DEVAM: 17- EKİNLERİN VE
MEYVELERİN ZEKATININ (KAÇTA KAÇ OLDUĞUNUN) BEYANI BABI
حَدَّثَنَا
الحسن بْن علي
بْن عفان.
حَدَّثَنَا
يحيَى بْن
آدم.
حَدَّثَنَا
أبو بكر بْن
عياش، عَن
عاصم بْن أبي
النجود، عَن
أبي وائل، عَن
مسروق، عَن
معاذ بْن جبل؛
قَالَ:
-
بعثني رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ إلى
اليمن. وأمرني
أن آخذ مما
سقت السماء،
وما سقي
بعلاً، العشر.
وما سقي
بالدوالي،
نصف العشر.
قال يحيَى
بْن آدم:
البعل
والعثرى
والعذي هو الذي
يسقى بماء السماء.
والعثري ما
يزرع بالسحاب
والمطر خاصة.
ليس يصيبه إلا
ماء المطر.
والبعل ما كان
من الكروم قد
ذهبت عروقه في
الأرض إلى
الماء. فلا يحتاج
إلى السقي.
الخمس سنين
والست. يحتمل
ترك السقي.
فهذا البعل.
والسيل ماء
الوادي إذا سال.
والغيل سيل
دون سيل.
Muaz bin Cebel
(r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beni
(Zekat toplamak ve dıger işleri yönetmek için) Yemen'e gönderdi ve bana,
yağmurun suladığı ve ba'l (köküne bağlı damarlarla topraktan su emici) olarak
sulananlardan öşür, devali (aletter) ile sulananlardan öşürün yarısını almamı
emir buyurdu.'
(Ravi) Yahya bin
Adem demiştir ki: Ba'l, aseri, azi ve izi: Yağmur suyu ile sulanandu. Aseri:
Sırf bulut ve yağmurla yetişen ve yağmur suyundan başka hiç su görmeyen
mahsuldür. Ba'l de: Köklerine bağh damarları yer altına gidip suya ulaşan ve
beş altı yılsulamaya ihtiyaç duymayıp sulanmamaya dayanan üzüm asmalarıdır.
İşte ba'l budur. Dere suyu akınca ona da Seyl denir.
Peşpeşe gelen
Seyl'e de 'Gayl' denir.
Diğer tahric:
Bu hadisi Nesai de rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: Bu hadis'in Nesai deki rivayetinde .... cümlesi yoktur. Bir de ravi Yahya'nın
Ba'l, Aseri ve İzi kelimelerinin tarifine aİt kısım yoktur.
Bu hadislerde
geçen bazı kelimeleri açıklayalım: Sema: Bu kelime gök ve bulut manalanna
gelir. Bu babta geçen hadislerdeki bu kelime ile yağmur manası kastedilmiştir.
Ebu Hureyre
(r.a.)'ın hadisinde geçen Uyun kelimesi Ayn'ın çoğuludur. Ayn : Pınar demektir,
Buhari'nin de tefsir ettiği gibi burada kastedilen mana nehir, ırmak, pınar ve
benzeri her tür akar sulardır.
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın hadisinde Uyun ve Enhar kelimelerinin ikisi de mevcut olduğu için
Uyun ile küçük akar sular ve Nehir'in çoğulu olan Enhar ile büyük akarsular
kastedilmiştir.
Nadh: EI-Menhel
yazarı, bu kelimenin asıl manasının, ziraatı sulamak için deve ile su taşımak
olduğunu, Nadıh'ın da bu maksatla su taşıyan deve olduğunu ve sonradan her deve
manasına kullanıldığını ve her hadisteki Nadıh'tan maksadın ziraatın
sulanmasında kullanılan her türlü alet olduğunu söylemiştir.
Tuhfe yazarı da
"Nadıh'in asıl manasının "Sulamak" olduğunu, burada sulamak için
su taşımakta kullanılan manasının kastedildiğini ve sulama işinde kullanılan
diğer hayvanlar ve araçların aynı hükme tabi olduğunu söylemiştir.
Ba'l: Tercemede
belirtildiği gibi müellifin rivayetine göre Yahya bin Adem bu kelimeyi
köklerine bağlı damarları yer altında uzayıp suya ulaşan ve beş - altı yıl
sulama ihtiyacını duymayıp sulanmamaya dayanabilen üzüm asmalarıdır.
EI-Menhel
yazarı Nihaye'den naklen beyan ettiğine göre bu kelime, damarları ile yer
altından su emen ve ne yağmur ne de başka sulara ihtiyaç duymayan bitkilerdir.
Kamus'ta: Ba'l,
sulanmayan veya yağmur ile sulanan bil'umum ağaç ve ziraattır, denilmiştir.
Yukardaki
nakillerden de anlaşıldığı gibi bu kelime iki manaya yorumlanmıştır: Bunlardan
birisi hiç sulanmayan bitkiler ile diğeri yağmur suyu ile sulanan bitkilerdir.
Müellifin Yahya'dan olan rivayetine göre üzüm asmasıdır.
Devali;
Suyuti'nin beyanına göre "Dila"ın çoğuludur. "Dila" da
"Delv"in çoğuludur. Sindi'nin beyanına göre "Devali,
Daliye"nin çoğuludur. "Daliye" su çıkarma işinde kullanılan
alettir. Delv ise, asıl manası kovadır. Burada kastedilen mana, sulama işinde
kullanılan her türlü aletlerdir.
Sevani:
"Saniye"nin çoğuludur. Sindi ve el-Menhel'in beyanına göre
"Saniye"nin asıl manası sulamak için su taşıma işinde kullanılan
devedir. Ve el-Menhel'de belirtildiği gibi bir kavle göre Saniye büyük kova ve sulama
için kullanılan dolap, ip, çıkrık, beygir ve deve gibi araç ve gereçlerdir.
Aseri,
Müellifin Yahya'dan olan rivayetine göre yalnız bulut ve yağmurla yetişen
bitkidir. Bu nevi bitkilere İzi de denilir.
Tuhfe yazarının
el-Mirkat'tan naklen beyan ettiğine göre Aseri üç şekilde yorumlanmıştır:
1 Damarları ile
yağmur sularını emen hurma ağacıdır.
2.Yalnız yağmur
suyu ile sulanan bitkidir.
3. Suya
yakınlığı dolayısıyla devamlı rutubetli olan yerde yetişen bitkidir.
Bütün bu
rivayetlerin ifade ettiği mana. şudur ki: Yeryüzünde akan sular veya yağmur
suyu ile yetişen, yahut susuz yetişen bitkilerih ve meyvelerin zekatı onda
birdir. Hayvan sırtında su taşımak .la veya dolapla kuyu ve benzeri yerlerden
su çekmek suretiyle sulanan ve ancak bu şekilde yetiştirilebilen bitki ve
meyvelerin zekatı yirmide birdir.
Ebu Hanife ve
Züfer, bu hadislerin zahiri ile amel ederek yetiştirilen toprak ürünleri,
sebzeler ve meyvelerin miktarı az olsun, çok olsun zekata tabi olduğuna
hükmetmişlerdir. Bu hususta gereken izah bundan önceki babta geçmiştir. Orada
diğer alimlerin görüşleri de anlatılmıştır.