DEVAM: 18- HIYAR
(MUHAYYER) SATIŞ BABi
حدّثنا
الْعَبَّاسُ
بْنُ
الْوَلِيدِ
بيِّعاً
الدِّمَشْقِيُّ
حدّثنا
مَرْوَانُ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
حدّثنا
عَبْدُ
الْعَزِيزِ
بْنُ
مُحَمَّد
عَنْ دَاوُدَ
بْنِ صَالِحٍ
الْمَدَنِيِّ
عَنْ أَبِيِه
قَالَ
سَمِعْتُ
أَبَا
سَعِيدٍ الْخُدْرِيَّ
يَقُولُ:
قَالَ
رَسُولُ
اللّهِ
صَلَّى
اللّهُ
عَلِيهِ
وَسَلَّم -
إِنَّماَ
الْبَيْعُ
عَنْ تَرَاضٍ
في الزوائد :
إسناده صحيح
ورجاله
موثقون رواه ابن
حبان في صحيحه
Ebu Said-i Hudri
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «Satış ancak (tarafların) karşılıklı rızası ile olur.»
Not ~ Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bu hadisin isnadı sahih olup ravileti sika zat1ardır. İbn-i
Hibban da bu hadisi kendi sahih'inde rivayet etmiştir
AÇIKLAMA: 2184'ü Tirmizi de rivayet etmiş ve bunun
hasen-ğarib olduğunu söylemiştir. Oradaki metin kısa olup meali şöyledir:
"Peygamber (s.a.v.) bir bedevi'yi satış akdinden sonra muhayyer
etti."
Tuhfe yazarı da
bu hadisle ilgili olarak; Yani bedevi ile yapılan alım satım akdi bittikten
sonra Peygamber (s.a.v.) onu akdin kabul veya feshi hususunda muhayyer ve
serbest etti.
Tıybi: Bu
hadisin zahiri Ebu Hanife'nin mezhebini teyid eder. Çünkü satıcı ile alıcı
akid'den sonra biribirinden ayrılmadıkça taraflar için akdin fesih hakkı
bulunmuş olsaydı, Peygamber (s.a.v.)'in, bedevfyi muhayyer kılmasının anlamı
kalmazdı. Buna şöyle cevap verilir: Bu hadis mutlaktır. İbn-i Ömer (r.a.)'ın
(2181 nolu) hadisi ve benzeri hadisler kayıtlıdır. Mutlak hadis, kayıtlı hadise
göre yorumlanır, demiştir.
İbn-i Ömer'in
anılan hadisi ile benzeri hadisler akid yapıldıktan sonra taraflar biribirinden
ayrılmadıkça akdi feshetme hıakkına sahib olduklarına, ancak henüz
ayrılmamışlar iken birisi diğerini muhayyer edip diğeri de akdin kesinleşmesine
karar verince, fesih hakkının kalmadığına delalet ederler.
Bu hadisin
zahirine göre Peygamber (s.a.v.) ile bedevi arasında yapılan satış akdi
kesinleştikten sonra Peygamber (s.a.v.), ona muhayyerlik hakkını lütuf
etmiştir. Bu babın başlığında Bey-i Hiyar ile ilgili verilen bilgiye göre
Resul-i Ekrem (s.a.v.) bedevi'yi akidden sonra ve henüz biribirinden
ayrılmamışlar iken muhayyer kılmakla, akdin kesinleşmesini istemiş ki, sonradan
bedevi, akdin feshini talep etmesin. Böyle yorum yapılırsa, bu satış bey-i
hiyar'in yukarda anlattığım çeşitlerinin ilkinden olmuş olur.
Ebu Said
(r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir. Notta belirtildiğine göre İbn-i Hibban da
bunu rivayet etmiştir.
Hadise göre,
taraflardan birisine veya ikisine baskı ve zorlama yapılmak sureti ile
gerçekleştirilen satış, geçersizdir. Tarafların kendi rızaları ile satışın
yapılması esastır.
Camiü's-Sağir
şerhlerinde beyan edildiğine göre bu hadisin buyurulmasına neden olan hadise
şudur: Bir kıtlık döneminde bir yahudi kuru hurma ve arpa getirip satmak
istemiş, bazı kimseler de Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e müracaat ederek bu mala ucuz
bir rayiç koymasını istemişler. Resul-i Ekrem (s.a.v.) ise bu isteği kabul
etmemiş ve bu hadisi buyurmuştur. Hadis'in bu olay üzerine bUyurulduğu,
hadis'in ravisi olan Ebu Said (r.a.)'den rivayet edilmiştir.
Hadisten
çıkanlan hüküm şudur: Bir satış akdinin caiz ve sahih olması için satıcı ile
alıcının kendi rızaları ile bu akdi yapmaları şarttır.