4- (MALINI) VAKIF
EDENİN BABI
حدّثنا
نَصْرُ بْنُ
عَلِيٍّ
الجَهْضَمِيُّ،
ثنا
مُعْتَمِرُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ،
عَنْ ابْنِ
عَوْنٍ، عَنْ
نَافِعٍ،
عَنْ ابْنِ عُمَرَ؛
قَالَ:
أَصَابَ
عُمَرُ بْنُ
الخَطَّابِ
أَرْضَاًص
بِخَيْبَرَ،
فَأَتَى
الْنَّبِيَّ
صلى الله عليه
وسلم
فَاسْتَأْمَرَهُ.
فَقَالَ: يَا
رَسُولَ
اللهِ! إِنِّي
أَصَبْتُ مَالاً
بِخَيْبَرَ،
لِمْ أُصِبْ
مَالاُ قَطْ
هُوَ
أَنْفَسُ
عِندِي
مِنْهُ. فَمَا
تَأْمُرُنِي
بِهِ؟
فَقاَلَ:
((إِنْ
شِئْتَ
حَبَّسْتَ
أَصْلَهَا
وَتَصَدَّقْتُ
بِهَا)) قَالَ:
فَعَمِلَ
بِهَا عُمَرُ
عَلَى أَنْ
لاَ يُبَاعَ
أَصْلُهَا
,َلاَيُوهَبَ
وَلاَ
يُورَثَ.
تَصَدَّقَ
بِهَا
لِلْفُقَرَاءِ
وَفِي
الرَّقَابِ
وَفِي
سَبِيلِ
اللهِ
وَابْنِ
السَّبِيلِ وَالضَّيْفِ.
وَلاَ
جُنَاحَ
عَلَى مَنْ
وَلِيَهَا
أَنْ
يَأْكُلَهَا
بِالمَعْرُوفِ،
أَوْ يُطْعِمَ
صَدِيقَاً.غَيْرَ
مُتَمَوِّلٍ.
(Abdullah) bin
Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: (Babası) Ömer bin el-Hattab (ın
ganimet payı) Hayber'de (Semg denilen hurmalık) bir araziye isabet etti. Sonm
Ömer (r.a.), Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına giderek:
Yâ Resülaliah!
Hayber'de(ki ganimetten) öyle bir mal bana isabet etti ki benim nazarımda
bundan daha azizi ve güzel bir malı şimdiye kadar hiç elde etmedim. Bana ne
emir buyurursun? diyerek (araziyi hayır için değerlendirme şekli hakkında)
O'ndan emir istedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
(kendisine): «Dilersen arazinin aslını vakfedersin ve onun mahsullerini sadaka
edersin,» buyurdu.
İbn-i Ömer
demiştir ki: Sonra Ömer bu arazi hakkında şu (şartlı vakıf) işlemi yaptı: Malın
aslı satılamaz, hibe edilemez ve ona mirasçı olunamaz. Ömer onun gelirini
fakirlere, vâkıfın yakın akrabasına, esaretten kurtulmak isteyen kölelere,
Allah yolunda savaşan mücâhidlere, yolculara ve konuklara sadaka kıldı. Bu
malın mütevellisi olan kimsenin bundan mal biriktirmeksizin ve mülkiyetine
tecâvüz etmeksizin gelirinden örfe göre yemesinde veya bir dostuna yedirmesinde
bir günah yoktur.
EBU DAVUD HADİSLERİ VE İZAH: