SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 1501 >>

DEVAM: 23- CENAZE NAMAZINDAKİ DUA HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI

 

حَدَّثَنَا عَبْد اللّه بْن سعيد. حَدَّثَنَا حفص بْن غياث، عَن حجاج، عَن أبي الزبير، عَن جابر؛ قَالَ:

 - ما أباح لنا رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ، ولا أبو بكر، ولا عمر في شيء ما أباحوا في الصلاة على الميت. يعني لم يوقت.

 

فِي الزَوائِد: حجاج بْن أرطاة قد كان كثير التدليس مشهورا بذلك. وقد رواه بالعنعنة.

 

Cabir (r.a.)'den; şöyle demiştir: Ne Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ne Ebü Bekir ve ne de Ömer (r.a.) cenaze namazı hakkında cevaz verdikleri kadar hiç bir şey hakkında bize cevaz vermediler. Yani (cenaze namazını)  bir vakte bağlamadılar.

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Haccac bin Ertat çok tedlisçi idi. Tedlisçilikle meşhurdu. Bu hadisi de an'ane ile rivayet etmiştir.

 

AÇIKLAMA (1500 ve 1501): Bu hadis zevaid türündendir.

 

Sindi bu hadisle ilgili olarak şöyle der: Yani cenaze namazının her vakitte kılınması hakkında verilen cevaz hiç bir şey hakkında verilmemiştir. Hadis, böyle yorumlanınca cenaze namazının mekruh vakitler dahil her vakitte kılınabileceğine ve cenaze namazı için hiç mekruh vakit olmadığına delalet eder. Halbuki bu mana hadislerin ifade ettikleri hükme muhalif olmakla beraber,müellif'in açtığı bu babla münasebeti de yoktur. Bunun içindir ki; bazıları: Hadisten maksad şu olabilir demişlerdir: Cenaze namazında belli bir dua'nın okunması tahdidi konulmamıştır. Herhangi bir dua okunabilir.

 

Sindi'nin zikrettiği son yoruma göre hadisin son cümlesinin: لم يوقت değil لم يوقف olması gerekir. Bu iki cümlenin son harfinin yazılışı birbirine yakındır. Yani bir kalem hatası ihtimali üzerinde duruluyor.

 

Birinci cümlenin manası: 'Tevkit etmemiş. Yani belli bir vakte bağlaımamıştır. '

İkinci cümlenin manası: 'Tevkif etmemiştir. Yani duayı belirli bir sınırda durdurmamıştır."

 

Bence hadisteki ibaha'dan maksad; cevaz vermek değil, açıktan okumaktır. Ve hadisten maksad şudur: 'Resulullah (s.a.v.) olsun, Ebu Bekir (r.a.) ve Ömer (r.a.) olsun, bunlar cenaze namazında bize açıktan dua okudukları kadar, hiçbir şeyde bize açıktan dua okumamışlardır.' Zaten bu babtaki hadisler, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in cenaze namazındaki duaları açıktan okuduğuna delalet ediyorlar. Bu hadis, böyle yorumlanınca bu babla olan münasebeti açıktır. Hadisin sonundaki; لم يوقت cümlesinin manası da şu olabilir:

 

Cenaze namazındaki duayı açıktan okumayı herhangi bir vakte bağlamamıştır. Yani cenaze namazı, gece kıldırılsın, gündüz kıldırılsın, dua açıktan okunmuştur. Bilindiği gibi sair namazlarda durum değişiktir. Akşam, yatsı ve sabah namazlarında açıktan kıraat edilir. Gece kılınan sair namazlarda da açıktan okumak meşrudur. Gündüz kılınan öğle, ikindi farzları ve sair nafilelerde kıraat gizli yapılır.

 

Miftahu'l-Hace'de nakledildiğine göre Hafız İbn-i Hacer: Benim muttali' olduğum şey, buradaki ibahanın cehren yani açıktan okumak manasında olmasıdır. Zahir budur ki; Cenaze duası açıktan da okunabilir, gizli de okunabilir, demiştir.

 

Yukarıda acizane açıkladığımız muhtemel yorum, Ahmed'in Cabir (r.a.)'den rivayet ettiği ve el-Menhel yazarın'ın Ölüye Dua Babı'nda zikrettiği şu hadise aykırıdır:

 

«Cabir (r.a.)'den şöyle demiştir: Ne ResuIlulah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ne Ebu Bekir ne de Ömer (r.anhuma) cenaze duasını bize açıktan okumadılar.»

 

Yukarıdaki durum müvacehesinde hadisin asıl manasını Allah'a ve Resulüne havale etmek en ihtiyatlı olan'ıdır.