SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1882 >>

DEVAM: 15- 'VELİ (DEN İZİN) SİZ HİÇ BİR NİKAH OLAMAZ' BABI

 

حَدَّثَنَا جميل بن الحسن العتكي. حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن مروان العتكي. حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن مروان العقيلي. حَدَّثَنَا هِشَامُ بْن حسان، عَن مُحَمَّد بْن سيرين، عَن أبي هُرَيْرَة؛ قَالَ:  - قال رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ: ((لا تزوج المرأة المرأة. ولا تزوج المرأة نفسها. فإن الزانية هي التي تزوج نفسها)).

 

فِي الزَوائِد: في إسناده جميل بن الحسين العتكي. قال فيه عبدان: إنه فاسق يكذب، يعني في كلامه. وقال ابن عدي: لم أسمع أحداً تكلم فيه غير عبدان، إنه لا بأس به، ولا أعلم له حديثاً منكراً. وذكره ابن حبان في الثقات. وقال: يغرب. وأخرج له في صحيحه هو ابن خزيمة والحاكم. وقال مسلمة الأندلسي: ثقة. وباقي رجال الإسناد ثقات.

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kadın kadın'ın nikahını kıyamaz. Kadın kendi nefsinin nikahını da kıyamaz. Çünkü şüphesiz, zaniye kadın, kendi nefsinin nikahını kıyan kadındır.»

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadında bulunan ravi Cemil bin el-Hasan el-Ataki, hakkında Abdan: (Konuşmasında) yalan söyleyen bir fasıktır, demiştir. İbn-i Adi de: Abdal'dan başka Cemil aleyhinde konuşan hiç bir kimseyi duymadım. Şüphesiz onun rivayetinde hiç bir beis yoktur ve onun münker bir hadis rivayet ettiğini bilmiyorum, demiştir. İbn-i Hibban de: Cemil'i sikalar arasında zikrederek: ° garib hadisler rivayet eder, demiştir. İbn-i Hibban kendi sahihinde, İbn-i Huzeyme ve el-Hakim onun rivayet ettiği hadisleri zikretmişlerdir. Mesleme el-Endülüsi de : 0, sikadır, demiştir. Senedin diğer ravileri sika zatlardır.

 

AÇIKLAMA: 1879 nolu hadis metninin izahını onun tercemesinden sonra yaptık.

 

Zevaid türünden olan 1880 nolu hadisi müellifimiz, Aişe (r.anha) ve İbni Abbas (r.a.)'den rivayet etmiştir. Ancak seneddeki ravi Haccac'ın ne Zühri'den ne de İkrime'den hadis işitmediği notta belirtilmiştir. Yine orada belirtildiği gibi bu hadisin benzeri olan 1879 nolu hadisin senedinde Haccac yerine Süleyman bin Musa, Zühri'den rivayet etmiştir. Böylece senedi muttasıl 1879 nolu hadis, bu hadisi takviye etmiş olur.  Bu hadisin Aişe (r.anha)'dan rivayet edilen merfu metninin: والسلطان ولي من لا ولي له cümlesi bundan önceki hadis metninde bulunduğu ve bu cümlenin gerekli manası orada anlatıldığı malumdur. Hadis metninin ilk cümlesi ise 1881 nolu Ebu Musa (r.a.)'den rivayet edilen merfu hadis metninin aynısıdır. Biraz sonra manasını açıklıyacağım. 1881 nolu Ebu Musa (r.a.)'ın hadisini Ahmed, Tirmizi, Ebu Davud, Tahavi ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. SenedIeri müteaddit ve muhteliftir.

 

Hadis iki şekilde manalandırılabilir: Birincisi: "Veli'den izinsiz kıyılan nikah şer'an akdedilmiş ve gerçekleşmiş olmaz."

 

İkincisi; "Veliden izinsiz kıyılan nikah sahih değildir, batıldır." Birinci manaya göre nikah akdi gerçekleşmez. İkinci manaya göre böyle bir akid yapılmış olsa bile hükümsüz ve batıldır. İkinci mana 1879 nolu Aişe (r.anha)'nın hadisinin manasını aynen ifade etmiş olur.

 

YUKARIDAKİ ÜÇ HADİS'TEN ÇIKARıLAN HÜKÜMLER

 

Tirmizi, benzer başlıkla açtığı babta (1879 nolu) Aişe (r.anha) ve Ebu Musa (r.a.)'ın hadislerini ve başka bilgileri naklettikten sonra şöyle der; "Ashab-ı Kiram'dan Ömer bin el-Hattab, Ali bin Ebi Talib, İbn-i Abbas (r.anhum)'un dahil oldıiğu bir sahabi cemaatıi Tabiilerden Said bin el-Müseyyeb, Hasen-i Basri, Şüreyh, İbrahim Nahai, Ömer bin Abdülaziz ve başkalarının yer aldığı fıkıhçıların bir kısmı "Veliden izinsiz nikah olmaz'' mealindeki Peygamber (s.a.v.)'in hadisi ile amel etmişlerdir.  Süfyan-ı Sevri, Evzai, Malik, İbn-i Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak da bu hadisle hükmetmişlerdir."

 

Tuhfe yazan da geniş bilgi vermiştir. Bir kısmını buraya aktarmakla yetinelim: "Nikah kıymak için velinin bulunmasının veya kendisine bir erkek vekil tayin etmesinin şart olup olmadığı hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki: Cumhur bunun şart olduğuna hükmederek kadın kendi nikahını asla akdedemez, demişler. Ve bu babtaki hadisleri delil göstermişlerdir.

 

Ebu Hanife ise; Velinin nikahı akdetmesi veya bir erkeği bu iş için vekil etmesi asla şart değildir. Kadın velisinden izinsiz olarak kendi nikahını bizzat akdedebilir. Ancak evlenecek erkeğin ona kufu (= denk ve emsal) olması şarttır. (Kadın kendisine kufu olmayan yani Fıkıhta anlatılan ölçülere göre, dun ve aşağı sayılan bir erkekle nikahlanırsa, kadının velisi itiraz etme hakkına haizdir.)

 

Ebu Hanife bu görüşünde nikah akdini satış akdine kıyaslıyarak; Kadın kendi malını velisinden izin almadan satabildiği gibi nikahını da kıyabilir, demiş ve bu babta rivayet edilen hadislerin erginlik çağına varmamış olan kızlara aİt olduğu yorumunda bulunmuştur. Umumi hükümlerin kıyas yolu ile hususileştirilmesi işi,usuI ilminde uygulanan bir metottur."

 

Tuhfe yazarı bu arada başka bilgiler ve nakiller yaptıktan sonra Cumhur'un görüşüne taraftar çıkmıştır.

 

Ebu Davud'un sünenin şerhi Tekmile yazarı "Veli" babında rivayet olunan Aişe (r.anha)'nın (1879 nolu) hadisinin fıkıh yönünü anlatırken özetle şöyle der:

 

HADİSTEN ÇIKARILAN HÜKÜMLER VE ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ

 

"A) a. Velinin izni olmaksızın kadın kendi nikahını kıyamaz. Şayet kıyarsa velinin tasvibi alınmadıkça yapılmış olan akid durdurulur. Henüz velinin tasvibi alınmamış iken eşler zifafa giremezler, cinsel temasları haram bir temastır. Eşlerden birisi ölürse ondan mirasçı olamaz. Kadının nikahladığı erkek kufu olsun olmasın farketmez.

 

İbn-i Sirin, Kasım bin Muhammed, Hasan bin Salim, Muhammed bin el-Hasan ve Ebu Yusuf'un son kavli böyledir.  Bunların delili bu hadisdeki "O kadının nikahı batıldır." mealindeki Peygamber (s.a.v.)'in buyruğudur.

 

Diğer bir delil şudur: Nikah akdinde velilerin bir hakkı vardır. Çünkü onların itiraz ve fesih yetkileri vardır. Nikah akdinde hakkı olmayan bir kimse nasıl o nikahı feshetme hakkına sahip olur. Bir insanın hakkında tasarruf edebilmek ancak onun iznine bağlıdır.

 

b. Ebu Hanife ve ilk kaviinde Ebu Yusuf: Erginlik çağına varmış, akıllı ve hür bir kadın, velisinden izin almadan kendi nikahını kıyabilir ve evlendiği erkek onun dengi olup nikah akdi mehr-i misil (= kadının anası, halası ve teyzesi gibi yakınlarının mehir değerinden noksan olmayan mehir) ile, kıyıldığı taktirde o nikah gereği yani zifaf işi infaz edilir. Velinin tasvibi için beklemeye gerek yoktur. Çünkü kadın kendi öz hakkında tasarruf etmiş olur.

 

Bunların bir delili de; ... « .... kadınların kocalarını nikahlamalarına mani olmayınız ... » (Bakara 222) ayetidir. Ayette nikah fiili kadınlara isnat edilmiştir. Diğer bir delil (1870 nolu), İbni Abbas (r.a.)'ın hadisidir. Çünkü o hadiste velilik hakkı kadın ile velisi arasında müşterek kılınmış ve kadının hakkının daha fazla olduğu bildirilmiştir. Şayet kadın kendisinden dun ve kufu olmayan bir erkekle nikahını kıymış veya mehri, emsalinin mehirinden noksan tutulmuş ise velisi o nikah akdini feshedebilir, demişlerdir.

 

c. Şafii, Ahmed, meşhur kavline göre Malik, İshak ve başkaları; Kadın nikah akdini yapamaz, demişlerdir. Bunların delili ise (1879, 1880 ve 1881 nolu) hadislerdir.

 

Bl Kadının velisi nikah akdinden imtina ederse sultan veya yetkili kıldığı kimse nikah akdini yapar. Ebu Hanife ile Ebu Yusuf: Eğer kadın kuf'u olan bir erkekle ve mehr-i misil ile nikahının kıyılmasını velisinden talep edip velisi imtina ederse kadının bizzat yapacağı nikah akdi sahihtir. Veli duruma muttali olup işi tasvip etmez ve yetkili devlet adamına baş vurursa Ebu Yusuf'a göre devlet yetkilisi veli yerine tasvip eder. Muhammed'e göre devlet yetkilisi nikah akdini tazeler."

 

Tekmile yazarı yukardaki alimlerin gösterdikleri delilleri ve başka delilleri naklederek grupların bir diğerine verdikleri cevaplarını uzunca nakletmiş ise de çok yer tutar endişesi ile bunu aktarmaktan sarfı nazar ettim.

 

El-Hafız: Alimler nikah akdi için kadının velisinin şart olup olmadığı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Cumhura göre şarttır. Delilleri bu babtaki hadislerdir. Ashab-ı Kiram (r.anhüm)'dan bu hükme muhalefet eden kimseyi bilmiyoruz. Buna göre kadın kendi nikahını asla kıyamaz. Ebu Hanife ise: Nikah akdi için veli asla şart değildir. Ondan izinsiz olarak kadın, küf'ü olan bir erkekle nikahını bizzat kıyabilir, demiş ve nikah işini satış akdine kıyaslamıştır. Çünkü kadın satış akdinde müstakildir. Velinin iznini şart koşan hadislere gelince Ebu Hanife bur olan küçük yaştaki kızlar için yorumlamıştır. Hadislerdeki umumi bu kıyaslama ile hususileştirmiştir. Böyle yapmak usul ilminde caiz görülmüştür, demiştir. Hanefiler'in bu hususta Kitab ve Sünnet'den de delil gösterdikleri yukarıda kısmen belirtilmiştir.

 

1882 nolu Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir. Bu hadis de kadının ne kendi nefsinin ne de başka kadının nikahını akdedemiyeceğine delalet eder.

 

Kadının kendi nefsinin nikahını bizzat akdedip edemiyeceği huusundaki alimlerin görüşlerini yukarda A) işaretli bölümün a. b ve c maddelerinde izah etmiştik.

 

Bir kadının başka bir kadının nikahını akdedip edemiyeceği hususundaki alimlerin görüşleri, kadının kendi nefsinin nikahını akdetmesi hakkındaki ilim ehIinin görüşlerinin aynısıdır. Yani bir kadın başka bir kadından veya onun velisinden izin alarak nikah akdini yapabilir mi? (Takrir verebilir mi) yapamaz mı? Bu husus için alimlerin verdikleri fetva yukardaki A bölümünün a. b ve c maddelerinde anlatılan fetvaların aynısıdır. Oraya müracaat edilmelidir.

 

Hadisin son cümlesi olan: فإن الزانية هي التي تزوج نفسها ifadesinin yorumu hakkında Sindi şöyle der: "Yani: Kadının kendi nikah akdini şahsen yapması yani oturup takrir vermesi zaniye kadının şiarındandır. Artık şer'i nikahta kadının oturup şahsen takrir vermesi uygun değildir.

 

(Cümle böyle yorumlanınca, en uygun yolun kadının kendi velisine usulü dairesinde izin vermesi ve velisinin nikah akdinde takrir vermesidir. Veya ikisinin usulü dairesinde izin ve vekalet verecekler başka bir erkeğin nikah akdinde bunlar adına bulunmasıdır,)

 

Sindi, yukardaki yorumu yaptıktan sonra, kadının kendi nikah akdini yapmasını caiz gören alimlere göre cümlenin şöyle yorumlanabileceğini söyler: "Bu hadis, şahidIer olmaksızın kendi nefsinin nikahını bir erkekle akdeden kadın hakkındadır. Son cümle bu yoruma delil gösterilebilir. Çünkü zaniye kadın, şahidIerin huzurunda nikahını akdetmez. Tirmizi'nin İbni Abbas (r.a.)'den hem merfu hem mevkuf olarak rivayetle mevkuf olan rivayeti tercih ettiği; «Fahişeler ve zaniyeler, şahidler olmaksızın kendi nefislerinin nikahını kıyan kadınlardır» hadisi de bu yorumu teyid eder.

 

Veya hadisdeki yasaklama mekruhluk manasına yorumlanır." Miftahu'l-Hace yazarı da bu hadisle ilgili olarak şöyle der: "Ebu Hureyre (r.a.)'ın bu hadisini Beyhaki de rivayet etmiştir. İbni Kesir: Sahih olanı bu hadisin Ebu Hureyre (r.a) üzerine mevkuf olduğudur, demiştir.

 

el-Hafız da: Bu hadisin ravileri sika zatlardır. Darekutni bir sözünde: Biz derdik ki: 'Kendi nefsinin nikahını kıyan kadın, zaniyedir.' demiştir. El-Hafız sözlerine devamla: Darekutni'nin bu sözünden anlaşılıyor ki, hadisin son cümlesi Ebu Hureyre (r.a.)'ın sözüdür. Beyhaki bu hadisi iki senedIe rivayet etmiştir. Birisi mevkuf, diğeri merfudur, demiştir."