SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 3532 >>

40- NÜŞRE (YANİ DELİNİN ŞİFAYA KAVUŞMASI İÇİN ALLAH'A SIĞINARAK EDİLEN NEFES) BABI

 

Bu babın başlığında geçen "Nüşre" kelimesi Sindi tarafından şöyle açıklanmıştır: Nüşre, delinin tedavisi için kullanılan bir nevi nefes etmeye denilir. Nüşre'nin yasaklığına dair hadis rivayet olunmuştur. Kanımca yasak olan nüşre; şeytanların isimlerini içeren veya anlamı bilinmeyen laflarla edilen nefeslere mahsustur. Bunun içindir ki nüşre'nin bir nevi sihir olduğuna dair rivayet de vardır. Nüşre'nin sözlük manası, bir şeyi yaymak ve dağıtmaktır. Nefes etmek suretiyle hastalık dağılıp gittiği için bu isim verilmiştir. Burada delinin tedavi yöntemi manası kasdedilmiş olmalıdır ki, bu babta rivayet edilen hadisle uyum sağlanabilsin.

 

Sindi'nin işaret ettiği hadis herhalde Ebu Davud'un Tıb kitabında açtığı Nüşre babında Cabir bin Abdillah (r.a.) 'dan rivayet ettiği şu hadistir: "ResüluIlah (s.a.v.)'e Nüşre'nin hükmü soruldu. O buyurdu ki: -Nüşre, şeytanın işindendir,,," 

 

Avnü'l-Mabüd yazarı bu hadisin izahı b(ılümünde özetle şu bilgiyi verir: Nüşre, cinler tarafından çarpıldığı sanılan hastanın sağlığa kavuşması için yapılan bir nevi nefes etmektir. El-Hasan, nüşre'nin bir nevi sihir olduğunu söylemiştir. Fethü'l-Vedud yazarı da; Sihir sayılan nüşre herhalde şeytanların isimlerini içeren veya anlamı bilinmeyen laflarla edilen nefeslerdir. Bu nedenle sihir olduğuna dair rivayetler vardır, demiştir.

 

Şeytan işi sayılan nüşre, cahiliyet devri insanlarının kullandığı ve şifa verdiğine inandıkları nefes etme nevileridir. Kur'an-ı Kerim ayetleri, Allah'ın' isimleri ve sıfatları ile Nebi (s.a.v.)'den rivayetolunan "dualarla edilen nefesler ise sakıncalı değildir.

Yukarda beyan edilen açıklamalardan elde edilen sonuç şudur: Delinin ve sar'a hastalığına tutulan bir kimsenin şifaya kavuşması için Kur'an-ı Kerim ayetleri, Allah'ın isimleri ve sıfatları ile Resul-i Ekrem (s.a.v.)'den rivayet olunan dualar ve benzeri duaları okumak suretiyle Allah'a sığınarak nefes etmek, üflemek veya anılan mübarek şeyleri yazmak caizdir. Böyle bir şey yapılırken şifa ancak Allah'tan dilenmeli ve şifanın ancak Allah'tan olduğuna inanılmalıdır. Çünkü şifa vere,n ancak Allah'tır.

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا عَبْدُ الرَّحِيمِ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَمْرِو بْنِ الأَحْوَصِ، عَنْ أُمِّ جُنْدُبٍ؛ قَالَتْ: رَأَيْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم، رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ مِنْ بَطْنِ الْوَادِي، يَوْمَ النَّحْرِ، ثُمَّ النْصَرَفَ. وَتَبِعَتْهُ امْرَأَةٌ مِنْ خَثْعَمٍ، وَمَعَهَا صَبِيٌّ لَهَا، بِهِ بَلاَءٌ، لاَ يَتَكَلَّمُ. فَقَالَتْ: يَا رَسُولَ اللهِ! إِنَّ هذَا ابْنِي وَبَقِيَّةُ أَهْلِي. وَإِنَّ بِهِ بَلاَءً. لاَ يَتَكَلَّمُ. فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:  ((ائْتُونِي بِشَيْءٍ مِنْ مَاءٍ)) فَأُتِيَ بِمَاءٍ. فَغَسَلَ يَدَيْهِ وَمَضْمَضَ فَاهُ ثُمَّ أَعْطَاهَا. فَقَالَ ((اسْقِيهِ مِنْهُ، وَصُبِّي عَلَيْهِ مِنْهُ، وَاسْتَشْفِي اللهَ لَهُ)). قَالَتْ: فَلَقِيتُ الْمَرْأَةَ فَقُلْتُ: لَوْ وَهَبْتِ لِي مِنْهُ! فَقَالَتْ: إِنَّمَا هُوَ لِهذَا الْمُبْتَلَي. قَالَتْ: فَلَقِيتُ الْمَرْأَةَ مِنَ الْحَوْلِ فَسَأَلْتُهَا عَنِ الْغُلاَمِ فَقَالَتْ: بَرَأَ وَعَقَلَ لَيْسَ كَعُقُولِ النَّاسِ.

 

Ümmü Cündüb (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Kurban bayramının ilk günü Akabe cemresine derenin içinden taş attığını gördüm. ResûluIIah taşları attıktan sonra oradan ayrıldı ve arkasında Has'am'den bir kadın gitti. Kadın'ın beraberinde bir belâdan dolayı konuşamama hastalığına tutulan bir çocuğu vardı. Kadın: Yâ Resulallah! Bu, benim oğlum ve ailem ferdlerinden kalan tek kişidir. Başına da konuşamama belâsı gelmiştir, dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Bana biraz su getirin, buyurdu. Ona bir mikdar su getirildi. Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (o su ile) ellerini yıkadı ve ağzını çalkaladı. Sonra suyu kadına vererek :

 

Oğluna bu sudan içir, üzerine bir mikdarını dök ve onun için Allah'tan şifâ dile, buyurdu. Ümmü Cündüb demiştir ki : Sonra ben kadın'a rastladım ve: Biraz o sudan bana hibe etmeni diliyorum, dedim. Kadın: O su ancak şu hastayadır, dedi. Ümmü Cündüb demiştir ki : Ben bir yıl sonra kadına rastladım ve oğlunun durumunu sordum. Kadın dedi ki: Oğlum sağlığa kavuştu ve halkın akıllarına benzemeyen bir akıl ile akıllandı."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu hadisin başkaca kim tarafından rivayet edildiğine bakılmalıdır. Hacıların Kurban bayramının ilk günü Akabe cebresine taş atmalan ile ilgili bilgi 3030 ve 3031 nolu hadisler bölümünde verilmiştir. Oradaki 3031 nolu hadis, bu hadisin nlviyesi Ümmü Cündüb (r.anha)'ya aittir.

 

Bu hadis, Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in büyük bir mücizesini ifade eder. Ayrıca deli ve sar'a hastalığına tutulan kimsenin şifaya kavuşması için Allah'a sığınarak dua etmenin meşrüluğuna delalet eder. Böyle bir hastaya nefes etmenin hükmü bu babın baş kısmında anlatılmıştır.