DEVAM: 20- ERKEKLERİN
KIRMIZI ELBİSE GİYMELERİ BABI
حدّثنا
أَبُو
عَامِرٍ
عَبْدُ اللهِ
بْنُ عَامِرِ
بْنِ
بَرَّادِ
بْنِ يُوسُفَ
بْنِ أَبِي
بُرْدَةَ
بْنِ أَبِي
مُوسى
الأَشْعَرِيِّ.
حدّثنا
زَيْدُ بْنُ
الْحُبَابِ.
حدّثنا
حُسَيْنُ
بْنُ وَاقِدٍ،
قَاضِي
مَرْوَ.
حَدَّثَنِي
عَبْدُ اللهِ
بْنُ
بُرَيْدَةَ؛
أَنَّ
أَبَاهُ
حَدَّثَهُ؛
قَالَ:
رَأَيْتُ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
يَخْطُبُ.
فَأَقْبَلَ
حَسَنٌ وَحُسَيْنٌ.
عَلَيْهِمَا
قَمِيصَانِ
أَحْمَرَانِ.
يَعْثُرَانِ
وَيَقُومَانِ.
فَنَزَلَ
النَّبِيُّ
صلى الله عليه
وسلم،
فَأَخَذَهُمَا
فَوَضَعَهُمَا
فِي حِجْرِهِ.
فَقَالَ: ((صَدَقَ
اللهُ
وَرَسُولُهُ.
إِنَّمَا
أَمْوَالُكُمْ
وَأَوْلاَدُكُمْ
فِتْنَةٌ.
رَأَيْتُ
هذَيْنِ
فَلَمْ
أَصْبرْ))
ثُمَّ أَخَذَ
فِي
خُطْبَتِهِ.
Büreyde (bin
el-Husayb) (r.a.)'den; Şöyle demiştir: Ben, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'i hutbe okurken gördüm. Hasan ve Hüseyin (r.a.) geldiler, üzerlerinde
iki kırmızı gömlek vardı, düşe kalka yürüyorlardı. Bunun üzerine Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (minberden) indi ve onları alıp kucağına koydu.
Sonra: «Allah ve Resulü doğru söylediler, = Şüphesiz mallarınız ve evlâdınız
bir sınamadır ve büyük sevap Allah katandadır.» (Teğabun 15) Ben bunları gördüm
de sabredemedim, buyurdu. Sonra hutbesine devam etti."
AÇIKLAMA: Bera (r.a.)'ın hadisi Kütüb-i Sitte'nin hepsinde rivayet olunmuştur.
Büreyde (r.a.)'ın hadisi ise Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Ahmed ile Beyhaki
tarafından da rivayet edilmiştir.
Bu hadisler
kırmızı elbise giymenin caizliğine delalet eder. Hulle daha önce defalarca
anlatıldığı gibi iki parçadan ibaret katlık elbisedir. Hamra da kırmızı
demektir. Şafiiler, Malikiler ve başkaları bu ve benzeri hadisleri delil
göstererek kırmızı elbise giymenin caizliğine hükmetmişler. Hanefiler ise kırmızı
elbise giymenin mekruhluğuna hükmederek, kırmızı elbise giymenin yasaklığına
dair hadisler ile aspur ile boyanan elbiseyi giymenin yasaklığı hakkındaki
hadisleri delil göstermişlerdir. Bunların bir kısnu bundan sonra gelen babta
rivayet olunmuştur.
Sindi ve
Avnü'l-Mabud yazarının beyanına göre el-Hafız İbnü'l-Kayyim el-Cevzi: Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in giydiği hullenin tamamen kırmızı olduğunu ve başka rengin
bulunmadığını söyleyenler yanılmışlardır. Çünkü Hulle-l Hamra, yani kırmızı
hulle, Yemen malı iki bürd olup siyahla beraber kırmızı çubukludur. Yemen
bürdleri hep böyledir. Bu nevi kumaşta kırmızı çubuklar bulundUğu için ona
HulIe-i Hamra denilmiştir. Bu isimden dolayı anılan hullenin tamamen kırmızı
olduğu şüphesi hasıl olmuştur, demiştir.
İbn-i Hümam da
HulIe-i Hamra: Kırmızı ve yeşil çubuklu dokunmuş Yemen kumaşından mamul bir kat
elbisedir, diye tdrif etmiştir.
Allame Ayni,
Umdetü'l-Kari'de ve Hafız İbn-i Hacer de El-Fetih'te bu konuya geniş yer
vererek iki tarafın delillerini detaylı olarak nakletmişlerdir. Avnü'l-Mabud
yazan:
Doğrusu koyu
kırmızı elbise erkeklere mekruhtur. Fakat hafif kırmızı elbise mekruh değildir,
diyerek orta yolu seçmiştir. Doğrusunu Allah bilir.
Acizane
hatırıma gelen husus şudur: Sırf kırmızı elbise giymenin yasak olup olmadığı
hususunda ihtHa! olduğuna göre en uygunu böyle bir elbiseyi giymemektir,
ihtiyatlı olanı budur.
Büreyde
(r.a.)'ın hadisinde Resül-i Ekrem (s.a.v.)'in Teğabün süresinin 15. ayetinin
baş kısmını okumuş olduğu belirtiliyor. Bu ayette malların ve çocukların bir
imtihan oldUğU bildiriliyor. Ayetin geniş manası için tefsir ki tablarına
müracaat edilmelidir. Burada şu noktayı belirtmekle yetineyim: Dünya malı ve
çocuklar kişiyi dini vecibeleri yerine getirmekten alıkoyarsa nimet olmaktan
çıkıp nıkmet olur. Aksi takdirde nimet sayılır. Resül-i Ekrem (s.a.v.), hutbe
esnasında gelen küçük yaştaki torunları Hasan ve Hüseyin (r.a.) ile meşgulolmuş
ise de kalben Allah'tan ga!il olmamıştır. Çünkü gönlü daima Allah'a bağlı idi.
Bu ayeti okumakla şuna işaret etmiş olabilir: Çocuklar O'nu meşgul etmemekle
beraber sadece hutbeye ara vermesine sebep oldular.
O'nun bu
hareketi de bir fıhki mes'elenin bildirilmesine vesile olmuştur. O da şudur:
Hutbeye kısa ara vermek caizdir, hutbe okuyan zat, bir önemli iş nedeniyle
hutbe esnasında konuşabilir. Mesela bir ama'yı bir tehlikeden korumak için
uyarıda bulunmak gibi.