DEVAM: 21- HİÇ BİR
MÜSLÜMAN HERHANGİ BİR KAFİR (İ ÖLDÜRMESİ) KARŞILlĞI OLARAK (YANİ KISAS OLARAK)
ÖLDÜRÜLMEZ, BAB!
حدّثنا
مُحَمَّد
بْنُ عَبْد
الأعلى
الصَّنْعَانيُّ.
ثنا
مُعْتَمِرُ
بْنُ سُلَيْمَانُ
عَنْ أبِيهش،
عَنْ حَنَشٍ،
عَنْ
عِكْرِمَةَ،
عَنْ ابْنش
عَبَّاسٍ،
عَنْ النَّبِّي
صلى الله عليه
وسلم قَالَ: ((لاَيُقْتَلُ
مُؤمِنٌ
بِكَافِرٍ،
وَلاَ ذُو
عَهْدٍ فِي
عَهْدِهِ)).
(Abdullah) bin
Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallalîahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: «Hiç bir mu'min herhangi bir kâfir(i öldürmesin)e
karşılık öldürülmez ve ahid (güvence) sahibi (kâfir) ahdi (süresi) içinde
öldürülmez.»
AÇIKLAMA: Ebu Cühayfe (r.a.)'ın hadisini Buhari, Tirmizi, Nesai ve Ahmed de rivayet
etmişlerdir. Amr bin Şuayb'in dedesinin hadisini Tirmizi, Ebu Davud ve Ahmed de
rivayet etmişlerdir. İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin başkaca kim tarafından
rivayet edildiğini tesbit edemedim.
ilk hadiste Ebu
Cühayfe (r.a.), Aii (r.a.) 'a soru tevcih ederken "Sizin yanınızda'' diye
hitap etmekle çoğul zamirini kullanmıştır. Çoğul zamirini saygı maksadıyla
kullandığı muhtemelolduğu gibi bununla Ehl-i Beyti kasdetmiş olması ihtimali de
vardır. Yani sahabilerin bilmediği ve yalnız Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Ehl-i
Beyti olan Ali (r.a.) ile Fatima ve çocuklarının bildiği vahya dayalı yazılı
bir bilginin bulunup bulunmadığı sorulmuş olur. Hz. Ali, Ehl-i Beyt'in reisi
oldUğu için bu soru kendisine yönel tilmiştir.
Ebu Cuhayfe
(r.a.)'ın bu soruyu sormasının sebebine gelince, Tuhfe yazarı bu hususta şöyle
der: Şiiler'den bir cemaat: Ehl-i Beyt'in ve özellikle Ali'nin yanında vahye
dayalı bazı bilgiler vardır ki Resul-i Ekrem CAleyhi's-salatü ve 's-selam)'in
bu bilgileri birer sır olarak onlara vermiş ve onlardan başkası bu bilgilerden
haberdar olmamıştır, diye iddiada bulunuyorlardı. Bu iddiada gerçek payının
bulunttJ.p bulunmadığını öğrenmek için Kays bin Ubade ve el-Eşter en-Nehai'nin
de Hz. Ali'ye bu soruyu sorduklarını ve burdaki cevabın benzerini aldıklarını
Nesai ve Ebu Davüd rivayet etmişlerdir."
Hz. Ali (r.a.),
verdiği cevapta bu iddiayı reddeder ve şunu demek ister: Herkesin yanında
yazılı olarak bulunan Kur'an-ı Kerim'den başka bizim yanımızda gizli bir şey
yoktur. Resul-i Ekrem (s.a.v.) irşad ve tebliğ hizmetini umuma açık olarak
yapmıştır. Sahabiler arasında ilmi açıdan bulunan farklılık Kur'an-ı Kerim'den
hükümler çıkarma istidad ve kabiliyet derecesinin değişikliğinden ibarettir.
Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini mütalaa ve manalarını düşünme kudreti verilen.
kişilere ilimlerin kapıları açılır ve Allah'ın yardım ve lütfu ile başkalarının
elde edemediği bilgileri edinirler. Ali (r.a.), yanındaki sahifeye işaretIe
bundaki bilgilerin başka sahabilerin yanında bulunmayabildiğini belirtmek
ister. Yanındaki sahifede diyetlere ait hükümlerin ve bir kafiri öldüren müslüman
hakkında lnsas hükmÜnün uygulanmayacağı emrinin bulunduğunu beyan eder.
Hadisin:
"Bir kafiri öldüren müslüman hakkında kısas hükmünün uygulanmamasına'' ait
cÜmlenin izahı bölümünde Kadi iyaz özetle: Bu hüküm umumidir. Kafir kişi, harbi
YEmi mal ve can emniyeti verilmemiş ve düşman görülen gayri müslim olsun, ister
zimmi yani mal ve can emniyeti verilmiş elçi ve vatandaşlık hakkı tanınmış
gayri müslim olsun bunu öldüren bir mü'min hakkında kısas hükmü uygulanmaz.
Ömer, Osman, Ali ve Zeyd bin Sabit (Allah cümlesinden razı olsun) böyle
hükmetmişlerdir. Ata, İkrime, El-Hasan, Ömer bin Abdilaziz, Sevri, Evzai,
Malik, Şafii, Ahmed ve İshak da böyle demişlerdir.
Nehai, Şabi ve
Ebu Hanife'nin arkadaşları ise: Bir mü 'min zimmi (Cizye vergisini ödemek karşılığı
vatandaşlık hakkı verilen) olan bir gayri müslimi kasden öldürürse kısas hükmü
uygulanır. Bu mesele hadisin umumi hükmünün dışında tutulur, demişler ve
dayanaklan olan bir hadisi delil göstermişlerdir. Ancak bunların gösterdikleri
delil münkati bir hadistir, diye bilgi vermiştir. Kadı iyaz'ın sözü burada
bitti.
Hattabi ve
Avnü'l-Mabud yazarının konuya ilişkin verdikleri bilgiyi aktarmadan önce
kafirlerin nevileri olan Zimmi, Harbi ve Müstemen ile ZU Ahd hakkında kısa
bilgi verip izahta bu terimleri kullanmayı uygun buldum.
Zimmi: Cizye
ismi verilen vergiyi ödemeyi kabullenen ve İslam memleketinde oturup
yerleşmesine izin verilen gayri müslimlere denilir. Başka bir deyimle
vatandaşlık hakkı verilen gayri müslimlerdir, denilebilir. Bugün memleketimizde
oturan hristiyanlar gibi.
Müstemen: Mal
ve can emniyeti verilen ve vatandaş olamayan yabancı gayri müslimlere denilir.
Elçiler bu neviden sayılır.
Zu Ahd = Ahid
sahibi: ise müslümanlarla kendileri arasında imdIaşma yapılan ve andlaşmaya
aykırı harekette bulunmayan yabancı gayri müslimlerdir.
Harbi: Yukarda
saydığımızın dışında kalan gayri müslimlere denilir. Bunlara bu ismin
verilmesinin sebebi ise müslümanlar ya bunlarla savaş halindedir veya savaşmak
için hazırlanmaktadır.
Bu babta geçen
hadislerde mealen: "Hiç bir mü'min hiç bir kafiri öldürmesi sebebiyle
(kısas olarak) öldürülmez" buyurulmuştur.
Hat tab i: Bu
cümle apaçık delalet ediyor ki, müslüman kişi hiç bir kafire bedelolarak
öldürülmez. Müslümanın öldürdüğü kafir zimmi olsun müstemen olsun başka neviden
olsun fark etmez, demiştir.
Avnü'l-Mabiid
yazan da özetle şu bilgiyi verir: "Bu hadis, bir kafiri öldürdüğü için bir
müslümanın kısas edilmeyeceğine delildir. Öldürülen kafir harbi ise bu hüküm
hakkında ittifak ve icma vardır. Öldürülen kafir şayet zimmi ise cumhiira göre
hüküm aynıdır. Fakat, Ebu Hanife, onun arkadaşlan, Nehai ve Şa'bi'ye göre
öldürülen kafir zimmi ise onu öldüren müslüman hakkında kısas hükmü
uygulaİıır."
İbn-i Abbas
(r.a.)'ın hadisinin son cümlesi Ali (r.a.)'ın hadisinin bazı rivayetlerinde de
mev• cuttur.
Müslüman kişi,
zimmi dahil her hangi bir kafiri öldürdüğü zaman onun hakkında kısas hükmü
uygulanmaz diyen alimler İbn-i Abb as' ın hadisini ve onun hadisinin benzeri
olan Ali'nin hadisinin son kısmını tercemede beyan ettiğim şekilde açıklamışlardır.
Onlara göre hadisten kasdedilen mana şudur: Hiç bir mü'min her hangi bir kafiri
öldürdüğünden dolayı kısas olarak öldürülmez ve ahid sahibi, yani güvence
verilen bir gayri müslim öldürülmez. Yani böylesine can ve mal emniyeti
verildiği için, hiyanet etmedikçe veya güven süresi bitmedikçe
dokunulmamaIıdır, öldürülmesi haramdır.
Zimmi kafiri
öldüren mü'min kısas edilir, diyen Ebu Hanife, onunarkadaşlan, Nehai ve Şa'bi
ise bu hadisi şöyle yorumlamışlardır:
Hadisteki
kafirden maksad harbi olan kafirdir ve hadisin manası şöyledir: "Bir
mü'min harbi olan bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas edilmez ve ahid sahibi
(yani güvence verilen - andıaşma yapan) kafir ahdi (süresesi) içinde (veya
ahdine sadakat gösterdiği sürece), harbi olan bir kafiri öldürdüğünden dolayı
kısas olarak öldürülmez."
Bunlara göre
hadisten çıkan hükümler şunlardır:
1. Bir mü'min
harbi bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas edilmez.
2. Zimmi veya
müstemen bir kafir, harbi bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas edilmez.
3. Hadisteki
kafir harbi kafir anlamına yorumlandığından dolayı bir mü'min harbi olmayan bir
kafiri (mesela bir zimmi'yi veya bir müstemenD öldürdüğünden dolayı kısas
edilir.
Birinci
grubtaki alimlere göre hadisteki kafir umumi manada kullanılmıştır. O kafir ister
harbi olsun ister zimmi veya müstemen olsun öldürüldüğü zaman onu öldüren
mü'min kısas edilmez. Ahid sahibinden maksad ise zimmi ve müstemen gibi can ve
mal emniyeti verilen kafirlerdir. Hadis böyle güvence verilmiş bir kafiri
öldürmenin yasaklığını ifade eder .