DEVAM: 6- KARA TANE
(ÇÖREK OTU) BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ. حدّثنا
عُبَيْدُ
اللهِ.
أَنْبَأَنَا
إِسْرَائِيلُ
عَنْ
مَنْصُورٍ،
عَنْ خَالِدِ
بْنِ سَعْدٍ؛
قَالَ:
خَرَجْنَا
وَمَعَنَا
غَالِبُ بْنُ
أَبْجَرَ.
فَمَرِضَ فِي
الطَّرِيقِ.
فَقَدِمْنَا
الْمَدِينَةَ
وَهُوَ مَرِيضٌ.
فَعَادَهُ
ابْنُ أَبِي
عَتِيقٍ وَقَالَ
لَنَا:
عَلَيْكُمْ
بِهذِهِ
الْحَبَّةِ
السَّوْدَاءِ.
فَخُذُوا
مِنْهَا
خَمْساً أَوْ
سَبْعاً.
فَاسْحَقُوهَا،
ثُمَّ اقْطُرُوهَا
فِي أَنْفِهِ
بِقَطَرَاتِ
زَيْتٍ، فِي
هذَا الْجَانِبِ
وَفِي هذَا
الْجَانِبِ.
فَإِنَّ عَائِشَةَ
حَدَّثَتْهُمْ
أَنَّهَا
سَمِعَتْ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم يَقُولُ:
((إِنَّ
هذِهِ
الْحَبَّةَ
السَّوْدَاءَ
شِفَاءٌ مِنْ
كُلِّ دَاءٍ،
إِلاَّ أَنْ يَكُونَ
السَّامُ))
قُلْتُ: وَمَا
السَّامُ؟
قَالَ
((الْمَوْتُ)).
Hâlid bin Sa'd
(Mevlâ Ebî Mes'ûd el-Bedrî el-Ensârî) (r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Biz bir
yolculuğa çıktık. Beraberimizde Ğâlib bin Ebcer (r.a.) de vardı. Ğâlib yolda
hastalandı. Nihayet Medîne-i Münevvere'ye vardık. Onun hastalığı devam
ediyordu. İbn-i Ebî Atik (r.a.) onu ziyarete geldi ve bize şöyle dedi: Size şu
Habbetü's-Sevdâyı (kullanmayı) tavsiye ediyorum. Ondan beş veya yedi tane alıp
(iyice) ufaltınız. Sonra onu birkaç damla zeytin yağı içinde hastanın burnuna
bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Âişe (r.anha), Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den şu hadisi işittiğini kendilerine anlatmıştır:
«Şüphesiz şu Habbetü's Sevda (çörek otu) her hastalıktan şifâdır. Meğer kı sam
(hastalığı) ola.»
Ben: Sam nedir?
dedim. — Sam, ölümdür, dedi.
AÇIKLAMA: EI-Habbetü's-Sevda, kara tane demektir ki buna çörek otu deriz.
Buna Şimiz de
denilir. Zühri. Habbetü's-Sevda'nın Şüniz olduğunu söylemiştir. Bazılarına göre
Habbetü's-Sevda, Kemmün diye tarif edilmiştir ki buna da kimyon deriz.
El-Hafız, el-Fetih'te: Kimyon diye tarif edenler bununla siyah kim- . yonu
kasdetmişler, der.
Kamüs
tercemesinde Şüniz çörek otu olarak terceme edilmiştir.
HADİsLERİN
RİvAYET DURUMU:
Bu babın ilk
hadisini Buhari, Müslim, Tirmizi ve Hakim de rivayet etmişlerdir. Bu hadisin
sonunda sam'ın ölüm ve Habbetü's-Sevda'nın şüniz olduğuna dair tarifin kime ait
olduğu husüsunda müellifimizin rivayetinde bir açıklık yok ise de bunun ravi
Zühri'ye ait olduğu, Buhari' nin rivayetinde belirtilmiştir.
İbn-i Ömer
(r.a.)'ın hadisi Zevaid nevindendir. Halid bin Sa'd (r.a.)'ın hadisini Buhari
de rivayet etmiştir.
Bu hadisin
sonunda Sam'ın ne olduğunu soran ve sam'ın ölüm olduğunu bildiren zatların
kimler olduğuna dair bir açıklık yoktur,
El-Hafız.
el-Fetih'te: 'Bu soruyu soran ve çma cevab veren zAtların kimler olduğunu
bilemedim. Soru sahibinin Halid bin Sa'd ve ona cevab verenin de İbn-i Ebi Atik
olduğunu zannederim, der.
El-Hafız daha
sonra özetle şöyle der: ''İbn-i Ebi Atik (r.a.)'ın anlattığı tedavi şeklini
tabibler çok aksırmaya da sebebiyet veren nezle hastalığının tedavisinde
tavsiye ederler. Tabibler bu tedavi için şöyle derler: Çörek otu kavurulduktan
sonra güzelce ufaltılır ve biraz zeytin yağı içine kanştırılıp bir süre' bekletilir.
Sonra buruna üç damla damlatılır.
Galib bin Ebcer
(r.a.)'ın hastalığının nezle olması ihtimali kuvvetlidir ki, İbn-i Ebi Atik bu
tedAvi şeklini tavsiye etmiştir. İfade tarzının zahirine göre anılan tedavi şek'line
ait cümleler İbn-i Atik'in sözleridir. Bu cümleIerin Nebi (s.a.v.)'den rivayet
olması da muhtemeldir. Nitekim buna benzer başka rivayetlerde buna yakın
cümleler Resul-i Ekr Olm (s.a.v.)'den rivayet edilmiştir. (el-Hafız bu meyanda
o rivayetleri de nakletmiştir. Ancak konunun uzayacağı endişesiyle o
rivayetleri buraya aktarmadım. Arzu edenler el-fetih'in 10. cildinin 121.
sahifesine bakabilirler.)
El-Hafız o
rivayetleri de naklettikten sonra sözlerine devamla: Şu rivayetler çörek otunun
her hastalığa şifa olduğundan maksadın her hastalıkta sırf çörek otunun
kullanılmasının yeterli olduğunu ifade etmek olmadığını gösterir. Bilakis bazen
sadece çörek otu kullanılır. Bazen başka bir şeyle beraber kullanılır, bazen
olduğu gibi kullanılır, bazen ufaltılarak kullanılır. Keza bazen yemek veya
suyunu içmek suretiyle, bazen buruna damlatılmak suretiyle kullanılır, bazen de
yaraya tozu serpmek şeklinde veya başka türlü kullanılır.
BAzı alimler de
çörek otunun ölümden başka her derde deva olduğuna dair hadisten maksadın şu
oldUğunu söylerler: Yani, çörek otu bir çok hastalıklara şifadır. Ama her
hastalığa şifa olduğu anlamı kasdedilmemiştir. Bu tür ifadeler bazan özel
manalar için kullanılır.
Çörek otunun
değişik şekillerde kullanılması suretiyle şifa olduğuna dair yukardaki yorum
dikkate alınırsa, hadisin umumI manaya yorumlanmasında bir sakınca söz konusu
olmaz. Yani bu takdirde bunun ancak bazı hastalıklar için yararlı olduğu
yolunda bir yorum yapmaya gerek kalmaz.
SON HADİSTE
ISİMLERİ GEÇEN ZATLAR
El-Hafız,
el-fetih'te bu hususla ilgili olarak da şöyle der: Halid bin Sa'd, Ebu Mes'ud
el-Bedri el-Ensari (r.a.)'ın azadb kölesidir.
Galib bin Ebcer
(r.a.)'ın sahabi olduğu söylenir. Hatta Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadiste
Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e evci! eşeklerin etinin hükmünü soran zatın bu olduğu
söylenir.
İbn-i Ebi Atik
ise Ebü Bekir Abdullah bin Muhammed bin Abdirrahman bin Ebi Bekr es-Sıddik
(r.a.)'dür. Nebi (s.a.v.) hayatta iken doğduğu için İbn-i Atik (r.a.)
sahabilerden sayılmıştır. Babası Muhammed, baba babası Abdurrahman ve büyük
dedesi Ebu Bekr Sıddik (r.a.), meşhur sahabilerdendir.