SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’R-REHİN

<< 2439 >>

DEVAM: 1- EBU BEKİR BİN EBİ ŞEYBE BİZE HADİS ANLATTI, BABI

 

حدّثنا عَبْدُ اللهِ بْنُ مُعاويَةَ الجُمَحيُّ. ثنا ثَابِتُ بْنُ يَزِيدَ. ثنا هِلالُ بْنُ خَبَّابٍ، عَن عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ؛ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم مَاتَ وَدِرْعُهُ رَهْنٌ عِنْدَ يَهُودِيٍّ، بِثَلاثِينَ صَاعاً مِنْ شَعيِرٍ.

 

في الزوائد: إسناده صحيح ورجاله ثقاب.

 

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), zırhı otuz sa' arpa karşılığı bir yahûdi'nin yanında rehinde iken vefat etti.

 

Not: Bunun senedinin sahih ve ravilerinin sika olduğu, Zevaid'de bildirilmiştir.

 

 2436  -   2439

AÇIKLAMA:     Aişe (r.anha)'nın hadisini Buhari, Müslim, Şafii, Nesai ve Beyhaki de rivayet etmişler. Enes (r.a.)'ın hadisini Buhari, Müslim ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir. Diğer iki hadis Zevaid türündendir. Miftahü'l-Hace yazarı İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin Tirmizi tarafından da rivayet edildiğini beyan ediyor ise de buna rastlamadım. Eğer Tirmizi tarafından da rivayet edilmiş ise Zevaid türünden olmaz.

 

Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in yahudiye rehin bıraktığı zırhın demirden mamul olduğu Buhari'nin Aişe'den olan bir rivayetinde belirtilmiştir.

 

Yahudinin isminin Ebu'ş-Şahm olduğu Şafii ve Beyhaki' nin rivayetlerinde belirtilmiştir. Yahudiden satın alınan zahirenin arpa olduğu ve bunun Peygamber (s.a.v.)'in aile ferdleri için alındığı Enes'in rivayetinde belirtilmiştir. Keza zahirenin belirli bir vade ile veresiye satın alındığı Aişe'nin rivayetinde ifade edilmiştir.

 

Satın alınan arpanın otuz sa' olduğu, müellifimizin son hadisinde belirtildiği gibi Buhari'nin Cihad bölümündeki rivayetinde de belirtildiği Kastalani tarafından ifade edilmiştir. Otuz sa' yaklaşık olarak bir deve yükünün yarısı kadardır, denilebilir. Sa'm net mikdarı Zekat ve Fitre bölümlerinde belirtilmiştir.

 

Borçlu ölen bir kimsenin borcu ödeninceye kadar nefsinin tutuklu olduğuna dair Ebu Hureyre (r.a.)'ın 2413 nolu hadisine şöyle cevab verildiği Kastalani tarafından ifade edilmektedir:

 

Ebu Hureyre'nin bu hadisi borcunu karşılayacak bir malı alacakIının yanına bırakmayan kimseler hakkındadır. El-Maverdi de bu cevaba taraftar olmuştur. Kaldı ki, anılan hüküm ümmetin ferdlerine ait olup Resul-i Ekrem (s.a.v.) bundan münezzehtir. Diğer taraftan Ebu Bekir (r.a.)'m Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in vefatının hemen akabinde O'nun zırhmı rehinden alarak borcu ödediğini İbn-i Taila, EI-Akdiyatü'n-Nebeviyye'de beyan etmiştir.

Kastalani, Aişe (r.anha)'nın hadisinin şerhinde daha sonra şu bilgiyi verir: Bu hadis veresiye satışm caizliğine delalet eder. Böyle bir satışın ruhsat mı, azimet mi olduğu yolunda ihtilaf vardır. İbnü'l-Arabi: Veresiye satın almayı ruhsat saymışlar ise de açık olanı bunun ruhsat olmayıp azimet olmasıdır. Çünkü Allah Teala Bakara suresinin 282 ve 283. ayetlerini bu konu hakkında indirmiş, bunu İslamiyet'in bir temeli kılmış ve bir çok hükümlere kaynak yapmıştır, der.

 

Hazerde olsun seferde olsun veresiye alınan mal karşılığında rehin işlemini yapmak cumhura göre meşrudur. Bakara suresinin 283. ayetinde rehin işleminin seferde yapılması buyurulmuş ise de, alimler: Sefer halinde veresiye muameleleri sened ve katible tevsik etmenin güçlüğü nedeni ile anılan ayette seferden söz edilmiştir. Yoksa hazerde yapılan veresiye işlemleri için rehin işleminin yasaklığı anlamı kasdedilmemiştir, demişlerdir. (Zaten bu babtaki hadisler de cumhürun görüşünü teyid eder. Bilhassa Enes'in hadisinde Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Medine-i Münevvere'de rehin işlemini yaptığı açıkça belirtilmiştir.)

Taberi'nin beyanına göre Mücahid ve Dahhak, cumhura muhalefet ederek, rehin işinin ancak seferde ve veresiye işleminin senedini yazacak bir katibin bulunmaması halinde meşru saymışlardır. Zahiriye mezhebinin İmam Davud-i Zahiri ve onun arkadaşları da bu görüştedirler."

 

Nevevi de Aişe (r.anha)'nın hadisinin şerhinde özetle şöyle der: "Hadisten şu hükümler çıkanlır:

 

1. Zimmiler (yani vatandaş hakkı verilen Ehl-i Kitab) ile alış veriş etmek caizdir.

2. Zimmilerin elinde bulunan malların mülkiyet hakkı kendilerinedir.

3. Resul-i Ekrem (s.a.v.) dünya malına tarafdar olmamış, az bir varlıkla yetinmiştir.

4. Rehin işlemi caizdir.

5. Savaş malzemesini zimmi kimseye rehin bırakmak caizdir.

6. Rehin işlemi hazerde de caizdir. Dört mezheb imamları ile aliınıerin hepsi böyle hükmetmişlerdir. Mücahid ile Davud-i Zahiri muhalif kalarak: Rehin işlemi yalnız seferde meşrudur. Bunun delili de Bakara suresinin 283. ayetidir, demişlerctir. Cumhur ise bu hadisi delil göstermiştir.

 

Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in zahireyi sahabilerden değil de bir yahudiden satın alması ve ona zırhını rehin bırakması meselesine gelince bunun nedeni hakkında müteaddid cevablar verilmiştir: Bir kavle göre, bu gibi işlemlerin caizliğinin beyanı içindir. Diğer bir kavle göre o esnada ihtiyaç fazlası zahire yalnız o yahudinin yanında bulunuyordu. Bir başka kavle göre Ashab-ı Kiram Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den almıyacaklardı ve zahirenin bedelini de kabul etmiyeceklerdi, zahireyi bedelsiz vereceklerdi. Bu nedenle herhangi bir sahabiye maddi bir sıkıntı olmaması için bir yahudi ile muamele yapılması tercih edilmiştir.

Zimmilerin ve diğer kafirlerin elinde bulunan malın haramlığı kesinlikle bilinmedikçe onlarla muamele etmenin caizliği üzerine alimler ittifak etmişlerdir. Lakin müslümanlarla savaşmaları muhtemel olan gayr-i müslimlere silah, diğer savaş malzemeleri, onların dinlerinin ayakta durmasına yardımcı olacak herhangi bir malı satmak caiz değildir. Keza zimmi olsun, müslümanlarla barış andlaşmasını imzalamış gayr-i müslimler olsun, barış andlaşması yapmamış olan ve Ehl-i Harb denilen düşman kafirler olsun bunların hiç birisine Mushaf-i Şerif veya müslüman köleyi satmak caiz değildit."