SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 3538 >>

DEVAM: 43- (BİR ŞEYİ) UĞURLU SAYMAKTAN HOŞLANAN VE (BİR ŞEYİ) UĞURSUZ SAYMAKTAN HOŞLANMAYANIN BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا وَكِيعٌ عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ سَلَمَةَ، عَنْ عِيسى ابْنِ عَاصِمٍ، عَنْ زِرٍّ، عَنْ عَبْدِ اللهِ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم:  ((الطِّيَرَةُ شِرْكٌ. وَمَا مِنَّا إِلاَّ. وَلكِنَّ اللهَ يُذْهِبُهُ بِالتَّوَكُّلِ)).

 

Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): Tıyere (yâni bir şeyi uğursuz saymak) bir nevî şirktir, buyurdu.

 

Halbuki bâzı şeyleri uğursuz sayma duygusu az da olsa kalbinde geçmeyenimiz yoktur. Lâkin Allah bu duyguyu tevekkül ile giderin demiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Bu babın ilk hadisi Zevaid nevindendir. İkinci hadis, Buhari, Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud tarafından da rivayet edilmiştir. Bazı rivayetlerde; "ve yararlı tefeüüı. güzel kelimedir" ilavesi vardır. Üçüncü hadis, yani ıbn-i Mes'ud (r.a.)'ın hadisi Ebu Davud ve Tirmizi tarafından da rivayet edilmiştir. Hattabi bu hadisin; .... cümlesinden sonraki kısmın İbn-i Mes'ud (r.a.)'ın sözü olduğunu söylemiştir. Avnü'l-Mabüd yazarı da doğrusunun bu olduğunu söylemiştir. Çünkü herhangi şeyin uğursuz olduğu duygusunun Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in pak ve nezih kalbine gelmesini düşünemeyiz. Bu nedenle tercemeyi böyle yaptım.

 

Fe'l-i Hasan ve Fe'l-i Salih güzel ve uygun bir kelimeyi uğurlu ve hayırlı saymaktır. Dilimizde buna yom tutmak denilir. Bunun bir çok misali verilebilir. Mesela; bir kız istemeye giden kimse yolda bir adamın başka bir adama: Mes'ud. diye seslendiğini işitince bu kelimeyi uğurlu sayarak: İnşaallah bu işte saadet ve mutluluk vardır, der. Çünkü Mes'ud kelimesi mutluluk anlamını taşır. Keza bir yolculuğa çıkan kimsenin Salim diye birisinin çağırtldığını işitince bu kelimeyi uğurlu sayarak yolculuğunun selametle sonuçlanacağına yom tutması da bir örnektir.

 

Tıyere ise; teşeüüm, şom tutmak, bir şeyi uğursuz ve hayırsız saymaktır. Bunun da bir çok örnekleri vardır. Mesela, bir iş için evinden çıkan yolcunun önünden bir kuş veya bir hayvanın geçmesını uğursuz sayarak yolculuğundan vazgeçmesi ve evine dönmesi bun-

. dandır. Cahiliyet devri insanları bu ve ,benzeri bir takım durumları uğursuzluk sayarak etkisine inanıyorlardı. Halbuki her türlü yararlar ve zararlar ancak Allah'ın takdiri iledir. Bir kuşun uçması veyA tavşan gibi bir hayvanın yolcunun önünden geçmesi hiç kimseye zarar veremez. Allah'tan başka herhangi bir varlığın kimseye bizatihi zarar veya yarar sağlamasına inanmak Allah'a ortak koşmak sayılır. Son hadiste geçen "Tıyere bir nevi şirktir" cümlesi ile bu mana kasdedilmiştir. Çünkü cahiliyet devri insanları şom tutmanın onlara bir yarar veya zarar sağladığına inanıyorlardı. Onlar şam tutma gereğini yapınca Allah'a ortak koşmak gibi olurlar ki buna Şirkoi Han, yani gizli şirk denilir. Bir kimse Allah'tan başka herhangi bir varlığın bizahiti ve kendi başına zarar veya yarar verdiğine inanırsa bu batıl inançla Şirkoi Celi, yani açıkça Allah'a ortak koşmak sapıklığına düşmüş olur.

 

Avnü'l-Mabüd yazarının beyanına göre el-Kadı şöyle demiştir: Şom tutmanın Allah'a ortak koşmak ve küfür sayılmasının sebebi şudur: Cahiliyet devri insanları şom tuttuklan şeylerin, hoşlanılmayan durumların meydana gelmesinde etkili olduğuna inanıyorlardı. Başa gelen zararları doğrudan doğruya sebebIere bağlamak gizli şirk sayılır. Buna cehalet ve yanlış inanç da eklenince varılan sonuç gayet tabii kötü olur.

İkinci hadiste geçen "Hastalığın (bizatihi> bulaşıcılığı yoktur" mealindeki cümle ile ilgili izah bundan sonra gelen hadislerin açıklaması bölümünde verilecektir.