DEVAM: 14- ADAMIN SABAH
VE AKŞAM OKUYACAĞI DUA BABI
حدّثنا
عَلِيُّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
حدّثنا إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
عُيَيْنَةَ.
حدّثنا
الْوَلِيدُ
بْنُ
ثَعْلَبَةَ
عَنْ عَبْدِ
اللهِ ابْنِ
بُرَيْدَةَ،
عَنْ
أَبِيهِ؛
قَالَ:
قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم
((اللّهُمَّ!
أَنْتَ
رَبِّي لاَ
إِلهَ إلاَّ
أَنْتَ.
خَلَقْتَنِي
وَأَنَا عَبْدُكَ
وَأَنَا
عَلَى
عَهْدِكَ
وَوَعْدِكَ مَا
اسْتَطَعْتُ.
أَعُوذُ بِكَ
مِنْ شَرِّ مَا
صَنَعْتُ.
أَبُوءُ
بِنِعْمَتِكَ
وَأَبُوءُ
بِذَنْبِي.
فَاغْفِرْلِي.
فَإِنَّه لاَ
يَغْفِرُ
الذُّنُوبَ
إِلاَّ
أَنْتَ)).
Büreyde (b.
el-Husayb) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) mealen: «Allahumme ente Rabbi. La İlahe illa ente. Halekteni ve ene
abduke ve ene ala ahdike ve va'dike mesteta'tu. Euzu bike min şerri ma sana'ta. Euzu bi ni'metike ve ebuu bi
zenbi. Fağfir li Fe innehu la yağfiru'z-zunube illa ente » duasını okurdu.
Büreyde dediki:
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: «Kim bu dua'yı gününde
ve gecesinde okuyupta da sonra o gün veya o gece ölürse İnşaallah Teala o kimse
cennet'e girer.»
Dua'nın meali: Allahım! Rabbin sensin. Senden başka ilah yoktur.
Sen beni yarattın. Ben senin kulunum ve gücüm yettiği kadar sana verdiğim ahd'e,
söz'e sadakat gösteririm ve (mu'min olarak ölenlere verdiğin mağfiretle
vennet'e dair) va'd (-i ilahine) inanç üzereyim. İşlediğimin şerrinden sana
sığınırım. Senin ni'metini itiraf ederim. Günahımı da itiraf ederim. Bu
itibarla günahımı bağışla. Çünkü şüphesiz günahları ancak sen bağışlarsın.
Diğer tahric:
Ebu Davud, Nesai
AÇIKLAMA: Bir önceki 3871 nolu İbn-i Ömer (r.a.)'ın hadisini; Ebu Davud ve Nesai de rivayet etmişlerdir. Bu hadiste
İbn-i Ömer (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in anılan duayı her gün sabah ve
akşam okuduğunu bildirir. Bu duada Resul-i Ekrem (s.a.v.l Zat-i Nebevileri ve
ev halkı ile malı için dünyada ve ahirette afiyet, Yani her türlü belalardan
musibetlerden, hastalıklardan ve hulasa hoşlanılmayan tüm şeylerden selamet ve
ilahi afiv dilemiş, korkunç hallerden korunmasını ve herhangi bir taraftan
gelecek şerlere karşı korunmasını niyaz etmiş, özellikle ansızın gelebilecek
yere batma tehlikesinden Allah'a sığınmış, biz müslümanların böyle dua etmesine
ışık tutmuştur. Ravi Veki. yerden gelebilecek tehlikenin yere batmak olduğunu
açıklamıştır.
Büreyde
(r.a.)'ın yukarıda geçen hadisini Ebu Davud ve
Nesai de rivayet etmişlerdir. Buhari ve Tirmizi de bunun benzerini
Şeddad bin Evs (r.a.)'den rivayet etmişlerdir. Buhari'nin rivayetinde Resul-i
Ekrem bu duaya "Seyyidü'I-İstiğfar" yani Allah'tan mağfiret dileme
dualarının efendisi ismini vermiştir.
Bu hadisteki
duada geçen; ''Ve ben senin ahdin ve vaad'in üzerindeyim'' cümlesinin
izahı bölümünde İbn-i Battal şöyle
demiştir: Bu cümledeki Ahid'den maksad, Allah Teala insan neslini yaratmadan
önce onları zerreler halinde çıkarıp kendi nefisleri hakkında konuşturduğunda;
"Ben sizin Rabbiniz değil miyim?'' şeklinde yönelttiği soruya cevaben
onların: ''Evet, sen Rabbimizsin,'' diyerek Allah'ın rablığını ve birliğini
itiraf etmeleridir. Şu halde ahid'den maksad o zamanki iman ve itiraflarıdır.
Cümledeki "Vaad"den maksad da Allah'ın Resul-i Ekrem (s.a.v.)
vasıtasıyla bildirdiği şu sözdür: ''Kim imanlı olarak ölürse cennete
girecektir.''
el-Hafız'ın
beyanına göre Hattabi de: Bu parçadan maksad, şudur: Yani ben sana iman etmek
ve kulluk etmek yolunda verdiğim söze sadakatle bağlıyım, gücümün yettiği
nisbette kulluk görevimi ifa etmeye azimli ve kararhyım, demiştir.
ŞEDDAD R.A.’IN BUHARİ HADİSİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN