SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-TİCARAT

<< 2161 >>

DEVAM: 9- KÖPEK BEDELİNDEN. FAHİŞE'NİN FUHUŞ KAZANCINDAN, KAHİN'İN ÜCRETİNDEN VE ERKEK HAYVANI DİŞİ'YE ÇEKTİRME BEDELİNDEN NEHİY BABI

 

حدّثنا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ حدّثنا الْوَلِيدُ بْنُ مَسْلَمَةَ أَنْبَأَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ عَنْ أَبِي الزَُّبيْرِ عَنْ جَابِرٍ قَاَل  - نَهَى رَسُولُ اللّهِ صلى اللّه عليه وسلم عَنْ ثَمَنِ السِّنَّوْرِ

 

في إسناد المصنف ابن لهيعة لكن الحديث رواه أبو داود وغيره بإسناد آخر فقال البيهقي : الإسناد صحيح على شرط مسلم دون البخاري فإن البخاري لا يحتج براوية أبي سفيان ولابراوية أبي الزبير ولعل مسلماً إنما لم يخرّجه في الصحيح لأن وكيعاً رواه عَنْ الأعمش قال قال الأعمش : أرى أبا سفيان ذكره فالأعمش شك في أصل الحديث فصارت رواية أبي سفيان بذلك ضعيفة

 

قال السنديّ : قلت : وقد أخرجه مسلم برواية ابن الزبير قال سألت جابراً عَنْ ثمن الكلب والسنّور قال : زجر النبي صلى الله عليه وسلم عَنْ ذلك فكأن مراد البيهقي أنه لم يخرجه برواية أبي سفيان واللّه أعلم

 

Cabir (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kedi bedelinden nehyetti.

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, Ebu Davud, Nesai.

 

AÇIKLAMA: Ebu Mes'ud (r.a.)'ın hadisi Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet edilmiştir. Cabir (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud, Tirmizi ve Nesat de rivayet etmiştir. Müslim de bir benzerini rivayet etmiştir. Müslim'deki rivayet mealen şöyledir: Ravi Ebu'z-Zübeyr demiştir ki: ''Ben, köpek ve kedi bedelinin hükmünü Cabir (r.a.)'den sordum. Cabir dedi ki: Peygamber (s.a.v.) bundan men etmiştir."

 

Bu babta rivayet edilen hadisler, köpek ve kediyi satıp bedelini almanın, fahişe kadının zina kazancmın, kahin ve falcının aldığı ücretin ve döl hayvam dişiye çektirme ücretinin haram olduğuna delalet eder.

 

Alimlerin bu hadisleri yorumlamaları ve anılan bedel ve ücretler hakkındaki görüşleri ile ilgili olarak Nevevi şöyle der: "Hadiste geçen fahişenin mehir'inden maksad onun zinadan aldığı kazançtır. Bu kazancı kadınlığını vermek karşılığında aldığı için şekil açısından mehir'e benzer. Çünkü bilindiği gibi nikahlanan kadın, kadınlığını eşine teslim etmesi karşılığında aldığı mala mehir ve sıdak denilir. Zaniye ve fahişe kadının bu çirkin fiili büyük günah olduğu gibi onun fuhuş kazancı da müslümanların icma'ı ile haramdır.

 

Kahin ve falcmın aldığı ücret de Alimlerin icma'ı ile haramdır. Hulvan: hill'e verilen ücrettir. Herevi ve başkası bu kelimenin Hal; den alınma olduğunu söylemişler kahin yorulmadan ve kolayIıkla bu ücreti aldığı için aldığı ücret, tatlı şeye benzetilmiş ve bu nedenle buna hulvan denilmiştir. Kızını nikahlarken babasının kendine aldığı kızının mehrine de Hulva,n denilir. Mehir, bilindiği gibi kızın hakkıdır. Babasının hakkı değildir. Babanın bunu kendine alması yadırganır ve özellikle kadınlar arasında ayıp bir şey sayılır.

 

Arkadaşlarımızdan Bağavi ve Kadı iyaz: Kahin'in aldığı ücret müslümanların icmaı ile haramdır. Çünkü haram olan kehanetin karşılığıdır ve batıl bir yolla mal yemektir. Şarkıcı kadının şarkıcılıktan aldığı kazanç ve ölü üzerinde sesle ağlayıp ölünün meziyetlerini dile getiren kadının bundan dolayı aldığı ücret de aynı şekilde haramdır, demişlerdir.

 

Hattabi: Arraf'ın kazancı da kahin'in kazancı gibi haramdır. Bunlar arasındaki fark şudur: Kahin, kainatta gelecek zamanda meydana gelecek olaylardan haber veren ve sırları bildiğini iddia eden kimsedir. Arraf ise çalınan şeyleri, zayi olan şeylerin yerini bildigini ve bu gibi işleri meydana çıkarabildiğini iddia eden kimsedir. Arablar arasında bir sürü kahin vardı. Bunlar bir çok şeyleri bildiğini iddia ederlerdi. Bunların bir kısmı; kendisinin emrinde cinler bulunduğunu ve onlar vasıtası ile birtakım bilgiler edindiğini iddia ederdi. Diğer bir kısmı da, kendisinde bulunan bir nevi ilham ve kudretle bazı şeyleri idrak ettiğini iddia ederdi. Arraf denilen kısım da, birtakım ön bilgiler ve nedenler ile bazı gizli şeyleri bilebildiğini iddia ederdi. Mesela bir mal çalındığı zaman kim tarafından çalındığını ve malın nerede olduğunu, bir kadın zina ile itham edildiği zaman, hangi erkekle ilişki kurduğunu anladığını iddia ederdi. Kahin'e başvurmayı yasaklayan hadisler, bunların tümünü yasaklar ve bunları doğrulamayı, dediklerinin doğrultusunda hareket etmeyi haram kılar, demiştir.

 

Hadisler, köpek bedelini de yasaklamıştır. Bazı rivayetlerde köpek bedelinin en şer bir kazanç olduğu, bir başka rivayette anılan kazancın habis, yani pis ve çirkin bir kazanç olduğu belirtilmiştir. Bu hadisler köpeği satmanın sahih olmadığına, satılan köpeğin bedelinin helal olmadığına ve köpeği öldürenin, köpeğin sahibine bir şey ödemesinin gereksiz olduğuna delalet ederler. Eğitilmiş veya eğitilmemiş köpekler bu hükümde aynı durumdadır. Keza, edinilmesi ve beslenmesi caiz olan ile olmayan köpekler arasında da bir fark yoktur. Ebu Hureyre, Hasan-i Basri, Rabia, Evzai, el-Hakem, Hammad, Şafii, Ahmed, Davud, İbnü'l-Münzir gibi zatların dahil olduğu cumhur'un görüşü budur.

 

Ebu Hanife: Yararlanılan köpekleri satmak sahihtir ve onu öldüren kimse, onun değerini ödemekle mükelleftir, demiştir. Cabir, Ata ve Nehai'ye göre av köpeğini satmak caizdir, diğerlerini satmak ise caiz değildir, demişlerdir.

 

Malik'den üç rivayet vardır. Birisi Cumhur'un yukarda anlatılan görüşü gibidir. İkincisi, köpeği satmanın sahihliği ve öldürenin onun kıymetini ödemesinin gerekliliğidir. Üçüncü rivayete göre satılması sahih değildir, ama öldürenin onun değerini ödemesi gerekir,

 

Cumhurun delili bu hadislerdir. Bazı rivayetlerde av köpeği hariç diğer köpeklerin bedelinin alınması yasaklanmış, bir köpeği öldüren bir adamın 20 deve ödemesine Osman (r.a.)'ın hükmettiği ve İbn-i Ömer (r.a.) Amr bin el-As (r.a.)'ın da köpek katiline onun değerini ödettikleri bildirilmiş ise de bu rivayetlerin zayıflığına hadis imamları ittifakla hükmetmişlerdir.

 

Kedinin bedeline gelince, bunun yasaklığına dair rivayetler, ya mekruhluk manasına yorumlanmış ya da yararsız kedilere tahsis edilmiştir. Yararlanılan kediyi satmak caizdir, bedeli de helaldır. Mekruhluk hükmünün hikmeti ise halkın kediyi satmayıp hediye etmeye veya emaneten vermeye alışmaları ve bunu adet haline getirmeleridir. Bu hüküm bizim ve tüm alimlerin mezhebidir. Yalnız Ebu Hureyre, Tavus, Mücahid ve Cabir bin Zeyd, (2161 nolu) hadisi delil göstererek kediyi satmanın sahih olmadığını söylemişlerdir. Cumhur bu hadisi yukarda anlattığım gibi yorumlamıştır. Kuvvetli cevap budur. Hattabi ve Ebu Amr bin Abdi'l-Berr, kedinin bedelinin alınmasına dair hadisin zayıf olduğunu söylemek süreti ile cumhürun görüşünü teyid etmek istemişler ise de bunların bu cevabı uygun değildir. Çünkü anılan hadis zayıf değildir. Müslim ve başkası rivayet etmişlerdir.

 

Asb-i Fahı'den maksad, erkek hayvanı dişi hayvana çektirmek ücretidir. Döl hayvanı, koç, teke, aygır ve diğer büyük veya küçük baş hayvanlardan hangisi olursa olsun hüküm aynıdır. Bir döl hayvanını dişiye çektirmek için kiralamanın hükmü hakkında alimler ihtilaf etmişlerdir. Ebu Hanife, Şafii, Ebu Sevr ve başka alimlere göre bu kiralama akdi geçersizdir, ücret almak da haramdır. Müstecir döl hayvanı kullandırsa önceden bir ücret üzerinde anlaşma yapılmış olsa bile her hangi bir ücret ödemesi gerekmez. Bu hükmün gerekçesi şöyle anlatılmıştır: Bir malın kiraya verilebilmesi için, onun müstecire teslim edilmesi ve malum olması şarttır. Döl hayvanının suyu mahim olmadığı gibi müstecire teslimi de mümkün değildir. Ayrıca döl hayvanının dişiye su verip vermediği ve dişinin aşılanıp aşılanmıyacağı da kestirilemez. Bu nedenle kiralamada aldanmak ve zarara uğramak muhtemeldir. Sahabiler ile tabiilerden bir cemaat ve Malik, belirli bir süre için veya belirli defalar için kiralamanın caiz olduğuna hükmetmişlerdir. Buna ihtiyaç bulunduğunu ve önemli bir gaye ve yarar için yapıldığını anılan hükme gerekçe göstermişlerdir. Bunlara göre hadisteki yasaklama mekruhluk içindir ve güzel ahlaka teşvik amacı iledir."

 

Nevevi'den naklen alınan malümat burada bitti. Avnü'l-Mabüd yazarı da ezcümle: Döl hayvanı emaneten bu iş için vermek mendubtur ve bunu emaneten alan şahsın, hayvan sahibine bir ikramda bulunması caizdir, demiştir.