SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-KEFFARAT

<< 2111 >>

DEVAM: 8- YEMİNİN KEFARETİ ONU TERKETMEKTİR DİYENİN BABI

 

حَدَّثَنَا عبد اللَّه بن عبد المؤمن الواسطي. حَدَّثَنَا عون بن عمارة. حَدَّثَنَا روح بن القاسم، عن عبيد اللَّه بن عمر، عن عمرو بن شعيب، عن أبيه، عن جده؛

 - أن النَّبِيّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم قَالَ ((من حلف على يمين فرأى غيرها خيرا منها فليتركها كفارتها)).

 

Amr bin Şuayb'ın dedesi (ibn-i Amr) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim bir şey için yemin edip de ondan başka bir şeyin daha hayırlı olduğunu bilirse, yeminini terketsin. Çünkü yeminini terk etmesi, o yeminin kefaretidir.»

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud

 

AÇIKLAMA: İlk hadis Zevaid türündendir. Sindi bu hadisin şerhinde şöyle der: Hadisin zahirine göre; akraba ile iyi ilişkiyi kesmek için veya iyi olmayan başka bir şey için yemin eden kimsenin, yeminini terketmesi, yani yeminini bozması, onun için kefaret yerine geçer ve artık ayrıca kefaret ödemesi gerekmez. Çünkü hadiste geçen "Birr" kelimesinin şer'i manası, yemininin gereğinin ifasıdır. Bir kimse yemininin gereğini ifa ettiği zaman, kefaret ödemesi gerekmez. Çünkü yeminine sadakat göstermiştir. Şer'an şer sayılan bir şey için yemin eden kimsenin, yeminini bozması, bu hadisin zahirine göre şer'an Birr sayılırsa, artık ne diye kefaret ödesin. Lakin bu konuda varid olan meşhur hadislere göre bu tür yeminde bulunan kimsenin, hem yeminini bozması arzulanır, hem de kefaret ödemesi gerekir. Hal böyle olunca buradaki Birr kelimesi şer'i manadan başka bir manaya yorumlanmalıdır. Şöyle denilebilir: Böyle yemini bozmak, dinen matlub olduğu için bu açıdan bir nevi Birr gibidir. Çünkü her yeminde dinen matlub olan şey, yemine sadakat göstermek ve bozmamaktır. Fakat böyle yeminde dinen matlub olan şey yemini bozmaktır. Bu nedenle burada yemini bozmak, başka yeminlere sadakat göstermek gibidir. Bu benzetme ise kefaretin vacibliğine ters düşmez. Gerek bu hadis ve gerekse bundan sonra gelen hadis sabit ise böyle yorumlanmalıdır.

 

İkinci hadisi Ebu Davud da rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)'den varid olan bütün hadisler; (bir şeye yemin edip de ondan başka bir şeyin daha hayırlı olduğunu bilen kimse yeminini bıraksın) "ve yemininin kefaretini ödesin" şeklindedir. Ancak isnadı bakımından muteber olmayan hadisler müstesna.

 

Ebu Davud şunu demek ister: Hayırlı veya hayırsız bir işi için yemin eden bir kimse yeminini bozunca kefaret ödemesi gereklidir. İyi olmayan bir iş için ettiği yemini bozup iyi olanı ifa eden kimsenin yeminini terketmesi, iyi bir şey olmakla beraber kefaret ödeme mecburiyetini kaldırmaz.

 

Avnü'l-Mablid yazarının beyanına göre Muhaddis Muhammed İshak ed-Dehlevi hadisin; "Çünkü kişinin yeminini terketmesi, yemininin kefaretidir" cümlesinin yorumlanması ile ilgili olarak şöyle demiştir: Yani bu kişi şer bir iş için yemin etmekle günaha girmiştir. Bu günahın giderilmesi o yemini bozmakla sağlanır. Yeminini bozunca da kefaretin ödenmesi gerekir. Kefaret ödeme işi ayrı bir mes'eledir.

 

Hulasa yapılması veya yapılmaması için yemin edilen bir şey iyi görulmeyip, yeminin bozdurulması halinde mutlaka kefaret ödenir. Bu babta rivayet edilen hadisler sahih ise yukarda anlatılan şekilde yorumlanır.