SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-EDAHİ

<< 3125 >>

DEVAM: 2- KURBAN BAYRAMINDA KESİLEN KURBANLAR VACİB Mİ - DEĞİL Mİ. BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا مُعَاذُ بْنُ مُعَاذٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ. قَالَ: أَنْبَأَنَا أَبُو رَمْلَةَ عَنْ مِخْنَفِ بْنِ سُلَيْمٍ، قَالَ: كُنَّا وُقُوفاً عِنْدَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وسلم بِعَرَفَةَ  فَقَالَ ((يَا أَيُّهَا النَّاسُ! إِنَّ عَلَى كُلِّ أَهْلِ بَيْتٍ، فِي كمُلِّ عَامٍ، أُضَّحِيَّةٍ وَعَتِيرَةً)). أَتَدْرُونَ مَا الْعَتِيرَةُ؟ هِيَ الَّتِي يُسَمِّيهَا النَّاسُ الرَّجَبِيَّةَ.

 

Mihnef bin Süleym (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Biz (Veda haccında) Arafat'ta Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında duruyorduk. Şöyle buyurdu: «Ey insanlar! Şüphesiz, her yıl her ev halkı üzerinde bir udhiyye (Kurban bayramı günü kesilen kurban) ve bir atîre vardır. Atîre'nin ne olduğunu bilir misiniz? Atîre, halkın Recebiyye ismini verdikleri (kurban) dır.»

 

 

AÇIKLAMA:     Ebü Hureyre (r.a.)'ın hadisini Ahmed, Darimi ve Hakim de rivayet etmişlerdir. Sindi bu hadisin izahı bölümünde: 'Bir kavle göre hadis, zekat nisabına malik olanlar hakkındadır. Yani şer'an zengin sayılan bir kimse Kurban bayramında kurban kesmezse bizim namazgahımıza yaklaşmasın, buyurulmak istenmiştir. Bu hadis, böyle bir kimsenin namazının sıhhatli sayılabilmesi için kurban kesmesinin şart olduğu hükmünü ifade etmez. Hadis, böyle bir kimsenin iyi insanların meclislerinden kovulmaya müstehak olduğunu ifade eder. Bu itibarla kurban kesmenin böyle kimselere vacibliği hükmü çıkarılır' demiştir.

 

Kurban kesmenin vacibliğine hükmeden alimler bu hadisi delil gösterirler.

Tuhfe yazarının beyanına göre Tahavi: Bu hadisin ravileri sıka, yani güvenilir zatlardır. Ancak hadisin merfü veya mevküf olduğu husüsunda ihtila! vardır. Yani Nebi (s.a.v.)'in sözü mü, Ebu Hureyre (r.a.)'ın sözü mü? yolunda iki görüş vardır. Mevküf olduğu görüşü daha isabetli gibi görülür, demiştir. El-Hafız da: Tahavi'nin beyan ettiği durumla beraber bu hadis, kurban kesmenin vacibliğini açıkça ifade etmez, demiştir.

 

Müellifimizin iki senedie rivayet ettiği ikinci hadisi Tirmizi , Cebele bin Sühaym (r.a.)'den rivayet etmiş ve: Bu, hasen bir hadistir. İlim adamları bu hadisle am el ederek demişler ki, bayram günü kurban kesmek vacib değil ve lakin Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in sünnetlerindendir. Kurban kesmek müstehabtır. Süfyan-i Sevri ve İbnü'l-Mübarek'in kavli budur, demiştir.

 

Tuhfe yazarı da bu hadisin izahı bölümünde özetle: "Bu hadisin açık durumu şunu gösterir: Kurban kesmenin vacibliği İbn-i Omer (r.a.) tarafından sabit görülmemiştir. Bunun içindir ki, İbn-i Ömer, "Kurban vacib midir?" sorusuna, 'Evet' diye cevap vermeyerek, hadiste belirtilen şekilde cevablamıştır. Buhari de kendi sahihinde: "İbn-i Ömer (r.a.), kurban kesmek sünnet ve marüftur, demiştir, der.

 

El-Hafız da el-Fetih 'te : Bana öyle geliyor ki, Tirmizi, İbn-i Omer (r.a.)'ın verdiği cevabta, Evet vacibtir, demeyişini onun kurban kesmenin vacibliğine hüküm vermeyişi manasında anlamıştır. Çünkü Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in sırf fiili, vaciblik anlamını ifade etmez. ıbn-i Ömer (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in fiil ve hareketlerine düşkün olduğu için kurban kesmenin vacib olmadığını da açıkça söylememiştir, der."

 

Mıhnef bin Süleym (r.a.)'ın hadisini sünen sahibIeri ile Ahmed rivayet etmişlerdir. Tirmizi: Bu hadis garib - hasen'dir. Bunu ancak İbni Avn'den rivayet olunmuş olarak biliriz, demiştir.

 

Bu hadiste geçen "Udhiyye" kelimesi yukarda da belirttiğim gibi Kurban bayramı günlerinde kesilen kurban manasını ifade eder.

 

"Atire" kelimesini Resül-i Ekrem (s.a.v.) açıkllyarak: ''Halkın Recebiyye dedikleri (kurban) dır", buyurmuştur. Bu kurban Receb ayının ilk on gününde kesildiği için Recebiyye ismini almıştır. Bu kurban nevi İslelmiyet'in ilk zamanlarında vardı. Sonra buna ait hüküm neshedildi. Ebü Davüd, bu hadisi rivayet ettikten sonra; Atire mensühtur ve bu mensüh bir hadistir. der.

 

Atire ile ilgili gerekli bilgi Zebaih kitabmın 2. babında verilecektir. Bu itibarla burada ayrıca üzerinde durmaya gerek yoktur.

 

Bu hadisin zahirine göre her yıl kurban kesmek her aile üzerine vAcibtir. Lakin bu hüküm zenginlere mahsustur. 3123. nolu hadis bunun hükmünü hususileştirir durumdadır.

 

KURBAN KESMENİN VACİB OLUP OLMADIĞI HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞLER:

 

Alimler bu husüsta ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki:

 

1. Ebü Hanife, Muhammed bin el-Hasan ve Hasan bin Ziyad; zengin ve bayramı ikametgahında geçiren kimseye vacibtir, demişlerdir. El-Leys bin Sa'd ve Evzai de böyle hükmetmişler. Bu görüş Malik'den de rivayet olunmuştur.

 

Bunların delilleri, bu babta geçen Mıhnef (r.a.)'ın hadisi ile 3152 nolu Cündüb (r.a.)'ın hadisidir.

 

2. Şafii, Ahmed, İshak, Davud ve Ebu Sevr'e göre kurban kesmek sünnettir. Bu görüş, Ebu Yusuf 'tan ve Sahabiler ile Tabiilerden bir cemaattan da rivayet olunmuştur. Tahavi, kurban kesmenin Ebü Hanife'ye göre vacib ve iki arkadaşına (Yani Ebu Yusuf ile Muhammed'e) göre sünnet olduğunu söylemiştir. Malik'in meşhur kavli de böyledir.

Bu grubun delili ise Ümmü Seleme (r.anha)'nın 3149, 3150 nolu hadisleridir. Şafii bu hadisle ilgili olarak: Çünkü bu hadislerde kurban kesme işi irade ve isteğe bağlanmıştır. Bu ise kurban kesmenin vacib olmamasını gerektirir, demiştir. Bu grubun diğer delilleri hadislerin şerh kitablannda anlatılmaktadır. İki grubun gösterdikleri deliller ile bunlara karşı verilen cevablar Tekmile ve Tuhfe'de etraflıca anlatılmaktadır.