SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’S-SAYD

<< 3225 >>

DEVAM: 10- ÖLDÜRÜLMESİ YASAK KILINAN HAYVANLAR (ıN BEYANI) BABI

 

حدّثنا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ، وَأَحْمَدُ بْنُ عِيسى الْمِصْرِيَّانِ، قَالاَ: حدّثنا عَبْدُ اللهِ ابْنُ وَهْبٍ. أَخْبَرَنِي يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ وَأَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمنِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنْ نَبِيِّ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ

 ((إِنَّ نَبِيَّاً مِنَ الأَنْبِيَاءِ قَرَصَتْهُ نَمْلَةٌ. فَأَمَرَ بِقَرْيَةِ النَّمْلِ فَأُحْرِقَتْ. فَأَوْحَى اللهُ عَزَّ وَجَلَّ إِلَيْهِ: فِي أَنْ قَرَصَتْكَ نَمْلَةٌ، أَهْلَكْتَ أُمَّةً مِنَ الأُمَمِ تُسَبِّحُ؟))

حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى. حدّثنا أَبُو صَالِحٍ. حَدَّثَنِي اللَّيْثُ عَنْ يُونُسَ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ بِإِسْنَادِهِ، نَحْوَهُ. وَقَالَ: قَرَصَتْ.

 

Ebû Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Allah'ın Nebi'i (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: Nebilerden birini bir karınca ısırmış. Bunun üzerine o Nebi karıncaların köyü (yâni yuvalarının yakılmasını emretmiş de yakılmış. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) o Nebi'e: Bir karıncanın seni ısırması nedeniyle sen (Allah'ı) tesbih eden ümmetlerden bir ümmeti (yâni karınca topluluğunu) helak ettin? diye (ayıplayıcı) vahiy indirdi.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu babın ilk hadisi Zevaid nevindendir. İkinci hadisi Ebu Davud da rivayet etmiştir. Bu iki hadis, göçegen kuşu, kurbağa. karınca, çavuş kuşu ve bal arısını öldürmenin yasak olduğuna delalet eder.

 

Avnü'l-Mabtid yazarı İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin izahı bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Ed-Dümeyri: Maksad Süleymani diye tanınan büyük karıncalardır. Nitekim el-Hattabi ve el-Bağavi de böyle demişlerdir. Küçük tip karıncaların ise öldürülmesi caizdir. Malik'e göre karıncayı öldürmek mekruhtur. Ancak zarar verir ve öldürmekten başka hiç bir çare bulunmazsa o zaman mekruh değildir. İbn-i Ebi Zeyd'e göre ise zarar verdikten sonra karıncayı öldürmekte kerahat yoktur, diye bilgi vermiştir.

 

Hattabi de: Karıncayı öldürme yasağı sadece iri yapılı ve uzun ayaklı nevine mahsustur. Çünkü bu nevi karıncanın zararı azdır ve pek eziyet etmez. Bal arısını öldürme yasağı sebebi ise ondaki yarardır. Göçeğen kuşu ile çavuş kuşunu öldürme yasağının sebebine gelince, bu iki kuşun etini haram kılmak içindir. Çünkü bir hayvanı öldürmek yasaklandığı ve bu yasaklama ondaki zarar veya yararla ilgili olmadığı zaman, etini yemenin haram kılınması için olur. Ayrıca çavuş kuşu etinin fena kokulu olduğu da söyleniyor. Göçegen kuşunu ve sesini de Araplar uğursuz sayarlar, diye bilgi vermiştir." (Avnü'l-Mabüd'dan naklen verilen bilgi burada bitti.)

 

İlk hadis, kurbağayı öldürmenin de yasak olduğuna delalet eder.

Bu hadisin senedi zayıf ise de Ebu Davud ve Nesai ile başkasının rivayet ettikleri Abdurrahman bin Osman (r.a.)'ın bir hadisine göre bir tabib kurbağayı bir ilaçta kullanmak için Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den izin istemiş. Fakat Resul-i Ekrem (s.a.v.) o tabibi kurbağayı öldürmekten men etmiştir. Bu iki hadis, kurbağanın etinin helal olmadığına ve kurbağanın deniz avından sayılmadığına delalet eder.

 

Bu babın son hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Avnü'l-Mabüd yazarı bu hadisin izahı bölümünde şu bilgiyi verir: ''Kurtubi hadiste sözü edilen Nebi'in Musa (a.s.) olduğunu söylemiştir. Diğer bir kavle göre Davud (a.s.)'dır.

 

Nevevi de: Bu hadis, sözü edilen Nebiin şeriatında karıncayı öldürmenin ve ateşte yakmanın caizliği anlamında yorumlanır. Buna göre Allah Teala o Nebi'i kendisini ısıran karıncayı öldürmesi ve ateşte yakması nedeniyle değil de diğer kanncalan öldürüp yakmasından dolayı kınamıştır, der.

 

Kurtubi: Hadiste sözü edilen Nebi, Musa bin İmran (a.s.)'dır. Musa bir kere: Allahım! Sen köy halkını işledikleri günahlar nedeniyle tazib ve helak ediyorsun. Halbuki aralarında sana itaat eden kulların da vardır, itaatkar olanları bu meyanda helak ediyorsun, demiş. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle), Musa'ya bir örnek göstermeyi dilemiş olacak ki, Musa'nın başına bir sıcak havayı musallat etmiş, nihayet Musa bir ağacın gölgeSinde serinlenmek istemiş. Ağacın yanında da karınca yuvası bulunuyormuş. Musa tatlı bir uykuya daldıktan sonra bir karınca onu ısırmış. Bunun üzerine Musa da karıncalan öldürüp yuvalarını ateşe vermiş. Allah böylece, ilahi azabın günahkar kullar ile itaatkar kullara şümüllü olmasının bir örneğini ona göstermiştir. Bir toplumu kaplayan ilahi azap itaatkar kullar için rahmet, mağfiret, bereket ve hatalardan arınma, ve ilahi mükafata vesile olurken, günahkar kullar için ceza, hüsran ve felaket olur.

 

Durum bu olunca bu hadis, karıncayı öldürmenin yasaklığına delil sayılmaz. Çünkü sana zarar veren kimsenin zararını defetmek senin meşru hakkındır. Bu nedenle zararı dokunan hayvanı öldürmekte bir sakınca yoktur, der.

 

Hadisin bazı rivayetlerinde; "Niçin yalnız bir kanncayı (yani seni ısıran kanncayı) öldürmekle yetinmedin" buyurulmuştur. Bu cümle eziyet eden hayvanı öldürmenin caizliğine delalet eder.

 

Eziyet eden hayvanı ateşte yakmak suretiyle cezalandırmak o Nebi'in şeriatında var ise de bizim Nebiimizin şeriatinde yoktur. Çünkü bir hadiste; "Allah'tan başka hiç kimse ateşle tazib yetkisine sahib değildir" buyurulmuştur. Bu itibarla herhangi bir hayvanı ateşte yakmak caiz değildir.

 

Yukardaki bilgi ed-Dümeyri'den naklen verilmiştir."