DEVAM: 144- İMAM,
KENDİSİNE UYULSUN, DİYE İMAM EDİLİR (HÜKMÜ) HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ.
حَدَّثَنَا
سُفْيَان بْن
عيينة، عَن
الزهري، عَن أَنَس
بْن مَالِك؛ - أن
النَّبِي
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَ
سَلَّمْ صرع
عَن فرس فجحش
شقه الأيمن.
فدخلنا نعوده.
وحضرت الصلاة.
فصلى بنا
قاعداً،
وصلينا وراءه
قعود. فلما
قضى الصلاة،
قال ((إنما جعل
الأمام ليؤتم
به. فإذا كبر
فكبروا. وإذا
ركع فاركعوا.
وإذا قال: سمع
اللَّه لمن
حمده فقولوا:
ربنا ولك
الحمد. وإذا
سجد فاسجدوا.
وإذا صلى
قاعداً فصلوا
قعوداً
أجمعين)).
Enes bin Malik
(r.a.)'den; şöyle demiştir; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (bir defa) attan
düştü ve vücudunun sağ tarafı yaralandı. Biz Onu ziyaret etmek üzere yanına
girdik. Bu arada namaz vakti geldi. Bize oturarak namaz kıldırdı. Biz de
oturarak arkasında namaz kıldık. Namazı bitince:
«İmam, kendisine
uyulsun diye imam edilir. Şu halde o, tekbir aldığı zaman tekbir alınız, rükü'a
vardığı zaman rüku'a varınız: Semi’allahu limen hamideh dediği zaman: Rabbena
ve lekel hamd deyiniz. Secde ettiği zaman secde ediniz ve oturarak namaz
kıldığı zaman hepiniz oturarak namaz kılınız.» buyurdu.
AÇIKLAMA: EI-Menhel yazarı: "Bu hadiste söz konusu
edilen hastalığın (bundan sonra gelen) Enes (r.a.)'in hadisinde bildirilen
at'tan düşme hastalığı olması muhtemeldir. Hadiste anlatılan namazın farz namaz
olduğu anlaşılıyor. Çünkü Ebu Davud ve başkalarının rivayet ettiği Cabir
(r.a.)'in uzunca' bir hadisinde şöyle denilmiştir:
"Nebi
(s.a.v.) bir gün Medine'de atlı olarak giderken bir hurma ağacının gövdesine
çarpıp at'tan düştü ve ayağı yerinden çıktı. Biz Onu ziyaret etmek üzere yanına
vardık. O sırada oturarak nafile kılıyordu. Biz arkasında ayakta durarak Ona
uyduk. Bize bir şey söylemedi. Sonra bir daha Onu ziyaret etmek üzere yanına
vardık. Biraz sonra oturarak farz namaza başladı. Biz de ayakta Ona uyduk.
Fakat bize işaret etti, biz de oturduk:" demiştir.
EI-Menhel'in
bahsettiği Cabir (r.a.)'in hadisi 1240 numarada gelecek. Fakat biraz kısadır.
Enes (r.a.)'in
hadisini Kütüb-i Sitte sahipIeri, Malik ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Bu
hadiste söz konusu edilen namaz, farz namazıdır.
Hadisin:
"Biz oturarak O'nun arkasında namaz kıldık:' cümlesinin şerhinde el-Menhel
yazarı: Yani cemaat O'nun arkasında ayakta durduktan ve oturmaları için işaret
buyurulduktan sonra, demek istenmiştir. Nitekim Aişe (r.anha)'nın hadisinde bu
durum belirtilmiştir. Bunun içindir ki Nebi (s.a.v.) bu hadiste:
''İmam
kendisine uyulsun diye İmam edilir... İmam oturarak namaz kıldığı zaman hepiniz
oturarak kılınız,''. diye beyanda bulunmuştur.
Bazı
rivayetlerde: ''ayakta namaz kıldığı zaman ayakta namaz kılınız,. cümlesi de
vardır. Bundan sonra gelen Ebu Hureyre (r.a.) ve Cabir (r.a.)'ın hadislerinde
de bu cümle mevcuttur. İmam ayakta namaz kıldırırken arkasında namaz kılanın
ayakta durması mecburiyeti, buna muktedir olması şartına bağlıdır. Ayakta
duramadığı takdirde oturarak veya kolayına gelecek şekilde durabilir.
Hadisin
zahirirıe göre iftitah tekbirinde rükli'a ve secdeye varışlarda cemaat, imamla
beraber değil, onu takip etmekle mükelleftir.İmam; [semi'Allahu limen hamideh}
dediği zaman cemaatın; [Rabbena ve lekel hamd] diyeceğine dair cümlesi; imam'ın
ilk cümleyi, cemaat'ın da yalnız ikinci cümleyi söyleyeceğini Ebu Hanife.
Malikiler ve bir rivayete göre Ahmed bin Hanbel söylemiştir.. Şafii ve Hanbeli
alimlerine göre ise imamla cemaat, her iki cümleyi söylemelidir.
Bu iki hadis,
cemaatin imam'a uymak mecburiyetinde olduğuna delalet eder. Hatta imam bir özür
sebebiyle oturarak namaz kılarsa, hiç bir özrü olmasa dahi cemaatin de oturarak
namaz kılmalan gerekir. Bazı alimler böyle hükmetmişlerdir.
EI-Menhel
yazarı bu konuda özetle şöyle diyor:
''İshak, Evzai,
İbnü'l-Münzir ve Zahiriye mezhebi mensupları: İmam namazı oturarak kılarken
ayakta ona uymak caiz değildir. demişlerdir. İbn-i Hazm: Biz bununla
hükmederiz. Ancak imam'ın yanında namaz'a durup mübelliğlik yapan kişi
muhayyerdir. Selef'in cumhuru bizim gibi hükmetmiştir. Cabir, Useyd bin Hudayr
ve Ebu Hureyre (r.anhum)'dan da bu hüküm rivayet edilmiştir. Sahabilerden
onlara muhalefet eden bir kimse bilinmemektedir ... demiştir. Hanbeliler de:
Oturarak namaz kıldıran imam, tayin edilmiş imam veya devlet reisi olduğu
takdirde oturarak namaz kıldığında özürü olmayan kimselerin bile oturarak
arkasında namaz kılmaları caizdir, demişlerdir.
Hanefiler,
Şafiiler, Sevri ve başkaları: Ayakta duramadığından dolayı oturarak namaz
kılanın arkasında ayakta namaz kılmak caizdir ve özrü olmayan cemaatin ayakta
durması mecburidir, demişlerdir. Bunların delilleri Aişe (r.anha)'nın (1232 -
1233 nolu) hadisleridir. Bu babta rivayet edilen hadisIere gelince; bunların, Aişe
(r.anha)'nın söz konusu hadisleriyle mensuh olduğunu söylemişlerdir.
Ahmed bin
Hanbel. mensuhluk meselesini kabul etmeyerek hadislerin hükümlerinin ayrı ayrı
durumlara ait olduğunu söylemiş ve böylece hadislerin arasını bulmuştur. Ona
göre bu babtaki hadisler, görevli imam'ın bır hastalık nedeniyle oturarak
kıldırmaya başladığı namaza aittir. Bu durumda cemaat oturarak ona uyarlar.
İkinci durum:
Görevli imam ayakta namaza başladığı zaman cemaatın ayakta ona uyması gerekir.
Namaz esnasında imam'ın oturarak devam etmesini gerektiren bir özür olsun
olmasın netice değişmez. Aişe (r.anha)'nın hadisinde söz konusu durum böyledir.
Çünkü bu hadiste belirtildiği gibi Nebi (s.a.v.)'in son hastalığında Ebu Bekir
(r.a.) ayakta namaz kıldırmaya başlamış, namaz esnasında Nebi (s.a.v.) gelip
oturarak namazın kalan kısmını kıldırmaya başlamış, cemaat ayakta o'nu takip
etmiştir. Nebi (s.a.v.), cemaatın oturması için işaret etmemiş ve ayakta
kılmalarına karşı susmakla bunu meşru kılmıştır. '
Malikiler'e
göre ayakta durabilen kimsenin ayakta duramayan kimseye iktidası sahih
değildir. Yani mazeret sebebiyle oturarak namaz kılan kimseye ayakta durabilen
kimse ne ayakta ne de oturarak uyamaz.