DEVAM: 31- KADIN NE
HALASI ÜZERİNE NE DE TEYZESİ ÜZERİNE NİKAHLANIR BABI
حَدَّثَنَا
جبارة بن
المغلس.
حَدَّثَنَا
أبو بكر
النهشلي.
حدثني أبو بكر
بن أبي موسى،
عن أبيه؛
قَال:
-
قَالَ رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم: ((لا
تنكح المرأة
على عمتها ولا
على خالتها)).
فِي
الزَوَائِد:
في إِسْنَاده
جبارة بن المفلس.
Ebu Musa
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «Kadın ne halası üzerine ne de teyzesi üzerine
nikahlanır.»
Not: Bunun senedinde Cübare bin el-Muğallis'in
bulunduğu Zevaid'de bildirilmiştir.
Diğer tahric:
Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisini Ahmed, Müslim ve Ebu Davud da aynı lafızlarla
rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetlerdeki hadisin metin kısmi uzunctur. Ayrıca
aynı manayı ifade eden başka bir hadisi yine Ebu Hureyre (r.a.)'den merfu
olarak Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi. Ahmed. Nesai ve Beyhaki rivayet
etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi'nin Ebu Hureyre
(r.a.)'den merfu olarak rivayet ettikleri bir hadisin meali şöyledir:
"Kadın kendi halası üzerine nikahlanamaz. Hala kendi kardeşinin kızı
üzerine nikahlanamaz. Kadın kendi teyzesi üzerine nikahlanamaz. Teyze de kendi
kardeşinin kızı üzerine nikahlanamaz. Ne büyük (olan hala ve teyze) küçük (olan
kardeşlerin kızları) üzerine, ne de küçük, büyük üzerine nikahlanır.''
Tirmizi, aynı
hükümleri ifade eden benzer bir hadisi yine merfu olarak İbni Abbas (r.a.)'den
rivayet ettikten sonra Ebu Hureyre (r.a.) ile İbni Abbas (r.a.)'ın hadislerinin
hasen - sahih olduğunu söyler. Tirmizi bu arada şöyle der: "Bu hükümler
hakkında Ali, İbni Ömer, Abdullah bin Amr (bin el-As). Ebu Said-i Hudri, Ebu
Üsame, Cabir. Aişe, Ebu Musa ve Semure bin Cündüb (r.a.)'den de hadisler
rivayet edilmiştir. Hadislerin tümü, bir adamın bir kadın ve o kadının halasım
veya teyzesini birlikte nikahı altında bulunduramıyacağına delalet ederler.
Bütün alimlerin uygulamaları ve hükümleri bu hadislerIedir. Alimlerden muhalif
kalan bir kimseyi bilmiyoruz. Bu hükümlere göre bir adam bir kadınla evli iken
. o kadının teyzesini veya halasını veya onun erkek kardeşinin kızını yahut kız
kardeşinin kızını alamaz. Yani karısının sayılan yakınlarının hıçbirisi ile
evlenemez. Evlense ikinci nikahı hükümsüzdür. Bütün alimlerin kavli
budur."
Tuhfe yazarı da
bu konuda rivayet edilen bazı hadislerden söz ettikten sonra el-Hafız'dan
naklen başka sahabilerin de konu hakkında benzer hadisleri rivayet ettiklerini
anlatır. Bu cümleden olarak El-Hafız'ın şöyle dediğini .bildirir: 'Bir kadınla
halası veya. teyzesinin bir adamın nikahı altında birlikte
bulundurulamıyacağına dair hadisi rivayet eden sahabilerin sayısı onbeşi
bulmuştur. Bu onbeş sahabinin rivayet ettikleri hadis, İbn-i Ebi Şeybe, Ahmed.
Ebü Davüd, Nesai, İbn-i Mace. Ebü Ya'la, el-Bezzar. et-Taberani. İbni Hibban ve
başka hadisçiler yanında bulunmaktadırlar. Eğer sözü uzatmak endişesi olmasaydı
ben bunların hepsini ayrıntılı olarak burada zikredecektim.
Tuhfe yazarı
daha sonra İbnü'l-Münzir. İbni Abdi'l-Berr. İbni Hazm. Kurtubi ve Nevevi'nin bu
hususta icma bulunduğunu söylediklerini ve yalnız Hariciler'le Şiiler'den bir
grubun bir de Basra fıkıhçılarından Osman el-Betti'nin bu hükümlere muhalif
kaldıklarını ve bu muhalefetin bir değer taşımadığını alimlerden naklen beyan
etmiştir. Zira bu hüküm sünnetle sabit olmuş ve ilim ehli bu sünnetle (=
hadisle) amel etmek üzere ittifak etmişlerdir. Artık onlara muhalif kalanın
muhalefetinin hiç bir zararı ve değeri olmaz.'
Hadislerdeki
''Kadının halası" ve ''Kadının teyzesi" ifadeleri umumi manada
yorumlanmıştır. Yani ister kadının öz halası olsun, ister kadının babasının
veya baba babasının öz halası olsun hüküm aynıdır. Kadın bu halalarının hiç
birisi ile birlikte bir erkeğin nikahı altında bulundurulamaz. Keza ister
kadının öz teyzesi olsun, ister kadının anasının teyzesi olsun veya nenesinin
teyzesi olsun hüküm aynıdır. Kadın bu teyzelerinin hiç birisi ile birlikte aynı
erkeğin nikahı altında bulundurulamaz.
Bir erkeğin
nikahı altında birlikte bulundurulamıyacağını yukarda anlattığım iki kadından
hangisinin nikahı önce kıyılmış ise o nikah muteberdir. Ondan sonra kıyılan
nikah batıl ve geçersizdir. Mesela bir adam bir kadınla evli iken o kadının
halası veya teyzesi ile evlenemez. Faraza nikahını kıyarsa bu nikah batıldır.
Keza adam nikahı altındaki karısının yeğeni durumunda olan onun erkek veya kız
kardeşinin kızları ile evlenemez. Faraza nikahmı kıyarsa bu nikah muteber ve
geçerli değildir.
Şayet bir adam,
birlikte nikahı altmda bulundurması haram olan iki kadının nikahmı bir akitte
ve birlikte kıyarsa, her iki nikah da batıldır.
Birlikte bir
erkeğin nikahı altında bulundurulması haram olan kadınlar, ayrı ayrı zamanlarda
aynı erkeğin nikahı altmda bulundurulabilirler. Mesela bir adamın karısı ölürse
veya adam onu tamamen boşayıp iddeti de biterse adam bu kadının yukarıda anılan
yakınlarından istediği bir kadınla evlenebilir. Nasıl ki karısı öldüğü veya onu
boşayıp iddeti tamamlandıktan sonra adam kendi baldızı ile evlenebilir,
Nisa suresinin
23. ayetinde nikahlanması haram olan kadınlar bildirilmiştir. Ayet-i Celile'nin
meali şöyledir: "(Ey Mü'minler!). size (şu kadınlarla evlenmeniz) haram
kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz,
erkek kardeşinizin kızları, kız kardeşinizin kızları, sizi emziren süt
analarınız, süt hemşireleriniz, karılarınızın anaları ve kendileri ile gerdeğe
girmiş bulunduğunuz karılarınızdan yanınızda bulunan üvey kızlarınız, Şayet
üvey kızların anaları ile gerdeğe girmemiş iseniz o kızlarla evlenmenizde bir
beis yoktur. Kendi sulblerinizden olan oğullarınızın karıları (= gelinleriniz)
ve iki kız kardeşi birlikte nikahınız altında bulundurmanız da - size haramdır
- (Cahiliyyet devrinde) geçmiş olanlar müstesna, Şüphesiz Allah gafur ve
rahimdir,"
Bu ayet-i
celile'yi takip eden 24. ayette evli kadınları da nikahlamanın haramlığı
bildirildikten sonra:
"Ve bunlar
(yani 23 ve 24. ayetlerde bildirilen kadınlar) dan başka kadınlar size helal
kılındı,"
Bu ayetin
zahirine göre bir kadınla onun teyzesi veya bir kadınla onun halası bir adamın
nikahı altında birlikte bulundurulabilirler. Şiiler'in ve Hariciler'in birer
grubu ve Fıkıhçılardan Osman el-Betti bu ayetin zahirini tutmuşlardır. Fakat
büyük bir hataya düşmüşlerdir. Çünkü bu konuda 15 sahabi'den rivayet edilen
hadisler ayetin yukardaki cümlesinin hükmünü hususileştirmişlerdir. Bu babta
kısmen anılan hadislerde bir adamın nikahı altında birlikte bulundurulması
haram kılınan kadınlarla ilgili bu hüküm bütün sahabilerin icmaı, tabiilerin
icmaı ve bütün imamların ittifakı ile sabittir. Usul ilminin cumhuruna göre
Kur'an ayetlerindeki hükümlerin ahad hadisi ile hususileştirilmesi caizdir.
Çünkü Allah'ın kitabını insanlara açıklayan Peygamber {s.a.v.}'dir. Bu yetki ve
kutsal görev yine Kur'an-ı Kerim ayetleri ile Efendimize Allah tarafından
verilmiştir. (Nahıl 44)
Bu itibarla
yukarıdan beri anlatılan hüküm hem sabit ve meşhur hükmünü alan sünnetle hem de
icma ile sabittir. Dört mezheb alimleri bu hususta icma bulunduğunu tevsik
etmişlerdir.
Tekmile
yazarının Ebu Hureyre (r.a.)'ın (1929 nolu) hadisin izahını yaparken bu konu
hakkında çok geniş ma'lumatı alimlerden naklen vermiştir. Bu arada İbni
Kudane'den de şunu nakletmiştir:
İbni Kudame
demiş ki: Bize ulaştığına göre Hariciler'den iki adam Ömer bin Abdülaziz
(r.a.)'ın yanına çıkarak evli iken zina edeni recmetmek ve bir kadın ile onun
halasını veya onun teyzesini birlikte bir adamın nikahı altında
bulundurulmasının haramlığı hükümlerine karşı çıkmışlar ve bu iki hüküm
Allah'ın kitabında yoktur, demişler. Bunun üzerine Halife Ömer bin Abdülaziz
(r.a.) onlara: ''Allah size kaç vakit namazı farz kılmış?'' diye sormuş. Onlar:
''Hergün ve gecede beş namaz, diye cevap vermişler. Bunun üzerine Ömer (r.a.)
namazlarm rek'at sayısını sormuş, onlar da bunu doğru cevaplandırmışlar. Ömer
(r.a.) onlara zekat miktarını ve nisabını s•ormuş, adamlar bunu da doğru
cevaplandınnca, Ömer (r.a.) onlara: ''Peki bu verdiğiniz cevaplan Kur'an'da
bulabilir misiniz?'' diye sormuş. Onlar da: ''Hayır. Bunu Kur'an'da
bulamayız.'' demişler. Bunun üzerine Ömer (r.a.) onlara: ''O halde bu cevaplara
ve bilgilere nereden ve hangi kaynaktan vardınız?'' diye sorunca adamlar:
''Resulullah (s.a.v.) bunu yapmış ve ondan sonra da müslümanlar bunu yapmışlar.
diye cevap vermişler. Ömer (r.a.): ''Şu karşı çıktığınız hükümler de
böyledir,'' demiştir:
Bir adam,
karısı üzerine onun teyzesi. halası, kardeşinin kızları ve baldızı ile
evlenemediği gibi sütten olan bu yakınları ile de evlenemez. Şayet karısını
boşarsa onun iddeti bitmedikçe yine bu yakınları ile evlenemez. Ancak onun
iddeti bittikten sonra bu yakınlarından birisi ile evlenebilir. Keza karısı
öldüğü takdirde bu yakınlarından birisi ile evlenebilir.
Daha geniş
bilgi için Fıkıh kitablarına müracaat gerekir.