DEVAM: 10- ÖLDÜRÜLMESİ
YASAK KILINAN HAYVANLAR (ıN BEYANI) BABI
حدّثنا
أَحْمَدُ
بْنُ عَمْرِو
بْنِ السَّرْحِ،
وَأَحْمَدُ
بْنُ عِيسى
الْمِصْرِيَّانِ،
قَالاَ:
حدّثنا
عَبْدُ اللهِ
ابْنُ وَهْبٍ.
أَخْبَرَنِي
يُونُسُ عَنِ
ابْنِ
شِهَابٍ،
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ
الْمُسَيَّبِ
وَأَبِي
سَلَمَةَ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمنِ،
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ،
عَنْ نَبِيِّ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم قَالَ
((إِنَّ
نَبِيَّاً
مِنَ
الأَنْبِيَاءِ
قَرَصَتْهُ
نَمْلَةٌ.
فَأَمَرَ
بِقَرْيَةِ
النَّمْلِ
فَأُحْرِقَتْ.
فَأَوْحَى
اللهُ عَزَّ
وَجَلَّ
إِلَيْهِ: فِي
أَنْ
قَرَصَتْكَ نَمْلَةٌ،
أَهْلَكْتَ
أُمَّةً مِنَ
الأُمَمِ
تُسَبِّحُ؟))
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى.
حدّثنا أَبُو
صَالِحٍ.
حَدَّثَنِي
اللَّيْثُ
عَنْ يُونُسَ،
عَنِ ابْنِ
شِهَابٍ
بِإِسْنَادِهِ،
نَحْوَهُ.
وَقَالَ:
قَرَصَتْ.
Ebû Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Allah'ın Nebi'i (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: Nebilerden birini bir karınca ısırmış. Bunun üzerine
o Nebi karıncaların köyü (yâni yuvalarının yakılmasını emretmiş de yakılmış.
Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle) o Nebi'e: Bir karıncanın seni ısırması
nedeniyle sen (Allah'ı) tesbih eden ümmetlerden bir ümmeti (yâni karınca
topluluğunu) helak ettin? diye (ayıplayıcı) vahiy indirdi.
AÇIKLAMA: Bu babın ilk hadisi Zevaid nevindendir. İkinci hadisi Ebu Davud da
rivayet etmiştir. Bu iki hadis, göçegen kuşu, kurbağa. karınca, çavuş kuşu ve
bal arısını öldürmenin yasak olduğuna delalet eder.
Avnü'l-Mabtid
yazarı İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisinin izahı bölümünde özetle şu bilgiyi verir:
Ed-Dümeyri: Maksad Süleymani diye tanınan büyük karıncalardır. Nitekim
el-Hattabi ve el-Bağavi de böyle demişlerdir. Küçük tip karıncaların ise
öldürülmesi caizdir. Malik'e göre karıncayı öldürmek mekruhtur. Ancak zarar
verir ve öldürmekten başka hiç bir çare bulunmazsa o zaman mekruh değildir.
İbn-i Ebi Zeyd'e göre ise zarar verdikten sonra karıncayı öldürmekte kerahat
yoktur, diye bilgi vermiştir.
Hattabi de:
Karıncayı öldürme yasağı sadece iri yapılı ve uzun ayaklı nevine mahsustur.
Çünkü bu nevi karıncanın zararı azdır ve pek eziyet etmez. Bal arısını öldürme
yasağı sebebi ise ondaki yarardır. Göçeğen kuşu ile çavuş kuşunu öldürme
yasağının sebebine gelince, bu iki kuşun etini haram kılmak içindir. Çünkü bir
hayvanı öldürmek yasaklandığı ve bu yasaklama ondaki zarar veya yararla ilgili
olmadığı zaman, etini yemenin haram kılınması için olur. Ayrıca çavuş kuşu
etinin fena kokulu olduğu da söyleniyor. Göçegen kuşunu ve sesini de Araplar
uğursuz sayarlar, diye bilgi vermiştir." (Avnü'l-Mabüd'dan naklen verilen
bilgi burada bitti.)
İlk hadis,
kurbağayı öldürmenin de yasak olduğuna delalet eder.
Bu hadisin
senedi zayıf ise de Ebu Davud ve Nesai ile başkasının rivayet ettikleri
Abdurrahman bin Osman (r.a.)'ın bir hadisine göre bir tabib kurbağayı bir
ilaçta kullanmak için Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den izin istemiş. Fakat Resul-i
Ekrem (s.a.v.) o tabibi kurbağayı öldürmekten men etmiştir. Bu iki hadis,
kurbağanın etinin helal olmadığına ve kurbağanın deniz avından sayılmadığına
delalet eder.
Bu babın son
hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir.
Avnü'l-Mabüd yazarı bu hadisin izahı bölümünde şu bilgiyi verir: ''Kurtubi
hadiste sözü edilen Nebi'in Musa (a.s.) olduğunu söylemiştir. Diğer bir kavle
göre Davud (a.s.)'dır.
Nevevi de: Bu
hadis, sözü edilen Nebiin şeriatında karıncayı öldürmenin ve ateşte yakmanın
caizliği anlamında yorumlanır. Buna göre Allah Teala o Nebi'i kendisini ısıran
karıncayı öldürmesi ve ateşte yakması nedeniyle değil de diğer kanncalan öldürüp
yakmasından dolayı kınamıştır, der.
Kurtubi:
Hadiste sözü edilen Nebi, Musa bin İmran (a.s.)'dır. Musa bir kere: Allahım!
Sen köy halkını işledikleri günahlar nedeniyle tazib ve helak ediyorsun.
Halbuki aralarında sana itaat eden kulların da vardır, itaatkar olanları bu
meyanda helak ediyorsun, demiş. Bunun üzerine Allah (Azze ve Celle), Musa'ya
bir örnek göstermeyi dilemiş olacak ki, Musa'nın başına bir sıcak havayı
musallat etmiş, nihayet Musa bir ağacın gölgeSinde serinlenmek istemiş. Ağacın
yanında da karınca yuvası bulunuyormuş. Musa tatlı bir uykuya daldıktan sonra
bir karınca onu ısırmış. Bunun üzerine Musa da karıncalan öldürüp yuvalarını
ateşe vermiş. Allah böylece, ilahi azabın günahkar kullar ile itaatkar kullara
şümüllü olmasının bir örneğini ona göstermiştir. Bir toplumu kaplayan ilahi
azap itaatkar kullar için rahmet, mağfiret, bereket ve hatalardan arınma, ve
ilahi mükafata vesile olurken, günahkar kullar için ceza, hüsran ve felaket
olur.
Durum bu olunca
bu hadis, karıncayı öldürmenin yasaklığına delil sayılmaz. Çünkü sana zarar
veren kimsenin zararını defetmek senin meşru hakkındır. Bu nedenle zararı
dokunan hayvanı öldürmekte bir sakınca yoktur, der.
Hadisin bazı
rivayetlerinde; "Niçin yalnız bir kanncayı (yani seni ısıran kanncayı)
öldürmekle yetinmedin" buyurulmuştur. Bu cümle eziyet eden hayvanı
öldürmenin caizliğine delalet eder.
Eziyet eden
hayvanı ateşte yakmak suretiyle cezalandırmak o Nebi'in şeriatında var ise de
bizim Nebiimizin şeriatinde yoktur. Çünkü bir hadiste; "Allah'tan başka
hiç kimse ateşle tazib yetkisine sahib değildir" buyurulmuştur. Bu
itibarla herhangi bir hayvanı ateşte yakmak caiz değildir.
Yukardaki bilgi
ed-Dümeyri'den naklen verilmiştir."