SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-HUDUD

<< 2592 >>

DEVAM: 26- HAİN (EMANET EDİLEN MALA HİYANET EDEN), MÜNTEHİB (MALI GASBEDEN) VE MUHTELİS (EL ÇABUKLUĞUYLA VE HİS ETTİRMEDEN MALI AŞIRAN) KİMSELER (İN ELLERİNİN KESİLİP KESİLMİYECEĞİNE DAİR GELEN HADİSLER) BABI

 

حدّثنا مُحَمَّد بْنُ يَحْيَى. ثنا مُحَمَّد بْنُ عَاصِمِ بْنِ جَعفَرٍ المِصْرِيُّ. ثنا المُفَضَّلُ ابْنُ فَضَالَةَ، عَنْ يُونُسَ بْنُ يَزِيدَ، عَنْ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْد الَّرَحْمَنُ بْنِ عَوْفٍ، عَنْ أَبِيهِ؛ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ:  ((لَيسَ عَلَى المُخْتَلِسُ قَطْعٌ)).

 

في الزوائد: رجال إسناده موثقون.

 

Abdurrahman bin Avf (r.a.h)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den işittim, buyurdu ki: «Muhtelis  (el çabukluğuyla, hissettirmeden mal aşıran) kimseye el kesme  (cezası) yoktur.»

 

Not: Bunun ravilerinin sika oldukları, Zevaid'de belirtilmiştir.

 

AÇIKLAMA:     İlk hadis Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai tarafından da rivayet edilmiştir. İkinci hadis Zevaid türündendir.

 

Bu hadislerde geçen üç kelimeyi tercemede ve babın başlığında parantez içi ifade ile açıkladım. Bu kelimelerin açıklaması husüsunda bir kaç söz söylemeyi uygun buldum. Şöyle ki: Hain kelimesi hiyanet masdarından alınmadır, hiyanet eden demektir. Burada kasdedilen mana hakkında el-Mirkat'ta: Hiyanet şudur: Bir kimse emin ve güvenilir bilinerek kendisine bir mal emanet bırakılır veya geçici olarak yararlanıp geri verilmek üzere kendisine bir mal teslim edilir. Malı teslim alan bu kimse bilahare malı inkar eder veya zayi olduğunu iddia eder veya malın kendisine ait olduğunu söyler. İşte güvenilip mal teslim edilen şahsın bu hareketine hIyanet denilir ve kendisine de Hain denilir, diye bilgi verilmiştir.

 

Müntehib kelimesi de intihab kökünden alınmadır, bir malı gabseden demektir. İntihab ve Nehb masdarları, bir malı alenen ve zorla almaktır. Gasbetmek ve yağmalamak suretiıle mal almaya İntihab denilir.

 

Muhtelis kelimesi ihtilas masdarından alınmadır, bir malı el çabukluğu yapmak suretiyle ve his ettirmeden aşıran demektir.

 

Yukarda açıklanan bu suçlar hırsızlık suçundan hafif suçlar değildir. Ama bu babta rivayet edilen hadisler, bu suçları işleyen suçluların ellerinin kestirilemiyeceğine delalet eder.

Avnü'l-Mabüd yazarı ilk hadisin açıklaması bölümünde şu bilgiyi verir:

"Bu hadis bu suçları işleyenlerın ellerinin kestirilmeyeceğine delildir. Hanefi alimlerden İbnü'l-HÜmam, el-Hidaye'nin şerhinde: Bizim mezhebimize göre bu üç nevi suçluların elleri kestirilemez. Diğer üç mezheb imamlarının görüşleri de böyledir. Sahabilerden Ömer (r.a.) , İbn-i Mes'ud (r.a.) ve Aişe (r.anha) 'nın mezhebi de böyledir. Bu hüküm üzerinde alimlerin icma'ının bulunduğunu nakleden ilim adamları da vardır. Lakin ariye (yani geçici olarak yararlanıp geri verilmek üzere verilen malı) inkar eden hain'in elinin kestirileceği yolunda Ahmed bin Hanbel' den bir rivayet ve İshak bin Raheveyh'ten bir nakil vardır, der.

 

Nevlavi de: Kadı iyaz şöyle der: Allah Teala hırsızın elini kesmeyi vacip kılmıştır ve el kesme cezasını başka suçlar için meşru kılmamıştır. Mesela ihtilas, gasb ve intihab suçları için el kesmeyi emretmemiştir. Bunun hikmeti şudur: Bu suçlar hırsızlık suçuna nisbeten az işlenir. Bir de bu suçlar suretiyle malı giden mağdur taraf yetkili makamlara baş vurmak ve bu suçları şahidlerle ispatlamakla malının iadesini ve hakkının tahsilini talep edebilir. Fakat hırsızlık böyle değildir. Bu nedenle hırsızlık suçuna daha önem verilmemiş ve önlenmesi için ağır müeyyidelere bağlanmıştır, diye bilgi verir.