DEVAM: 8- YEMİNİN
KEFARETİ ONU TERKETMEKTİR DİYENİN BABI
حَدَّثَنَا
عبد اللَّه بن
عبد المؤمن
الواسطي.
حَدَّثَنَا
عون بن عمارة.
حَدَّثَنَا
روح بن
القاسم، عن
عبيد اللَّه
بن عمر، عن
عمرو بن شعيب،
عن أبيه، عن
جده؛
-
أن النَّبِيّ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم
قَالَ ((من حلف
على يمين فرأى
غيرها خيرا
منها
فليتركها
كفارتها)).
Amr bin Şuayb'ın
dedesi (ibn-i Amr) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Kim bir şey için yemin edip de ondan başka bir
şeyin daha hayırlı olduğunu bilirse, yeminini terketsin. Çünkü yeminini terk
etmesi, o yeminin kefaretidir.»
Diğer tahric:
Ebu Davud
AÇIKLAMA: İlk hadis Zevaid türündendir. Sindi bu hadisin
şerhinde şöyle der: Hadisin zahirine göre; akraba ile iyi ilişkiyi kesmek için
veya iyi olmayan başka bir şey için yemin eden kimsenin, yeminini terketmesi,
yani yeminini bozması, onun için kefaret yerine geçer ve artık ayrıca kefaret
ödemesi gerekmez. Çünkü hadiste geçen "Birr" kelimesinin şer'i
manası, yemininin gereğinin ifasıdır. Bir kimse yemininin gereğini ifa ettiği
zaman, kefaret ödemesi gerekmez. Çünkü yeminine sadakat göstermiştir. Şer'an şer
sayılan bir şey için yemin eden kimsenin, yeminini bozması, bu hadisin zahirine
göre şer'an Birr sayılırsa, artık ne diye kefaret ödesin. Lakin bu konuda varid
olan meşhur hadislere göre bu tür yeminde bulunan kimsenin, hem yeminini
bozması arzulanır, hem de kefaret ödemesi gerekir. Hal böyle olunca buradaki
Birr kelimesi şer'i manadan başka bir manaya yorumlanmalıdır. Şöyle
denilebilir: Böyle yemini bozmak, dinen matlub olduğu için bu açıdan bir nevi
Birr gibidir. Çünkü her yeminde dinen matlub olan şey, yemine sadakat göstermek
ve bozmamaktır. Fakat böyle yeminde dinen matlub olan şey yemini bozmaktır. Bu
nedenle burada yemini bozmak, başka yeminlere sadakat göstermek gibidir. Bu
benzetme ise kefaretin vacibliğine ters düşmez. Gerek bu hadis ve gerekse
bundan sonra gelen hadis sabit ise böyle yorumlanmalıdır.
İkinci hadisi
Ebu Davud da rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)'den varid olan
bütün hadisler; (bir şeye yemin edip de ondan başka bir şeyin daha hayırlı
olduğunu bilen kimse yeminini bıraksın) "ve yemininin kefaretini
ödesin" şeklindedir. Ancak isnadı bakımından muteber olmayan hadisler
müstesna.
Ebu Davud şunu
demek ister: Hayırlı veya hayırsız bir işi için yemin eden bir kimse yeminini
bozunca kefaret ödemesi gereklidir. İyi olmayan bir iş için ettiği yemini bozup
iyi olanı ifa eden kimsenin yeminini terketmesi, iyi bir şey olmakla beraber
kefaret ödeme mecburiyetini kaldırmaz.
Avnü'l-Mablid
yazarının beyanına göre Muhaddis Muhammed İshak ed-Dehlevi hadisin; "Çünkü
kişinin yeminini terketmesi, yemininin kefaretidir" cümlesinin
yorumlanması ile ilgili olarak şöyle demiştir: Yani bu kişi şer bir iş için
yemin etmekle günaha girmiştir. Bu günahın giderilmesi o yemini bozmakla
sağlanır. Yeminini bozunca da kefaretin ödenmesi gerekir. Kefaret ödeme işi
ayrı bir mes'eledir.
Hulasa
yapılması veya yapılmaması için yemin edilen bir şey iyi görulmeyip, yeminin
bozdurulması halinde mutlaka kefaret ödenir. Bu babta rivayet edilen hadisler
sahih ise yukarda anlatılan şekilde yorumlanır.