DEVAM: 1- EBU BEKİR BİN
EBİ ŞEYBE BİZE HADİS ANLATTI, BABI
حدّثنا
عَبْدُ اللهِ
بْنُ
مُعاويَةَ
الجُمَحيُّ.
ثنا ثَابِتُ
بْنُ يَزِيدَ.
ثنا هِلالُ بْنُ
خَبَّابٍ،
عَن
عِكْرِمَةَ،
عَنِ ابْنِ
عَبَّاسٍ؛
أَنَّ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم مَاتَ
وَدِرْعُهُ
رَهْنٌ
عِنْدَ
يَهُودِيٍّ، بِثَلاثِينَ
صَاعاً مِنْ
شَعيِرٍ.
في الزوائد:
إسناده صحيح
ورجاله ثقاب.
(Abdullah) bin
Abbâs (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),
zırhı otuz sa' arpa karşılığı bir yahûdi'nin yanında rehinde iken vefat etti.
Not: Bunun
senedinin sahih ve ravilerinin sika olduğu, Zevaid'de bildirilmiştir.
2436 -
2439
AÇIKLAMA: Aişe (r.anha)'nın hadisini Buhari, Müslim, Şafii, Nesai ve Beyhaki de
rivayet etmişler. Enes (r.a.)'ın hadisini Buhari, Müslim ve İbn-i Hibban da
rivayet etmişlerdir. Diğer iki hadis Zevaid türündendir. Miftahü'l-Hace yazarı
İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin Tirmizi tarafından da rivayet edildiğini beyan
ediyor ise de buna rastlamadım. Eğer Tirmizi tarafından da rivayet edilmiş ise
Zevaid türünden olmaz.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in yahudiye rehin bıraktığı zırhın demirden mamul olduğu Buhari'nin
Aişe'den olan bir rivayetinde belirtilmiştir.
Yahudinin
isminin Ebu'ş-Şahm olduğu Şafii ve Beyhaki' nin rivayetlerinde belirtilmiştir.
Yahudiden satın alınan zahirenin arpa olduğu ve bunun Peygamber (s.a.v.)'in
aile ferdleri için alındığı Enes'in rivayetinde belirtilmiştir. Keza zahirenin
belirli bir vade ile veresiye satın alındığı Aişe'nin rivayetinde ifade edilmiştir.
Satın alınan
arpanın otuz sa' olduğu, müellifimizin son hadisinde belirtildiği gibi
Buhari'nin Cihad bölümündeki rivayetinde de belirtildiği Kastalani tarafından
ifade edilmiştir. Otuz sa' yaklaşık olarak bir deve yükünün yarısı kadardır,
denilebilir. Sa'm net mikdarı Zekat ve Fitre bölümlerinde belirtilmiştir.
Borçlu ölen bir
kimsenin borcu ödeninceye kadar nefsinin tutuklu olduğuna dair Ebu Hureyre
(r.a.)'ın 2413 nolu hadisine şöyle cevab verildiği Kastalani tarafından ifade
edilmektedir:
Ebu Hureyre'nin
bu hadisi borcunu karşılayacak bir malı alacakIının yanına bırakmayan kimseler
hakkındadır. El-Maverdi de bu cevaba taraftar olmuştur. Kaldı ki, anılan hüküm
ümmetin ferdlerine ait olup Resul-i Ekrem (s.a.v.) bundan münezzehtir. Diğer
taraftan Ebu Bekir (r.a.)'m Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in vefatının hemen akabinde
O'nun zırhmı rehinden alarak borcu ödediğini İbn-i Taila,
EI-Akdiyatü'n-Nebeviyye'de beyan etmiştir.
Kastalani, Aişe
(r.anha)'nın hadisinin şerhinde daha sonra şu bilgiyi verir: Bu hadis veresiye
satışm caizliğine delalet eder. Böyle bir satışın ruhsat mı, azimet mi olduğu
yolunda ihtilaf vardır. İbnü'l-Arabi: Veresiye satın almayı ruhsat saymışlar
ise de açık olanı bunun ruhsat olmayıp azimet olmasıdır. Çünkü Allah Teala
Bakara suresinin 282 ve 283. ayetlerini bu konu hakkında indirmiş, bunu
İslamiyet'in bir temeli kılmış ve bir çok hükümlere kaynak yapmıştır, der.
Hazerde olsun
seferde olsun veresiye alınan mal karşılığında rehin işlemini yapmak cumhura göre
meşrudur. Bakara suresinin 283. ayetinde rehin işleminin seferde yapılması
buyurulmuş ise de, alimler: Sefer halinde veresiye muameleleri sened ve katible
tevsik etmenin güçlüğü nedeni ile anılan ayette seferden söz edilmiştir. Yoksa
hazerde yapılan veresiye işlemleri için rehin işleminin yasaklığı anlamı
kasdedilmemiştir, demişlerdir. (Zaten bu babtaki hadisler de cumhürun görüşünü
teyid eder. Bilhassa Enes'in hadisinde Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Medine-i
Münevvere'de rehin işlemini yaptığı açıkça belirtilmiştir.)
Taberi'nin
beyanına göre Mücahid ve Dahhak, cumhura muhalefet ederek, rehin işinin ancak
seferde ve veresiye işleminin senedini yazacak bir katibin bulunmaması halinde
meşru saymışlardır. Zahiriye mezhebinin İmam Davud-i Zahiri ve onun arkadaşları
da bu görüştedirler."
Nevevi de Aişe
(r.anha)'nın hadisinin şerhinde özetle şöyle der: "Hadisten şu hükümler
çıkanlır:
1. Zimmiler
(yani vatandaş hakkı verilen Ehl-i Kitab) ile alış veriş etmek caizdir.
2. Zimmilerin
elinde bulunan malların mülkiyet hakkı kendilerinedir.
3. Resul-i
Ekrem (s.a.v.) dünya malına tarafdar olmamış, az bir varlıkla yetinmiştir.
4. Rehin işlemi
caizdir.
5. Savaş
malzemesini zimmi kimseye rehin bırakmak caizdir.
6. Rehin işlemi
hazerde de caizdir. Dört mezheb imamları ile aliınıerin hepsi böyle
hükmetmişlerdir. Mücahid ile Davud-i Zahiri muhalif kalarak: Rehin işlemi
yalnız seferde meşrudur. Bunun delili de Bakara suresinin 283. ayetidir,
demişlerctir. Cumhur ise bu hadisi delil göstermiştir.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in zahireyi sahabilerden değil de bir yahudiden satın alması ve ona
zırhını rehin bırakması meselesine gelince bunun nedeni hakkında müteaddid
cevablar verilmiştir: Bir kavle göre, bu gibi işlemlerin caizliğinin beyanı
içindir. Diğer bir kavle göre o esnada ihtiyaç fazlası zahire yalnız o
yahudinin yanında bulunuyordu. Bir başka kavle göre Ashab-ı Kiram Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'den almıyacaklardı ve zahirenin bedelini de kabul etmiyeceklerdi,
zahireyi bedelsiz vereceklerdi. Bu nedenle herhangi bir sahabiye maddi bir
sıkıntı olmaması için bir yahudi ile muamele yapılması tercih edilmiştir.
Zimmilerin ve
diğer kafirlerin elinde bulunan malın haramlığı kesinlikle bilinmedikçe onlarla
muamele etmenin caizliği üzerine alimler ittifak etmişlerdir. Lakin müslümanlarla
savaşmaları muhtemel olan gayr-i müslimlere silah, diğer savaş malzemeleri,
onların dinlerinin ayakta durmasına yardımcı olacak herhangi bir malı satmak
caiz değildir. Keza zimmi olsun, müslümanlarla barış andlaşmasını imzalamış
gayr-i müslimler olsun, barış andlaşması yapmamış olan ve Ehl-i Harb denilen
düşman kafirler olsun bunların hiç birisine Mushaf-i Şerif veya müslüman köleyi
satmak caiz değildit."