SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1936 >>

DEVAM: 33- MUHALLİL (= HULLECİ KOCA) VE MUHALLEL LEH (= KENDİSİ İÇİN HULLE YAPILAN KOCA) HAKKINDAKİ BAB

 

حَدَّثَنَا يحيى بن عثمان بن صالح المصري. حَدَّثَنَا أبي، قَالَ: سمعت الليث بن سعد يقول: قَالَ لي أبو مصعب مشرح بن هاعان، قَالَ عقبة بن عامر:

 - قَالَ رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم: ((ألا أخبركم بالتيس المستعار؟)) قالوا: بلى. يَا رَسُولَ اللَّه! قَالَ ((هو المحلل. لعن اللَّه المحلل والمحلل له)).

 

فِي الزَوَائِد: في إِسْنَاده مشرح بن هاعان. ذكر ابن حبان في الثقات. وقال: يخطئ ويخالف. وذكره. في الضعفاء. وقال: يروى عن عقبة بن عامر مناكير لا يتابع عليها. والصواب ترك ما انفرد به. وقال ابن يونس: كان في جيش الحجاج الذين رموا الكعبة بالمنجنيق. وقال أحمد: معروف. وقال ابن معين والذهبي: ثقة. ويحيى بن عثمان بن صالح، قَالَ عبد الرحمن بن أبي حاتم: تكلموا فيه. وقال أبو يونس: كان حافظ للحديث، وحدث بما لم يكن يوجد عند غيره.

 

Ukbe bin Amir (el-Cüheni) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «(Ey ashabım!) Ben size kiralık döl hayvanı bildirmiyeyim mi?» buyurdu. Sahabiler: Bildir, Ya ResulalIah! dediler. Resul-i Ekrem: «O (kiralık döl hayvanı) hulleci (koca) dır. Allah hulleci (koca) ya ve kendisi için hülle yapılan (kocay)a lanet etsin.» buyurdu.

 

Not: Bu hadis Zevaid türündendir.

 

AÇIKLAMA: Notta belirtildiği gibi İbni Abbas (r.a.)'ın ve Ukbe (r.a.)'ın hadisleri Zevaid türündendir. Tirmizi ve Nesai, İbni Abbas (r.a.)'ın hadisini İbni Me s'ud (r.a.)'ın hadisi olarak ve başka senedIe rivayet etmişlerdir. Tirmizi'nin rivayetinde 'Muhallil' kelimesi yerine 'Muhill' kelimesi kullanılmıştır. Her iki kelime aynı manayı ifade etmektedir. Tirmizi, İbni Mes'ud (r.a.)'ın hadisinin hasen - sahih olduğunu ve bu hadisin müteaddit senedIerle Peygamber (s.a.v.)'den rivayet edildiğini söylemiştir.

 

Ali (r.a.)'ın hadisini Tirmizi de rivayet etmiştir.

 

Bir kimseyi lanetlemek, onun Allah'ın rahmetinden ve hayırdan uzaklaştırılmasını dilemek, demektir.

 

Tuhfe yazarı bu hadislerin şerhinde şöyle der: "Kadı iyaz; Muhallil, başkasının üç talakla boşamış olduğu karısının kocasına helal olmasını ve tekrar onunla evlenebilmesini sözde sağlamak amacı ile ve o kadınla cinsel ilişkide bulunduktan sonra boşamak üzere onu nikahlıyan adama denir. Sanki böyle yapmak yani o kadını nikahlayıp cinsel ilişkide bulunmakla, onu kocasına helal edecekmiş.

 

Muhallel leh ise kadını boşamış olan kocasına denir. Peygamber (s.a.v.) bunların ikisini de lanetlemiştir. Çünkü bu çirkin işte, insan şahsiyeti ve vakarı gider, izzet-i nefis kalmaz ve kıskançlık duygusu körelir. Kadının kocası açısından görülen bu rezaletler açıktır. Hulleci koca yönüne gelince, o da rezil ve kepaze olur. Çünkü o da başka bir adamın gayesi uğruna kendi nefsini kiraya vermiş ve ücret olarak kadınla cinsel ilişkide bulunmayı kabullenmiş olur. Çünkü kadının eski kocasına helal olmasına ve cinsel temas yapmasına imkan sağlamak amacı ile kendisi kadınla ilişkide bulunur. Bu rezalet nedeni iledir ki Peygamber (s.a.v.) hulleci kocayı kiralık döl hayvanına benzetmiştir, demiştir.

 

El-Hafız da et-Telhis'te: 'Kocasından üç talakla boşanan kadın' başka koca nikahlarken boşıyacağını şart koşsa veya 'Bu kadınla evlendiğim zaman benden boş olsun' gibi bir şart koşsa, böyle bir şarta bağlı olarak kıyılan nikahın batıl olduğuna hükmeden alimler bu hadisi delil göstermişlerdir. Şüphesiz hadis umumi bir hüküm taşıdığı için, böyle bir şartla kıyılan nikahı da kapsar. Başka tür nikahı da kapsar.

 

El-Hakim ve Tabarani'nin Ebu Gassan yolu ile "Nafi'den rivayet ettiklerine göre: "Bir adam İbni Ömer (r.a.)'a gelerek şu soruyu sormuş: Bir adam karısını üç talakla boşamış, adamın kardeşi de bu karı adamla tekrar evlenebilsin, amacı ile nikahlamış. Fakat anılan amaç hususunda ilgililer arasında hiç bir danışma, görüşme ve konuşma olmaksızın nikah kıyılmıştır. Bu ikinci koca karıyı boşarsa, karı ilk kocası ile evlenebilir mi? İbni Ömer (r.a.), Hayır. (Kadm ilk kocası ile evlenemez.) Ancak başka bir adam (hakiki anlamda evlenip) beraber yaşamak amacı ile bu kadınla evlenir, sonra (böyle hile söz konusu değil iken) normal bir boşama olursa o zaman kadın ilk kocası ile evlenebilir. Resulullah (s.a.v.) hayatta iken biz bu (soruda anlatılan) birleşmeyi gayri meşru sayardık diyerek cevap vermiştir," şeklinde bilgi vermiştir."

 

Tuhfe yazarı el-Hafız'ın sözünü ve onun Hakim ile Tabarani'den naklen beyan ettiği İbni Ömer (r.a.)'m hadisini zikrettikten sonra şöyle der: Ez-Zeylai, Nasbu'r-Raye'de açıkladığı gibi el-Hakim, İbni Ömer (r.a.)'ın bu hadisini el-Müstedrek'te rivayet ederek sahih olduğunu söylemiştir.

 

Tirmizi, 1934 nolu İbni Abbas (r.a.)'ın hadisinin mislini İbni Mes'ud (r.a.)'den rivayet ettikten sonra: 'İçlerinde Ömer bin el-Hattab, Osman bin Affan, Abdullah bin Amr bin el-As'ın da bulunduğu alim sahabiler ve tabiilerin fıkıhçıları bu hadisle amel etmişlerdir. Süfyan-i Sevri, İbnü'l-Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak'ın kavli de budur. Carud bana şöyle dedi: Veki de böyle hükmediyordu ve rey ehlinin bu konudaki sözleri onların fetvaları içerisinden çıkarılıp atılmalıdır, diyordu.

 

Yine Veki demiştir ki: Süfyan: Bir adam, bir kadının eski kocası ile evlenebilmesini sağlamak niyeti ile o kadını nikahladıktan sonra kadınla yaşamak ve onu nikahı altında tutmak isterse (yani eski kocası ile tekrar evlenmesi için kadını boşamak niyetinden cayarsa) adam yeniden ve sıhhatlı bir nikah kıymadıkça kadını yanında tutması haramdır, demiştir. (Yani hileli olarak kıyılan nikahın hükümsüz olduğunu söylemiştir.)'' der. Allah cümlesinden razı olsun.

 

Tuhfe yazarı Tirmizi'nin yukarıdaki sözlerinin açıklaması bölümünde şu bilgiyi vermiştir:

"Sübulu-s-Selam'da: 'Bu hadis (yani İbni Mes'ud (r.a.)'ın bu babtaki hadisi) hulleciliğin haramlığına delalet eder. Çünkü, lanet ancak haram bir şey işleyen için olabilir. Haram olan her şey yasaktır. Yasaklama hükmü, kıyılan nikah ın bozukluğunu gerektirir. Alimler, bu hileli nikah için bir kaç misal getirmişlerdir. O misalIerin bir kısmı şunlardır: 

 

Birincisi: Hulleci koca karıyı nikahlarken akid içinde, ben onu eski kocasına helal ettirince (yani onunla evlenip gerdeğe girdikten sonra) bizim nikahımız sona ermiş olsun. der. Böyle kıyılan nikah akdi, geçici nikah mahiyetini arzeder ki böyle muvakkat (süreli) nikah yapılamaz.

 

İkincisi: Hulleci koca kadınla nikahını akdederken; Bu kadını eski kocasına helal ettireceğim zaman onu boşayacağım, der.

 

Üçüncüsü: Eski koca ile yeni koca hulle işinde antad kalırlar.

 

Amaç, kadının yeni koca ile daimi bir evlilik hayatı sürmesi değildir. Kadının tekrar eski kocasına helal olmasını sözde sağlamaktır. Fakat nikah akdedilirken bu amaçtan söz edilmiyor.

Hadisdeki lanetleme umumi ve şümullü olduğuna göre bu misallerin tümündeki nikah akdinin batıl ve hükümsüz olması gerekir. Bu misallerin bir kısmında nikah akdinin batıl sayılması hususunda ihtilaf var ise de nikahın sahih oldUğunu söyleyenlerin elinde bir delil yoktur. Bu nedenle bu söz ile amel edilmemesi icap eder,' denilmiştir.

 

Hafız Zeylai, Nasbü'r-Raye'de şöyle der; Hanefi Fıkıh kitablarından el-Hidaye sahibi bu hadisi yani "Allah Muhallil'e ve Muhallel leh'e lanet eylesin" hadisini delil göstererek, hulle şartı ile kıyılan nikahın mekruhluğunu söylemiştir. Halbuki hadisin zahiri böyle kıyılan nikahın haramlığını gerektirir. Nitekim Ahmed'in mezhebi budur.'

 

Zeylai'nin beyanına göre kıyılan nikahın geçerli olduğuna hükmedenler şu noktaya dayanıyorlar: Hadiste hulleci kocaya Muhallil yani kadını eski kocasına helal ettiren, denilmiştir. Ona bu ismin verilmesi nikah akdinin sahihliğine delalet eder. Çünkü Muhallil, helallığı gerçekleştiren, demektir. Eğer nikah akdi batıl olsaydı, Muhallil ismi verilmezdi.

 

Tuhfe yazarı bundan sonra şöyle der: "Şüphesiz, İmam Ahmed'in söylediği gibi böyle bir nikah akdinin haramlığı, hadisten anlaşılan açık hükümdür. Hulleci kocaya Muhallil isminin verilmesi adamın sanısına göredir. Çünkü üç talakla boşanmış bir kadınla, boşamak niyeti veya şartı ile nikah akdini yapan hülleci koca, kendisinin bu kadınla böyle bir nikah akdini yapıp onunla cinsel temasta bulunmak sureti ile kadını eski kocası için helal ettirdiğini sanıyor. İşte bu sanısı dolayısıyla ona MuhaIliI ismi verilmiştir. Yoksa bu adam böyle yapmakla gerçekten kadını eski kocasına helal ettirdiği için ona bu isim verilmiş değildir. İbni Ömer (r.a.)'ın: Biz bunu ResülulIah (s.a.v.) zamanında gayri meşru bir birleşme sayardık' mealindeki hadisi bu durumu aydınlatır." İbni Ömer (r.a.)'ın bu hadisinin sahih olduğunu yukarda Hakim'den naklen beyan etmiştik.

 

Sindi, Tirmizi'nin şerhinde: 'Rey ehli yani Ebu Hanife ve arkadaşlarının cevabı şöyledir: Rey ehlinin kavli bu hadise muhalif değildir. Çünkü lanetlemek, bazen işin rezaleti ve erkeklik haysiyetinin yara alması nedeni ile olabilir. Hulleci kocaya 'Muhallil' ismi verilmesi kıyılan nikah akdinin sahihliğine delalet eder. Çünkü bu kelimenin manası helal ettirici, demektir. Eğer nikah akdi sahih olmazsa helal ettirme durumu gerçekleşmez. Hadiste, kıyılacak nikah akdinde, boşama şartının bulunmasından veya bulunmamasından söz edilmemiştir. Bu itibarla hulleci kocaya 'Muhallil = Helal ettirici' isminin verilmesi ile böyle yapanların lanetlenmesi noktalarının arasını bulmak ve hadisdeki bu iki noktayı uzlaştırmak için lanetlemeyi böyle nikah kıymayı haram kılmak manasına değil de işin çirkinliğine bağlayıp böyle yorumlamak gerekir. Hadis böyle yorumlanınca, kadının eski kocasına helal ettirilmesi niyeti veya şartı ile kıyıları nikahın batıl olduğuna bir delalet olmaz,' demiştir.

 

Tuhfe yazarı Sindi'nin bu sözlerini naklettikten sonra: 'Lanetlemenin, böyle nikah akdinin haramlığı için olmayıp işin rezaleti için olduğunu söylemek dayanaksız ve mücerret iddiadır. Bilakis Allah'ın laneti ancak yapılan işin haramlığı nedeni iledir. Hulleciye Muhallil, denilmesinin nikah akdinin sahihliğine delalet etmediği yukarda anlatılmıştır,' demiştir.

 

Tuhfe yazarı daha sonra Hattabi'den şunu nakletmiştir: 'Hattabi, el-Maalim'de: Kadın ikinci koca ile nikahlanırken, kadının eski kocası ile yeni kocası arasında kadını boşamak şartı söz konusu edilmiş ise kıyılan nikah batıldır. Çünkü muvakkat bir nikah olmuş olur. Fakat böyle bir şart söz konusu edilmeyip, tarafların besledikleri niyet bu ise kıyılan nikah mekruh sayılır. Eğer bu şekilde nikah kıyılıp ikinci koca kadınla cinsel temasta bulunduktan sonra boşarsa, kadının iddeti bitince eski kocası ile evlenebilir. Bir çok alim, tarafların kadının ikinci kocasından ayrılmasını şart koşmasalar bile böyle bir şeyi düşünmelerini ve kalbIerinde niyet etmelerini mekruh saymışlardır. Yalnız bir tarafın böyle düşünmesinin hükmü de budur.

 

İbrahim Nehai: İkinci koca, kadınla daimi olarak evlilik hayatını sürdürmek amacını gütmedikçe, o kadınla bir süre yaşadıktan yani cinsel ilişkide bulunduktan sonra onu boşasa, kadın eski kocası ile evlenemez. Eğer eski koca, yeni koca ve kadından birisinin niyeti kadının eski kocaya varması için bu nikahı yapmak ise kıyılan nikah batıldır. Ve kadın böyle bir nikah ve birleşmeden sonra boşanmakla eski kocası ile evlenemez, demiştir.

 

Süfyan-i Sevri: İkinci koca kadını eski kocasına helal ettirmek niyeti ile onunla nikahlandıktan sonra niyetini değiştirip kadını boşamamaya karar verirse, benim görüşüm ve uygun gördüğüm yol adamın kadından ayrı durup yeniden nikahını kıymasıdır, demiştir.

 

Ahmed bin Hanbel de Süfyan gibi söylemiştir. Malik bin Enes de şöyle demiş: Durum ne olursa olsun derhal kadın ile ikinci koca birbirisinden uzaklaştırılır ve kadın eski kocası ile böyle bir nikahtan sonra evlenemez,' diye bilgi vermiştir.

 

Tuhfe yazarı Hattabi'den yukardaki bilgileri naklettikten sonra: Şafii şöyle demiştir: Eğer ikinci kocanın nikah akdinde her hangi bir şart söz konusu edilmezse kıyılan nikıih sahihtir. Tarafların kalplerindeki gizli niyet nikah akdini bozmaz. Çünkü niyet hatıra gelen bir şeydir. Hatıra bir şeyin gelmesinden dolayı insan günah işlemiş sayılmaz. El-Hafız el-Münziri, et-Telhiz adlı kitabında Şafii'nin böyle söylediğini nakletmiştir. Ben derim ki Şafii'nin bu sözü hakkında da konuşulmuştur."

 

Tuhfetü'l-Ahvezi bundan sonra Ömer bin el-Hattab (r.a.)'den rivayet edilen ve bu konu ile ilgili eserlerini nakletmiştir. Bu eserlerden İbni Ebi Şeybe'nin tahric ettiği birisinde Ömer (r.a.):

"Bana intikal ettirilecek her hulleci kocayı ve kendisi için hulIe yapılan her kocayı recmedeceğim. demiştir."

 

Şafii mezhebinin mutemed Fıkıh kitaplarına göre, ikinci koca her hangi bir şartla kadını nikahlarsa o nikah batıldır. Böyle bir şart koşulmamakla beraber, kadının ikinci kocası tarafından boşanıp tekrar eski kocasına varması niyetini beslemek ise mekruhtur. "

 

Hanefi fıkıh kitaplarından Fethu'l-Kadir'de şöyle denilmiştir: 'İkinci koca kadını bir şart koşulmadan nikahlarsa duruma bakılır. Eğer bu adam hulleci koca olarak tanınıyor ise yapılan iş tahrimen mekruhtur.'

 

Bu babta rivayet olunan hadisler yüce dinimizde Hulle'nin yeri olmadığına delalet ederler. Konu hakkında daha geniş bilgi için Fıkıh kitaplarına müracaat edilmesi tavsiye olunur.