DEVAM: 6- YEMİNDE
İSTİSNA BABI
حَدَّثَنَا
عبد اللَّه بن
مُحَمَّد
الزهري. حَدَّثَنَا
سفيان بن
عيينة، عن
أيوب، عن نافع،
عن ابن عمر
رواية؛ - قَالَ
((من حلف
واستثنى، فلن
يحنث)).
(Abdullah) bin
Ömer (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Yemin edip de
(yemininde) inşâallah diyen bir kimse (yeminini
bozduğunda) günah işlemiş olmayacaktır. (Yâni kefaret
ödemesi gerekmez)
AÇIKLAMA ve Tahric: Ebu Hureyre (r.a.)'ın hadisini Tirmizi de rivayet etmiştir. Oradaki rivayette; ...... cümlesi yerine:
"(yeminini
bozmakla) günaha girmiş olmaz» cümlesi kullanılmıştır.
Her iki ifadeden çıkan sonuç aynıdır: Yani bir adam yemin ederken inşaaIlah. sözünü kullanırsa onun
yemini oluşmuş bir yemin sayılmaz. Çünkü yeminini Allah'ın dilemesine
bağlamıştır. Allah'ın dilemesi şartının tahakkuk etmesi ise bizce meçhuldür.
Yemin oluşmayınca, onu bozmak da söz konusu edilemez. Yani yeminine muhalefet
etmesi günah sayılmaz ve muhalefet ettiği takdirde kefaret ödemesi gerekmez.
İbn-i Ömer (r.a.)'ın
hadisini Tirmizi. Ebu Davud ve Nesai de rivayet
etmişlerdir.
Müslim ise bunu
mevkuf olarak yani İbn-i Ömer'in sözü olarak rivayet
etmiştir. Dikkat edildi ise müellifimiz bu hadisi iki sened
ile rivayet etmiştir. İlk sened merfudur.
Yani Peygamber (s.a.v.)'e ulaştırılmıştır. İkinci sened
(2106 nolu) ise İbn-i
Ömer'e ulaşmıştır. Onun eseri ve sözüdür.
İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi
de aynı hükmü ifade eder. Yeminde istisna edilince, yani inşaaIlah
denilince o yemin oluşmuş sayılmaz ve dolayısıyla, ona muhalefet etmek
sakıncalı değildir, kefaret gerektirmez.
Sahih-i
Müslim'de "Yeminde ve başka şeyde istisna" başlığı ile bir bab açılmış ve burada İbn-i
Ömer'in eseri ile merfu başka hadisler rivayet
edilmiştir. Nevevi bu hadislerin şerhinde özetle
şöyle der:
"Mezkur hadisten anlaşılıyor ki; bir adam yemin ederken,
yemini ile beraber ve fasılasız olarak «inşaaIlah»
derse, yeminini bozmakla günaha girmiş olmaz (ve kefaret ödemesi de gerekmez).
Keza yemini de oluşmuş sayılmaz. Yemindeki istisnanın müteber
oIması için iki şart vardır: Birinci şart; İnşaallah sözünün yemin cümlesine aralıksız olarak
eklenmesidir. İkinci şart da, yemin cümlesi henüz bitmemiş iken, inşaaIlah demeye niyet etmektir.
Kadı iyaz: inşaaIlah sözü yemin
cümlesine fasılasız olarak eklendiği zaman, edilen yeminin oluşmuş
sayılmayacağı hususunda tüm müslümanlar icma etmişlerdir. Yemin cümlesi bitip, ara verildikten
sonra söylenen inşaallah sözü de bazı selef alimlerinin dediği gibi istisna sayılmış olsaydı, hiç kimse,
hiç bir yeminde günaha girmiş olmazdı, kefaret ödemesi de gerekmezdi. (Çünkü yemin eden herkes yemininden bir süre sonra, yeminini
bozmak istediğinde, günaha girmemek ve kefaret. ödemeye
gerek bırakmamak için, bir süre önce ettiği yemine atfen "inşaaIlah" diyebilir'' demiştir. Kadı iyaz sözüne devamla:
Yemin edilirken
buna eklenecek inşaallah sözü ile yemin cümlesi
arasında fasıla bulunmaması keyfiyeti hakkında alimler
ihtila! etnıişlerdir. Yani
yemin cümlesi ile inşaallah cümlesi arasında ne kadar
ara ve fasıla olmaması gerekir?
1. Malik, Evzai, Şafii ve Cumhura göre yemin cümlesi ile inşaallah cümlesinin birlikte söylenmesi gerekir. İki cümle
arasında susmamak icabeder. Ancak nefesin kesilmesi
nedeni ile verilen ara zararsızdır.
2. Tavus, el-Hasan
ve Tabiilerden bir cemaata göre, yemin eden adam
oturduğu meclisten kalkmadıkça, yeminine eklemek üzere söyleyeceği inşaallah sözü istisna sayılır.
3. Katade'ye göre yemin eden adam oturduğu yerden kalkmadıkça
veya konuşmadıkça istisna edebilir.
4. Said bin Cübeyr'e göre adam dört
aya kadar istisna edebilir.
5. ibn-i Abbas'a göre kişi ne zaman hatırlarsa o zaman istisna
edebilir.
Bazı alimler: Yukardaki ilk görüşten
sonraki görüşlerden maksad; inşaallah
sözü mübarek bir sözdür. her konuşmada anılmalıdır,
unutulduğu takdirde hatıra gelir gelmez yine denilmelidir. Bu hususta; yani inşaallah sözünün unutulması halinde, bilahare hatırlanınca
söylenmesi Kehf suresinin 23. ayeti ile
emredilmiştir. Bu görüş sahibIerinin maksadı yemin
eden adam yemin ettikten bir süre sonra istisna ederse yani inşaallalı
derse yemini çözülür ve yeminine muhalefet etmesi bir günah sayılmaz, demek
değildir, demişlerdir. Şu halde yemin ettikten bir süre sonra istisna etmekle
yemin çözülmez ve yemin bozdurulduğu takdirde günaha girilmiş olur, dolayısıyla
kefaret ödenir."
Allah Teala'ya yemin edildiğinde istisna etmenin, yani inşaallah demenin hükmü yukarda anlatılmış oldu. Nevevi bundan sonra boşama, köle veya cariyeyi azadetme ve diğer konularda istisna etmenin hükmünü şöyle
anlatır; "Boşama, azadetme ve Allah'a yemin
etmekten başka her hangi bir konuda istisna yapılırsa bunun hükmü hususunda alimler değişik görüşler beyan etmişlerdir. Önce bu konulara
ait misaller getirelim, sonra alimlerin görüşlerini
anlatalım.
Mesela: Bir
adam: inşaallah ..karım
benden boştur, inşaallah kölem hürdür, inşaallah karım bana annemin sırtı gibidir, inşaallah Ali'nin bende bin lira alacağı vardır, Allah
hastama şifa verirse inşaallah, bir ay oruç tutmak
Allah için benim adağımdır, gibi bir söz söylerse, bu sözde kullandığı inşaallah cümlesi istisna sayılır mı, sayılmaz mı?
Bilindiği gibi istisna sayılırsa o yemin oluşmuş sayılmaz. İstisna sayılmaz ise
yemin oluşmuş olur.
1. Şafii, Kufe alimleri, Ebu
Sevr ve başkalarının mezhebine göre Allah adına yapılan yeminde istisna müteber ve geçerli olduğu gibi diğer şeylerde de istisna
muteber ve geçerlidir.
Bu itibarla
boşama, köle - cariye azad etme, zihar,
adak, ikrar vesair işlerde inşaallah
cümlesi kullanıldığı zaman bu akidlerin hiç birisi oluşmuş
olmaz. Bu görüşü bir örnekle aydınlatalım: Bir adam karısına: Sen inşaallah benden boşsun, derse bu sözle karısı boşanmış
olmaz. Azadetme. zihar. adak ve diğer meseleler de böyledir.
2. Malik ve Evzai'ye göre inşaallah sözü ile
yapılan istisna ancak Allah'a yapılan yeminlerde geçerlidir. Bunun dışındaki
işlerde geçerli değildir. Bu görüşe göre bir adam karısına: Sen inşaallah benden boşsun, derse karısı boşanmış olur. Diğer mes'eleler de bunun gibidir.
Peygamber (s.a.v.)
anılan hadiste «Eğer kişi inşaallah derse»
buyurmuştur. Şu halde sözü edilen istisnanın dille söylenmesi gereklidir.
Sadece kalb ile istisnaya niyet etmek kafi değildir. Ebu Hanife. Şafii,
Malik, Ahmed ve bütün alimler
böyle demişlerdir. Ancak bazı Maliki alimler istisnaya kalben niyet etmenin
kafi olduğunu söylemişlerdir .