DEVAM: 20- SENİN
YANINDA (= MÜLKİYETİN ALTINDA) BULUNMAYAN BİR MALI SATMAKTAN VE (SATIN ALINIP
DA HENÜZ) TESLİM ALINMAMIŞ BİR MALIN (BAŞKASINA SATILIP) KARINDAN NEHİY BABI
حدّثنا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ الْفُضَيْلٍ
عَنْ لَيْثٍ
عَنْ عَطَاءٍ
عَنْ عَتَّابِ
قَالَ لَمَّا
بَعَثَهُ
رَسُولُ اللّهِ
صَلَّى
اللّهُ
عَلِيهِ
وَسَلَّم
إِلَى مَكَّةَ
نَهاَهُ عَنْ
شِفِّ
مَالَمْ
يُضْمَنْ
في الزوائد :
في إسناده ليث
بن أبي سليم
ضعيف ومدلس
وعطاء هو ابن
أبي رباح لم
يدرك عتابا
Attab bin Esid
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
kendisini Mekke'ye (vali olarak) gönderdiği zaman kendisini, teslim alınmamış
bir malın karından men etmiştir.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedinde bulunan Leys bin Ebi Selim zayıf ve
tedlisçidir. Ravi Ata. bin Ebi Rabah da Attab'a yetişmemiştir.
AÇIKLAMA: Hakim bin Hizam ve Abdullah (r.a.)'nın hadislerini
diğer üç sünen sahibIeri de rivayet etmişlerdir. Attab (r.a.)'ın hadisi ise
Zevaid türündendir. Bunun senedi zayıf ise de ifade ettiği hüküm bir önceki
hadis'te de ifade edilmiştir.
Hakim'in Ebu
Davud ile Tirmizi'nin yanındaki hadisi biraz daha uzuncadır. Ebu Davud'un
yanındaki rivayette mevcut soru şekli şöyledir: (Müşteri) adam bana gelir ve
yanımda (= mülkiyetimde) bulunmayan satılık mal ister. Ben onun için (Yani ona
devretmek üzere) çarşıdan mal satın alabilir miyim?"
Tuhfe yazarı bu
soru ile kasdedilen manayı şöyle açıklar: Yani kişi mülkiyeti altında
bulunmayan bir malın satış akdini yapıp sonra o malı piyasadan satınalarak o
kişiye teslim edebilir mi?
Resul-i Ekrem
(s.a.v.), satış akdi yapılırken satıcının mülkiyeti altında bulunmayan bir
malın satılmasını yasaklamıştır.
Selem denilen
satış nevi bu hükmün dışındadır. Selem: Teslim edilmesi şart koşulan zaman ve
yerde piyasada bulunan bir malın aydınlatıcı vasıfları tesbit edilmek sureti
ile bilahare satıcı tarafından temin edilmek ve tayin edilen vadede ve yerde
alıcıya teslim edilmek üzere yapılan satış çeşididir. Mesela: 10 litre süzülmüş
inek yağının beher litresi 100 liradan olmak kaydı ile beş ayın bitiminde şu
yerde teslim edilmek üzere bir satış-akdi yapılır. Müşteri yağ bedelini peşin
verir. Satıcı da belirtilen evsaftaki yağı, gösterilen vadede müşteriye teslim
eder. Böyle bir satışa selem denilir. Bununla ilgili gerekli bilgi. 2280 - 2282
nolu hadisler bölümünde verilecektir.
Selem ve selef
ismi verilen satış çeşidinin meşruluğu numaraları verilen hadisler ve. benzeri
hadislerle sabit olduğu için buradaki hadislerde yasaklanan satışlar selem'in
dışında kalan satışlara mahsustur.
Ölçü, tartı ve
sayı birimleri ile mikdarı apaçık bir şekilde tesbit ve tayin edilemeyen
mallarda selem olmaz. Dolayısı ile buradaki yasağın kapsamına girer .. ,
Bunu da bir
misal ile aydınlatalım: Mesela müşteri, satıcıya müracatla birtakım misafir
koltuğu ister. Satıcı bu mal bulunmadığı halde satış akdini yapar. Sonra gidip
bu malı temin eder ve müşteriye teslim eder. İşte bu akid fasiddir. Çünkü akid
yapılırken anılan takım satıcının mülkiyeti altında değildi. Satıcı, kendisinin
henüz almamış olduğu bu takımı akidden önce müşteriye bir bahane ile gösterse
bile hüküm aynıdır. Fakat satıcı müşteri ile görüşüp satış akdini yapmadan önce
gidip o takımı satın alıp, teslim aldıktan sonra müşteriye satarsa, bunda bir
sakınca yoktur. Çünkü bu takdirde kendi mülkiyeti ve eli altında bulunan bir
malı satmış olur.
Şerhü's-Sünne'de
bu hadisin selem'in dışında kalan malların satışına ait olduğu belirtildikten
sonra: Efendisinden kaçıp nereye gittiği bilinmeyen kölenin satışı,
satınalınmış olup henüz teslim alınmamış bir malın satışı ve başkasının malını
sahibinden izin almadan satmak da bu hadisin hükmüne tabidir. Çünkü bunların
hiç birisinin satıcının mülkiyeti altında olduğu kabul olunmaz. Başkasının
malını ondan habersiz satmanın caiz olmamasının sebebi, mal sahibinin bunu
kabul edip etmiyeceğinin bilinmemesidir. Şafii böyle demiştir. Ebu Hanife'nin
arkadaşları, Malik ve Ahmed'e göre bu satışın geçerliliği mal sahibinin
tasvibine bağlıdır. O, kabul ederse bu satış geçerli sayılır, diye bilgi
verilmiştir.
Bu hadis,
kişinin mülkiyeti altında bulunmayan veya alıcıya teslim etmeye gücünün
yetmediği bir malı satmasının haramlığına delalet eder.
Bu babın ikinci
ve üçüncü hadisi satın alınıp henüz teslim alınmamış bir malın satılmasını
yasaklar ve elde edilecek kar'ın helal olmadığını bildirir. Böyle bir satış da
geçersizdir. Çünkü henüz ilk satıcıdan teslim alınmamıştır. Telef ve helak
olmasından ilk satıcı sorumludur. Evvela ilk satıcıdan teslim alınır. Sonra
alıcı onu satabilir. Şerhü's-Sünne'de: Bir mal satıldıktan sonra, alıcısına
teslim edilmediği sürece, o malın sorumluluğu satıcısına aittir. Yani zayi veya
helak olsa bunun zarar ve ziyanı satıcıdan tazmin edilir. Alıcısı sorumlu
değildir. Alıcı zarardan sorumlu değil iken kar etme hakkı da yoktur,
denilmiştir,