SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-HUDUD

<< 2543 >>

DEVAM: 4- KENDİSİNE HAD (CEZA) VACİB OLMAYANLARIN BABI

 

حدّثنا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّد. ثنا عَبْد اللهِ بْنُ نُمَيْرٍ وَ أَبُو مُعَاوِيَةَ وأَبُو أُسَامَةَ؛ قَالُوا: ثنا عُبضيْدُ اللهِ بْنُ عُمَرَ عَنْ هَافِعٍ، عَنْابْنِ عُمَرَ؛ قَالض عُرِضْتُ عَلَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَوْمَ أُحُدٍ، وَأَنَا ابْنُ أَرْبَعَ عَشَةَ سَنَةً، فَلَمْ يُجْزِنِي. وَ عُرِضْتُ عَلَيْهِ يَوِمَ الخَنْدَقِ وَأَنَا بْنُ خَنْسَ عَشَرَةَ سَنَةً، فَأَجَازَنِي. قَالَ نَافِعٌ: فَحَدَّثْتُ بِهِ عُمَرَ بْنَ عَبْدِ العَزِيْزِ فِي خِلاَفَتِهِ فَقَالَ: هذَا فَصْلُ مَا بَيْنَ الصَّغِيرِ وَ الْكَبِيرِ.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'den (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Uhud (savaşı) günü ben on dört yaşında iken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e arz edildim (Yâni durumum O'nun tarafından gözden geçirildi). O, bana icazet vermedi. (Yâni yaşça ergin değilim, diye savaşa katılmama izin vermedi.) Hendek (savaşı) günü de ben on beş yaşında iken O'na arz edildim. Bu defa bana izin verdi.

 

Nafi demiştir ki: Ben bir kere bilafeti zamanında Ömer bin AbdiIaziz'e bu hadisi anlattım. Ömer bin Abdilaziz dedi ki: Bu on beş yaş küçük ile büyük arasında bir sınırdır (çocukluğun nihayeti ve erginliğin başlangıcıdır, dedi ve bütün illerdeki valilerine bir genelge göndererek on beş yaşına varan askerlere maaş bağlamalarını emretti) ..

 

 

AÇIKLAMA:     Atiyye el-Kurazi (r.a.)'ın hadisini Tirmizi. Ebu Davud ve Darimi de rivayet etmiştir. O'nun ikinci hadisine Tirmizi ve Ebu Davud'un sünenlerinde rastlayamadım. Bu hadise göre savaş esirlerinde erginlik çağının tesbit ölçüsü avret yeri tüylerinin bitmesidir. Beni Kurayza savaşından sonra yakalanan erkeklerden erginlik çağına varanlar ile bu çağa varmamış olanlar böylece tesbit edildi. Erginlik çağına varanlar savaştıkları için öldürüldüler. Bu çağa henüz varmamış olanlar ise öldürülmediler. Hadisin ravisi Atiyye el-Kurazi (r.a.) da tutsaklar içinde idi. Kendisi erginlik çağına varmadığı için öldürülmedi. Beni Kurayza savaşında yalnız savaşan yahudilerin katledildiğini ve savaşmayan küçük yaştakilere dokunulmadığının beyanı için olsa gerek ki bu ravi ikinci hadisinde müslümanlara hitaben: ''İşte ben aramzdayım,'' der. Yani ben bu savaştaki esirlerden idim. Erginlik çağına varmadığım için salıverildim ve halen yaşamaktayım. Kanımca onun sözünün manası budur.

 

Müslüman çocuklarının erginlik çağının alametleri bundan sonra izahı yapılacak İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisi ile ilgili bilgi verilirken anlatılacaktır. Şunu belirtmekle yetineyim:

Müslüman çocuklarının erginlik belirtisi olarak yaş durumu, ihtilam ve aybaşı adeti gibi ölçüler varken kafir çocuklarının erginlik belirtisi olarak avret yeri tüylerinin bitimi esas alınmıştır. Bunun sebebine gelince Hat tab i şöyle der: Avret yerinde tüylerin bitmesini müslüman çocuklarının erginlik çağına varması için delil saymayıp kafir çocuklarının erginlik çağına varması için delil ve alamet sayan alimlerin bu ayırımı yapmaları şu nedene dayamyor, kamsındaYlffi: Kalirlerin çocuklarının yaşça ergin olmalarım tesbit etmek güçtür. Bunların yaşlarının tesbiti hususunda kafirlerin sözlerine itibar edilemez. Çünkü onların verdikleri bilgilere ve haberlere itibar edilmez ve bunlar öldürülmekten kurtulmak için kendilerini küçük gösterme gayretinden geri durmazlar. Fakat müslüman çocuklarının yaş durumunu tesbit etmek mümkündür. Çünkü müslümanlarm verdikleri bilgilere ve haberlere itibar edilir. Bunların çocuklarının yaşları yakınlarmca bilinir. Doğum tarihleri malum olabilir. Bu nedenle kalir çocukları için etek kıllarımn bitmesine itibar etme yoluna gidilmiştir.

 

Turbeşti de: Kafir çocukları için avret yeri tüylerinin bitmesi erginlik çağına varmalarının alameti sayılmıştır. Çünkü bu ölçüye baş vurma zarureti vardır. Kafirler, erginlik çağına varmış olmalarının kendileri için tehlikeli olduğunu bildikleri zaman ihtilam olmakla veya yaşça erginlik çağına vardıklarım gayet tabii gizlerler ve doğru söylemezler, demiştir.

Şimdi İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisinin izahına geçelim: Bu hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Beyhaki, İbn-i Hibban ve İbn-i Huzeyme de rivayet etmişlerdir. Hadis metninin bazı kelimelerinde değişiklik var ise de manayı ve hükmü etkilemez. Bütün rivayetlere göre İbn-i Ömer (r.a.) Uhud savaşı vuku bulduğunda on dört yaşında idi. Savaşa katılmak için gözden geçirilmiş ve savaşa katılmasına izin verilmemiştir. Ertesi yıl vuku bulan Hendek savaşı için gene Resul-i Ekrem (s.a.v.) tarafından gözden geçirilmiş ve savaşa katılmasına izin verilmiştir. Bu esnada on beş yaşında idi. Şu halde on beş yaş, erginlik çağının belirtisi sayılır. Suyuti'nin naklen beyanına göre Beyhaki: Hükümdar Hendek savaşından bu yana on beş yaşına bağlanmıştır. Daha önce ise mümeyyizlik çağına varmak hükümlerin tatbiki için yeterli görülürdü, demiştir. Mümeyyizlik çağı çocuğun kendi kendine yemek yiyebilmesi, su içebilmesi, ayak yoluna gidip gelebilmesi çağıdır. Bu da yaklaşık olarak 7-8 yaşlarıdır, denilebilir.

 

Hadisin ravisi İbn-i Ömer (r.a.) bu hadisi halife Ömer bin Abdilaziz'e anlatınca halife: On beş yaşın küçüklük ve büyüklük sımrıdır, demiştir. Şu halde on beş yaşına varan çocuk, büyük sayılır ve henüz bu yaşa varmamış çocuk küçük sayılır.

 

Fethü'l-Vedüd yazarı: Çocuk ihtilam olmak gibi belirtilerle erginlik çağına varmamış ise fıkıhçıların ekserisine göre on beş yaşına varması erginlik alametidir, der.

 

Hattabi de: Çocuklar hakkında had cezalarımn uygulanabilmesi için gereken erginlik çağının sınırı konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir: Şafii'ye göre oğlan çocuğu ihtihım olur veya on beş yaşına varınca, ergin erkekler gibidir. Had cezaları onlara tatbik edilir. Kız çocuğu ise aybaşı adeti görünce veya on beş yaşına varınca ergin kadınlar hükmündedir ve hakkında had cezaları uygulanır. A vret yerinde tüy bitme işi ise erginlik çağına varma belirtisi sayılmaz. Bu belirti ancak kafirler hakkında uygulamr, demiştir.

 

Tuhfe yazarımn beyamna göre Şerhü's-Sünne'de: İlim ehlinin ekserisine göre hüküm şöyledir: Oğlan ve kız çocuğu on beş yaşını doldurunca erginlik çağına varmış olur. Şafii ve Ahmed de böyle demişlerdir. Bunlar dokuz yaşını doldurup on beş yaşına varmadan önce ihtilam olurlarsa gene erginlik çağına varmış sayılırlar. Keza kız çocuğu dokuz yaşından sonra aybaşı adeti görünce bülüğ çağına varmış olur. Dokuz yaşına varmadıkça ihtilam olmak veya kızın hayız kanı görmesi söz konusu değildir, der.

 

EI-Hidaye'de de: Erkek çocuğun erginlik çağına varması ihtilam veya cinsel ilişkide bulunduğu zaman menisinin gelmesi veya kadını gebe bırakması ile gerçekleşir. Bunlar yok ise on sekiz yaşını doldurmakla büluğ çağına varmış olur. Kız çocuğun erginliği ise aybaşı adeti, ihtilam olması veya gebe kalması ile oluşur. Bunlar olmazsa on yedi yaşı doldurması ile ergin sayılır. Yukardaki hüküm Ebu Hanife'ye göredir. Ebu Yusuf ile Muhammed'e göre ise oğlan ve kız çocuğu on beş yaşını doldurunca erginlik çağına varmış olurlar. Bu görüş Ebu Hanife'den de rivayet edilmiştir. Şafii'nin kavli de böyledir, denilmektedir.

 

Hanefi ve Şafii mezheblerine göre oğlan ve kız çocuğun erginlik çağına varmaları alametleri yukarda anlatıldı. Hulasa bu iki mezhebe göre kız ve oğlan çocuklar on beş yaşını doldurunca erginlik çağına varmış olurlar. Ayrıca dokuz yaşından sonra meninin gelmesi de erginlik çağı sayılır. İhtilam da böyledir. Kızların aybaşı adeti de büluğ aıametidir. Diğer iki mezhebe gelince: Maliki mezhebine göre ayrıca avret yerinde ufak tüy değil de kılların çıkması ve sesin kalınlaşması gibi alametler de vardır.

 

Hanbeli mezhebine göre ise meninin gelmesi, traşı gerektirecek kalınlıkta etek tüylerinin bitmesi, on beş yaşı doldurmak kız ve oğlan çocuk için erginlik alametleridir. Bunlardan birisi yeterlidir. Kızlar için ayrıca aybaşı adetini görmek veya gebe olmak da büluğ çağı alEtmeti sayılır.

 

Hadisler isimleri geçen savaşlara gelince Uhud savaşı hicretin 3. yılı Uhud dağı eteğinde vuku buldu. Hendek ve Beni Kurayza savaşları ise Medine-i Münevvere'de ve civarında hicretin 5. yılı vuku buldu. Beni Kurayza yahudileri müslümanlarla yaptıkları andlaşmaya aykırı olarak Hendek savaşında Mekke'li müşriklere yardımda bulundukları için bu savaşın hemen akabinde Beni Kurayza yahudileri ile savaş emri Allah'tan geldi ve Resul-i Ekrem CAleyhi's-salatü ve 's-selam) bu savaşa gitti. Savaş müslümanların zafeyi ile sonuçlandıktan sonra bunlar hakkında uygulanacak hüküriı için tutsaklar Ensar-i kiram'dan Sa'd bin Muaz (r.a.)'ın karar vermesini istediler. Resul-i Ekrem (s.a.v.) de bu isteği kabul buyurarak Hendek savaşında aldığı yaradan dolayı hasta yatan Sa'd'a haber vererek hüküm etmesini istedi. Sa'd (r.a.) da bunların savaşan erkeklerini öldürmeye ve kadınlar ile çoluk çocukları cariye ve köle olarak müslümanların yararına tahsisine karar verdi. Bunlar dörtyüz kişi idi. Sa'd böyle karar verince Resul-i Ekrem (s.a.v.), Sa'd'a hitaben: ''Sen Allah'ın bunlar hakkındaki hükmüne isabet ettin, ona uygun hüküm verdin,'' buyurdu.

 

Tirmizi, Sa'd (r.a.)'ın Beni Kurayza yahudileri hakkında verdiği hükümle ilgili Cabir (r.a.)'ın merfu hadisini Seyr kitabının 28. babında rivayet etmiş ve hadisin hasen - sahih olduğunu beyan etmiştir. O hadisi Nesai ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir ..

 

İşte Atiyye el-Kurazi bu savaşta esir edilenlerden idi ve etek tüyleri bitmeyen küçük yaştakiler içinde salıverilenlerden, yani öldürülmeyenıerden idi. Kendisi bu durumu anlatır. Bu zat müslüman olup sahabilik şerefine erişen mutlu insanlardandır. Hadis rivayetinde bulunmuştur. Ravisi Mücahid ve başkalarıdır. Sünen sahipleri onun hadislerini rivayet etmişlerdir.