SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-FERAİZ

<< 2738 >>

DEVAM: 9- ZEvİ'L-ARHAM (DENİLEN AKRABALARIN MİRASÇILIK) BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرٍ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. ثنا شَبَابَةُ. ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الوَلِيدِ ثنا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، قَالاَ: ثنا شُعْبَةُ. حَدَّثَنِي بُدَيْلُ بْنُ مَيْسَرَةَ الْعُقَيْلِيُّ عَنْ عَلِيِّ بْنُ أبِي طَلْحَةَ، عَنْ رَاشِدِ بْنِ أَبِي سَعْدٍ، عَنْ أِبِي عَامِرٍ الْهَوْزَنِيِّ، عَنْ الْمِقْدَامِ أَبِي كَرِيمَةَ، رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ الشَّامِ، مِنْ أَصْحَابِ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:  ((مَنْ تِرِكَ مَالاً، فَلِوَرَثَتِهِ. وَمِنْ تِرِكَ كَلاًّ، فَإِلَيْنَا((وَرُبَّمَا قَالَ: فَإِلَى اللهِ وَإلَى رَسُولِهِ)) وَأَنَا وَارِثُ مِنْ لاَ وَارِثَ لَهُ. أَعْقِلُ عَنْهُ وَأَرِثُهُ. وَالخَالُ وَارِثُ مِنْ لاَوَارِثَ لِهُ. يَعْقِلُ عَنْهُ وَيَرِثُهُ)).

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'m sahabelerinden olup Şâm halkından olan Mikdâm Ebû Kerîme (bin Madîkerib) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Kim  (ölüp de) bir mal bırakırsa o mal onun mirasçılarınadır. Ve kim (ölüp de) bir ağırlık (yâni yardıma muhtaç çoluk çocuk ve borç) bırakırsa o ağırlık (işini yüklenmek) bize aittir, (veya: O agırlık Allah'a ve Resulüne aittir, buyurmuştur). Ve ben hiç bir mirasçısı bulunmayanın mîrasçısıyım. Onun yerine diyet veririm ve onun mirasını alırım. Dayı da hiç bir mirasçısı bulunmayanın mîrasçısıdir. Onun yerine diyet öder ve ona mirasçı olur.»

 

 

AÇIKLAMA:     Ebu Ümame (r.a.)'ın hadisini Tirmizi ve Ahmed de rivayet etmişlerdir. Bu hadiste geçen ''Hiç bir mevlası bulunmayan (müslüma) nın mevlası Allah ve Resulüdür." mealindeki cümleden kasdedilen mana tercemede gösterdiğim gibi ''Hiç bir mirasçısı bulunmayan ( müslüman) nın mirasçısı Allah ve Resüıüdür.'' el-Karibu cümleyi böyle yorumlamıştır. Allah ve Resulünün mirasçılığından maksad ise o kimsenin malının devlet hazinesine intikal ettirilmesi veya müslümanların ihtiyaçlarına harcanmasıdır. Hadisin ikinci cümlesine göre belirli hisse sahibi durumundaki mirasçılardan ve asabe ismi verilen, yani belirli hisse sahiplerinden artakalanı alan ve bunlar yok iken malın tamamını alan mirasçılardan kimse bulunmadığı takdirde ölünün dayısı mirasçı olur. Ölünün dayısı ise yukarda anlattığım gibi "Zevi'l-Arham" ismi verilen akraba nevindendir. Bu nevi akrabaların mirasçı olup olmadıkları konusundaki görüşleri yukarda anlatmıştım. Gerek bu ve gerekse bundan sonra gelen hadis Zevi'l-Arham denilen akrabaların mirasçı olduklarına hükmeden alimler için delildir. Tirmizi bunun, yani Ebu Ümame'nin hadisinin hasen olduğunu söylemiştir.

 

el-Mıkdam (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud, Nesai, Ahmed, Hakim ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir. Bu hadiste geçen "Kelı" sahibine ağır gelen yük manasınadır. Burada kasdedilen mana ölen kişinin geriye bıraktığı fakir çoluk çocuk ve ödeyemediği borcudur. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ''...Bu yükü yüklenmek bize veya Allah'a ve Resulüne aittir'' mealindeki buyruğundan maksad o kimsenin geriye bıraktığı fakir aileye bakıp ihtiyaçlarını gidermenin ve onun borcunu ödemenin Zati Nebevilerine ait olduğunu belirtmektir.

 

Diyetler bölümünde etraflıca anlatıldığı gibi cinayet işleyen kimselerin akrabaları bazı durumlarda cinayetin diyetini öderler. İ,slamiyet bazı durumlarda bu diyeti caninin akrabalarına. yüklemiştir. Bu hadisten mirasçısı bulunmayan müslümanın mirasçısının ve diyetini verenin Resul-i Ekrem (s.a.v.) olduğu bildirilmektedir.

 

Hadisin son kısmında da mirasçı bulunmadığı takdirde dayının, yeğenine mirasçı olduğu ve yeğeni bir cinayet işlediği zaınan kendisinin diyeti ödemekle yükümlü olduğu bildirilmektedir. Bu hadisin ilk kısmının birer benzeri 45, 2415 - 2416 numaralarda geçmiştir.