SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-TİCARAT

<< 2193 >>

DEVAM: 22- ÖRBAN (KAPARO) SATIŞI BABI

 

حدّثنا الْفَضْلُ بْنُ يَعْقُوبَ الرُّخَامِيُّ حدّثنا حَبِيبُ بْنُ أَبِي حَبِيبٍ أَبُو مُحَمَّدٍ كَاتِبُ مَالِكٍ بْنِ أَنَسٍ حدّثنا عَبْدُ اللّهِ بْنُ عَامِرٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيِه عَنْ جَدِّهِ أَنَّ النَّبيَّ صَلَّى اللّهُ عَلِيهِ وَسَلَّم  - نَهَى عَنْ بَيْعِ الْعُرْبَانِ

 

قَالَ أَبُو عَبْدِ اللّهِ : الْعُرْبَانُ أَنْ يَشْتَرِيَ الرَّجُلُ دَابَّةً بِمِائَةِ دِينَارٍ ، فَيُعْطِيهِ دِيناَرَيْنِ عُرْبُوناً فَيَقُولُ: إِنْ لَمْ أَشْتَرِ الدَّابَّةَ فَالدِّيناَرانِ لَكَ. وَقِيلَ: يَعْنِي وَاللّهُ أَعْلَمُ :أَنْ يَشْتَريَ الرَّجُلُ الشَّيْءَ فَيَدْفَعَ إِلَى الْباَئِعِ دِرْهَماً أَوْ أَقَلَّ أَوْ أَكْثَرَ وَ يَقُولَ : إِنْ أَخَذْتُهُ وَإِلاَّ فَالدِّرْهَمُ لَكَ

 

Amr bin Şuayb'ın dedesi (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) örban (kaparolu) satışı yasaklamıştır.

 

Ebu Abdillah (İbn-i Mace) derki: Örban şöyledir: Adam bir hayvanı yüz dinara satın alır da satıcıya iki dinar kaparo verir,ve: Eğer ben bu hayvanı satın almazsam bu iki dinar senindir, der.

 

 

AÇIKLAMA: Bu hadisi Ebu Davud da rivayet etmiştir. Ancak, İbn-i Mace'nin. Örban kelimesinin tarifine ait olup hadisin sonunda verdiği bilgi orada yoktur. Orada da Ebu Davud, hadisi rivayet eden Malik bin Enes'in Örban tarifini nakletmiştir. İmam Malik'in Örban'ı şöyle tarif ettiği rivayet olunmuştur: "Örban sanımızca şöyle olur - Allah en iyi bilendir - :

 

Adam bir köle satın alır veya bir hayvanı kiralar. Sonra mal sahibine: Sana bir dinar veriyorum (verdim), eğer köleyi veya. kiralık hayvanı (götürmeyi) terkedersem sana verdiğim para sana olsun, der.

 

Hülasa, gerek müellifimizin gerekse Malik'in tarif ettiği Örban, bizim bildiğimiz kaparo demektir. Arap dilinde buna Örbün ve Arbün da denilir. Bu kelimeler, islah ve bozukluğu gidermek manasını ifade eden İ'rab kökünden alınmadır. Kaparo, satınalınan malın başka müşteriye satılması tehlikesini giderdiği için ona bu isim verildiği İbn-i Esir tarafından ifade edilmiştir.

 

EI-Mecmü'da beyan edildiğine göre kaparolu satışın batıl olmasının sebebi: Böyle bir satışta aldanma vardır, ayrıca şartlı bir satış sayılır. Çünkü satış akdi yapılınca mal alıcının olur. Halbuki kaparo veren adam, malı götürmezsem kaparom sana kalsın demekle, rızası olmadığı zaman malı satıcıya iade etmeyi şart koşmuş sayılır. Böyle bir şart satış akdinin kesinlik hükmüne aykırıdır. Ayrıca alıcı anılan sözü ile malı kabullenmediği takdirde kaparoyu satıcıya bırakmayı kabullenmiş olur. Oysa bu meblağ karşılıksız olarak satıcı tarafından alınan bir kazançtır.

 

Avnü'I-Mabud'da özetle şöyle denilmiştir: "En-NeyI yazarı: Müşteri kaparo verirken şöyle demek ister: Satınaldığım malı arzuiamıyacak olursam veya kiraladığım hayvanı götürmekten vaz geçersem verdiğim kaparo karşılıksız olarak sana kalsın. Malı veya kiralık hayvanı götürecek olursam ödiyeceğim  meblağdan kaparoyu düşeriz, kalanı öderim. Bu hadis böyle bir satışın haram olduğuna delalet eder. Cumhür'un kavli budur. Yalnız Ahmed cumhur'a muhalefet ederek, caiz olduğunu söylemiştir. Ömer ve oğlu Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan da bu kavil rivayet edilmiştir. Bunların görüşünü teyid eden delil Abdürrezzak'ın kendi kitabında rivayet ettiği Zeyd bin Eslem'in hadisidir. Bu hadise göre kendisi satışta kaparo almanın hümkünü Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e sormuş ve Resul-i Ekrem (s.a.v.) de bunun helal olduğunu beyan etmiştir. Fakat bu hadis mürseldir ve senedinde bulunan İbrahim bin Ebi Yahya zayıftır. Cumhur'un görüşü kuvvetlidir. Çünkü Amr bin Şuayb'ın hadisi müteaddid yollarla rivayet edilmiştir. Sonra bu hadis anılan satışın sakıncalı olduğuna delalet eder. Bununla amel etmek mübahlık yoluna tercih edilir, demiştir.

 

Sindi de: Şerhü's-Sünne'de şöyle denilmiştir: Bu satış ilim ehlince batıldır. Ebu Hanife, Malik ve Şafii de böyle hükmedenlerdendir. Ömer ve oğlu AbduIIah (r.a.)'ın bu satışın caizliğini söyledikleri rivayet edilmiştir. Ahmed de bunların görüşüne temayül etmiştir, diye bilgi vermiştir.