SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 1492 >>

DEVAM: 20- ÖLÜYÜ ÖVMEK HAKKINDA GELEN HADISLER BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا علي بْن مسهر، عَن مُحَمَّد بْن عمرو، عَن أبي سلمة، عَن أبي هُرَيْرَة؛ قَالَ: مر على النَّبِي صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ بجنازة، فأثنى عليها خيراً، في مناقب الخير. فقال: ((وجبت)). ثم مروا عليه بأخرى. فأثنى عليها شراً، في مناقب الشر. فقال: ((وجبت. إنكم شهداء اللَّه في الأرض)).

 

فِي الزَوائِد: رواه النسائي إلا قوله في مناقب الخير ومناقب الشر. وأصله في الصحيحين من حديث أنس. ويوافقه حديث عمر، رواه الترمذي والنسائي. وإسناد ابن ماجة صَحِيْح، ورجاله رجال الصحيحين.

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den; şöyle demiştir: (Bir defa) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (ile bazı sahabilerHn yanından bir cenaze geçirildi. (Orada bulunan sahabiler tarafından) cenaze hayır hasletlerinden sayılan bir iyilik ile anıldı. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Vacib (= Sabit) oldu» buyurdu. Sonra Onun yanından başka bir cenaze geçirdiler. (Oradaki sahabiler tarafından) bu cenaze şer fiillerden sayılan bir kötülükle anıldı. Efendimiz:

 

«Vacib (= sabit) oldu. Şüphesiz sizler yeryüzünde Allah'ın şahitlerisiniz» buyurdu.

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Nesai: في مناقب الخير ve: مناقب الشر. kelimeleri hariç bu hadisi rivayet etmiştir. Hadisin aslı Buhari ve Müslim'de Enes (r.a.)'den rivayet olunmuştur. Tirmizi ve Nesai'nin rivayet ettikleri Ömer (r.a.)'in hadisine de muvafıktır. İbn-i Mace'nin senedi sahih olup ricali de Buhari ve Müslim'in ricalidir.

 

AÇIKLAMA: Enes (r.a.)'in hadisini Buhari ve Müslim benzer lafızlarla rivayet etmişlerdir. Buhari'nin rivayetinde Resulullah (s.a.v.)'e: Sen o cenazeye de bu cenazeye de : "Vacib oldu." dedin! diyen sahabinin Ömer b. el-Hattab (r.a.) olduğu belirtilmiştir. Tirmizi de bu hadisi kısaca rivayet etmiştir.

 

Bu yani Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisini notta belirtilen kelimeler hariç Nesai de rivayet etmiştir.

Ebu Davud da Ebu Hureyre (r.a.)'den bunun benzerini rivayet etmiştir. Zevaid yazarının buna niçin eğilmediğini bilemiyorum. Ebu Hureyre (r.a.)'in oradaki rivayeti mealen şöyledir:

"Resulullah (s.a.v.)'in yanından bir cenaze geçirdiler de (Efendimizin yanında bulunan sahabiler) O cenazeyi hayır ile andılar. Efendimiz de: «Vacib oldu.» dedi.

Sonra başka bir cenaze geçirdiler de oradakiler onu şer ile andılar. Bunun üzerine efendimiz (yine): «Vacib oldu.» buyurdu. Sonra: «Şüphesiz bazınız, bazınız hakkında şahitsiniz.» buyurdu."

 

Geçirilen cenazeler hakkında anılan hayırların ve şerIerin mahiyetleri Hakiın'in Enes (r.a.)'den olan rivayetinde açıklanmıştır. Oradaki rivayette Enes (r.a.) mealen şöyle demiştir:

 

"Ben Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında oturuyordum. Bir cenaze geçirildi. Efendimiz: «Bu cenaze nedir?» dedi.

 

Sahabiler: Falanca kişiye aittir. O kişi Allah'ı ve Resulünü sever. Allah'a itaat eder ve bu yolda çalışırdı, dediler ... Sonra başka bir cenaze geçirildi. Sahabiler: Falanca şahsın cenazesidir. Bu cenaze Allah'a ve Resulüne buğzeder, Allah'a isyan eder ve bu yolda çalışırdı dediler ... "

 

Her iki hadiste şer bölümüntle: "Sena" kelimesi kullanılmıştır.

 

Halbuki "sena" övmektir. Bir şahsın kötülüğü anılırken buna "sena" denmez. Burada hayır bölümünde "sena" kelimesi kullanılmış olduğu için edebi sanat olarak müşakele için şer bölümünde de aynı kelime kullanılmıştır.

 

Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Peygamber {s.a.v.) müteaddit hadislerIe ölülerin iyiliklerinin anlatılmasını ve kötülüklerinin anlatılmasından sakınılmasını emretmiştir.

 

Bu hadiste, söz konusu ikinci cenazenin kötülüklerini anlatan sahabileri niçin Resul-i Ekrem (s.a.v.) men etmemiştir?

 

Bu soruya şöyle cevap verilebilir: Ölülerin kötülüklerini anlatmanın yasaklığı münafık, kafir ve açıkça fısk ve bid'at işleyenlerin dışında kalan mü'minler hakkındadır. Bu itibarla münafıkların, kafirlerin, aleni bid'atçıların ve açıkça fasıklığı gerektir;en günahları işliyenlerin kötülüklerini anlatmak ve toplumun, onların yolundan sakınmasını sağlamaya çalışmak caizdir. Şu halde bu babtaki hadisler, yasaklığa ait hadislerin hükmünü hususileştirmiş olur.

 

EI-Menhel'in beyanına göre, bazı alimlere göre yalnız kafirlerin ve münafıkların kötülüklerini anmak caizdir. Ölen mü'min fasık dahi olsa onun kötülüklerini anmak caiz değildir. Hayatta iken halkın ondan kaçınması için kötülüklerinin anlatılması caizdir. Adam öldükten sonra kötülüklerini anmakta fayda yoktur. Bilhassa tevbe ederek ölmüş olması muhtemeldir. Bunun içindir ki, cumhura göre Muaviye (r.a.)'in oğlu Yezid'e ve Haccac-ı Sekafi'ye la'net okumak caiz değildir. Sahabilerin Peygamber (s.a.v.)'in huzurunda kötülükle yad ettikleri cenaze, münafıklardan idi. Nitekim Hakim'in Enes (r.a.)'den olan rivayetinde açıklanan kötülükleri arasında Onun Allah'a ve Resulüne buğzetmesi vardır.

 

Hadislerdeki: "Vacib oldu." cümlelerinin manası iyilikleri anılan cenazeye Cennet sabit oldu. Kötülükleri anılan cenazeye Cehennem sabit oldu. İki hadisin sonunda mü'minlerin yeryüzünde Allah'ın şahitleri olduğu bildiriliyor. Hadislerden anlaşıldığına göre mü'minler, ölen bir mü'mini hayır ile anarlarsa, Cennetlik olur; kötülüğü aleni olanları kötülükle anarlarsa, Cehennemlik olur. Bu etkili şahitliğin sahabilere mahsus olması muhtemeldir. Çünkü onlar adetleri dolayısıyla daima doğru ve hikmetle konuşurlardı. Onların izini ta'kib eden takva sahibi salih mü'minler de onlar gibidir. Şu halde hadislerdeki hükümlerin dönüm noktası fazilet, salahat, doğruluk ve emniyet ehlinin şahitliğidir. Fasıkların şahitliğinin bir değeri yoktur. Çünkü onlar bazen fasıkları iyilikle ve fazilet ehlini kötülükle anarlar.

 

Nevevi, Müslim'in şerhinde şöyle der: 'Salih ve seçkin görüş, bu hadislerdeki şahitliğin umumi olmasıdır. Bir mü'min öldüğü zaman Allah müslümanların tümüne veya çoğuna ilham verip ölüyü iyilikle anarlarsa bu durum, ölünün Cennetlik olduğuna delalet eder. Onun geçmişteki ef'ali (yaptıkları) ister Cennetlik olmasını gerektirsin, ister gerektirmesin. Çünkü ef'ali Cennetlik olmasını gerektirmese bile mutlaka Cehenneme girmesi mecburiyeti yoktur. O kimse, Allah'ın dilemesi hükmü altındadır. Artık Allah insanlara onu övmeyi ilham edince biz bu keyfiyetten delil çıkararak Allah'ın onu bağışladığı neticesine varabiliriz. Hayırla anmanın faydası böylece belirgin olur.'

 

EI-Hafız, EI-Fetih'te: 'Nevevi'nin bu görüşü hayır bölümünde açıktır. Ahmed, İbn-i Hibban ve Hakim'in Enes (r.a.)'den merfu' olarak rivayet ettikleri şu mealdeki hadis, Nevevi'nin sözünü te'yid eder:

 

"Herhangi bir müslüman ölüp de En yakın komşularından dört kişi onun hayrından başka bir şeyini bilemiyeceklerini şehadet ederlerse Allah Teala: Ben sizin sözünüzü kabul ettim. Ve bilmediğiniz günahlarını bağışladım, buyuracaktır.''

 

Şer bölümüne gelince, hadislerin zahirine göre bu da hayır bölümü gibidir. Yani toplumun tümü veya çoğu bir ölüyü kötülükle anarsa onun Cehennemlik olması delili belirir. Bilindiği gibi bu durum şerri hayrına galebe çalan kimse hakkında vaki olur. der.

 

HADİSİN FIKIH YÖNÜ :

 

1- Ölüyü, taşıdığı iyilik veya kötülükle anmak caizdir. Bu konudaki ayrıntılı bilgi yukarıda geçti.

2- Takva sahibi salihlerin hayırla andığı ölü cennetliktir. Bu hüküm kesin bilgiye dayanılarak ve ölünün durumunun zahirine göre şahitlik edilmesi şartına bağlıdır. Bizim zamanımızdaki bilir bilmez insanlar tarafından cenaze namazı münasebetiyle birisi tarafından yöneltilen cenazeyle ilgili soruya cevap olmak üzere yapılan tezkiye bu hükme dahil değildir. (İyi bilirdik)

 

3- Salahat ve takva sahiplerinin kötülükle andığı bir cenazenin cehennemlik olduğu sanılır. Ölünün kötülülde anılması, haram olan gıybete girmez. Bilakis halkın kötü yollardan sakındırılması için ölünün kötülüklerini anlatmak mübahtır. Bu hususta geniş bilgi yukarıda verilmiştir.