SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 3703 >>

DEVAM: 15- TOKALAŞMAK BABI

 

حدّثنا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حدّثنا أَبُو خَالدٍ الأَحْمَرُ وَعَبْدُ اللهِ بْنُ نُمَيْرٍ عَنِ الأَجْلَحِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ؛ قَالَ:  قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ((مَامِنْ مُسْلِمَيْنِ يَلْتَقِيَانِ، فَيَتَصَافَحَانِ، إِلاَّ غُفِرَ لَهُمَا، قَبْلَ أَنْ يَتَفَرَّقَا)).

 

Bera' bin A'zib (r.a.)'den rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu. demiştir: «Birbirine rastlayıp ta tokalaşan hiç iki Müslünan yoktur ki, birbirinden ayrılmadan önce ikisinin günahları bağışlanmasın.»

 

 

AÇIKLAMA:      Enes (r.a.)'ın hadisini Tirmizi de rivayet etmiştir. Bera (r.a.)'ın hadisi ise Tirmizi, Ebü Davud ve Ahmed tarafından da rivayet olunmuştur.

 

Tirmizi'nin başka bir rivayetine göre Katade şöyle demiştir: "Ben Enes bin Malik (r.a.)'a: Resülullah (s.a.v.)'in sahabileri arasında tokalaşmak var mı idi? diye sordum. Enes; Evet, diye cevab verdi." Tirmizi bu hadisi rivayet ettikten sonra hadisin hasen - sahih olduğunu söylemiştir .

 

Bu hadisler müslümanların birbirlerine rastladıkları zaman tokalaşmalarmm meşru ve sünnet olduğuna delalet eder. İkinci hadis, tokalaşan müslümanların henüz birbirlerinin ellerini bırakmadan veya kendileri birbirlerinden ayrılmadan önce günahlarının bağışlandığma delalet eder. Bilindiği gibi bu nevi hadislerden maksad küçük günahların bağışlanmasıdır.

 

Meşru ve sünnet olan tokalaşma, sağ ellerle yapılanıdır. Bu husustaki deliller Tuhfe'de aynntılı olarak beyan edilmiştir.

 

Tokalaşmanın tek elle yapıldığının delillerinden birisi İbn-i Abdilberr'in, et-Temhid'de rivayet ettiği Ubeydullah bin Büsr'ün şu mealdeki hadisidir: "Benim şu elimi görüyorsunuz. Ben onunla Resülullah (s.a.v.) ile tokalaştım."

 

HADİSLERDEN ÇIKAN HÜKÜMLER

 

1. Birbirine rastIayan iki müslümanın tokalaşması sünnettir.

Nevevi bu hususta iema bulunduğunu söylemiştir. El-Hafız da: Yabancı kadınla, yani mahrem olmayan kadınla ve yetişkin güzel oğlan çocuğu ile tokalaşmak bu umümi hükümden müstesnadır, demiştir.

 

SABAH VE İKİNDİ NAMAZINDAN SONRA CEMAATİN TOKALAŞMASI HÜKMÜ

 

Bilindiği gibi bazı yerlerde bu adet ötedenberi devam edegelmiştir. Avnü'l-Mabüd yazarı bu husus la ilgili aşağıdaki bilgiyi vermiştir: Nevevi, el-Ezkar adlı kitabında: Her karşılaşmada tokalaşmak müstehabtır. Ama sabah ve ikindi namazından sonra halkın adet haline getirdikleri tokalaşmanın Şer-i Şerif'te bir mesnedi yoktur. Bununla beraber bunda bir dini sakınca yoktur. Çünkü aslında tokalaşmak bir sünnettir. Halkın bazı hallerde buna devam etmeleri ve bir çok durumlarda bunu ihmal etmeleri yapılan tokalaşmayı Şer-i Şerif'in dışına çıkarmaz. (Yani anılan iki vakitteki tokalaşma adeti sünnet olan tokalaşma sının dışında düşünülmez). Ayrıca İmam Ebü Muhammed bin Abdisselam bid'atı; Vacib, Haram, Mekruh, Müstehab ve Mübah olmak üzere beş kısma ayırmış ve demiş ki: Sabah ve ikindi namazlarından sonra yapılan tokalaşmak işi mübah bid'at örneklerindendir, diye bilgi vermiştir.

 

Aliyyü'i-Kari ise el-Mişkat şerhinde Nevevi' nin sözünü reddederek: İmamın, yani Nevevi'nin sözündeki bir nevi çelişki kapalı değildir, görülebilir. Çünkü sünnet olan bir şeyi bazı vakitlerde ifa etmek bid'at sayılmaz. Şu da var: Halkın anılan iki vakitteki uygulaması, meşru ve müstehab olan tokalaşma şeklinde değildir. Çünkü meşru tokalaşma zamanı kişilerin birbirlerine rastladıkları ilk andır. Halbuki bazen bir gurup, tokalaşmadan bir araya gelir, görüşüp sohbet ederler, uzun süre beraber kalıp ilmi ve dini konuşmalar yaparlar. Sonra namaz kılınca tokalaşırlar. Bu durumdaki tokalaşmanın neresi sünnet olan tokalaşmadan sayılır? Bunun içindir ki bazı alimlerimiz, yani Hanefi alimler; anılan adetin yeriJen bid'at nevinden ve mekruh olanından olduğunu söylemişlerdir, demiştir.

 

Avnü'l-Mabüd yazarı yukardaki nakilleri yaptıktan sonra: Ben derim ki; Aliyyü'l-Kari'nin dediği şey, hak ve dogru alandır. Nevevi'nin görüşü hatalıdır. Bazı muhakkik alimler bid'atlerin beş kısma ayrıldıgına dair İbn-i Abdisselam'ın görüşüne karşı çıkmışlardır, derlikten sonra; bayram namazlarından sonra yapılan tokalaşma ve kucaklaşmanın da

Şer-i Şerif'e aykırı ve yerilen bid'atlerden oldugunu savunmuştur.

 

2, Birinci hadisten çıkan bir hükÜm de herhangi bir insana karşı baş ve bel egmenin yasaklığıdır. Çünkü böyle saygı, bir nevi rükü hükmündedir. Oysa rüku ve secdc ancak Allah TeÜla'ya bir ibadet mahiyetinde yapılır. Allah'tan başka hiç bir varlıga ibadet biçiminde bir saygı yapılamaz. MÜslüman kimse ancak Allah'a karşı boyun eğer.

 

3. Yine birinci hadisten çıkan diğer bir hüküm de kucaklaşmanın yasaklıgıdır. Fakat yolculuktan gelen kimse ile kucaklaşmak bu umümi hükmün dışında tutulur. Çünkü yolculuktan gelen kimse ile kucaklaşmanın meşrüluğu hal,kında müteaddid hadisler vardır: Tirmizi'nin "Kucaklaşmak ve öpmek" babında rivayet ettiği bir hadiste; "Aişe tRadıyallÜhü anha) mealen şöyle demiştir: Resülullah (s.a.v.) benim evimde iken Zeyd bin Harise (HadıyalIÜhü anh), Medine'ye geldi. Zeyd, Resul-i Ekrem (s.a.v.) 'i ziyaret etmek üzere gelip kapıyı çaldı. Resülullah (s.a.v.) (onun gelişine o kadar sevindi kil ridasını yerde sürükleyerek, belden yukansı çıplak oldUğu halde ona doğru gitti. Allah'a yemin ederim ki ben ne o günden önce ne de o günden sonra Resülullah (s.a.v.) 'i (kimseyi karşılarken) çıplak görmedim. Resülullah (s.a.v.) Zeyd'i kucaklayıp öptü."

 

Ebü Davüd da "Kucaklaşmak" babını açarak bunun meşrüluğuna dair Ebü Zerr (r.a.)'den bir hadis rivayet etmiştir.