DEVAM: 48- SARF (ALTINI
ALTINLA, GÜMÜŞÜ GÜMÜŞLE DEĞİŞTİRMEK) VE BİRİSİ DİĞERİNDEN MİKDARCA FAZLA İKEN.
PEŞİN DE OLSA MÜBADELESİ CAİZ OLMAYAN MALLAR BABI
حدّثنا
حُمَيْدُ
بْنُ
مَسْعَدَةَ.
حدّثنا يَزِيدُ
بْنُ
زُرَيْعٍ.
حدّثنا
وَحَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ خَالِدِ
بْنِ خِدَاشٍ.
حدّثنا
إسْمَاعِيلُ
بْنُ
عُلَيَّةَ؛
قَالاَ: حدّثنا
سَلَمَةُ
بْنُ
عَلْقَمَةَ
التَّمِيمِيُّ.
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
سِيرِينَ؛
أَنَّ مُسْلِمَ
بْنَ يَسَارٍ
وَعَبْدَ
اللهِ بْنَ عُبَيْدٍ
حَدَّثَاهُ
قَالاَ:
جَمَعَ
الْمَنْزِلُ
بَيْنَ
عُبَادَةَ
بْنِ
الصَّامِتِ وَمُعَاوِيَةَ.
إِمَّا فِي
كَنِيسَةٍ
وَإِمَّ فِي
بَيعَةٍ.
فَحَدَّثَهُمْ
عُبَادَةُ
بْنُ
الصَّامِتِ
فَقَالَ:
نَهَانَا
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم عَنْ
بَيْعِ
الْوَرِقِ
بِالْوَرِقِ،
وَالذَّهَبِ
بِالذَّهَبِ،
وَالْبُرِّ
وَالشَّعِيرِ
بِالشَّعِيرِ،
وَالتَّمْرِ
بِالتَّمْرِ
((قَالَ
أَحَدُهُمَا:
وَالْمِلْحِ
بِالْمِلْحِ.
وَلَمْ
يَقُلْهُ
الآخَر))
وَأَمَرَنَا
أَنْ نَبِيعَ
الْبُرَّ
بِالشَّعِيرِ
بِالْبُرِّ
يَداً
بِيَدٍ،
كَيْفَ
شِئْنَا.
Müslim bin Yesar
ve Abdullah bin Ubeyd'den; Şöyle demiştir: Ubade bin es-Sâmıt ile Muâviye
(r.a.) (bir gün) bir kilisede veya bir havrada bir araya geldiler ve Ubade bin
es-Sâmıt, onlara (orada bulunan müslümanlara) şu hadisi nakletti: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi gümüşü gümüşle, altını altınla, buğdayı
buğdayla, arpayı arpayla ve hurmayı hurmayla (Müslim ile Abdullah'dan birisi
demiştir ki: Ve tuzu tuz ile, — diğeri bunu söylememiş —) satmaktan nehiy etti.
(Meğer ki biribiri ile satılmak istenen bu iki şey biribirine eşit olup ikisi
de peşin ola.), Buğdayı arpa ile ve arpayı buğday ile elden ele (yâni ikisi de
peşin olmak kaydı ile) dilediğimiz gibi (yâni mikdarlan eşit olmasa bile)
satmamıza izin verdi.'
EBU DAVUD HADİSİ VE İZAH İÇİN: