DEVAM: 12- BAYRAM
NAMAZINDAN ÖNCE KURBAN KESMENİN YASAKLlĞI BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
عَبْدُ
الأَعْلَى
عَنْ خَالِدٍ
الْحَذَاءِ،
عَنْ أَبِي
قِلاَبَةَ؛
عَنْ أَبِي زَيْدٍ. قَالَ
أَبُو بَكْرٍ:
وَقَالَ
غَيْرُ
عَبْدِ الأَعْلَى:
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
بُجْدَانَ، عَنْ
أَبِي زَيْدٍ
الأَنْصَارِيِّ؛
قَالَ: مَرَّ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم بِدَارٍ
مِنْ دُورِ
الأَنْصَارِ.
فَوَجَدَ
رِيحَ
قُتَارٍ. فَقَالَ
((مَنْ هذَا
الَّذِي
ذَبَحَ؟))
فَخَرَجَ
إِلَيْهِ
رَجُلٌ
مِنَّا.
فَقَالَ:
أَنَا. يَا
رَسُولَ
اللهِ!
ذَبَحْتُ
قَبْلَ أَنْ
أُصَلِّيَ
لأُطْعِمَ
أَهْلِي
وَجِيرَانِي.
فَأَمَرَهُ
أَنْ يُعِيدَ.
فَقَالَ: لاَ.
وَاللهِ!
الَّذِي
لاَإِلهَ
إِلاَّ هُوَ.
مَاعِنْدِي
إِلاَّ
جَذَعٌ أَوْ
حَمَلٌ مِنَ
الضَّأْنِ. قَالَ
((اذْبَحْهَا،
وَلَنْ
تُجْزِئَ
جَذَعَةٌ
عَنْ أَحَدٍ
بَعْدَكَ)).
Ebû Zeyd
el-Ensârî (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ensâr'ın evlerinden birinin yanından geçti de pişirilmekte olan et kokusunu
duydu da bunun üzerine: «Şu boğazlayan adam kimdir?» diye sordu. Bizden bir
adam Onun huzuruna çıkarak: Benim, Yâ Resûlallah. Çoluk çocuğuma ve komşularıma
(et) yedireyim diye ben bayram namazını kılmadan önce kurbanımı boğazladım,
dedi. Resul i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de adam'a yeniden kurban
kesmesini emretti. Adam da:
Kendisinden başka
ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki (kurban edeceğim başka hayvan) yoktur.
Benim yanımda ceza' (yâni yaşça küçük hayvan) veya kuzudan başkası yoktur,
dedi. Resul i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Cezaa'yı boğazla, fakat
cezaa, senden sonra hiç kimse için kifayet etmez (yâni kurban olamaz), buyurdu.
AÇIKLAMA: Enes (r.a.)'ın hadisini Buhari ve Müslim de rivayet etmişlerdir.
Cündeb
(r.a.)'ın hadisini bunlarla beraber Nesai de rivayet etmiştir.
Zevaid nevinden
olan Uveymir (r.a.)'ın hadisini İbn-i Hibban da rivayet etmiştir.
Ebü Zeyd
(r.a.)'ın hadisinin Zevaid nevinden olduğuna dair bir kayıt bulunmamakla
beraber, buna Kütüb-i Sitte'nin kalanlarında rastlayamadım.
Son hadiste
geçen "Hamel" kuzu demektir.
Ceza' ve Cezaa
yaşça küçük deve, sığır ve davar hakkıda kullanılan birer kelimedir. Ceza'
erkeğine, Cezaa da dişisine denilir.
Bu kelime, beş
yaşına girmiş deve, cumhüra göre iki yaşına girmiş sığır, Malik 'e göre üç
yaşına basan sığır, altı ayını doldurmuş olup bir yılını doldurmuşundan farksız
görülen kuzu ve alimlerin ekserisine göre henüz iki yaşına basmış keçi oğlağı,
Şafiiler'e göre henüz üç yaşına girmemiş keçi oğlağı hakkında kullanılır. Başka
görüşler de vardır.
Deve, sığır ve
keçinin cezaa denilen küçük yaştakilerden kurban olamaz. Bu hususta alimlerin
ittifakı vardır. Koyundan olan cezaa ise cumhüra göre kurban olabilir. İbn-i
Omer ile Zühri buna karşı çıkmışlardır.
Son hadiste
Resül-i Ekrem (s.a.v.), ensar! olan zata mahsus olmak üzere cezaa'yı kurban
etmesine izin vermiştir. Bu ruhsat özelolduğuna göre ensari'nin kesmek istediği
cezaa, muhtemelen keçi oğlağıdır. Yada sığır veya devedendir. Çünkü koyun
nevinden olan cezaa, yani en az altı ayını doldurmuş ve bir yılını doldurandan
farksız olan kuzuyu kurban etmek meşrüdur, hatta bazı alimlere göre daha
faziletlidir. Bu konu bu kitabın yedinci babında rivayet edilen 3138 - 3141
nolu hadislerin izahı bölümünde etraflıca izah edilmiştir.
El-Hafız, el-Fetih'te:
Ebu Zeyd el-Ensari'nin hadisinde, yani 3154 nolu hadisimizde sözü edilen ensari
adamın Ebu Bürde olduğu yorumu yapılır. Çünkü Ebü Bürde ensar'dandır, der. Ebu
Bürde madıyalhlhü anh)'ın kesmesine izin verilen kurbanlığının keçi oğlağı
olduğu Ebu Davud ile Buhari'nin rivayetlerinde belirtilmiştir.
El-Hafız'ın
yorumlamasına göre bu hadiste geçen Cezaa. keçi oğlağı manasına yorumlanır.
BU BAB IN
HADISLERDEN ÇıKAN FıKıH HÜKMÜ
Kurban kesme
zamanı, Kurban bayramı namazından sonra girer.
Bayram namazından
önce kesilen kurban, kurban sayılmaz. Böyle yapan bir kimse kurbanını iade
etmekle, yani tekrar kurban kesmekle mükelleftir.
ALİMLERİN BU
HUSUSTAKİ GÖRÜŞLERİ
1. Hanefi
mezhebine göre kurban kesme zamanı şehirlerde ve şehir hükmünde olan yerlerde
bayram namazı kılındıktan sonra başlar. Şayet böyle bir yerde herhangi bir
sebeble bayram namazı kılınmazsa, bayramın ilk günü öğle namazı vaktinin
girmesiyle kurban kesme zamanı başlamış olur.
Göçebe hayatı
yaşayan kimseler ile köylerde ikamet edenler bayram namazı kendilerine vacib
olmadığı için bayramın ilk günü fecir doğduktan sonra kurban kesebilirler.
Çünkü böyle kimseler kurban kesmekle meşgulolmaları, onları vacib olan başka
bir ibadetten alakoymaz.
Bir kimse
yukarda belirtilen vakit girmeden önce kurban keserse, onun kestiği kurban
sayılmaz. Dolayısıyla yeniden kurban kesmekle mükelleftir. Yani şer'an zengin
sayılıyorsa yeniden kurban kesmesi vacibtir.
2. Şafii, Davud
ve İbnü'l-Münzir'e göre bayramın ilk günü güneş doğduktan sonra bayram namazını
kılmak ve iki hutbe okumak için gerekli sürenin geçmesiyle kurban kesme zamanı
girmiş olur. Bu zaman girdikten sonra kesilen kurban geçerlidir. İster henüz
imam bayram namazını kıldırmış olsun veya olmasın, keza kurban sahibi bayram.
namazını henüz kılmamış ise de hüküm aynidir. Bu hüküm husüsunda köylü veya
şehirli ayırımı yoktur. Keza misafir ile memleketinde ikÜmet eden arasında da
bir fark yoktur. En faziletlisi ise kurban sahibinin imam la beraber bayram
namazını kıldıktan sonra kurban kesmesidir.
3. Malik'e göre
kurban -kesme zamanı bayram namazı ve hutbesinden sonra girer. İmam kurban
kesecekse, bayram namazı ve hutbesinden sonra önce kendisi kurban keser. Bundan
sonra kişiler kurbanlarını kesebilirler. Şayet bir kimse namazdan veya hmbeden
önce ya da imamdan önce kurban keserse. onun kestiği kurban sayılmaz. Şayet
imam kurban kesmeyecek ise onun kurban kesmesi süresi kadar bir zaman geçtikten
sonra cemaat kurbanlarını keserler. Bu hüküm husüsunda köylü ve şehirli ayırımı
yoktur.
4. Ahmed, Evzai,.
İshak ve Hasan-i Basri'ye göre imam bayram namazını kıldırdıktan sonra kurban
kesme zamanı girmiş olur. Köylü ve şehirli farkı yoktur.
KURBAN
BAYRAMININ KAÇINCI GÜNÜNE KADAR KESİLEBİLİR?
Alimler
arasında bu hususta da ihtilaf vardır. Şöyle ki:
1. Hanefiler,
Malik, Ahmed ve Sevri'ye göre kurban, bayramın üçüncü günü akşamına kadar
kesilebilir. Daha sonra kesilemez. Bu görüş, Ömer, oğlu Abdullah ve Ebu Hureyre
(r.a.)'den de rivayet olunmuştur.
2. Şafiiler ve
Zahiriyye mezhebi mensublarına göre ise kurban, bayramın dördüncü günü akşamına
kadar kesilebilir. Daha sonraya bırakılamaz. Ali. Cübeyr bin Mut'im, İbn-i
Abbas (r.a.) ile Ata, Hasan-i Basri ve Omer bin Abdilaziz'den de bu görüş
rivayet olunmuştur.
Yukarıdaki
görüşlerden başka görüşler de vardır. Onları buraya aktarmaya gerek görmüyorum.
Hanefiler,
Şafii, İshak ve Cumhura göre kurbanı geceleyin kesmek caiz ise de mekruhtur. Bu
görüş Ahmed'den de rivayet edilmiştir .