5- MALIN ÜÇTE BİRİYLE
VASİYYET ETMEK BABI
حدّثنا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ،
وَالحُسَيْنُ
بْنُ
الحَسضنِ
المَرْوَزِيُّ،
وَسَهْلٌ؛
قَالُوا: ثنا
سُفْيَانُ
بْنُ
عُيَيْنَةَ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ،
عَنْ عَامِرِ
بْنِ سَعْدٍ،
عَنْ
أَبِيهِ؛
قَالَ:
مَرِضْتُ
عَامَ
الفَتْحِ
حَتَّى
أَشفَيْتُ
عَلَى المَوْتِ.
فَعَادَنِي
رَسُولُ
اللَهِ صلى الله
عليه وسلم .
فَقُلْتُ: أَي
رَسُولُ
اللَهِ! إِنَّ
لِي مَالاً
كَثِيراً.
وَلَيْسَ
يَرِثُنِي
إِلاَّ
ابْنَةٌ لِي.
أَفَأَتَصَدَّقُ
بِثُلُثَيْ
مَالِي؟
قَالَ:((لا))
قُلْتُ:
فَالشَّطْرُ؟
قَال: ((لا))
قُلْتُ:
فَالثُّلُثُ؟
قَالَ:((الثُّلُثُ.
وَ الثُّلُثُ
كَثِيرٌ. أَنْ
تَذَرَ وَرَثَتَكَ
أَغْنِيَاءَ،
خَيرٌ مِنْ
أَنْ تَذَرَهثمْ
عَالَةً
يَتَكَفَّفُونَ
النَّاسَ)).
Amir'in babası
Sa'd (bin Ebî Vakkas) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Ben Mekke'nin fetih yılı
(Mekke'de) ölüme yaklaştığım derecede hastalandım. Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) hastalığım dolayısıyla bana uğradı. Ben de: Ey Allah'ın
Resulü şüphesiz benim çok malım var ve bir kızımdan başka mirasçım yoktur. Ben
malımın üçte ikisini sadaka olarak vasiyyet edebilir miyim? diye sordum.
Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hayır,» buyurdu. Ben: Yarısı
(vasiyyet olabilir mi)? dedim. Resûî-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (yine);
«Hayır,» buyurdu. Ben: Peki üçte biri (olabilir mi) diye sordum. Resül-i Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Üçte bir (kâfidir), üçte bir de çoktur. (Çünkü)
senin mirasçılarını zengin bırakman, onları halka ellerini açıp dilenecek
derecede fakir bırakmadan hayırlıdır,» buyurdu.
AÇIKLAMA: Bu hadis Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet olunmuştur. Sa' d (r.a.)'ın
Mekke 'de hastalandığı bazı rivılyetlerde belirtildiği için bu durumu parantez
içinde belirttim. Sa' d (r.a.) hastalığının ağırlığından dolayı ölümünün
yaklaştığı kamsına varmıştı. Fakat Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir mu'cize olarak,
Buhari ile Müslim' deki rivayette sarahaten belirtildiği gibi mealen ''Ey Sa'd
Allah'tan umanm ki seni bu hastalıktan kaldıracak ve senin (fetihlerin) le bir
çok müslümanlar faydalar sağlayacaklar ve bir çok müşrikler
zararlanacaklardır,'' buyurmuştur. Hz. Sa'd (Radıyallahü a.ph) bu hastalıktan
kurtulup bundan sonra 45 veya 48 yıl yaşadığı ve bir çok fetihlerde bulundUğU
sabittir.
Sa' d (r.a.)
bir kızından başka mirasçısının bulunmadığım söylemiştir. Halbuki faraiz
ilminde ''Asaba'' ismi verilen mirasçıları vardı. Bu itibarla Nevevi onun bu
sözünü şöyle yorumIar: Yani "Mirastan belirli hissesi olan mirasçı
yalmzbir kızım var." Diğer mirasçıları asaba durumunda idiler. Asaba belirli
payı olmayıp pay sahiplerinden artan malı ve pak sahibi durumunda hiç mirasçı
olmadığı zaman terekenin tamamına mirasçılardır. Sa' d bu cümleyle şunu
kasdetm!ş olabilir: "Bir kızdan başka çocuğum ve çok yakın mirasçım
yoktur."
Resul-i Ekrem
(s.a.v.) Sa' d 'ın, malının üçte birinden fazlasını vasiyyet etmesini uygun
bulmayıp üçte birisine izin verdikten sonra: "Üçte bir de çoktur''
buyurmuştur. Bu cüm- . le de değlıjik şekillerde yorumlanmıştır: el-Hafız: Bu
cümlenin malın üçte biriyle vasiyyet etmenin caizliğini ve fakat vasiyyet
edilecek meblağın bundan az tutulmasının daha iyi olduğunu açıklamak amacıyla
buyurulmuş olması muhtemeldir. Cümleden ilk anda anlaşılan mana da budur.
Cümleden kasdedilen mana şu olabilir: Malın üçte birini vasiyyet etmek en
mükemmelolanıdır, sevabı çoktur. Üçüncü bir ihtimal: Malın üçte biri çoktur, az
değildir. Şafii son ihtimalin daha uygun olduğunu söylemiştir. İbn-i Abbas
(r.a.) ise ilk yorumu benimsemiştir, der.
Hadiste geçen
Sa'd (r.a.)'ın; أَفَأَتَصَدَّقُ
بِثُلُثَيْ
مَالِي sözünü ''Ben malımın üçte
ikisini sadaka olarak vasiyyet edebilir miyim?'' diye terceme ettim. Nevevi: Bu
cümle iki manaya muhtemeldir: Birisi, sadaka edilmek üzere vasiyyet etmektir.
(Yani ben öldüğüm zaman malımın üçte ikisi sadaka olarak dağıtılmak üzere
vasiyyette bulunabilir miyim?). Diğer mana: Malımın üçte ikisini ölmeden önce
ve bu hastalık esnasında hemen sadaka olarak dağıtabilir miyim? Bu iki manadan
hangisi kasdedilirse edilsin, netice değişmez. Tüm alimlere göre ölüm döşeğinde
kişi malının üçte birinden fazla mikdarda ne sadaka edebilir, ne de vasiyyet
edebilir. Ancak mirasçılarının rızası varsa bu takdirde sadaka etmesi de
vasiyyet etmesi de caizdir, diye bilgi vermiştir .
Buhari'nin
rivayetinde bu cümle yerine; ''Ben malımın tamamını vasiyyet edeyim (mil?''
tabiri bulunduğu için yukardaki cümleyi buna uygun bir şekilde terceme etmeyi
tercih ettim.
HADİsTEN
ÇıKARıLAN HÜKÜMLER
1. Hastayı
ziyaret etmek, devlet başkanı dahil herkese müstehabtır.
2. Tedavi,
takva sahiplerinin duasını almak, vasiyyet etmek ve fetva almak gibi meşru bir
amaçla hastalığın ağırlığını ve şiddetini dile getirmek hasta için caizdir. Ama
öfkelenmek gibi yersiz maksadla hastalığın ağırlığını anlatmak mekruhtur ve
hastalıktan dolayı beklenen sevabı azaltır.
3. Meşru
yollarla mal biriktirmek ve zenginleşmek caizdir.
4. Kişi,
yakınlarına, hısım ve akrabalarına ikramda bulunmalı ve mirasçılarına şefkat
etmelidir. Yakınlara yardım etmek, yabancılara yardım etmekten üstündür.
5. Bazı alimler
bu hadisinı zenginliğin fakirlikten daha iyi olduğuna delalet ettiğini
söylemişlerdir.
6. Kişi,
vasiyyet edeceği' mal miktarı ile mirasçılarına bırakacağı mal mikdarını adalet
li bir şekilde ayarlamalıdır. Malın üçte birinden fazla mikdarda vasiyyette bulunmamalıdır.
Nevevi bu madde
ile ilgili olarak özetle şöyle der: "Bizim arkadaşlarımız ve başka
alimler: Mirasçıları zengin olan kimselerin mallarının üçte birisini teberru
olarak vasiyyet etmeleri müstehabtır. Mirasçıları fakir olanların ise vasiyyet
edecekleri meblağın, malın üçte birinden az olması müstehabtır, demişlerdir.
Bu
yüzyıllardaki alimler, mirasçısı bulunan kimsenin, malının üçte birinden fazla
meblağ da ettiği vasiyyetin infaz edilmemesi ve ancak mirasçılarının rızasıyla
infaz edilebilmesi husüsunda ittifak etmişlerdir. Keza mirasçıların hepsinin
rızası bulunduğu takdirde kişi malının tamamını vasiyyet edebilir. Bu husüsta
da alimlerin icmaı vardır.
Hiç varisi
olmayan kimseye gelince, bizim mezhebimiz ve cumhüra göre onun malının üçte
birinden fazla mikdar için edeceği vasiyyet geçerli değildir. Fakat Ebu Hanife,
onun arkadaşları, İshak. bir rivayete göre Ahmed bunu caiz görmüşlerdir. Ali
bin Ebi Talib (r.a.) ile İbn-i Mes'üd (r.a.)'ın da bu görüşte oldukları rivayet
olunmuştur."
Hanefi fıkıh
kitabIarından el-Mülteka da: Mirasçılar zengin veya alacakları hisselerle
zenginleşecek durumda ise malın üçte birinden düşük meblağı vasiyyet etmek
müstehabtır. Aksi takdirde, yani mirasçılar bu durumda değiller ise vasiyyet
etmemek daha sevimlidir. Malın üçte birinden fazla mikdarda vasiyyette bulunmak
ise sahih değildir. Mirasçılar razı olmasalar bile malın üçte birini (mirasçı
olmayanlara) vasiyyet etmek sahihtir, diye bilgi verilmektedir.
Ayrıntılı bilgi
için fıkıh kitabıanna başvurmak gerekir .