46- MEZARLIKTA
AYAKKABILARI SOYMAK HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
علي بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا وَكِيع.
حَدَّثَنَا
الأسود بْن
شيبان، عَن خالد
بْن سمير، عَن
بشير بْن
نهيك، عَن
بشير بْن الخصاصية؛
قَالَ:
-
بينما أنا
أمشي مع
رَسُول
اللَّهِ صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ،
فقال ((يا ابن
الخصاصية! ما
تنقم على
الله؟ أصبحت
تماشي رسول
الله)) فقلت: يا
رسول الله! ما
أنقم على الله
شيئاً. كل خير
قد أتانيه
الله. فمر على
مقابر المسلمين.
فقال: ((أدرك هؤلاء
خيراً
كثيراً)). ثم مر
على مقابر
المشركين. فقال:
((سبق هؤلاء
خيراً
كثيراً)) قال:
فالتفت فرأى
رجلاً يمشي
بين المقابر
في نعليه.
فقال: ((يا صاحب
السبتيتين!
ألقهما)).
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
بشار.
حَدَّثَنَا عَبْدُ
الرحمن بْن
مهدي؛ قَالَ:
كان عَبْد اللّه
بْن عثمان
يقول: حديث
جيد، ورجل
ثقة.
Beşir bir
el-Hassasiyye (r.a.)'den şöyle demiştir: Ben bir gün Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde yürüdüğüm sırada Kendisi:
«Ey
ibne'l-Hassasiyye ! Hanigi şey sebebiyle
Allah'tan razı değilsin? Sen Allah'ın Resulü ile birlikte yürümek ni'metine
kavuştun. » buyurdu. Ben: Ya Resulallah Allah'tan hiç bir şikayetim yok. O her
hayrı bana vermiştir. dedim. Biraz sonra müslümanların mezarlığından geçti ve
(oradaki ölülere işaret ederek): «Bunlar çok hayırlara kavuştular.» buyurdu.
Sonramüşriklerin mezarlığının yanından geçti ve (oradaki ölülere işaret
ederek):
«Bunlar çok
hayr'a sırt çevirip geçtiler » buyurdu. Sonra döndü de mezarlar arasında
ayakkabı ile yürüyen bir adam gördü ve ona: «Ey Sibt (tabaklanmış sığır
derisin)den yapılmış ayakkabılar sahibi ayakkabılarını at! » buyurdu.
Müellif demiştir
ki: Muhammed bin Beşşar bize tahdis etti (Dedi ki:) Bize Abdurrahman bin Mehdi
tahdis etti. (Dediki) Abdullah bin Osman: ''Bu hadis iyidir, Ravisi sika bir
adamdur.'' diyordu.
Diğer tahric:
Bu hadisi ayrıca: Ebu Davud, Nesai, Ahmed bin Hanbel, Hakim ve Beyhaki de
rivayet ettiler.
AÇIKLAMA: Hadisin: ما تنقم على
الله؟ cümlesini: "Hangi şey
sebebiyle Allah'tan razı değilsin?» diye terceme ettik. Cümledeki fiilin asıl
manası kınamaktır. Buna göre cümlenin asıl manası: "Niçin Allah'ı
kınıyorsun?" şeklindedir. Bu mana sakattır. Haşa bir mu'min Allah'ı
kınamaktan uzaktır. Bu sebepledir ki Sindi bu cümleyi: «Hangi şeyden dolayı
Allah'tan razı değilsin? Halbuki bak Allah sana ne büyük ihsanda bulundu. Sen,
Onun Resulü ile beraber yürümek nimetine kavuştun." diye yorumlamıştır.
Hadisteki:
"Sibtiyyeteyn" kelimesinin tekili: "Sibtiyye"dir. Bu
kelimenin manası "Sibt"ten imal edilmiş olan ayakkabıdır.
"Sibt" ise selem ağacının meyvesi ile tabaklanmış olan sığır
derisidir. Bu deriden ayakkabılar imal edilir. Derinin kılları giderilmiş
olduğu için veyahut tabaklanma ile deri yumaşadığı için ona "Sibt" adı
verilmiştir
Nebi (s.a.v.)
mezarlığa saygılı olmak için adama, ayakkabılarını çıkarmasını emretmiştir.
Alimlerin bu husustaki görüşlerine gelince:
1- Ahmed ve
Şafiiler'den el-Havi' sahibi: Mezarlıkta ayakkabı ile yürümek mekruhtur
Mezarlığa girildiği zaman ayakkabıyı çıkarmak sünnettir. Ancak pislik korkusu,
diken batması veya yerin sıcaklığı gibi bir zaruret varsa, ayakkabı ile
mezarlıkta yürümek mekruh değildir, demişlerdir.
2- Cumhüra göre
ayakkabıyla mezarlıkta yürümek mekruh değildir. Çünkü Buhari, Müslim, Ebu Davud
ve başkalarının Enes (r.a.)'den rivayet ettikleri bir hadiste Nebi (sallallahu
aleyhi ve sellem)
«Şüphesiz kul.
kabrine konulduğu ve arkadaşları geri döndükleri zaman gerçekten o kul.
arkadaşlarının ayakkabılarının sesini muhakkak duyar.» buyurmuştur. Nebi
(s.a.v.)'in bu hadiste geçen adama ayakkabılarını çıkarmasını emretmesi
meselesine gelince; Cumhur bu hadise şöyle cevap vermişlerdir:
Adamın
ayakkabılarında necasetin bulunması muhtemeldir. Belki de adam, ayakkabıları
ile iftihar ettigi için ona bu emir verilmiştir. Çünkü sibtten ma'mul
ayakkabıları yalnız zevk ve safa ehli giyiyordu. Nebi (s.a.v.) tevazu ile
mezarlığa gidilmesinden hoşlanırdı. Eğer
ayakkabı ile kabristanda yürümek mutlaka yasak olsaydı; bu yasak sahabiler
arasında yayılırdı ve hiç bir sahabi bundan habersiz kalmazdı. Çünkü herkesin
başına gelen bir iştir. Delil yönünden cumhürun görüşü kuvvetlidir. Sibtten
ma'mul ayakkabıların yalnız zevk ehli tarafından giyilmesi noktası, kabule
şayan görülmemiştir. Çünkü el-Hafız'ın Fethu'l-Bari'de zikrettiği gibi
Peygamb8r (s.a.v.), keza İbn-i Ömer (r.a.) bunu giyiyorlardı.