8- KOCASI ÖLEN KADIN
İDDETİ SÜRESİNCE NEREDE DURUR, BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
أبو خالد
الأحمر،
سليمان بن حيان،
عن سعد بن
إسحاق بن كعب
بن عجرة، عن
زينب بنت كعب
بن عجرة
((وكانت تحت
أبي سعيد
الخدري)) أن
أخته الفريعة
بنت مالك،
قالت:
-
خرج زوجي في
طلب أعلاج له.
فأدركهم بطرف
القدوم.
فقتلوه. فجاء
نعي زوجي وأنا
في دار من دور
الأنصار.
شاسعة عن دار
أهلي. فأتيت
النَّبِيّ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم فقلت:
يَا رَسُولَ
اللَّه! إنه
جاء نعي زوجي
وأنا في دار
شاسعة عن دار أهلي
ودار إخوتي.
ولم يدع مالا
ينفق علي، ولا
مالا ورثته.
ولا دارا
يملكها. فإن
رأيت أن تأذن
لي فالحق بدار
أهلي ودار
إخوتي فإنه
أحب إلي،
وأجمع لي في
بعض أمري.
قَالَ
((فافعلي إن
شئت)) قالت،
فخرجت قريرة
عيني لما قضى
اللَّه لي على
لسان رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم. حتى
إذا كنت في
المسجد، أو في
بعض الحجرة
دعاني فقال
((كيف زعمت؟)) قالت
فقصصت عليه.
فقال ((امكثي
في بيتك الذي
جاء فيه نعي
زوجك حتى يبلغ
الكتاب أجله))
قالت: فاعتددت
فيه أربعة
أشهر وعشرا.
Zeyneb bint-i
Kâ'b bin Ucra (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; Kocası Ebû Saîd-i Hudrî
(r.a.)'ın kız kardeşi Furay'a bint-i Mâlik (r.anha) şöyle demiştir : Kocam,
(kaçan) kölelerini aramaya çıktı ve Kadûm tarafında onlara yetişti. Köleler
kocamı (orada) öldürdüler. Kocamın ölüm haberi geldi. Ben o sıralarda babamın
evine uzak düşen Ensar'ın evlerinin birisinde ikâmet ediyordum. Bunun üzerine
ben. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Seliem)'in yanına vararak: Yâ Resûlallah!
Kocamın ölüm haberi geldi. Ben babamın evinden ve kardeşlerimin evinden uzak
olan bir evdeyim. Kocam ne bana harcanacak bir mal bıraktı, ne mirasçıhk yolu
ile sahip olduğum bir mal bıraktı, ne de maliki bulunduğu bir ev bıraktı.
Babamın evine ve kardeşlerimin evine
taşınmama izin verirseniz şüphesiz bunu çok arzularım ve bazı işlerim yönünden
iyi olur, diye müsaade istedim. Efendimiz :
«Ditersen
(taşınma işini) yap,- buyurdu. Furay'a demiştir İd : Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in dili ile Allah'ın benim için verdiği bu hükme sevinçli
olarak Nebi'in huzurundan ayrıldım. Nihayet ben mescidde veya evin sahanlığında
iken, Efendimiz beni (geri) çağırarak: «Sen nasıl söyledin?» buyurdu. Furay'a
demiştir ki: Ben söylediklerimi tekrar anlattım. Bunun üzerine O, bana: «Yazılı
(yâni süresi Kur'an da belirli) iddet süresi tamamlanıncaya kadar, sen kocanın
ölüm haberini aldığın evinde dur» buyurdu. Furay'a demiştir ki: Ben o evde dört
ay on gün iddet olarak durdum.
Diğer tahric:
Bu hadisi dört sünen sahibIeri, Malik, Şafii, Ahmed ve Hakim rivayet
etmişlerdir. Bazı rivayetlerdeki ifade değişikliği manayı etkilemez.
AÇIKLAMA: Hadisin metninde geçen A'lac: İlc'in çoğuludur.
Acemden, iri ve kaba adamlar, demektir. Burada köleler anlamında kullanılmıştır
.. Yine hadiste anılan Kadum, Medine'ye 6 mil mesafede bir yerin ismidir. Bu
semte Kaddum da denilir.
Peygamber
(s.a.v.), kocası öldürülen Furay'a (r.anha)'ya önce babası gile taşınıp
iddetini orada sürdürmesine izin vermiş, hemen sonra da bu müsaadeyi
durdurmuştur. Tekmile yazarı Furay'a (r.anha)'nın kocasının ismine dair bir
kayda rastlamadığını ifade ettikten sonra şöyle der: "Şöyle bir soru
hatıra gelebilir: İddette olan bu kadının evini taşımasına Peygamber (s.a.v.)
niçin önce izin vermiş, sonra da bu izni iptal etmiştir? Keza kadının aldığı ev
kocasının mülkü değildi, kocasından ona ne bir mal kalmıştı, ne de bir nafaka.
Durum böyle iken Peygamber (s.a.v.) kadının iddetini bu evde tamamlamasını
nasıl emretmiştir? Bu sorulara şöyle cevap verilir:
Kadın durumu
arz ettiği zaman, onun anılan evden taşınması önce zaruri görülmüş ve bu
nedenle izin verilmiş, kadın geri çağırılarak durumu tekrar gözden geçirilince,
taşınması zaruri görülmediği için aynı evde iddetini ikmal etmesi
emredilmiştir, denilebilir. Kadın gündüz çıkıp ihtiyaçlarını görür ve geceyi o
evde geçirir.
Bazı
rivayetlerde şu fazlalık vardır: Furay'a demiştir ki: Osman bin Affan
(r.anh)'ın (hallfeliği) zamanı olunca, halife bana haber gönderip (beni
çağırttı) ve bu mes'eleyi bana sordu. Ben de anlattım. Halife Osman, anlattığım
hükme uydu ve bununla hükmetti.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ
Bir kadın,
kocası öldüğünde hangi evde ikamet ediyor ve kocasının ölüm haberini alıyor ise
iddetini o evde sürdürmek zorundadır, başka eve taşınamaz. Hadis buna delildir.
Dört mezheb imamları, Evzai, İshak ve sahabiler ile tabiilerden birer cemaat
böyle hükmetmişlerdir. Ömer bin el-Hattab, Osman bin Affan. İbn-i Omer, İbn-i
Mes'ud (r.anhüm) ile Kasım bin Muhammed, Salim bin Abdillah ve Said bin
el-Müseyyeb böyle hükmedenlerdendirler ..
Hattabi: Bu
hadis, kocası ölen kadının iddeti boyunca kocasının evinde oturmasının
gerekliliğine, başka evde oturamıyacağına ve mesken ihtiyacının karşılanmasının
vücubuna delalet eder. Ebu Hanife demiştir ki: Kocası ölen kadının iddeti
süresince mesken ihtiyacı kocasının malından karşılanır, kadın kendi
meskeninden başka bir yerde geceleyin duramaz ve gündüzleri dilerse evinden
dışarı çıkabilir.
Malik, Şafii,
Ahmed ve Sevri de böyle hükmetmişlerdir. Muhammed bin el-Hasan ise: Kocası ölen
kadın iddeti bitinceye kadar evden dışarı çıkamaz, demiştir.
Ata, Cabir,
el-Hasan, Ali, İbn-i Abbasve Aişe (r.anhüm): Kocası ölen kadın iddetini
dilediği evde geçirir, demişler, diye bilgi vermiştir."