DEVAM: 33- MUHALLİL (=
HULLECİ KOCA) VE MUHALLEL LEH (= KENDİSİ İÇİN HULLE YAPILAN KOCA) HAKKINDAKİ
BAB
حَدَّثَنَا
يحيى بن عثمان
بن صالح
المصري. حَدَّثَنَا
أبي، قَالَ:
سمعت الليث بن
سعد يقول: قَالَ
لي أبو مصعب
مشرح بن
هاعان، قَالَ
عقبة بن عامر:
-
قَالَ رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم: ((ألا
أخبركم
بالتيس المستعار؟))
قالوا: بلى.
يَا رَسُولَ
اللَّه! قَالَ
((هو المحلل.
لعن اللَّه
المحلل
والمحلل له)).
فِي
الزَوَائِد:
في إِسْنَاده
مشرح بن
هاعان. ذكر
ابن حبان في
الثقات. وقال:
يخطئ ويخالف.
وذكره. في
الضعفاء.
وقال: يروى عن
عقبة بن عامر
مناكير لا
يتابع عليها.
والصواب ترك
ما انفرد به.
وقال ابن
يونس: كان في
جيش الحجاج الذين
رموا الكعبة
بالمنجنيق.
وقال أحمد:
معروف. وقال
ابن معين
والذهبي: ثقة. ويحيى
بن عثمان بن
صالح، قَالَ
عبد الرحمن بن
أبي حاتم:
تكلموا فيه.
وقال أبو
يونس: كان
حافظ للحديث،
وحدث بما لم
يكن يوجد عند
غيره.
Ukbe bin Amir
(el-Cüheni) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem): «(Ey ashabım!) Ben size kiralık döl hayvanı bildirmiyeyim mi?»
buyurdu. Sahabiler: Bildir, Ya ResulalIah! dediler. Resul-i Ekrem: «O (kiralık
döl hayvanı) hulleci (koca) dır. Allah hulleci (koca) ya ve kendisi için hülle
yapılan (kocay)a lanet etsin.» buyurdu.
Not: Bu hadis
Zevaid türündendir.
AÇIKLAMA: Notta belirtildiği gibi İbni Abbas (r.a.)'ın ve
Ukbe (r.a.)'ın hadisleri Zevaid türündendir. Tirmizi ve Nesai, İbni Abbas
(r.a.)'ın hadisini İbni Me s'ud (r.a.)'ın hadisi olarak ve başka senedIe
rivayet etmişlerdir. Tirmizi'nin rivayetinde 'Muhallil' kelimesi yerine
'Muhill' kelimesi kullanılmıştır. Her iki kelime aynı manayı ifade etmektedir.
Tirmizi, İbni Mes'ud (r.a.)'ın hadisinin hasen - sahih olduğunu ve bu hadisin
müteaddit senedIerle Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edildiğini söylemiştir.
Ali (r.a.)'ın
hadisini Tirmizi de rivayet etmiştir.
Bir kimseyi
lanetlemek, onun Allah'ın rahmetinden ve hayırdan uzaklaştırılmasını dilemek,
demektir.
Tuhfe yazarı bu
hadislerin şerhinde şöyle der: "Kadı iyaz; Muhallil, başkasının üç talakla
boşamış olduğu karısının kocasına helal olmasını ve tekrar onunla
evlenebilmesini sözde sağlamak amacı ile ve o kadınla cinsel ilişkide
bulunduktan sonra boşamak üzere onu nikahlıyan adama denir. Sanki böyle yapmak
yani o kadını nikahlayıp cinsel ilişkide bulunmakla, onu kocasına helal
edecekmiş.
Muhallel leh
ise kadını boşamış olan kocasına denir. Peygamber (s.a.v.) bunların ikisini de
lanetlemiştir. Çünkü bu çirkin işte, insan şahsiyeti ve vakarı gider, izzet-i
nefis kalmaz ve kıskançlık duygusu körelir. Kadının kocası açısından görülen bu
rezaletler açıktır. Hulleci koca yönüne gelince, o da rezil ve kepaze olur.
Çünkü o da başka bir adamın gayesi uğruna kendi nefsini kiraya vermiş ve ücret
olarak kadınla cinsel ilişkide bulunmayı kabullenmiş olur. Çünkü kadının eski
kocasına helal olmasına ve cinsel temas yapmasına imkan sağlamak amacı ile
kendisi kadınla ilişkide bulunur. Bu rezalet nedeni iledir ki Peygamber (s.a.v.)
hulleci kocayı kiralık döl hayvanına benzetmiştir, demiştir.
El-Hafız da
et-Telhis'te: 'Kocasından üç talakla boşanan kadın' başka koca nikahlarken
boşıyacağını şart koşsa veya 'Bu kadınla evlendiğim zaman benden boş olsun'
gibi bir şart koşsa, böyle bir şarta bağlı olarak kıyılan nikahın batıl
olduğuna hükmeden alimler bu hadisi delil göstermişlerdir. Şüphesiz hadis umumi
bir hüküm taşıdığı için, böyle bir şartla kıyılan nikahı da kapsar. Başka tür
nikahı da kapsar.
El-Hakim ve
Tabarani'nin Ebu Gassan yolu ile "Nafi'den rivayet ettiklerine göre:
"Bir adam İbni Ömer (r.a.)'a gelerek şu soruyu sormuş: Bir adam karısını
üç talakla boşamış, adamın kardeşi de bu karı adamla tekrar evlenebilsin, amacı
ile nikahlamış. Fakat anılan amaç hususunda ilgililer arasında hiç bir danışma,
görüşme ve konuşma olmaksızın nikah kıyılmıştır. Bu ikinci koca karıyı boşarsa,
karı ilk kocası ile evlenebilir mi? İbni Ömer (r.a.), Hayır. (Kadm ilk kocası
ile evlenemez.) Ancak başka bir adam (hakiki anlamda evlenip) beraber yaşamak
amacı ile bu kadınla evlenir, sonra (böyle hile söz konusu değil iken) normal
bir boşama olursa o zaman kadın ilk kocası ile evlenebilir. Resulullah (s.a.v.)
hayatta iken biz bu (soruda anlatılan) birleşmeyi gayri meşru sayardık diyerek
cevap vermiştir," şeklinde bilgi vermiştir."
Tuhfe yazarı
el-Hafız'ın sözünü ve onun Hakim ile Tabarani'den naklen beyan ettiği İbni Ömer
(r.a.)'m hadisini zikrettikten sonra şöyle der: Ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye'de
açıkladığı gibi el-Hakim, İbni Ömer (r.a.)'ın bu hadisini el-Müstedrek'te
rivayet ederek sahih olduğunu söylemiştir.
Tirmizi, 1934
nolu İbni Abbas (r.a.)'ın hadisinin mislini İbni Mes'ud (r.a.)'den rivayet
ettikten sonra: 'İçlerinde Ömer bin el-Hattab, Osman bin Affan, Abdullah bin
Amr bin el-As'ın da bulunduğu alim sahabiler ve tabiilerin fıkıhçıları bu
hadisle amel etmişlerdir. Süfyan-i Sevri, İbnü'l-Mübarek, Şafii, Ahmed ve
İshak'ın kavli de budur. Carud bana şöyle dedi: Veki de böyle hükmediyordu ve
rey ehlinin bu konudaki sözleri onların fetvaları içerisinden çıkarılıp
atılmalıdır, diyordu.
Yine Veki
demiştir ki: Süfyan: Bir adam, bir kadının eski kocası ile evlenebilmesini
sağlamak niyeti ile o kadını nikahladıktan sonra kadınla yaşamak ve onu nikahı
altında tutmak isterse (yani eski kocası ile tekrar evlenmesi için kadını
boşamak niyetinden cayarsa) adam yeniden ve sıhhatlı bir nikah kıymadıkça
kadını yanında tutması haramdır, demiştir. (Yani hileli olarak kıyılan nikahın
hükümsüz olduğunu söylemiştir.)'' der. Allah cümlesinden razı olsun.
Tuhfe yazarı
Tirmizi'nin yukarıdaki sözlerinin açıklaması bölümünde şu bilgiyi vermiştir:
"Sübulu-s-Selam'da:
'Bu hadis (yani İbni Mes'ud (r.a.)'ın bu babtaki hadisi) hulleciliğin
haramlığına delalet eder. Çünkü, lanet ancak haram bir şey işleyen için
olabilir. Haram olan her şey yasaktır. Yasaklama hükmü, kıyılan nikah ın
bozukluğunu gerektirir. Alimler, bu hileli nikah için bir kaç misal
getirmişlerdir. O misalIerin bir kısmı şunlardır:
Birincisi:
Hulleci koca karıyı nikahlarken akid içinde, ben onu eski kocasına helal
ettirince (yani onunla evlenip gerdeğe girdikten sonra) bizim nikahımız sona
ermiş olsun. der. Böyle kıyılan nikah akdi, geçici nikah mahiyetini arzeder ki
böyle muvakkat (süreli) nikah yapılamaz.
İkincisi:
Hulleci koca kadınla nikahını akdederken; Bu kadını eski kocasına helal
ettireceğim zaman onu boşayacağım, der.
Üçüncüsü: Eski
koca ile yeni koca hulle işinde antad kalırlar.
Amaç, kadının
yeni koca ile daimi bir evlilik hayatı sürmesi değildir. Kadının tekrar eski
kocasına helal olmasını sözde sağlamaktır. Fakat nikah akdedilirken bu amaçtan
söz edilmiyor.
Hadisdeki
lanetleme umumi ve şümullü olduğuna göre bu misallerin tümündeki nikah akdinin
batıl ve hükümsüz olması gerekir. Bu misallerin bir kısmında nikah akdinin
batıl sayılması hususunda ihtilaf var ise de nikahın sahih oldUğunu
söyleyenlerin elinde bir delil yoktur. Bu nedenle bu söz ile amel edilmemesi
icap eder,' denilmiştir.
Hafız Zeylai,
Nasbü'r-Raye'de şöyle der; Hanefi Fıkıh kitablarından el-Hidaye sahibi bu
hadisi yani "Allah Muhallil'e ve Muhallel leh'e lanet eylesin"
hadisini delil göstererek, hulle şartı ile kıyılan nikahın mekruhluğunu
söylemiştir. Halbuki hadisin zahiri böyle kıyılan nikahın haramlığını
gerektirir. Nitekim Ahmed'in mezhebi budur.'
Zeylai'nin
beyanına göre kıyılan nikahın geçerli olduğuna hükmedenler şu noktaya
dayanıyorlar: Hadiste hulleci kocaya Muhallil yani kadını eski kocasına helal
ettiren, denilmiştir. Ona bu ismin verilmesi nikah akdinin sahihliğine delalet
eder. Çünkü Muhallil, helallığı gerçekleştiren, demektir. Eğer nikah akdi batıl
olsaydı, Muhallil ismi verilmezdi.
Tuhfe yazarı
bundan sonra şöyle der: "Şüphesiz, İmam Ahmed'in söylediği gibi böyle bir
nikah akdinin haramlığı, hadisten anlaşılan açık hükümdür. Hulleci kocaya
Muhallil isminin verilmesi adamın sanısına göredir. Çünkü üç talakla boşanmış
bir kadınla, boşamak niyeti veya şartı ile nikah akdini yapan hülleci koca,
kendisinin bu kadınla böyle bir nikah akdini yapıp onunla cinsel temasta
bulunmak sureti ile kadını eski kocası için helal ettirdiğini sanıyor. İşte bu
sanısı dolayısıyla ona MuhaIliI ismi verilmiştir. Yoksa bu adam böyle yapmakla
gerçekten kadını eski kocasına helal ettirdiği için ona bu isim verilmiş
değildir. İbni Ömer (r.a.)'ın: Biz bunu ResülulIah (s.a.v.) zamanında gayri
meşru bir birleşme sayardık' mealindeki hadisi bu durumu aydınlatır." İbni
Ömer (r.a.)'ın bu hadisinin sahih olduğunu yukarda Hakim'den naklen beyan
etmiştik.
Sindi,
Tirmizi'nin şerhinde: 'Rey ehli yani Ebu Hanife ve arkadaşlarının cevabı
şöyledir: Rey ehlinin kavli bu hadise muhalif değildir. Çünkü lanetlemek, bazen
işin rezaleti ve erkeklik haysiyetinin yara alması nedeni ile olabilir. Hulleci
kocaya 'Muhallil' ismi verilmesi kıyılan nikah akdinin sahihliğine delalet
eder. Çünkü bu kelimenin manası helal ettirici, demektir. Eğer nikah akdi sahih
olmazsa helal ettirme durumu gerçekleşmez. Hadiste, kıyılacak nikah akdinde,
boşama şartının bulunmasından veya bulunmamasından söz edilmemiştir. Bu
itibarla hulleci kocaya 'Muhallil = Helal ettirici' isminin verilmesi ile böyle
yapanların lanetlenmesi noktalarının arasını bulmak ve hadisdeki bu iki noktayı
uzlaştırmak için lanetlemeyi böyle nikah kıymayı haram kılmak manasına değil de
işin çirkinliğine bağlayıp böyle yorumlamak gerekir. Hadis böyle yorumlanınca,
kadının eski kocasına helal ettirilmesi niyeti veya şartı ile kıyıları nikahın
batıl olduğuna bir delalet olmaz,' demiştir.
Tuhfe yazarı
Sindi'nin bu sözlerini naklettikten sonra: 'Lanetlemenin, böyle nikah akdinin
haramlığı için olmayıp işin rezaleti için olduğunu söylemek dayanaksız ve
mücerret iddiadır. Bilakis Allah'ın laneti ancak yapılan işin haramlığı nedeni
iledir. Hulleciye Muhallil, denilmesinin nikah akdinin sahihliğine delalet
etmediği yukarda anlatılmıştır,' demiştir.
Tuhfe yazarı
daha sonra Hattabi'den şunu nakletmiştir: 'Hattabi, el-Maalim'de: Kadın ikinci
koca ile nikahlanırken, kadının eski kocası ile yeni kocası arasında kadını
boşamak şartı söz konusu edilmiş ise kıyılan nikah batıldır. Çünkü muvakkat bir
nikah olmuş olur. Fakat böyle bir şart söz konusu edilmeyip, tarafların
besledikleri niyet bu ise kıyılan nikah mekruh sayılır. Eğer bu şekilde nikah
kıyılıp ikinci koca kadınla cinsel temasta bulunduktan sonra boşarsa, kadının
iddeti bitince eski kocası ile evlenebilir. Bir çok alim, tarafların kadının
ikinci kocasından ayrılmasını şart koşmasalar bile böyle bir şeyi düşünmelerini
ve kalbIerinde niyet etmelerini mekruh saymışlardır. Yalnız bir tarafın böyle
düşünmesinin hükmü de budur.
İbrahim Nehai:
İkinci koca, kadınla daimi olarak evlilik hayatını sürdürmek amacını
gütmedikçe, o kadınla bir süre yaşadıktan yani cinsel ilişkide bulunduktan
sonra onu boşasa, kadın eski kocası ile evlenemez. Eğer eski koca, yeni koca ve
kadından birisinin niyeti kadının eski kocaya varması için bu nikahı yapmak ise
kıyılan nikah batıldır. Ve kadın böyle bir nikah ve birleşmeden sonra
boşanmakla eski kocası ile evlenemez, demiştir.
Süfyan-i Sevri:
İkinci koca kadını eski kocasına helal ettirmek niyeti ile onunla nikahlandıktan
sonra niyetini değiştirip kadını boşamamaya karar verirse, benim görüşüm ve
uygun gördüğüm yol adamın kadından ayrı durup yeniden nikahını kıymasıdır,
demiştir.
Ahmed bin
Hanbel de Süfyan gibi söylemiştir. Malik bin Enes de şöyle demiş: Durum ne
olursa olsun derhal kadın ile ikinci koca birbirisinden uzaklaştırılır ve kadın
eski kocası ile böyle bir nikahtan sonra evlenemez,' diye bilgi vermiştir.
Tuhfe yazarı
Hattabi'den yukardaki bilgileri naklettikten sonra: Şafii şöyle demiştir: Eğer
ikinci kocanın nikah akdinde her hangi bir şart söz konusu edilmezse kıyılan
nikıih sahihtir. Tarafların kalplerindeki gizli niyet nikah akdini bozmaz.
Çünkü niyet hatıra gelen bir şeydir. Hatıra bir şeyin gelmesinden dolayı insan
günah işlemiş sayılmaz. El-Hafız el-Münziri, et-Telhiz adlı kitabında Şafii'nin
böyle söylediğini nakletmiştir. Ben derim ki Şafii'nin bu sözü hakkında da
konuşulmuştur."
Tuhfetü'l-Ahvezi
bundan sonra Ömer bin el-Hattab (r.a.)'den rivayet edilen ve bu konu ile ilgili
eserlerini nakletmiştir. Bu eserlerden İbni Ebi Şeybe'nin tahric ettiği
birisinde Ömer (r.a.):
"Bana
intikal ettirilecek her hulleci kocayı ve kendisi için hulIe yapılan her kocayı
recmedeceğim. demiştir."
Şafii
mezhebinin mutemed Fıkıh kitaplarına göre, ikinci koca her hangi bir şartla
kadını nikahlarsa o nikah batıldır. Böyle bir şart koşulmamakla beraber,
kadının ikinci kocası tarafından boşanıp tekrar eski kocasına varması niyetini
beslemek ise mekruhtur. "
Hanefi fıkıh
kitaplarından Fethu'l-Kadir'de şöyle denilmiştir: 'İkinci koca kadını bir şart
koşulmadan nikahlarsa duruma bakılır. Eğer bu adam hulleci koca olarak
tanınıyor ise yapılan iş tahrimen mekruhtur.'
Bu babta
rivayet olunan hadisler yüce dinimizde Hulle'nin yeri olmadığına delalet
ederler. Konu hakkında daha geniş bilgi için Fıkıh kitaplarına müracaat
edilmesi tavsiye olunur.