DEVAM: 20- ÖLÜYÜ ÖVMEK
HAKKINDA GELEN HADISLER BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
علي بْن مسهر،
عَن مُحَمَّد
بْن عمرو، عَن
أبي سلمة، عَن
أبي
هُرَيْرَة؛
قَالَ: مر على
النَّبِي
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ بجنازة،
فأثنى عليها
خيراً، في
مناقب الخير.
فقال: ((وجبت)). ثم
مروا عليه
بأخرى. فأثنى
عليها شراً،
في مناقب
الشر. فقال:
((وجبت. إنكم
شهداء اللَّه
في الأرض)).
فِي
الزَوائِد:
رواه النسائي
إلا قوله في
مناقب الخير
ومناقب الشر.
وأصله في
الصحيحين من
حديث أنس.
ويوافقه حديث
عمر، رواه
الترمذي
والنسائي.
وإسناد ابن ماجة
صَحِيْح،
ورجاله رجال
الصحيحين.
Ebu Hureyre
(r.a.)'den; şöyle demiştir: (Bir defa) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (ile
bazı sahabilerHn yanından bir cenaze geçirildi. (Orada bulunan sahabiler
tarafından) cenaze hayır hasletlerinden sayılan bir iyilik ile anıldı. Resul-i
Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Vacib (= Sabit)
oldu» buyurdu. Sonra Onun yanından başka bir cenaze geçirdiler. (Oradaki
sahabiler tarafından) bu cenaze şer fiillerden sayılan bir kötülükle anıldı.
Efendimiz:
«Vacib (= sabit)
oldu. Şüphesiz sizler yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz» buyurdu.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Nesai: في
مناقب الخير ve: مناقب الشر. kelimeleri hariç bu hadisi rivayet etmiştir.
Hadisin aslı Buhari ve Müslim'de Enes (r.a.)'den rivayet olunmuştur. Tirmizi ve
Nesai'nin rivayet ettikleri Ömer (r.a.)'in hadisine de muvafıktır. İbn-i
Mace'nin senedi sahih olup ricali de Buhari ve Müslim'in ricalidir.
AÇIKLAMA: Enes (r.a.)'in hadisini Buhari ve Müslim benzer
lafızlarla rivayet etmişlerdir. Buhari'nin rivayetinde Resulullah (s.a.v.)'e:
Sen o cenazeye de bu cenazeye de : "Vacib oldu." dedin! diyen
sahabinin Ömer b. el-Hattab (r.a.) olduğu belirtilmiştir. Tirmizi de bu hadisi
kısaca rivayet etmiştir.
Bu yani Ebu
Hureyre (r.a.)'in hadisini notta belirtilen kelimeler hariç Nesai de rivayet
etmiştir.
Ebu Davud da
Ebu Hureyre (r.a.)'den bunun benzerini rivayet etmiştir. Zevaid yazarının buna
niçin eğilmediğini bilemiyorum. Ebu Hureyre (r.a.)'in oradaki rivayeti mealen
şöyledir:
"Resulullah
(s.a.v.)'in yanından bir cenaze geçirdiler de (Efendimizin yanında bulunan
sahabiler) O cenazeyi hayır ile andılar. Efendimiz de: «Vacib oldu.» dedi.
Sonra başka bir
cenaze geçirdiler de oradakiler onu şer ile andılar. Bunun üzerine efendimiz
(yine): «Vacib oldu.» buyurdu. Sonra: «Şüphesiz bazınız, bazınız hakkında şahitsiniz.»
buyurdu."
Geçirilen
cenazeler hakkında anılan hayırların ve şerIerin mahiyetleri Hakiın'in Enes
(r.a.)'den olan rivayetinde açıklanmıştır. Oradaki rivayette Enes (r.a.) mealen
şöyle demiştir:
"Ben
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyordum. Bir cenaze
geçirildi. Efendimiz: «Bu cenaze nedir?» dedi.
Sahabiler:
Falanca kişiye aittir. O kişi Allah'ı ve Resulünü sever. Allah'a itaat eder ve
bu yolda çalışırdı, dediler ... Sonra başka bir cenaze geçirildi. Sahabiler:
Falanca şahsın cenazesidir. Bu cenaze Allah'a ve Resulüne buğzeder, Allah'a
isyan eder ve bu yolda çalışırdı dediler ... "
Her iki hadiste
şer bölümüntle: "Sena" kelimesi kullanılmıştır.
Halbuki
"sena" övmektir. Bir şahsın kötülüğü anılırken buna "sena"
denmez. Burada hayır bölümünde "sena" kelimesi kullanılmış olduğu
için edebi sanat olarak müşakele için şer bölümünde de aynı kelime
kullanılmıştır.
Burada şöyle
bir soru akla gelebilir: Peygamber {s.a.v.) müteaddit hadislerIe ölülerin
iyiliklerinin anlatılmasını ve kötülüklerinin anlatılmasından sakınılmasını
emretmiştir.
Bu hadiste, söz
konusu ikinci cenazenin kötülüklerini anlatan sahabileri niçin Resul-i Ekrem
(s.a.v.) men etmemiştir?
Bu soruya şöyle
cevap verilebilir: Ölülerin kötülüklerini anlatmanın yasaklığı münafık, kafir
ve açıkça fısk ve bid'at işleyenlerin dışında kalan mü'minler hakkındadır. Bu
itibarla münafıkların, kafirlerin, aleni bid'atçıların ve açıkça fasıklığı
gerektir;en günahları işliyenlerin kötülüklerini anlatmak ve toplumun, onların
yolundan sakınmasını sağlamaya çalışmak caizdir. Şu halde bu babtaki hadisler,
yasaklığa ait hadislerin hükmünü hususileştirmiş olur.
EI-Menhel'in
beyanına göre, bazı alimlere göre yalnız kafirlerin ve münafıkların
kötülüklerini anmak caizdir. Ölen mü'min fasık dahi olsa onun kötülüklerini
anmak caiz değildir. Hayatta iken halkın ondan kaçınması için kötülüklerinin
anlatılması caizdir. Adam öldükten sonra kötülüklerini anmakta fayda yoktur.
Bilhassa tevbe ederek ölmüş olması muhtemeldir. Bunun içindir ki, cumhura göre
Muaviye (r.a.)'in oğlu Yezid'e ve Haccac-ı Sekafi'ye la'net okumak caiz
değildir. Sahabilerin Peygamber (s.a.v.)'in huzurunda kötülükle yad ettikleri
cenaze, münafıklardan idi. Nitekim Hakim'in Enes (r.a.)'den olan rivayetinde
açıklanan kötülükleri arasında Onun Allah'a ve Resulüne buğzetmesi vardır.
Hadislerdeki:
"Vacib oldu." cümlelerinin manası iyilikleri anılan cenazeye Cennet
sabit oldu. Kötülükleri anılan cenazeye Cehennem sabit oldu. İki hadisin
sonunda mü'minlerin yeryüzünde Allah'ın şahitleri olduğu bildiriliyor.
Hadislerden anlaşıldığına göre mü'minler, ölen bir mü'mini hayır ile anarlarsa,
Cennetlik olur; kötülüğü aleni olanları kötülükle anarlarsa, Cehennemlik olur.
Bu etkili şahitliğin sahabilere mahsus olması muhtemeldir. Çünkü onlar adetleri
dolayısıyla daima doğru ve hikmetle konuşurlardı. Onların izini ta'kib eden
takva sahibi salih mü'minler de onlar gibidir. Şu halde hadislerdeki hükümlerin
dönüm noktası fazilet, salahat, doğruluk ve emniyet ehlinin şahitliğidir.
Fasıkların şahitliğinin bir değeri yoktur. Çünkü onlar bazen fasıkları iyilikle
ve fazilet ehlini kötülükle anarlar.
Nevevi,
Müslim'in şerhinde şöyle der: 'Salih ve seçkin görüş, bu hadislerdeki
şahitliğin umumi olmasıdır. Bir mü'min öldüğü zaman Allah müslümanların tümüne
veya çoğuna ilham verip ölüyü iyilikle anarlarsa bu durum, ölünün Cennetlik
olduğuna delalet eder. Onun geçmişteki ef'ali (yaptıkları) ister Cennetlik
olmasını gerektirsin, ister gerektirmesin. Çünkü ef'ali Cennetlik olmasını
gerektirmese bile mutlaka Cehenneme girmesi mecburiyeti yoktur. O kimse,
Allah'ın dilemesi hükmü altındadır. Artık Allah insanlara onu övmeyi ilham
edince biz bu keyfiyetten delil çıkararak Allah'ın onu bağışladığı neticesine
varabiliriz. Hayırla anmanın faydası böylece belirgin olur.'
EI-Hafız,
EI-Fetih'te: 'Nevevi'nin bu görüşü hayır bölümünde açıktır. Ahmed, İbn-i Hibban
ve Hakim'in Enes (r.a.)'den merfu' olarak rivayet ettikleri şu mealdeki hadis,
Nevevi'nin sözünü te'yid eder:
"Herhangi
bir müslüman ölüp de En yakın komşularından dört kişi onun hayrından başka bir
şeyini bilemiyeceklerini şehadet ederlerse Allah Teala: Ben sizin sözünüzü
kabul ettim. Ve bilmediğiniz günahlarını bağışladım, buyuracaktır.''
Şer bölümüne
gelince, hadislerin zahirine göre bu da hayır bölümü gibidir. Yani toplumun
tümü veya çoğu bir ölüyü kötülükle anarsa onun Cehennemlik olması delili
belirir. Bilindiği gibi bu durum şerri hayrına galebe çalan kimse hakkında vaki
olur. der.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- Ölüyü,
taşıdığı iyilik veya kötülükle anmak caizdir. Bu konudaki ayrıntılı bilgi
yukarıda geçti.
2- Takva sahibi
salihlerin hayırla andığı ölü cennetliktir. Bu hüküm kesin bilgiye dayanılarak
ve ölünün durumunun zahirine göre şahitlik edilmesi şartına bağlıdır. Bizim
zamanımızdaki bilir bilmez insanlar tarafından cenaze namazı münasebetiyle
birisi tarafından yöneltilen cenazeyle ilgili soruya cevap olmak üzere yapılan
tezkiye bu hükme dahil değildir. (İyi bilirdik)
3- Salahat ve
takva sahiplerinin kötülükle andığı bir cenazenin cehennemlik olduğu sanılır.
Ölünün kötülülde anılması, haram olan gıybete girmez. Bilakis halkın kötü
yollardan sakındırılması için ölünün kötülüklerini anlatmak mübahtır. Bu
hususta geniş bilgi yukarıda verilmiştir.