DEVAM: 15- 'VELİ (DEN
İZİN) SİZ HİÇ BİR NİKAH OLAMAZ' BABI
حَدَّثَنَا
جميل بن الحسن
العتكي.
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
مروان العتكي.
حَدَّثَنَا مُحَمَّد
بْن مروان
العقيلي.
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْن
حسان، عَن
مُحَمَّد بْن
سيرين، عَن
أبي هُرَيْرَة؛
قَالَ: - قال
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ: ((لا
تزوج المرأة
المرأة. ولا
تزوج المرأة
نفسها. فإن
الزانية هي
التي تزوج
نفسها)).
فِي
الزَوائِد: في
إسناده جميل
بن الحسين العتكي.
قال فيه
عبدان: إنه
فاسق يكذب،
يعني في
كلامه. وقال
ابن عدي: لم أسمع
أحداً تكلم
فيه غير
عبدان، إنه لا
بأس به، ولا
أعلم له
حديثاً
منكراً. وذكره
ابن حبان في
الثقات. وقال:
يغرب. وأخرج
له في صحيحه
هو ابن خزيمة
والحاكم. وقال
مسلمة
الأندلسي:
ثقة. وباقي
رجال الإسناد
ثقات.
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «Kadın kadın'ın nikahını kıyamaz. Kadın kendi nefsinin
nikahını da kıyamaz. Çünkü şüphesiz, zaniye kadın, kendi nefsinin nikahını
kıyan kadındır.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadında bulunan ravi Cemil bin el-Hasan
el-Ataki, hakkında Abdan: (Konuşmasında) yalan söyleyen bir fasıktır, demiştir.
İbn-i Adi de: Abdal'dan başka Cemil aleyhinde konuşan hiç bir kimseyi duymadım.
Şüphesiz onun rivayetinde hiç bir beis yoktur ve onun münker bir hadis rivayet
ettiğini bilmiyorum, demiştir. İbn-i Hibban de: Cemil'i sikalar arasında
zikrederek: ° garib hadisler rivayet eder, demiştir. İbn-i Hibban kendi
sahihinde, İbn-i Huzeyme ve el-Hakim onun rivayet ettiği hadisleri
zikretmişlerdir. Mesleme el-Endülüsi de : 0, sikadır, demiştir. Senedin diğer
ravileri sika zatlardır.
AÇIKLAMA: 1879 nolu hadis metninin izahını onun
tercemesinden sonra yaptık.
Zevaid türünden
olan 1880 nolu hadisi müellifimiz, Aişe (r.anha) ve İbni Abbas (r.a.)'den
rivayet etmiştir. Ancak seneddeki ravi Haccac'ın ne Zühri'den ne de İkrime'den
hadis işitmediği notta belirtilmiştir. Yine orada belirtildiği gibi bu hadisin
benzeri olan 1879 nolu hadisin senedinde Haccac yerine Süleyman bin Musa,
Zühri'den rivayet etmiştir. Böylece senedi muttasıl 1879 nolu hadis, bu hadisi
takviye etmiş olur. Bu hadisin Aişe
(r.anha)'dan rivayet edilen merfu metninin: والسلطان
ولي من لا ولي
له
cümlesi bundan önceki hadis metninde bulunduğu ve bu cümlenin gerekli manası
orada anlatıldığı malumdur. Hadis metninin ilk cümlesi ise 1881 nolu Ebu Musa
(r.a.)'den rivayet edilen merfu hadis metninin aynısıdır. Biraz sonra manasını
açıklıyacağım. 1881 nolu Ebu Musa (r.a.)'ın hadisini Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud,
Tahavi ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. SenedIeri müteaddit ve muhteliftir.
Hadis iki
şekilde manalandırılabilir: Birincisi: "Veli'den izinsiz kıyılan nikah
şer'an akdedilmiş ve gerçekleşmiş olmaz."
İkincisi;
"Veliden izinsiz kıyılan nikah sahih değildir, batıldır." Birinci
manaya göre nikah akdi gerçekleşmez. İkinci manaya göre böyle bir akid yapılmış
olsa bile hükümsüz ve batıldır. İkinci mana 1879 nolu Aişe (r.anha)'nın
hadisinin manasını aynen ifade etmiş olur.
YUKARIDAKİ ÜÇ
HADİS'TEN ÇIKARıLAN HÜKÜMLER
Tirmizi, benzer
başlıkla açtığı babta (1879 nolu) Aişe (r.anha) ve Ebu Musa (r.a.)'ın
hadislerini ve başka bilgileri naklettikten sonra şöyle der; "Ashab-ı
Kiram'dan Ömer bin el-Hattab, Ali bin Ebi Talib, İbn-i Abbas (r.anhum)'un dahil
oldıiğu bir sahabi cemaatıi Tabiilerden Said bin el-Müseyyeb, Hasen-i Basri,
Şüreyh, İbrahim Nahai, Ömer bin Abdülaziz ve başkalarının yer aldığı
fıkıhçıların bir kısmı "Veliden izinsiz nikah olmaz'' mealindeki Peygamber
(s.a.v.)'in hadisi ile amel etmişlerdir.
Süfyan-ı Sevri, Evzai, Malik, İbn-i Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak da bu
hadisle hükmetmişlerdir."
Tuhfe yazan da
geniş bilgi vermiştir. Bir kısmını buraya aktarmakla yetinelim: "Nikah
kıymak için velinin bulunmasının veya kendisine bir erkek vekil tayin etmesinin
şart olup olmadığı hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki: Cumhur
bunun şart olduğuna hükmederek kadın kendi nikahını asla akdedemez, demişler.
Ve bu babtaki hadisleri delil göstermişlerdir.
Ebu Hanife ise;
Velinin nikahı akdetmesi veya bir erkeği bu iş için vekil etmesi asla şart
değildir. Kadın velisinden izinsiz olarak kendi nikahını bizzat akdedebilir.
Ancak evlenecek erkeğin ona kufu (= denk ve emsal) olması şarttır. (Kadın
kendisine kufu olmayan yani Fıkıhta anlatılan ölçülere göre, dun ve aşağı
sayılan bir erkekle nikahlanırsa, kadının velisi itiraz etme hakkına haizdir.)
Ebu Hanife bu
görüşünde nikah akdini satış akdine kıyaslıyarak; Kadın kendi malını velisinden
izin almadan satabildiği gibi nikahını da kıyabilir, demiş ve bu babta rivayet
edilen hadislerin erginlik çağına varmamış olan kızlara aİt olduğu yorumunda
bulunmuştur. Umumi hükümlerin kıyas yolu ile hususileştirilmesi işi,usuI
ilminde uygulanan bir metottur."
Tuhfe yazarı bu
arada başka bilgiler ve nakiller yaptıktan sonra Cumhur'un görüşüne taraftar
çıkmıştır.
Ebu Davud'un
sünenin şerhi Tekmile yazarı "Veli" babında rivayet olunan Aişe
(r.anha)'nın (1879 nolu) hadisinin fıkıh yönünü anlatırken özetle şöyle der:
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER VE ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ
"A) a.
Velinin izni olmaksızın kadın kendi nikahını kıyamaz. Şayet kıyarsa velinin
tasvibi alınmadıkça yapılmış olan akid durdurulur. Henüz velinin tasvibi
alınmamış iken eşler zifafa giremezler, cinsel temasları haram bir temastır.
Eşlerden birisi ölürse ondan mirasçı olamaz. Kadının nikahladığı erkek kufu
olsun olmasın farketmez.
İbn-i Sirin,
Kasım bin Muhammed, Hasan bin Salim, Muhammed bin el-Hasan ve Ebu Yusuf'un son
kavli böyledir. Bunların delili bu
hadisdeki "O kadının nikahı batıldır." mealindeki Peygamber
(s.a.v.)'in buyruğudur.
Diğer bir delil
şudur: Nikah akdinde velilerin bir hakkı vardır. Çünkü onların itiraz ve fesih
yetkileri vardır. Nikah akdinde hakkı olmayan bir kimse nasıl o nikahı feshetme
hakkına sahip olur. Bir insanın hakkında tasarruf edebilmek ancak onun iznine
bağlıdır.
b. Ebu Hanife
ve ilk kaviinde Ebu Yusuf: Erginlik çağına varmış, akıllı ve hür bir kadın,
velisinden izin almadan kendi nikahını kıyabilir ve evlendiği erkek onun dengi
olup nikah akdi mehr-i misil (= kadının anası, halası ve teyzesi gibi
yakınlarının mehir değerinden noksan olmayan mehir) ile, kıyıldığı taktirde o
nikah gereği yani zifaf işi infaz edilir. Velinin tasvibi için beklemeye gerek
yoktur. Çünkü kadın kendi öz hakkında tasarruf etmiş olur.
Bunların bir
delili de; ... « .... kadınların kocalarını nikahlamalarına mani olmayınız ...
» (Bakara 222) ayetidir. Ayette nikah fiili kadınlara isnat edilmiştir. Diğer
bir delil (1870 nolu), İbni Abbas (r.a.)'ın hadisidir. Çünkü o hadiste velilik
hakkı kadın ile velisi arasında müşterek kılınmış ve kadının hakkının daha
fazla olduğu bildirilmiştir. Şayet kadın kendisinden dun ve kufu olmayan bir
erkekle nikahını kıymış veya mehri, emsalinin mehirinden noksan tutulmuş ise
velisi o nikah akdini feshedebilir, demişlerdir.
c. Şafii,
Ahmed, meşhur kavline göre Malik, İshak ve başkaları; Kadın nikah akdini
yapamaz, demişlerdir. Bunların delili ise (1879, 1880 ve 1881 nolu)
hadislerdir.
Bl Kadının
velisi nikah akdinden imtina ederse sultan veya yetkili kıldığı kimse nikah
akdini yapar. Ebu Hanife ile Ebu Yusuf: Eğer kadın kuf'u olan bir erkekle ve
mehr-i misil ile nikahının kıyılmasını velisinden talep edip velisi imtina
ederse kadının bizzat yapacağı nikah akdi sahihtir. Veli duruma muttali olup
işi tasvip etmez ve yetkili devlet adamına baş vurursa Ebu Yusuf'a göre devlet
yetkilisi veli yerine tasvip eder. Muhammed'e göre devlet yetkilisi nikah
akdini tazeler."
Tekmile yazarı
yukardaki alimlerin gösterdikleri delilleri ve başka delilleri naklederek
grupların bir diğerine verdikleri cevaplarını uzunca nakletmiş ise de çok yer
tutar endişesi ile bunu aktarmaktan sarfı nazar ettim.
El-Hafız:
Alimler nikah akdi için kadının velisinin şart olup olmadığı hususunda ihtilaf
etmişlerdir. Cumhura göre şarttır. Delilleri bu babtaki hadislerdir. Ashab-ı
Kiram (r.anhüm)'dan bu hükme muhalefet eden kimseyi bilmiyoruz. Buna göre kadın
kendi nikahını asla kıyamaz. Ebu Hanife ise: Nikah akdi için veli asla şart
değildir. Ondan izinsiz olarak kadın, küf'ü olan bir erkekle nikahını bizzat
kıyabilir, demiş ve nikah işini satış akdine kıyaslamıştır. Çünkü kadın satış
akdinde müstakildir. Velinin iznini şart koşan hadislere gelince Ebu Hanife bur
olan küçük yaştaki kızlar için yorumlamıştır. Hadislerdeki umumi bu kıyaslama
ile hususileştirmiştir. Böyle yapmak usul ilminde caiz görülmüştür, demiştir.
Hanefiler'in bu hususta Kitab ve Sünnet'den de delil gösterdikleri yukarıda
kısmen belirtilmiştir.
1882 nolu Ebu
Hureyre (r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir. Bu hadis de kadının ne kendi
nefsinin ne de başka kadının nikahını akdedemiyeceğine delalet eder.
Kadının kendi
nefsinin nikahını bizzat akdedip edemiyeceği huusundaki alimlerin görüşlerini
yukarda A) işaretli bölümün a. b ve c maddelerinde izah etmiştik.
Bir kadının
başka bir kadının nikahını akdedip edemiyeceği hususundaki alimlerin görüşleri,
kadının kendi nefsinin nikahını akdetmesi hakkındaki ilim ehIinin görüşlerinin
aynısıdır. Yani bir kadın başka bir kadından veya onun velisinden izin alarak
nikah akdini yapabilir mi? (Takrir verebilir mi) yapamaz mı? Bu husus için
alimlerin verdikleri fetva yukardaki A bölümünün a. b ve c maddelerinde
anlatılan fetvaların aynısıdır. Oraya müracaat edilmelidir.
Hadisin son
cümlesi olan: فإن
الزانية هي
التي تزوج
نفسها ifadesinin yorumu hakkında Sindi
şöyle der: "Yani: Kadının kendi nikah akdini şahsen yapması yani oturup
takrir vermesi zaniye kadının şiarındandır. Artık şer'i nikahta kadının oturup
şahsen takrir vermesi uygun değildir.
(Cümle böyle
yorumlanınca, en uygun yolun kadının kendi velisine usulü dairesinde izin
vermesi ve velisinin nikah akdinde takrir vermesidir. Veya ikisinin usulü
dairesinde izin ve vekalet verecekler başka bir erkeğin nikah akdinde bunlar
adına bulunmasıdır,)
Sindi,
yukardaki yorumu yaptıktan sonra, kadının kendi nikah akdini yapmasını caiz
gören alimlere göre cümlenin şöyle yorumlanabileceğini söyler: "Bu hadis,
şahidIer olmaksızın kendi nefsinin nikahını bir erkekle akdeden kadın
hakkındadır. Son cümle bu yoruma delil gösterilebilir. Çünkü zaniye kadın, şahidIerin
huzurunda nikahını akdetmez. Tirmizi'nin İbni Abbas (r.a.)'den hem merfu hem
mevkuf olarak rivayetle mevkuf olan rivayeti tercih ettiği; «Fahişeler ve
zaniyeler, şahidler olmaksızın kendi nefislerinin nikahını kıyan kadınlardır»
hadisi de bu yorumu teyid eder.
Veya hadisdeki
yasaklama mekruhluk manasına yorumlanır." Miftahu'l-Hace yazarı da bu
hadisle ilgili olarak şöyle der: "Ebu Hureyre (r.a.)'ın bu hadisini
Beyhaki de rivayet etmiştir. İbni Kesir: Sahih olanı bu hadisin Ebu Hureyre
(r.a) üzerine mevkuf olduğudur, demiştir.
el-Hafız da: Bu
hadisin ravileri sika zatlardır. Darekutni bir sözünde: Biz derdik ki: 'Kendi
nefsinin nikahını kıyan kadın, zaniyedir.' demiştir. El-Hafız sözlerine
devamla: Darekutni'nin bu sözünden anlaşılıyor ki, hadisin son cümlesi Ebu
Hureyre (r.a.)'ın sözüdür. Beyhaki bu hadisi iki senedIe rivayet etmiştir.
Birisi mevkuf, diğeri merfudur, demiştir."