DEVAM: 20- ADAM,
(BOŞANMAK HUSUSUNDA) KARISINI MUHAYYER KILAR, BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
يحيى.
حَدَّثَنَا عبد
الرزاق. أبأنا
معمر عن
الزهري، عن
عروة، عن
عائشة؛ قالت: - لما
نزلت: {وإن
كنتن تردن
اللَّه
ورسوله}. دخل
علي رَسُولَ
اللَّهِ صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم فقال
((يا عائشة! إني
ذاكر لك أمرا.
فلا عليك أن
لا تعجلي فيه
حتى تستأمري
أبويك؛ قالت:
قد علم،
واللَّه! أن أبوي
لم يكونا
ليأمراني
بفراقه. قالت:
فقرأ علي: يا
أيها النبي إن
كنتن تردن
الحياة
وزينتها.
الآيات. فقلت:
في هذا أستأمر
أبوي! قد
اخترت اللَّه
ورسوله)).
Aişe
{r.anha)'dan: Şöyle demiştir: وإن كنتن
تردن اللَّه
ورسوله [Ahzab 29] ayeti inince Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) benim odama girdi ve: «Yâ Âişe! Ben sana bir durumu anlatacağım.
Bu durum hakkında baban ve ananın emirlerini sormadan karar vermeye acele
etmemende senin için bir mahzur yoktur» buyurdu.
Âişe demiştir ki:
Vallahi O, biliyordu ki babam ve anam Ondan ayrılmamı emredecek değiller. Âişe
demiştir ki: Resûl-i Ekrem (bu tenbihten sonra);
يا
أيها النبي إن
كنتن تردن
الحياة
وزينتها. [Ahzab 28] ayetlerini bana okudu. Bunun üzerine
ben dedim ki: Bu hususta (yâni dünyalığı ve ziyneti veya Allah'ı ve Resulünü
seçmek hakkında) babam ve anamın emirlerini mi soracağım. Ben Allah'ı ve
Resulünü kesinlikle tercih edip seçtim.
Diğer tahric:
Bunu Müslim ve Buhari de rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Bu hadislerin fıkıh hükümlerini anlatmadan önce
her iki hadisin manasını ilgilendiren ve ikinci hadiste anılan Ahzab suresinin
28. ve 29. ayetlehnin mealIerini ve iniş sebebini anlatalım; Ayetlerin Meali:
''Ey Peygamber
eşlerine deki: Eğer siz dünya hayatını ve zinetini istiyorsanız gelin size
mut'a (denilen bağışı) vereyim ve güzellikle salıvereyim.''(28) "Eğer
Allah'ı, Resülünü ve Ahiret yurdunu istiyorsanız (bilin ki) Allah, içinizden
güzel amellerde bulunanlar için büyük ecir hazı!lamıştır.'' (29)
Tekmile yazarı
Hıyar babında bu iki ayetin iniş sebebinin Cabir bin Abdillah tarafından şöyle
açıklandığını beyan eder: Ebu Bekir (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in odasına girmek
için müsade istemeye geldiğinde Efendimizin odasının kapısı önünde sahabiler
toplanmış idi. Oradakilerden hiç kimseye içeri girmek için izin verilmemişti.
Ebu Bekir (r.a.)'e içeri girmesi için Resul-i Ekrem (s.a.v.) tarafından izin
verildi. O girdi. Sonra Ömer (r.a.) geldi. o da izin istedi. Kendisine de izin
verilince o da huzura girdi. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'i üzgün ve suskun olarak
oturmuş ve zevcelerini O'nun etrafında toplanmış vaziyette gördü. Ömer: Ben
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'i güldürecek bir söz söyliyecegim, diye şöyle dedim,
demiştir: Ya Resulullah' Keşke Harice'nin kızını - Ömer kendi eşini kasdediyar
- göreydin, benden nafaka istedi, ben de kalkıp üzerine yürüdüm ve ensesini
tokatladım. Bu söz üzerine Peygamber (s.a.v.) gülümsedi ve: ''(Kendi eşlerini
kasdederek) bunlar, gördügün gibi etrafımda toplanmış, benden nafaka
istiyorlar'', buyurdu. Bunun üzerine Ebu Bekir, (kızı) Aişe ye dogru kalkıp
ensesini tokatladı. Ömer de (kızı) Hafsa'ya dogru kalkıp ensesini tokatladı.
Ebu Bekir ile Ömer (kızlarını tokatlarken) şöyle diyorlardı; Sakın Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'den, yanında olmayan bir şeyi istemeyin. Peygamber (s.a.v.)'in
eşleri; Vallahı biz, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den yanında bulunmayan bir şeyi
ilelebed istemiyecegiz, dediler. Bu olaydan sonra Resul-i Ekrem (s.a.v.), bütün
zevcelerinden bir ay veya 29 gün uzak durdu. Sonra şu ayetler- Ahzab suresinin
28. ve 29. ayetleri - indi (ravi bu arada inen ayetleri nakleder) Bu ayetler
inince Resul-i Ekrem (s.a.v.) bu ilahi emri zevcelerine, Aişe'den başlıyarak
tebliğ etti. (ravi bundan sonra. Müellifimizin 2053 nolu hadisinin benzerini
rivayet etmiştir. Bu rivayet Müslim'de mevcuttur.)
Tekmile yazarı
yukardaki nakli yaptıktan sonra bu babın ilk hadisinin fıkıh yönünü şöyle anlatır;
Bir adam,
nikahı altında kalıp birlikte yaşamak veya ayrılıp gitmek hususunda karısını
muhayer (serbest) kıldığı zaman, karısı onun nikahı altında kalma şıkkını
tercih ederse, kadının bu tercihinin bir boşama sayılmıyacağı bu hadisten
anlaşılıyor. İmamlar ve cumhur da bununla hükmetmişlerdir.
Yukarda
anlatılan durumda, kadın kendi nefsini tercih ettiği takdirde. bir rac'i talak
mı, bir bain talak mı, yoksa üç talak mı vuku bulduğu hususunda alimler
arasında ihtilaf vardır. Hattabi bu ihtilafı şöyle anlatır: Nikahı altında
kalmak ve ayrılıp gitmek hususunda karısını serbest bırakan adamın durumu
hakkında ilim ehli ihtilaf etmişlerdir. Fıkıhçıların ekserisine göre, kadın
serbest kılındığı yerden kalkıp gitmedikçe anılan iki şıktan dilediği şıkkı tercih
edebilir. Boşanma
şıkkınl tercih
etmeden ve kendini boşamadan o yerden ayrılırsa, artık elinde bu yetki kalmamış
olur. Malik, Sevri. Evzai, rey ehli ve Şafii böyle hükmetmişlerdir.
Zühri, Katade ve
el-Hasan'a göre. kadın o meclisten ayrılsa bile yetkisi devam eder.
Kadın kendi
nefsini tercih ettiği takdirde; bu tercihi ile kaç talakın vuku bulduğu
hususunda da ihtilaf vardır;
1. Anılan
tercihin bir talak hükmünde olup, bu talak konusunda kadının öncelikle hak
sahibi olduğu yolunda Ömer. İbn-i Mes'ud ve İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet
olmuştur. Süfyan-i Sevri, Şafii, Ahmed ve İshak'ın kaviıleri de böyledir.
2. Bu tercihin
bain bir talak mahiyetinde olduğu, Ali bin Ebi Talib (r.a.) 'den rivayet edilmiştir.
Rey ehlinin görüşü de böyledir. El-Hasan ise: Kadın kendi nefsini tercih ederse
bu tercih Üç talak hükmündedir, kocasını tercih ederse bu tercih bir talak
hükmündedir. kocası bu taıaka öncelikle hak sahibidir, demiştir.
3. Malikiler'e
göre hüküm şöyledir: Kadın kocasını tercih ederse bu tercih talak mahiyetinde
değildir. Kadın kendi nefsini tercih ederse durumuna. bakılır. Eğer kocası ile
gerdeğe girmiş ve ondan sonra. söz konusu serbestlik almış ise, kadının kendi
nefsini tercih etmesi üç taıak hükmündedir. Eğer kadınla kocası arasında cinsel
ilişki vuku bulmadan bu serbestlik verilmiş ise ve kendisi de kendi nefsini
tercih ederse. bu tercih bir talak hükmündedir.