DEVAM: 56- ĞAYRET
(KISKANMA) BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
يحيى.
حَدَّثَنَا أبو
اليمان.
أنبأنا شعيب
عن الزهري.
أخبرني علي بن
الحسن أن
المسوس بن
مخرمة أخبره: - أن
علي بن أبي
طالب خطب بنت
أبي جهل وعنده
فاطمة بنت
النَّبِيّ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَم،
فلما سمعت
بذلك فاطمة
أتت النَّبِيّ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم فقالت:
إن قومك
يتحدثون أنك
لا تغضب
لبناتك. وهذا
علي ناكحا
ابنة أبي جهل. قَالَ
المسور: فقام
النَّبِيّ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم. فسمعته
حين تشهد، ثم
قَالَ ((أما
بعد. فإني قد أنكحت
أبا العاص بن
الربيع
فحدثني
فصدقني. وإن فاطمة
بنت مُحَمَّد
بضعة مني.
وأنا أكره أن
تفتنوها.
وإنها، و
اللَّه! لا
تجتمع بنت
رسول اللَّه
وبنت عدو
اللَّ، عند
رجل واحد
أبدا)). قَالَ: ففنزل
علي عن
الخطبة.
Ali bin el-Hüseyn
(bin Ali bin Ebi Talib) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: el-Misver bin
Mahreme (r.a.): kendisine şöyle demiştir: Ali bin Ebi Talib (r.a.), Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kızı Futima (r.anha) ile evli iken Ebu
Cehil'in kızı ile evlenmek istedi. Fatima, bu durumu işitince Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in yanına vararak ; (Babacığım kızlarına eziyet edildiğinde)
onlar için senin kızmadığını herkes söylüyor. Bak İşte Ali, Ebu Cehil'in kızı
ile evlenmek üzeredir, dedi.
Misver demiştir ki•.
Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kalktı (bir hutbe okudu.
Hutbesinde) şehadet getirdikten sonra şöyle buyurduğunu işittim: «Besmele, hamd
ve şehadetten sonra (bilmiş olun ki:) Ben. (kızım Zeyneb'i) Ebül-As bin
er-Rabia nikah ettim. O bana (Zeyneb üzerine evlenmiyeceğine) söz verdi ve bana
karşı (verdiği sözde) doğru davrandı. Ve şüphesiz Muhammed'in kızı Fatima
benden bir parçadır. (Aranızda dolaşan söylentiler gibi şeyler yüzünden) onu
bir hataya düşürmenizi çirkin görürüm. Allah'a yemin ederim ki, hiç bir zaman
Resulullah'ın kızı, Allah'ın düşmanı (Ebü Cehil)'in kızı ile beraber bir
erkeğin nikahı altında birleşemez.»
Ravi demiştir ki:
Bunun üzerine Ali (r.a.), Ebü Cehil'in kızını istemekten vazgeçti.
Diğer tahric:
Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Ahmed de bunu rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Misver (r.a.)'ın hadisini (1998) Kütüb-i Sitte
sahiplerinin hepsi ve Ahmed rivayet etmişlerdir.
Hadis'in baş
kısmında «Hişam bin el-Muğire'nin oğulları» buyurulmuştur. Hişam. Ebu Cehil'in
babasıdır. Bilindiği gibi Ebu Cehil. Bedir savaşında Cehennem'e Yollanmiştı.
Onun kardeşleri Seleme ve Haris ile oğlu İkrime Mekke'nin fethedildiği yıl
müslüman olmuşlar ve İslamiyete samimiyetle inanmışlar. Ebu Cehil'in kızını Ali
(r.a.) ile evlendirmek için Nebi (s.a.v.)'den izin isteyenler Ebu Cehil'in
anılan iki kardeşi ile oğlu idiler.
Ebu Cehil'in
kızının ismi hakkında değişik rivayetler vardır. El-Hakim'in rivayetine göre
Cuveyriye ismine ait kavil meşhurdur. Onun isminin Avra. Hayfa veya Cemile
olduğuna dair rivayetler de vardır.
Nebi (s.a.v.)
Hişam oğullarına izin vermiyeceğine dair buyruğu üç defa tekrarlamıştır. Bu
tekrarlamadan maksat izin vermeyişi geçici bir süre için olmayıp daimidir.
İlelebet izin verilmiyecektir.
Hadisin: «Ancak
Ali benim kızımı boşamak. .. » fıkrasından maksat, Ali'nin Ebu Cehil'in kızını
istemekten vazgeçmesini sağlamaktır. Açık olan yorum budur. Çünkü Nebi (s.a.v.)
izin vermiyeceğini bildirdikten sonra Ali (r.a.)'ın Ebu Cehil'in kızını
istemesi ihtimali akıldan çok uzaktır.
Hadis, Fatima
(r.anha)'nın üstün faziletine ve Nebi (s.a.v.)'in yanındaki yüce değerine
delalet eder.
Misver'in
ikinci hadisini (1999) Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Ahmed de rivayet
etmişlerdir. Bazı rivayetlerdeki metin daha uzundur.
Hadiste sözü
edilen Ebu'l-As (r.a.) Nebi (s.a.v.)'in Zeyneb (r.anha) isimli kızı ile evli
idi. Ebu'l-As, Zeyneb ile evlenirken onun üzerine ikinci bir kadınla
evlenmiyeceğine söz vermiş ve bu sözüne sadık kalmıştır. Nebi (s.a.v.) irad
buyurduğu hutbede onun bu sadakatını ifade edip övmüştür. Hadisi açıklayan
alimler şöyle derler; Ali (r.a.) de Fatima (r.anha) ile evlenirken muhtemelen
böyle bir şart koşmuştur. Eğer böyle bir şartı varsa, bu şartı unuttuğu için
Ebu Cehil'in kızını istemiştir, diye yorum yapılır. Şayet böyle bir şartı yok
ise, Fatima (r.anha) üzerine evlenmeye teşebbüs etmesi kendisinden beklenmediği
için ima yollu kınanmıştır. Nebi (s.a.v.) çok ender olarak kişiyi işlediği
kusurdan ötürü yüzyüze ayıplardı. Ali (r.anh)'ı sırf Fatima (r.anha)'nın
rızasını ve gönlünü almak için alenen ayıplamıştır. Bu olay Mekke fethinden
sonra vuku bulmuştur.
Ebu'l-As (r.a.)
Nebi (s.a.v.)'e Nebilik görevi verilmeden önce O'nun yaşça en büyük kızı Zeyneb
(r.anha) ile evlenmişti. Evlenirken, Zeyneb (r.anha)'nın üzerine ikinci bir
kadınla evlenmiyeceğine söz vermiş ve bu sözüne sadakat göstermişti. Bu zat henüz
müslüman olmadan önce vuku bulan Bedir savaşında esir edilmişti. Zeyneb
(r.anha) evlenirken anası Hatice (r.anha) tarafından kendisine hediye edilmiş
olan gerdanlığını Mekke'den Medine'ye esir edilen kocası Ebu'l-As'a göndererek,
gerdanlığını fidye olarak verip esaretten kurtarılmasını istemişti. Resul-i
Ekrem (s.a.v.) gerdanhğı görünce, sahabilere: «Dilerseniz, Zeyneb'in esirini
Zeyneb için salıverin ve gerdanlığını da Zeyneb'e geri gönderin» buyurmuş,
Sahabiler de: Hay hay deyip, Ebu'l-As'ı serbest bırakmışlar ve Zeyneb'in
gerdanlığını da iade etmişler. Nebi (s.a.v.) Zeyneb'i Medine'ye göndermeyi
Ebu'l-As'tan isteyip serbest bırakılması için şart koşmuş idi. Ebu'l-As,
verdiği sözü yerine getirmiş ve Mekke'ye varır varmaz Zeyneb'i Medine'ye
babasının yanına göndermişti. Ebu'l-As ikinci kez esir edilmiş, yine Zeyneb'in
ricası üzerine tekrar serbest bırakıldıktan sonra İslamiyeti kabullenmiş ve
bunun üzerine Nebi (s.a.v.) Zeyneb'i onun nikahına iade buyurmuştu. Bundan
sonra Ebu'l-As ile Zeyneb'in Ümame isimli kız çocukları olmuştur.
Nebi (s.a.v.),
Ali (r.a.)'ın Ebu Cehil'in kızı ile evlenmeye teşebbüsleri konusunda yaptığı
konuşma esnasında Ebu'l-As'ın mes'elesini Ali için örnek olmak üzere
açıklamıştır. Çünkü Ebu'l-As müslüman olmadan önce de, müslüman olduktan sonra
da Zeyneb'e daima iyilik etmiş, onu hiç üzmemiştir.
Nebi
(s.a.v.)'in «Onu (yani Fatıma'yı) bir hataya düşürmenizi çirkin görürüm.»
ifadesinden maksat şu olabilir: Fatima, Nebi (s.a.v.)'e yaptığı müracaat
esnasında: "Herkes senin kızların için kızmadığını söylüyor."
demişti. Halk arasında dolaşan bu söylenti gerçek değildi. Fatima'nın böyle bir
söylentiye değer vermesi bir hata sayılır. Halk, onun bu hataya düşmesine
sebebiyet vermiş olur.
Bazı
rivayetlerde bu cümle; «ve ben Fatıma'nın (kıskançlık yüzünden kocasına karşı)
şanına layık olmayan bir davranışa kapılmasından endişeleniyorum.» şeklinde
geçiyor. Müellifin rivayetindeki cümleyi böyle yorumlamak da mümkündür.
Cümledeki hitap sahabilere ise de asıl muhatap Ali olabilir. Nebi (s.a.v.)'in
Fatima hakkında böyle bir endişe duymasının sebebi ise, Fatima'nın anası Hatice
(r.anha) vefat etmişti, ondan sonra da kardeşleri vefat etmişlerdi. Fatima bu
musibetler nedeni ile uzgündü. Üzerine kuma geldiği takdirde kendisini teselli
edecek kimse pek yoktu.
Ali (r.a.) ise
birden fazla kadınla evlenmenin caizliğine ait ayetin umumi hükmüne bakarak
ikinci bir kadınla evlenmesinde bir sakınca göremediği için böyle bir istekte
bulunmuş olabilir. Sonra Nebi (s.a.v.)'in buna rıza göstermediğini anlayınca
derhal bu istekten vazgeçmiştir.
Nebi
(s.a.v.)'in ''AIlah'a yemin ederim ki hiç bir zaman Nebiin kızı ile Allah'ın
düşmanı (Ebu Cehil)'in kızı...'' cümlesi değişik şekilde yorumlanmıştır.
Tekmile yazarı bu cümle ile ilgili olarak özetle şöyle der: 'Bu cümlede şu
işaret var: Ali, Fatima üzerine Ebu Cehil'in kızı ile evlenebilir. Lakin bu
evlenme işi Nebi (s.a.v.)'e eziyet verir, O'na eziyet ise haramdır.
Nevevi:
"Nebi (s.a.v.) bazı rivayetlerde mevcut; «Ben helal olan bir şeyi haram
kılacak değilim» sözü ile Ali'nin Ebu Cehil'in kızı ile evlenmesinin
mübahlığına delalet eder. Lakin Nebi (s.a.v.) iki nedenle Fatima ile Ebu
Cehil'in kızının beraberce bir nikah altında bulundurulmasını yasaklamıştır.
Birinci neden: Nebi (s.a.v.) son derece Fatima ve Ali'ye şefkatli idi. Ali
evlenseydi Fatima eziyet duyacaktı, dolayısıyla Nebi de eziyet duymuş olacaktı.
O'na eziyet veren ise helak olacaktı. İkinci neden: Fatima kıskançlık yüzünden
kocasına karşı hata edebilirdi.
Bir kavle göre
cümlenin manası şudur: Allah'ın lütfu ile ben biliyorum ki Fatima ile Allah'ın
düşmanının kızı bir erkeğin nikahı altında birleştirilmiyecektir.
Cümlenin manası
muhtemelen şöyle olabilir: Nebi (s.a.v.)'in kızı ile Allah'ın düşmanının
kızının bir erkeğin nikahı altında birleştirilmesi haramdır, Bazı rivayetlerde
bulunduğunu yukarda ifade ettiğim ilave cümlenin manası da şöyle olur: Ben
helal olan bir şeyi haram kılacak değilim. Yani, ben AIlah'ın hükmüne muhalif
bir şey söylemem. O bir şeyi helal kılmış ise onu haram edemem ve O, bir şeyi
haram kıldığı zaman ben helal kılamam ve haramlığını açıklamak durumundayım.
Çünkü susmam, onun mübahlığına delalet eder. Bu yoruma göre bir erkeğin nikahı
altında birleştirilmesi haram olan kadınlardan ikisi de Nebi'in kızı ile Allah
düşmanının kızıdır," diye bilgi vermiştir. Nevevi'nin sözü burada sona
erdi.
El-Hafız şöyle
demiştir: Hutbenin zahirine göre, Ali'nin Ebu Cehil'in kızı ile evlenmesi
caizdir. Lakin Nebi (s.a.v.), Fatima'nın hatırı için Ali'yi menetmiş, Ali de
Nebi (s.a.v.)'in emrine uyarak, bu işi bırakmıştır. Bence, Nebi (s.a.v.)'in
kızları üzerine başka kadınla evlenmenin yasaklanması hükmü verilmiş olabilir.
Bu hüküm Nebi (s.a.v.)'in kızlarından yalnız Fatima'ya munhasır olabilir.'
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1. Hadis Fatima
(r.anha)'nın üstün faziletine ve Nebi (s.a.v.)'in onun rızasını gözetleyip ona
ne derece şefkatli ve düşkün olduğuna delalet eder.
2. Fatima,
Ali'nin Ebu Cehil'in kızı veya başka bir kimsenin kızı ile evlenmesine rıza
gösterseydi, Ali'nin bundan menedilmiyeceği hükmü çıkarılabilir.
Nebi
(s.a.v.)'in damadı Ebu'l-As (r.a.) hakkındaki bazı bilgiler 2008 - 2010 nolu
hadislerin izahı bölümünde verilecektir.