sol ayağı yere yatırıp üzerine oturmaktır.

Malik, Ahmed, Ebu Yusuf, Muhammed, Sevri ve İshak ile Şafii'den bir rivayete göre bağdaş kurarak oturmak daha efdaldır. Oturmaya şer'an gücü yetmeyen kişi yan yatarak kılar. Darekutni'nin rivayetinde: «Sağ yan üzerinde ... » buyurulmuştur. Bu duruma göre sağ yan üzerinde veya. sol yan üzerinde yatmak caizdir.

 

EI-Menhel yazarı, yatarak namaz kılmak hususunda alimlerin görüşlerini şöyle nakletmiştir:

 

Hanefi alimlerine göre oturarak kılamayan kişi, sırt üstü veya yan yatarak namaz kılar. Sırt üstü yatmak daha efdaldır. Sırt üstü yatıldığında ayaklar kıbleye gelecek durumda olur. Kişinin namazda yapacağı işaretler, Ka'be ile gök arasındaki istikamete doğru olmuş olur. Fakat kıbleye doğru yan yatan kişinin işaretleri, ayaklarının istikametine yöneliktir. Yatarak namaz kılan kişi, rüku' ile secdeye veya. bunlardan birisine gücü yeterse, gücü nisbetinde bunları yapar. Gücü yetmezse eğilmekle ve işaretle kılar. Secde için yapacağı işaret, rüku'a nisbeten daha fazla olmalıdır.

 

Şafiiler, Malikiler ve Hanbeliler: Oturarak namaz kılamayan kişi, sağ yana ve kıbleye doğru yatarak kılar. Sağ yana yatması mümkün iken sol yana yatması caizdir. Eğer yan yatamazsa ayakları kıbleye gelecek şekilde sırtüstü yatarak kılar, demişlerdir .Şafiiler'e göre yan yatabilen kimsenin, sırtüstü yatarak kılacağı namaz sahih değildir. Fakat Malikiler'le Hanbeliler'e göre mekruhtur.