SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 1533 >>

DEVAM: 32- KABİR ÜZERİNDE NAMAZ KILMAK HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI

 

حَدَّثَنَا أبو كريب. حَدَّثَنَا سعيد بْن شرحبيل، عَن ابن لهيعة، عَن عبيد اللَّه ابن المغيرة، عَن أبي الهيثم، عَن أبي سعيد؛ قَالَ:

 - كانت سوداء تقم المسجد. فتوفيت ليلا. فلما أصبح رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ أخبر بموتها. فقال: ((ألا آذنتموني بها؟)) فخرج بأصحابه، فوقف على قبرها، فكبر عليها والناس من خلفه، ودعا لها، ثم انصرف.

 

فِي الزَوائِد: في إسناده ابن لهيعة، وهو ضعيف.

 

Ebu Said (r.a.)'den; şöyle demiştir: Siyah bir kadın. Mescidi Nebevi'yi süpürüyordu. Geceleyin vefat etti. Sabahleyin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e kadının ölümü haber verildi. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Niçin (geceleyin) bana haber vermediniz?» buyurdu. Sonra ashabıyla beraber çıkıp, kadının kabri üzerinde durdu. Cemaat onun arkasında olduğu halde kadın üzerinde tekbir aldı (cenaze namazını kıldırdı). Ona dua etti, sonra dönüp geldi.

 

Not: Bunun senedindeki ravi İbn-i Lahia'nın zayıflığı Zevaid'de bildirilmiştir.

 

 

AÇIKLAMA: Bu babta rivayet edilen Ebu Hureyre (r.a.)'in 1527 daki hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud, İbn-i Hibban, Hakim ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Bu hadiste siyah kadın diye tabir edilen kadının ismi, Beyhaki'nin rivayet ettiği Bureyde (r.a.)'in hadisinde Ümmü Mihcen olarak geçmiştir. İbn-i Mende sahabileri anlatırken: Harkaa' isminde bir kadın Mescid-i Nebevi'yi süpürüyordu, demiştir. Bu itibarla kadının adının Harkaa' olması ve Ümmü Mihcen'in de onun künyelsi olması mümkündür. Kadının öldüğünü Peygamber (s.a.v.)'in sorusuna cevaben söyliyen zatın Ebu Bekir (r.a.) olduğu, Beyhaki'nin rivayetinde belirtilmiştir.

 

Zeyd (r.a.)'in 1528 nodaki hadisini Ahmed, Nesai ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir.

Amir bin Rabia (r.a.j 1529, Bureyde (r.a.) 1532, ve yukarıdaki (1533) Ebu Said (r.a.)'in hadisleri Zevaid türündendir. İbn-i Abbas (r.a.)'ın 1530'daki hadisinin benzerini Buhari ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir. Enes (r.a.)'in 1531'deki hadisini Bezzar da rivayet etmiştir. Diğer Kütüb-i Sitte'de rastlamadım

 

HADİSLERİN FIKIH YÖNÜ :

 

Bu hadisler, cenaze namazını kılmamış olanların kabir üzerinde namaz kılmasının meşruluğuna delalet ederler.

 

Tirmizi, İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisini zikrettikten sonra: İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisini hasen - sahihtir. Sahabilerin ve diğerlerinin alimlerinin ekserisine göre kabir üzerinde cenaze namazı kılmak meşrudur. Şafii, Ahmed ve İshak'ın kavli budur. İlim ehlinin bazısı: Kabir üzerinde namaz kılınmaz, demiştir. Malik'in kavli budur. İbnü'l-Mübarek: Ölü, üzerinde namaz kılınmadan defnedilmişse kabir üzerinde kılınır, demiştir. Ahmed ve İshak'a göre definden sonra bir ay'a kadar kabir üzerinde kılınabilir. Delilleri, Peygamber (s.a.v.)'in Ümmü Sa'd bin Ubade (r.a.)'in kabri üzerinde ölümünden bir ay sonra namaz kıldığına dair İbnü'l-Müseyyeb (r.a.)'den işittikleri hadistir.

 

EI-Menhel yazarı da alimlerin görüşleri hakkında özetle şöyle der:

 

1- Hanefiler'e göre namazı kılınmadan defnedilen ölü'nün henüz bozulmadığı kuvvetle sanılıyorsa kabir üzerinde cenaze namazı kılınır, aksi takdirde kılınamaz. Ebu Yusuf: Definden itibaren üç güne kadar kılİnabilir, demiştir. Definden önce namazı kılınmış olan cenazenin kabri üzerinde namaz kılınamaz. Ancak ölünün velisi cenaze namazını kıldırmak durumunda iken başkası haksız yere cenaze namazını kıldırsa ve ölünün velisi ona tabi olmazsa, bilahere kabir üzerinde kılınabilir.

 

2- Malikiler'e göre namazı kılınmadan defnedilen cesedin bozulması korkusu yoksa kabirden çıkarılarak namazı kılınır. Bu korku varsa cesed tamamen çürümedikçe kabri üzerinde namaz kılmak vacibtir. Definden önce namazı kılınmış olanın kabri üzerinde namaz kılmak ise, mekruhtur. Nehai: Kabir üzerinde hiç bir surette namaz kılınamaz, demiştir. Malik'ten bir rivayet de böyledir.

 

3- İbn-i Sirin ve ŞafiiLer'e göre definden önce namazı kılınmamış olanın kabri üzerinde namaz kılınır. Alimler, definde: sonra ne zamana kadar namazın kılınabiieceği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bir kavle göre bu süre bir aydır. Hanbeliler de bu görüştedirler. Diğer bir kavle göre ceset tamamen çürümedikçe kılınabilir. Başka bir kavle göre iIelebed kılınabilir. Çünkü namazdan maksad, ölüye duadır. Dua her vekit caizdir.

 

EI-Menhel yazarı, alimlerin görüşlerini yukarıda zikrettiğimiz gibi beyan ettikten sonra her grubun delillerini ve karşılıklı cevaplarını zikretmiştir. Bu arada el-Hedy'den naklen şöyle demiştir:

 

Peygamber (s.a.v.)'in bir cenaze üzerinde namaz kılmayı kaçırdığı zaman, kabir üzerinde namaz kıldığı sabittir. Bir defasında definden bir gece sonra, başka bir defasında definden üç gÜn sonra ve diğer bir ölü vukuatında definden bir ay sonra kabir üzerinde namaz kıldığı sabittir. Bu hususta belli bir süre tahdit etmemiştir.

 

Bu babtaki hadisler, Peygamber (s.a.v.)'in tevazuunun kemaline, Ümmetine olan şefkatine; dünya ve ahiret ile iIgiIi maslahatlarına ve haklarına verdiği öneme; mescidIerin temizlik işlerine ve bununla meşgul olanlara gösterdiği itinaya; iyi adamların cenazelerinde bulunmak için yaptığı teşvike; ölüm haberini vermenin meşruluğuna ve definden önce cenaze üzerinde namaz kılmayı kaçıran kimsenin kabir üzerinde namaz kılmasının meşruluğuna delalet ederler.