DEVAM: 81- (MİNA'NIN
SON GÜNÜ MEKKE'YE DÖNÜŞTE) EL-MUHASSAB DERESİNDE KONAKLAMAK BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى.
حدّثنا عَبْدُ
الرَّزَّاقِ.
أَنْبَأَنَا
عُبَيْدُ اللهِ
عَنْ
نَافِعٍ،
عَنِ ابْنِ
عُمَرَ؛
قَالَ: كَانَ
رَسُولُ
اللهِ صلى الله
عليه وسلم
وَأَبُو
بَكْرٍ
وَعُمَرَ
وَعُثْمَانُ
يَنْزِلُونَ
بِالأَبْطَحِ.
İbn-i Ömer
(r.a.)'dan: Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve (O'ndan
sonra halîfe olan) Ebû Bekir, Ömer ve Osman (r.anhum) (Minâ'dan dönüşlerinde)
el-Ebtah (deresin) de konaklıyorlardı.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud, Ahmed ve Beyhaki de
rivayet etmişlerdir. İkinci hadis Zevaid nevindendir. Üçüncü hadisi Tirmizi de
rivayeh etmiştir.
Muhassab, Batha
ve Ebtah'ın aynı derenin isimleri olduğunu yukarıda belirtmiştim. Resül-i Ekrem
(s.a.v.) Mina'nın son günü, yani Zilhicce ayının 13. günü Mina'dan hareket edip
el-Muhassab'ta konaklamış; öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarım orada eda etmiş
ve gecenin çoğunu orada geçirdikten sonra Mekke'ye girip veda tavafı ifa
ettikten sonra dönüp oradan Medine-i Münevvere'ye seher vaktinde hareket
etmiştir.
Aişe (r.anha),
Resül-i Ekrem (Aleyhi's-salatü ve 'sselam)'in el-Muhassab'ta konaklamasının hac
menasikinden olmayıp istirahat ve Medine'ye hareketin kolaylaştırılması için
olduğunu bildirmiştir. İbn-i Abbas, Esma bint-i Ebi Bekir ve Urve bin Zübeyr de
böyle demişlerdir. Fakat dört mezheb imamları ve Cumhur Resül-i Ekrem
(s.a.v.)'e uymak üzere burada konaklamanın sünnet olduğuna hükmetmişlerdir. Ebu
Bekir, Ömer, Osman ve İbn-i Ömer (r.a.) haccı ifa ederken orada
konaklamışlardır.
Bu iki grubun
görüşleri arasında zahiren görülen ihtilaf şöyle giderilebilir, kanısındayım:
Resül-i Ekrem
(s.a.v.)'in anılan dere de konaklamasının bir sünnet mahiyetinde olmayıp
hareket kolaylığı için olduğunu söyleyenler, konaklamanın haccın menasikinden
olmadığını belirtmek istemişlerdir. Orada konaklamanın sünnet olduğuna
hükmedenler ise Resül-i Ekrem (s.a.v.)'e uymak ve O'nun yaptığı gibi yapmak
niyetiyle orada konaklamanın bu açıdan sünnet olduğunu söylemek istemişlerdir.
Allah daha iyi bilir.