SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’D-DİYAT

<< 2660 >>

DEVAM: 21- HİÇ BİR MÜSLÜMAN HERHANGİ BİR KAFİR (İ ÖLDÜRMESİ) KARŞILlĞI OLARAK (YANİ KISAS OLARAK) ÖLDÜRÜLMEZ, BAB!

 

حدّثنا مُحَمَّد بْنُ عَبْد الأعلى الصَّنْعَانيُّ. ثنا مُعْتَمِرُ بْنُ سُلَيْمَانُ عَنْ أبِيهش، عَنْ حَنَشٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنْ ابْنش عَبَّاسٍ، عَنْ النَّبِّي صلى الله عليه وسلم قَالَ:  ((لاَيُقْتَلُ مُؤمِنٌ بِكَافِرٍ، وَلاَ ذُو عَهْدٍ فِي عَهْدِهِ)).

 

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre; Peygamber (Sallalîahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Hiç bir mu'min herhangi bir kâfir(i öldürmesin)e karşılık öldürülmez ve ahid (güvence) sahibi (kâfir) ahdi (süresi) içinde öldürülmez.»

 

 

AÇIKLAMA:     Ebu Cühayfe (r.a.)'ın hadisini Buhari, Tirmizi, Nesai ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Amr bin Şuayb'in dedesinin hadisini Tirmizi, Ebu Davud ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin başkaca kim tarafından rivayet edildiğini tesbit edemedim.

ilk hadiste Ebu Cühayfe (r.a.), Aii (r.a.) 'a soru tevcih ederken "Sizin yanınızda'' diye hitap etmekle çoğul zamirini kullanmıştır. Çoğul zamirini saygı maksadıyla kullandığı muhtemelolduğu gibi bununla Ehl-i Beyti kasdetmiş olması ihtimali de vardır. Yani sahabilerin bilmediği ve yalnız Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Ehl-i Beyti olan Ali (r.a.) ile Fatima ve çocuklarının bildiği vahya dayalı yazılı bir bilginin bulunup bulunmadığı sorulmuş olur. Hz. Ali, Ehl-i Beyt'in reisi oldUğu için bu soru kendisine yönel tilmiştir.

 

Ebu Cuhayfe (r.a.)'ın bu soruyu sormasının sebebine gelince, Tuhfe yazarı bu hususta şöyle der: Şiiler'den bir cemaat: Ehl-i Beyt'in ve özellikle Ali'nin yanında vahye dayalı bazı bilgiler vardır ki Resul-i Ekrem CAleyhi's-salatü ve 's-selam)'in bu bilgileri birer sır olarak onlara vermiş ve onlardan başkası bu bilgilerden haberdar olmamıştır, diye iddiada bulunuyorlardı. Bu iddiada gerçek payının bulunttJ.p bulunmadığını öğrenmek için Kays bin Ubade ve el-Eşter en-Nehai'nin de Hz. Ali'ye bu soruyu sorduklarını ve burdaki cevabın benzerini aldıklarını Nesai ve Ebu Davüd rivayet etmişlerdir."

 

Hz. Ali (r.a.), verdiği cevapta bu iddiayı reddeder ve şunu demek ister: Herkesin yanında yazılı olarak bulunan Kur'an-ı Kerim'den başka bizim yanımızda gizli bir şey yoktur. Resul-i Ekrem (s.a.v.) irşad ve tebliğ hizmetini umuma açık olarak yapmıştır. Sahabiler arasında ilmi açıdan bulunan farklılık Kur'an-ı Kerim'den hükümler çıkarma istidad ve kabiliyet derecesinin değişikliğinden ibarettir. Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini mütalaa ve manalarını düşünme kudreti verilen. kişilere ilimlerin kapıları açılır ve Allah'ın yardım ve lütfu ile başkalarının elde edemediği bilgileri edinirler. Ali (r.a.), yanındaki sahifeye işaretIe bundaki bilgilerin başka sahabilerin yanında bulunmayabildiğini belirtmek ister. Yanındaki sahifede diyetlere ait hükümlerin ve bir kafiri öldüren müslüman hakkında lnsas hükmÜnün uygulanmayacağı emrinin bulunduğunu beyan eder.

 

Hadisin: "Bir kafiri öldüren müslüman hakkında kısas hükmünün uygulanmamasına'' ait cÜmlenin izahı bölümünde Kadi iyaz özetle: Bu hüküm umumidir. Kafir kişi, harbi YEmi mal ve can emniyeti verilmemiş ve düşman görülen gayri müslim olsun, ister zimmi yani mal ve can emniyeti verilmiş elçi ve vatandaşlık hakkı tanınmış gayri müslim olsun bunu öldüren bir mü'min hakkında kısas hükmü uygulanmaz. Ömer, Osman, Ali ve Zeyd bin Sabit (Allah cümlesinden razı olsun) böyle hükmetmişlerdir. Ata, İkrime, El-Hasan, Ömer bin Abdilaziz, Sevri, Evzai, Malik, Şafii, Ahmed ve İshak da böyle demişlerdir.

 

Nehai, Şabi ve Ebu Hanife'nin arkadaşları ise: Bir mü 'min zimmi (Cizye vergisini ödemek karşılığı vatandaşlık hakkı verilen) olan bir gayri müslimi kasden öldürürse kısas hükmü uygulanır. Bu mesele hadisin umumi hükmünün dışında tutulur, demişler ve dayanaklan olan bir hadisi delil göstermişlerdir. Ancak bunların gösterdikleri delil münkati bir hadistir, diye bilgi vermiştir. Kadı iyaz'ın sözü burada bitti.

 

Hattabi ve Avnü'l-Mabud yazarının konuya ilişkin verdikleri bilgiyi aktarmadan önce kafirlerin nevileri olan Zimmi, Harbi ve Müstemen ile ZU Ahd hakkında kısa bilgi verip izahta bu terimleri kullanmayı uygun buldum.

 

Zimmi: Cizye ismi verilen vergiyi ödemeyi kabullenen ve İslam memleketinde oturup yerleşmesine izin verilen gayri müslimlere denilir. Başka bir deyimle vatandaşlık hakkı verilen gayri müslimlerdir, denilebilir. Bugün memleketimizde oturan hristiyanlar gibi.

Müstemen: Mal ve can emniyeti verilen ve vatandaş olamayan yabancı gayri müslimlere denilir. Elçiler bu neviden sayılır.

 

Zu Ahd = Ahid sahibi: ise müslümanlarla kendileri arasında imdIaşma yapılan ve andlaşmaya aykırı harekette bulunmayan yabancı gayri müslimlerdir.

Harbi: Yukarda saydığımızın dışında kalan gayri müslimlere denilir. Bunlara bu ismin verilmesinin sebebi ise müslümanlar ya bunlarla savaş halindedir veya savaşmak için hazırlanmaktadır.

 

Bu babta geçen hadislerde mealen: "Hiç bir mü'min hiç bir kafiri öldürmesi sebebiyle (kısas olarak) öldürülmez" buyurulmuştur.

 

Hat tab i: Bu cümle apaçık delalet ediyor ki, müslüman kişi hiç bir kafire bedelolarak öldürülmez. Müslümanın öldürdüğü kafir zimmi olsun müstemen olsun başka neviden olsun fark etmez, demiştir.

 

Avnü'l-Mabiid yazan da özetle şu bilgiyi verir: "Bu hadis, bir kafiri öldürdüğü için bir müslümanın kısas edilmeyeceğine delildir. Öldürülen kafir harbi ise bu hüküm hakkında ittifak ve icma vardır. Öldürülen kafir şayet zimmi ise cumhiira göre hüküm aynıdır. Fakat, Ebu Hanife, onun arkadaşlan, Nehai ve Şa'bi'ye göre öldürülen kafir zimmi ise onu öldüren müslüman hakkında kısas hükmü uygulaİıır."

 

İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin son cümlesi Ali (r.a.)'ın hadisinin bazı rivayetlerinde de mev• cuttur.

 

Müslüman kişi, zimmi dahil her hangi bir kafiri öldürdüğü zaman onun hakkında kısas hükmü uygulanmaz diyen alimler İbn-i Abb as' ın hadisini ve onun hadisinin benzeri olan Ali'nin hadisinin son kısmını tercemede beyan ettiğim şekilde açıklamışlardır. Onlara göre hadisten kasdedilen mana şudur: Hiç bir mü'min her hangi bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas olarak öldürülmez ve ahid sahibi, yani güvence verilen bir gayri müslim öldürülmez. Yani böylesine can ve mal emniyeti verildiği için, hiyanet etmedikçe veya güven süresi bitmedikçe dokunulmamaIıdır, öldürülmesi haramdır.

 

Zimmi kafiri öldüren mü'min kısas edilir, diyen Ebu Hanife, onunarkadaşlan, Nehai ve Şa'bi ise bu hadisi şöyle yorumlamışlardır:

 

Hadisteki kafirden maksad harbi olan kafirdir ve hadisin manası şöyledir: "Bir mü'min harbi olan bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas edilmez ve ahid sahibi (yani güvence verilen - andıaşma yapan) kafir ahdi (süresesi) içinde (veya ahdine sadakat gösterdiği sürece), harbi olan bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas olarak öldürülmez."

 

Bunlara göre hadisten çıkan hükümler şunlardır:

 

1. Bir mü'min harbi bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas edilmez.

2. Zimmi veya müstemen bir kafir, harbi bir kafiri öldürdüğünden dolayı kısas edilmez.

3. Hadisteki kafir harbi kafir anlamına yorumlandığından dolayı bir mü'min harbi olmayan bir kafiri (mesela bir zimmi'yi veya bir müstemenD öldürdüğünden dolayı kısas edilir.

 

Birinci grubtaki alimlere göre hadisteki kafir umumi manada kullanılmıştır. O kafir ister harbi olsun ister zimmi veya müstemen olsun öldürüldüğü zaman onu öldüren mü'min kısas edilmez. Ahid sahibinden maksad ise zimmi ve müstemen gibi can ve mal emniyeti verilen kafirlerdir. Hadis böyle güvence verilmiş bir kafiri öldürmenin yasaklığını ifade eder .